Bakterilerin Beslenmesi
Genel Bilgiler; Organizmalarin enerji saglayabilmesi, sellüler komponentleri yapabilmesi, gelismesi, çogalmasi ve yasayabilmesi için beslenmesi ve bu nedenle de çesitli gida maddelerini almasi gereklidir. Bu maddelerin bir bölümü dogrudan ortamlardan saglanmasina karsin bir kismi da hücre içinde sentezlenir. Böylece yasam için gerekli olan mikro ve makro moleküller hazirlanir ve gerekli yerlerde kullanilir.
Mikroorganizmalarin yapilari incelendiginde, kuru agirliklarinin %95'inden fazla bir kismini bazi temel elementlerin (karbon, oksijen, hidrojen, nitrojen, sülfür, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum ve demir) olusturdugu görülür. Bunlara, ayni zamanda, fazla gereksinim duyulur ve bulunduklari ortamdan fazla miktarlarda alinirlar. Bu maddelere, makro element (makro nütrient) adi da verilmektedir. Bunlardan ilk 6 tanesi (major elementler), protein, karbonhidrat, lipid, nukleik asit, vs. yapisinda da yer almaktadirlar. Geri kalan 4 tanesi de (minör elementler), hücre içinde katyon olarak kalirlar ve çesitli biyokimyasal olgularda görev alirlar.
Mikroorganizmalar tarafindan daha az olarak ihtiyaç duyulan maddeler de bulunmaktadir. Bunlar, mikro element (mikro nütrient) olarak adlandirilmaktadirlar. Bunlar arasinda, manganez, çinko, kobalt, molibden, nikel ve bakir bulunmaktadir. Bunlar, ayni zamanda, biyokimyasal reaksiyonlarin katalizasyonunda, bazi enzimlerin ve kofaktörlerin yapisinda da yer alirlar. Ortamlarda çok az bulunan ve hücreler tarafindan da çok az miktarda ihtiyaç duyulan böyle elementler, iz elementleri olarak tanimlanmaktadirlar.
Dogada, çok çesitli beslenme özelligi olan mikroorganizmalar bulunmaktadir. Bazilari, içinde çok az miktarlarda besin maddeleri bulunan minimal ortamlarda gelisebilmekte ve yasayabilmektedir (prototrof). Buna karsin bir kismi da özellikle, mutant suslar, daha komplike ve zenginlestirilmis besi yerlerinde yasayabilmektedirler (oksotrof).
Gida maddelerini incelemede bir kolaylik olmasi bakimindan iki gruba ayirmada yarar bulunmaktadir. Bunlar da:
1- Inorganik maddeler
2- Organik maddeler
02. Inorganik Maddeler
Oksijen (O2): Mikroorganizmalar oksijene olan gereksinme durumlarina göre, aerobik, fakültatif, mikroaerofilik, aerotolerant ve anaerobik olmak üzere 5 bölüme ayrilirlar. Aerobiklerin, üremeleri için havada bulunan oksijene (moleküler O2) gerek vardir. (B. anthracis, B. subtilis, P. multocidae, M. tuberculosis, vs.). Bunlar oksijensiz ortamlarda gelismezler veya üremeleri çok zayif olur. Fakültatif mikroorganizmalar, kendilerinde bulunan özel enzimatik yapi nedeniyle, hem aerobik ve hem de anaerobik kosullarda gelisebilir ve üreyebilirler (enterobakteriler gibi). Mikroaerofiliklerin üremesi için ortamdaki oksijenin azaltilmasi gereklidir. Laboratuvarlarda bu amaç için %5-10 CO2 kullanilir. B. abortus ve C. fetus 'un ilk izolasyonlari için ekilmis besi yerlerinin konuldugu etüv veya kavanozun havasina %10 CO2 ilave edilir. Anaerobik mikroplar, oksijenin toksik etkisi nedeniyle oksijeni çikarilmis besi yerlerinde veya oksijen bulunmayan yerlerde gelisebilirler (klostridiumlar, S. necrophorus, vs.). Besiyerinin yüzeyi hava ile temas ettigi için, oksijen buradan içeri diffusyonla girerek erir ve üst kisimlari, dip kisimlara oranla oksijenden zengin hale gelir. Bu nedenle de, sivi besi yerlerinin yüzeyi, diplerinden, daha fazla oksijene sahiptir. Aerobik mikroorganizmalarin sivi kültürün her tarafinda ayni tarzda ve iyi üremesi için, besi yerinin belli araliklarla hafifçe çalkalanmasi (aerasyon) gereklidir. Bu islem, ya elle veya otomatik aletler yardimi ile saglanir. Kati ortamlarda üreyen mikroorganizmalar, havadaki, oksijenden yararlanirlar.
Karbondioksit (CO2): Mikroorganizmalarin çogu, havada bulunan kadar, karbondioksite gereksinme duyarlar ve fazlasi genellikle gelisme ve üreme üzerine olumsuz etkide bulunur. Ancak, bazi mikroorganizmalar, oksijenin az, buna karsilik karbondioksitin, normal havadakinden fazla olmasi durumlarinda izole edilebilmektedirler (PPLO, brusella, vibriola vs.) Bunlar, ilk ayrilmalarindan sonra, normal laboratuar kosullarinda (aerobik) üreyebilmektedirler.
Karbon (C): Karbon, bakterilerde bulunan mikro-ve makro-moleküllerin yapisina girdiginden ihtiyaç duyulan önemli bir maddedir. ototrof mikroorganizmalar karbon kaynagi için, inorganik bilesiklerden ve heterotroflar da organik bilesiklerden yararlanirlar. Gerek inorganik ve gerekse organik karbonlu bilesiklerin ayrismasindan kendilerine lüzumlu olan enerjiyi de saglarlar. Bazi mikroplar da, enzim yetersizligi veya kendilerindeki mutasyonlar sonu, ortamdaki karbonlu bilesiklerden yararlanamazlar ve bunu ancak özel kaynaklardan saglarlar (paratroflar).
Nitrogen (N): Nitrogen, bakterilerdeki çesitli moleküllerin yapisina girmesi yani sira, ayni zamanda enzimler, üretme faktörleri, nukleik asitlerdeki pürin ve pirimidin bazlarinda da bulunurlar. Bu nedenle çok önemli bir elementtir ve bakteriler bunu çesitli kaynaklardan temin ederler (amonyum tuzlari, organik asitler, amino asitler, vs.). Bakterilerin nitrogene olan gereksinmeleri genellikle degisiklik gösterir. Bazi mikroorganizmalar, havadaki gaz halinde bulunan nitrogeni fikse ederek bundan organik moleküller yapabilmektedirler. (Azotobakterler, Rhizobium türleri, vs.). Nitrat ve nitritler de nitrogen kaynagi olarak kullanilan maddeler arasindadir. Besi yerlerinde inorganik nitrogenin kullanilmasi pH üzerine etkili olabilir. Nitratlar ayrisinca pH, genellikle yükselir.
Su (H2O): bakteri metabolizmasi ve hücrelerin gelismesi su ile çok yakindan iliskilidir. Su olmayan veya yeterince bulunmayan ortamlarda, gida alisverisi, bakteri içinde sentezlenen enzimlerin ve olusan metabolitlerin disari çikmasi güçlesir ve hatta durabilir. Bu durum da bakterinin ölümüne neden teskil edebilir. Kati ortamlarda bulunan gidanin koloni içinde bulunan mikroplara ulasmasi difuzyonla olur. Bu gida girisi de su ile mümkün oldugundan, suyun beslenmedeki önemi belirgin olarak ortaya çikar. Bu nedenle, suyu fazla ve yari kati olan ortamlar, suyu az olanlardan daha çok gelistirme özelligine sahiptirler.
Sivi besi yerleri de bu bakimdan kati besi yerlerinden daha iyidir. Bakterilerin kurumalari sonu, içlerindeki suyun azalmasi da ayni sekilde beslenme üzerine etkilidir. Bakteri hücresi içindeki suyun düzeyi dis ortamla yakindan iliskilidir. Bakteri yapisinda %70-90 kadar su bulunur ve bu miktarin sabit tutulmasi ve devam ettirilmesi gereklidir. Bakteri içinden fazla suyun çikmasi bazi hallerde ölmelerine sebep olur. Bakterilerin kuruluga dayanikliligi türler arasinda degisiklikler gösterir. Bazilari çok kisa zamanda ölebilir (spiroketler, streptokoklar, meningokoklar, vs.). Bazilari daha dayaniklidir (E. coli, P. vulgaris, B. anthracis, vs.). Sporlarda su orani %5-20 kadardir.
Diger elementler: Mikroorganizmalardaki mikro ve makro moleküllerin yapisina giren veya metabolik faaliyetlere katilan inorganik elementler, mikroplar arasinda oldukça farklidir. En çok gereksinme duyulan, fosfor (P), potasyum (K), magnezyum (Mg), kükürt (S) ve kalsiyum (Ca)'dur. Daha az olarak da demir (Fe), manganez (Mn), bakir (Cu), kobalt (Co), çinko (Zn), molibdene (Mo) ihtiyaç gösterirler (iz elementler). Ancak, bu elementlere olan lüzum bakteriler yönünden kesin limitlerle ayrilmis degildir. Çok ihtiyaç duyulan maddeler genellikle bakteri yapisina fazla giren ve bulunan maddelerdir. Iz elementler ise, enzimler için birer kofaktör olup enzim aktivitesi için gereklidir. Mineral madde noksanligi veya azligi bakterilerin üremeleri ve gelismesi üzerine olumsuz yönde etkiler.
Besi yerlerine inorganik fosfatlar halinde katilan fosforun, bu ortamlarda olusturdugu buffer etki ve ayrica metabolizma için önemli olmasi gibi nedenlerle bakteriler tarafindan çok ihtiyaç duyulur. Enerji isteyen sentez olaylari için, enerjice zengin baglar tasiyan fosfat moleküllerinden (ADP, ATP) yararlanilir. Nukleik asitlerin ve koenzimlerin yapisinda da fosfat gruplari bulunur (NAD, NADP). Hücrelerde enzimlerin aktivasyonu, osmotik basincin ve elektriksel potansiyelin devam ettirilebilmesi için potasyum gereklidir.
Kükürt organik bilesiklerin (sistin, sitein, metionin, vs.) yapisinda bulunmasi ile önem kazanmaktadir. Ayrica, sülfür ihtiva eden önemli moleküllerin (biotin, tiamin) sentezlerinde de prekürsör olarak is görür. Magnezyuma birçok enzimlerin aktivasyonunda ve hücre duvari metabolizmasinda gereksinme duyulur. Kalsiyum, enzimlerin stabilitesi ve sporulasyon için gereklidir. Bazi moleküllerin yapisinda bulunmasina karsin, sodyuma pek fazla ihtiyaç duyulmaz. Iz elementlerden, demir, elektron transport mekanizmasi ve sitokrom sentezi için önemlidir. Bakteri toksinlerinin (difteri toksini) sentezinde görevi olan demir, purpul sülfür bakterilerin pigmentinde (bakterioklorofil) ve S. marcescens 'in prodigiosin 'inde de vardir. Nitratlarin redüksiyonu ve melanin sentezi için bakira ihtiyaç duyulur. Kobalt, Vt. B 12'nin yapisi, manganez ve molibdan nitrat redüksiyonlari için ve molibden ayrica nitrogen fikzasyonu için gereklidir. Çinko, alkol dehidrogenase aktivitesinde ve sitokrom-c'nin sentezinde görev yapar.
03. Organik Maddeler
Vitaminler: Vitaminler, koenzimlerin yapisina giren ve bunlarin prekürsörü olan maddelerdir. Bakteriler genellikle vitaminleri sentez edemezler ve bunlari ihtiyaçlarina göre ortamdan alirlar. Ancak, mayalarin B-vitaminlerini sentez kabiliyetleri vardir. Bu nedenle maya hidrolizat veya ekstratlari halinde, üremeyi tenbih etmek için, besi yerlerine katilirlar. Thiamin (Vit.-B1): Kokarboksilase koenzim'in yapisinda bulunan vitamin-B1 aktif bir moleküldür. Ayrica, birçok biyokimyasal reaksiyonlarda da (dekarboksilasyon, transaldolasyon, transketolasyon) görevi vardir. Mikroorganizmalar thiamini fosforilasyona tabi tutarak aktif difosfo formuna çevirir. Biotin (Vit.-H): Vitamin-H, kokarboksilasyon, yag asitleri metabolizmasi, bazi amino asitlerin deaminasyonu ve ürenin siklusu reaksiyonlarinda önemli vazifeye sahip bir koenzimdir. Riboflavin (Vit.B2): Birçok bilesiklerin (FMN, FAD) prekürsörü olan riboflavin, flavoproteinlerin metabolizmasinda oksidasyon - redüksiyon reaksiyonlarinda, aerobik mikroorganizmalarda sitokrom elektron transportunda da önemli göreve sahiptir. Piridoksin (Vit.-B6): Piridoksin, kompleks bir vitamin olup birçok ilgili bilesikleri (pridoksin, piridoksal, piridoksamin) bulunur.
Pridoksamin, transaminase, aminoasit dekarboksilase ve bazi amino asit resamezler için koenzimdir. Siyanokobalamin (Vit. –B12): Bu vitamin, thiamin sentezinde, transmetilasyonda ve organik asitlerin izomerizasyonunda görev alir. Pantotenik asit: Pantotenik asit, pantotenat olarak koenzim-A'nin bir parçasidir. Koenzim-A, özellikle, karbonhidrat, amino asit ve lipid metabolizmasi ile yakindan iliskilidir. Bazi bakteriler, pantotenik asite, bir kismi da pantoik asit ve beta-alanin'e ihtiyaç gösterirler. Nikotin amid: Pirimidin nukleotidlerin (DNA, NADP) bir parçasi olan nikotin amid, oksidasyon ve redüksiyon olaylarinda görev yapar. Folik asit'in bir parçasi olan paraaminobenzoik asit (PABA), tertrahidrofolik asitin (koenzim) bir prekürsörüdür.
Üreme faktörleri: Inositol, mantar, maya ve actinomyces'ler; kolin, pnömokok ve mikoplasmalar; sterol, glutamin, asparagin, spermidin, putresin ve permin bazi bakteriler tarafindan ihtiyaç duyulur. Üretme faktörlerinin ödevi yapisal olmaktan ziyade, kataboliktir.
04. Mikroorganizmalarin Beslenme Tarzina Göre Klasifikasyonu
Mikroorganizmalari beslenme tarzlarina göre siniflandirmada bir çok kriterler esas alinmistir. Hala, hepsi için geçerli olan bir klasifikasyon yapilamamistir. Siniflamada genellikle karbon kaynagi, enerji kaynagi ve hidrojen/elektron kaynaklari esas tutulmaktadir ve ayrimlar da bunlara göre yapilmaktadir.
04.01. Karbon Kaynagina Göre Siniflama
Bütün mikroorganizmalar hücre komponentlerinin yapisinda bulunan karbona olan ihtiyaçlarina göre baslica iki grupta incelenmektedirler.
1) Inorganik karbondan yararlananlar: Bu grupta bulunan mikroorganizmalar kendileri için gerekli olan karbonu inorganik karbonlu bilesiklerden (Örn, CO2 gibi) yararlanirlar (ototrofik mikroorganizmalar). Bu karakterde olan mikroplarin, bir kismi, karbondioksitin asimilasyonu için gerekli enerjiyi kimyasal maddelerden saglarlar (kemotrof) ve bazilari da isik enerjisinden yararlanirlar (fototrof).
2) Organik karbondan yararlananlar: Bu tür mikroorganizmalar karbon kaynagi olarak organik bilesiklerden (karbonhidrat, amino asit, vitamin, vs) faydalanirlar (heterotrofik mikroorganizmalar). Insan ve hayvanlarda hastalik olusturan mikroorganizmalarin bir çogu bu özellikle beslenme tarzina sahiptirler.
04.02. Enerji Kaynagina Göre Siniflama
Mikroorganizmalar biyosentez olaylarinda gerekli olan enerjiyi baslica iki kaynaktan saglarlar.
1) Kimyasal enerji: Bir kisim mikroorganizmalar biyosentez olaylarinda gerek duyulan enerjiyi inorganik maddelerin oksidasyonundan saglamalarina (kemolitotrof) karsin, bazilari da organik bilesiklerden elde ederler (kemoorganotrof). Kemolitotrofik karakterdeki enerji metabolizmasi özellikle, pseudomonas familyasina ait türlerde rastlanmaktadir. Kemoorganotrofik mikroplar, organik maddeleri, ya aerobik veya anaerobik ayristirarak lüzumlu enerjiyi saglarlar.
2) Isik enerjisi: Bu grupta bulunan mikroorganizmalar (fototroflar), biyosentez için gerekli enerjiyi isiktan saglarlar. Fotolitotrofik özellikteki mikroorganizmalar isik kaynagini inorganik basit kaynaklardan yararlanmak için kullanmasina karsin, fotoorganotrofikler ise isik enerjisini organik bilesiklerde kullanirlar.
04.03. Hidrojen/elektron (H/e-) Kaynagina Göre Siniflama
Bütün mikroorganizmalar metabolizmalari için elektron kaynagina ihtiyaç duyarlar. Bazilari, bu amaç için, elektron donörü olarak inorganik bilesikleri (kemolitotrofik mikroplar) ve bir kismi da hidrojen vericisi olarak organik bilesikleri kullanirlar (kemoorganotrofik mikroplar).
05. Bakteriyel fotosentez
Bazi mikroorganizmalarda (fotootroflar) bulunan fotosentetik pigmentler günes isigi ile yayilan enerjiyi absorbe etme özelligine sahiptirler ve bunu kimyasal enerjiye çevirerek metabolik olaylarda kullanirlar. Böyle mikroorganizmalar, havadaki serbest (CO2)'i kendi yapilarinda bulunan, hidrojen verici bilesiklerle (H2S) redükte ederek, organik bilesiklerin esasini olusturan basit karbonhidratli substanslari (CH2O) sentezler (Fotosentez).
Isik enerjisi
CO2 + 2H2S————› (CH2O)n + H2O + 2S
fotosentetik pigment
Hücrelerde sentezlenen (CH2O), glukoz için temel madde olarak yararlanilir. Reaksiyon sonunda olusan kükürt (S) hücrede birikir.
Yesil bitkiler, hidrojen verici olarak, suyu kullanirlar, reaksiyonun sonunda oksijen açiga çikar.
Isik enerjisi
6CO2 + 6H2O ———› C2H12O2 + 6O2
fotosentetik pigment
Fotosentezde hidrojen vericiler (donörler)
1- Su (H2O): Yesil bitkiler ve bazi algler, CO2 'in fotosentetik redüksiyonunda hidrojen vericisi olarak suyu kullanirlar ve kendilerine organik sellüler bilesikleri sentez ederler.
Isik enerjisi
CO2 + 2H2O ———› (CH2O) + H2O + O2
oksijen atmosfere çikar.
2- Hidrojen sülfür (H2S): Iki grup fototrofik bakteri (yesil sülfür bakteriler), kendilerinde bulunan bakterioklorofil pigmentler yardimiyla, hidrojen alicisi olarak H2 kullanilir, suyu kullanamazlar.
Isik enerjisi
CO2+ 2H2S ———————› (CH2O)+ H2O + 2 S
Bu reaksiyonda oksijen çikmaz, kükürt olusur ve bu da intra veya ekstrasellüler olarak birikir.
3- Organik bilesikler: Fotosentetik bakteriler içinde çok az bir grup (fotoheterotroflar, Athiorhodaceae veya purpul sülfürsüz bakteriler), hidrojen vericisi olarak H2O veya H2S'i kullanamazlar. Bunlar organiklerden yararlanirlar.
Isik enerjisi
CO2+4H-R ————› (CH2O)+H2O+4R
4- Moleküler hidrojen (H2): Birçok fototrofik bakteriler fotosentez olayinda moleküler hidrojenden, CO2'i redükte etmek için yararlanirlar.
Isik enerjisi
CO2+ H2 —————› (CH2O) + H2O
06. Organizmalar Arasinda Karsilikli Iliskiler
Mikroorganizmalar dogada veya canlilarin vücutlarinda, genellikle, tek olarak degil, iki bazen de fazla etken türü ile birlikte olusturdugu populasyon halinde bulunur, yasar ve ürerler. Ancak, bu ifade, hiç bir zaman bütün patojenik ajanlarin tek olarak hastalik yapamaz anlamina gelmemelidir. Çünkü, bir çok mikroorganizma da canlilarda tek tür olarak infeksiyonu baslatabilir ve hastalik meydana getirebilir.
Bazi mikroorganizmalar, birlikte bulunduklari süre içinde, daha kolay ve iyi bir tarzda gelisme ve üremelerine karsin, bunlari tek olarak izole etmek genellikle zordur veya tek olarak üremeleri mümkün degildir. Çünkü, birlikte ve yasadiklari zaman karsilikli yararlar saglayarak birbirlerinin üremelerini ve etkinliklerini desteklerler.
Birden fazla ve farkli organizmanin birlikte yasamalarina, genel olarak, sembiyozis (symbiosis) adi verilmektedir. Organizmalar, dogada veya canlilarda birkaç sekilde sembiyotik bir yasanti içinde bulunurlar. Eger, organizmalardan biri (sembiont, sembiot), partneri olan organizmanin üzerinde yasiyorsa buna ektosembiyozis, içersinde yasiyorsa endosembiyozis olarak adlandirilir. Bu iki form da bulunan organizmalar yasantilarin türüne göre bazi kisimlara ayrilirlar.
1) Mutualizim: Bu tür bir sembiyotik yasanti içinde bulunan organizmalar birbirlerine karsilikli yararlar saglarlar. Konakçi ve mutualist organizmalar birbirlerinin metabolitlerine gereksinim duyarlar yasamalari ve üremeleri de bu tür karsilikli iliskiye bagimlidir. Diger bir ifade ile, biri olmazsa digeri de olamaz. Bu bakimdan, böyle organizmalari tek olarak izole etmek ve üretmek oldukça zordur. Ancak, kendileri, partnerinin saglayacagi metabolitlerin ortamda bulunmasi veya katilmasi kaydiyla üretilebilirler.
Bu tür yasanti tarzina bakteriler, mantarlar, algler, parazitler, protozoa (protozoonlar) ve diger organizmalar arasinda gerek dogada ve gerekse canlilarin vücudunda rastlamak mümkündür. Örn; fenil alanin içermeyen bir ortamda Lactobacillus plantarum ve Streptococcus faecalis tek basina gelisemez ve üreyemez. Bu iki mikroorganizma birlikte bulunursa her ikisinin de bolca üredigi görülür. Her bir mikroorganizma birbirinin gereksinim duydugu faktörü sentezler ve böylece her ikisi de kolayca ürer (S. faecalis, fenil alanin 'i ve L. plantarum 'da pteroylglutamic asidi sentezler). Böylece mikroorganizmalar birbirlerinden karsilikli yararlar saglarlar.
Toprak bakterileri (Rhizobium cinsi), Legiminosae familyasina bagli bitkilerin köklerinde bulunan yumrular içinde yasarlar. Bu mikroplar atmosferik nitrogenden yararlanarak, organik bilesikler yaparlar. Baklagil bitkisi de bakterilerde bulunan bu nitrogenli bilesiklerin nitrogeninden faydalanir. Buna karsilik, bakteriler de kendileri için lüzumlu olan bazi organik maddeleri bitki öz suyundan alirlar.
Paramecium bursaria ile yesil bir alg olan Zoochlorella arasindaki yasanti da örnek olarak verilebilir. Paramecium 'la birlikte bulunan alg, bunun metabolizma artiklarindan ve karbondioksitinden yararlanarak organik bilesikler sentezler. Buna karsilik, paramecium da algin sentezledigi organik maddelerden yararlanir. Ayrica oksijen de verir. Paramecium algi gida ve isik olan yerlere tasir ve onu çevresel faktörlerden korur. Alg paramecium'un içinde yasar ancak, paramecium tarafindan sindirilmez.
Ruminantlarin sindirim sisteminde bulunan mikroorganizmalarin sellüloz ve diger polisakkaridleri ayristirmasi sonu olusan ara maddeler (asetik, propionik ve butirik asit) rumen duvari hücreleri tarafindan absorbe edilir. Bunlar sonradan okside olarak hayvan için enerji kaynagini teskil eder.
Protozoonlardan olan flagellali Trichonympha ile termitler (odun yiyen karincalar) arasinda da karsilikli yardimlasmaya dayanan (mutualism) bir yasam tarzi bulunmaktadir. Termitlerin yedikleri agaç parçaciklarini, bunlarin barsaklarinda yasayan protozoa da alarak sellülozu dijeste ederler. Bu sindirim sonunda olusan asetatlar ve diger ürünlerden de termitler yararlanirlar. Çünkü, termit'ler sellülase enzimi sentezleyemezler.
Buna benzer diger örnek de, likenler ile bunlarin içinde bulunan ve fungal partneri olan yesil algler gösterilebilir.
2- Komensalizm: Bu tür birlikte yasantida, mikroorganizmanin biri faydalanir, digeri ise ne yarar ve ne de zarar görür. Bir kisim mikroplar besi yerinde bulunan gidalarin bazilarini ayristiracak enzimlere sahip degildirler. Bu nedenle bu maddelerden yararlanamazlar. Böyle bir ortamda birinci mikroorganizmanin ayristiramadigi maddeyi parçalayabilen ikinci bir mikrop bulunursa bu takdirde, gida maddesi ikinci mikroorganizma tarafindan ayristirilir. Olusan ara maddelerden birinci mikroorganizma da yararlanir. Böylece her iki mikrop da yasantisini sürdürür. Ancak ikincisi, birinciden bir yarar saglamaz.
E. coli, dekarboksilasyonla, arginini agmatine ve ornitini de putresine çevirebilir. Ancak, arginini ornitine hidrolize edemez. Buna karsilik. S. faecalis ise arginini ornitine hidrolize edebilir, fakat, arginini agmatine veya ornitini putresine dekarboksile edemez. Sadece arginin içeren bir ortamdan ne E. coli ve ne de S. faecalis tek basina putresin olusturamaz. Eger bu iki mikroorganizma birlikte ayni besi yerinde üretilirse, S. faecalis, arginini ayristirarak ornitin olusturur ve bu ara madde de E. coli tarafindan ayristirilarak putresin meydana gelir. Bu yasanti tarzinda E. coli yararlanmis, S. faecalis ise herhangi bir fayda görmemistir.
S. faecalis E. coli
Arginin ———› ornitin ———› putresin
Konmensalizme hayvanlarin barsaklarinda yasayarak vitamin (Vit.B ve amino asit sentezleyen mikroplar da örnek verilebilir. Bunlar, üzerinde yasadiklari hayvanlara bu maddeleri hazirlayip verirler. Buna karsilik kendileri hayvandan herhangi bir yarar saglamazlar. Insanlarin barsaklarinda yasayan bazi mikroplar da, K-vitamini yönünden yararlar saglarlar. Likenler ile algler arasinda da bu tarz bir yasanti vardir.
3- Sinergizm: Sinergizm iki veya daha fazla mikroorganizmanin, birbirinin etkisini destekleyerek, birlikte olusturduklari bir olguyu, infeksiyonu veya durumu ifade eder. Bu etkenlerin hiç biri tek basina ayni sonucu meydana getiremezler. Insan ve hayvanlarda görülen bazi miks infeksiyonlarin bir kismi sinergetik tarzda olusturulmaktadir. Yani, iki veya daha fazla mikroorganizma birlikte çalisarak hastaligi meydana getirirler. Örnegin, insanlarin agiz mikroflorasi arasinda yer alan T.vincentii ile F.nucleatum mikroorganizmalarla birlikte Plaut Vincent anjini, gingivit, stomatit vs. bozukluklar meydana getirir. Domuzlarin influenzasi, H. suis ile domuz influenza virusunun ortaklasa dayanismasi sonu; koyunlarin piyeteni, Sphaerophorus necrophorus ile F. nodosus ’un birlikte sinergetik yasantisi neticesinde meydana gelmektedir. Kuzularda görülen bazi pnömoniler de ayni sekilde, PPLO + P. multocidae veya P. haemolytica ’nin ortaklasa aktivitesi sonucu gelisirler. Bu verilen örneklerde adi geçen mikroorganizmalar tek basina tam klinik tablolu bir infeksiyon olusturmamalarina karsin, az çok hafif bir hastalik meydana getirebilirler.
Bazi durumlarda, her birinin tek basina zararsiz oldugu mikroorganizmalar, birlikte verildikleri zaman, hastalik olusturabilirler.
4- Antagonizm: Bazi mikroorganizmalar, üredikleri ortama saldiklari bir takim eriyebilir maddelerin ya direkt (toksik maddeler, antibiyotikler, antifungal maddeler, bakteriosin, pyocyanin, v.s.) veya indirekt etkileri (ortamin pH ’sinin, ozmotik basincinin, yüzey geriliminin degismesi, vs.) ile diger mikroorganizmalarin üremelerine, gelismelerine mani olabilir veya öldürebilirler. Örn; insanlarin nasofarinksinde bulunan S. viridans, patojenik olan C. diphtheriae üzerine olumsuz etkisi vardir. E. coli ’nin olusturdugu colicin, P. aeruginosa ’nin sentezledigi pyocyanin bunlari sentezlenmeyen etkenler üzerine inhibitör etkisi bulunmaktadir. Buna benzer örnekler B. subtitis ve B. brevis için de verilebilir.
Mikroorganizmalarin metabolik artiklari (organik asitler, v.s.) genellikle ortamin pH 'sini degistirerek, pH düsmesine ve çok duyarli mikroplarin üremelerine mani olurlar.
Mantarlarin olusturdugu antibiyotikler birçok Gram pozitif ve Gram negatif mikroplarin üzerine bakteriostatik veya bakterisid etki yaparlar (antibiyozis).
5- Parazitizm: Bazi mikroorganizmalar üzerinde veya içinde yasadigi konakçidan yararlanirlar. Konakçiya hiç bir faydalari yoktur ve hatta direkt veya indirekt zararli etki yaparlar. Insanlar ve hayvanlarda hastalik yapan etkenleri bu yönlerden (bakteri, virus, mantar, helmint, v.s.) parazit olarak kabul edebiliriz. Bunlar konakçisinin zararina, yasantilarini sürdürürler. Bazi bakteriler (klamidia), bakteriyofajlar ve viruslar da birer hücre parazitidirler.
6- Oportunizm: Insan ve hayvanlarin çesitli sistemlerinde (sindirim, solunum, urogenital, v.s.) veya çesitli yerlerinde normal olarak yasayan, fakat hastalik olusturamayan etkenler, konakçinin sihhatinin bozulmasi veya çevre kosullarinin degismesi sonu hastalik olusturabilirler. Örn; insanlarin farinsklerinde bulunan ve hemolitik olmayan streptokoklar veya oral flora, dengenin konakçi zararina bozulmasi sonucu, kalp kapaklarinda bozukluk yapabilirler. Candida albicans 'lar, bazi özel durumlarda (antibiyotik sagaltimindan sonra), hastalik olusturabilecek duruma gelebilirler. Ayni tarz hastalanmalara, akcigerlerde, deride, sindirim kanalinda, urogenital sistemde v.s. yerlerde rastlanabilir.
7- Kompetisyon (rekabet): Ayni gida, reseptör, substrat, vs için iki etkenin karsilikli rekabete girmesi, birinin yerini digerinin almasi tarzinda ortaya çikan bir yasam tarzidir. Bunun örneklerini, özellikle antibiyotiklerin karsilikli etkilesiminde, veya barsaklardaki ayni reseptörü, gidayi, kimyasali, vs. paylasan mikroorganizmalar arasinda görmek mümkündür.
Prof. Dr. Mustafa Arda ; Temel Mikrobiyoloji
Mikrobiyoloji
-
Antibiyotiklerin Etki Mekanizmaları Nelerdir?
-
Azot oksit
-
Petri Kutusunda Agarlı Besiyeri Hazırlanması
-
Tüpde Agarlı Besiyerlerinin Hazırlanması
-
Besiyeri Hazırlarken Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir ?
-
Dehidre Besiyerleri Nedir?
-
Besiyerinin Sahip Olması Gereken Özellikler
-
Besiyeri hazırlanmasında kullanılan maddeler nelerdir ?
-
Besiyerlerin Sınıflandırılması Nasıl Yapılır ?
-
Besiyerinin Tanımı ve Kullanım Amaçları Nelerdir ?
-
Pseudomonas Cinsine ait Türler
-
Veba - Yersinia Pestis
-
Tularemi - Francisella tularensis
-
Şarbon - Bacillus anthracis Enfeksiyonu
-
Bruselloz - Brucella spp