Etoloji ve Uygulamalı Etoloji
Hayvan davranışlarının algılanması ve yorumlanması birçok biyolojik özelliğe kıyasla daha kolaydır. Bilim alanlarının önemli bir bölümünde veri elde etmek ancak özel teknikler yardımıyla mümkün olup, bu durum çoğunlukla söz konusu teknikler konusunda derinlemesine ön bilgi sahibi olmayı gerektirir. Buna karşın, davranış özelliklerinin rakamsallaştırılmasında çekilen zorluk, çeşitli tekniklerle veri kazanmanın mümkün olduğu fizyoloji yada genetik gibi alanlara kıyasla bilim disiplinin gelişimi bağlamında önemli sıkıntılara neden olmuştur. Söz konusu sıkıntıların hayvan davranışlarının bilim tarihinin geç bir döneminde bilim alanı olarak tanımlanmasında önemli rol oynadığı kabul edilebilir.
Etolojinin uygulamalı alanda bir bilim dalı olarak kabul görmesi ise daha da geç bir döneme rastlamaktadır. Halbuki yetiştirmeye ilişkin tüm kitaplarda hayvan davranışları “teknik detay” niteliğinde (kızgınlığın tanımlanması; yemlik yüksekliği; durak boyutları vb.) yer almaktadır. Bir başka anlatım ile hayvan davranışları, yetiştirmeye ilişkin tüm çalışmalarda -“bilim” tanımlaması altında olmasa da- çok öncelerden bu yana dolaylı olarak işlenen bir konu olagelmiştir.
Uygulamalı etoloji konusunda ilk çalışmaların daha çok evcil hayvan türlerinde mevcut davranış envanterinin (etogram) çıkarılmasına yönelik olduğu görülmektedir (Smidt ve ark., 1995; Sambraus, 2002). “Türe özgü etogram” ın ortaya konmasına yönelik bu çalışmaların çerçevesini, türe ait her bir davranışın gözlemlenerek tanımlanması oluşturmuştur. Aynı dönemlerde, Lorenz ve Tinbergen’in çalışmalarının da etkisiyle, evcil türlerde temel etoloji teorileri farklı çalışmalara konu olmuştur (Bessei 1983; Sandilands, 2004). Davranışların tanımlanmasına yönelik çalışmaları takiben, zaman ve mekâna bağlı olarak davranışların sıklığını sorgulayan çalışmalarla birlikte nitel çalışmalardan nicel çalışmalara geçiş süreci de başlamıştır.
Davranış bilimi, genel anlamda biyolojik olguların anlaşılmasının yanı sıra, yetiştirme koşullarının iyileştirilmesine, hayvan refahı sorunlarının nitelendirilmesine, bireysel yada çevresel kökenli olumsuzlukların tanımlanmasına ve sağlık koruma uygulamalarının geliştirilmesine yardımcı olmuştur (Steiger, 1993). Uygulamalı etoloji, çevresel koşulları büyük oranda insanlar tarafından şekillendirilen türlerin davranış biyolojilerinin ortaya konması, davranış gereksinimlerinin belirlenmesi gibi temel çalışmaların yanı sıra, tamamen uygulamaya dönük olarak hayvan refahına ilişkin “biyolojik tanımlayıcıların” geliştirilmesi ve farklı bakım, besleme koşullarının davranışlarda yarattığı etkilerin incelenmesi ile de ilgilenmiştir (Smidt ve ark., 1995). Davranış biliminin ürünlerini tek başına geliştirmesi mümkün olmamış, diğer birçok biyolojik bilim disiplini ile birlikte etolojinin alt dalları oluşmuştur. Bunlara birkaç örnek vermek gerekirse; insan etolojisi, eko-etoloji, davranış fizyolojisi, davranış genetiği, nöro-etoloji ve nihayetinde etolojiden elde edilen bulguların teşviki ile psikonöroimmünoloji ve sosyobiyoloji gibi başlı başına yeni bilim alanları ilk akla gelenler arasındadır. Söz konusu yeni bilim dalları ve alt dallarının isimlerinden de anlaşılacağı gibi, bu bilim alanlarında biyologlar, ziraatçılar, tıp hekimleri, veteriner hekimler, psikologlar ve sosyologlar çalışabilmektedirler.
Ekoloji
-
Ekosistem hizmetleri
-
Biyoremediasyon Nedir ? Biyoremediasyon Teknikleri Nelerdir ?
-
Enerji Bağımsızlığı Nedir ?
-
İklim Araştırmaları
-
Sera Etkisi - Atmosferdeki karbondioksitin sera gazı etkisindeki yeri nedir?
-
CO2 Salımları
-
İklim Bilimi - İklimi Nasıl Değiştiriyoruz
-
Ağır Metallerin Sağlık Üzerine Etkileri
-
Küresel Isınmanın Sonuçları
-
Asit Yağmurlarının Çevre Üzerine Etkileri
-
Tür Çeşitliliğinin Korunması
-
Biyolojik Mücadele Kavramı
-
Atık Suların Kullanım Alanları
-
Sera gazı ile küresel ısınma arasında nasıl bir ilişki vardır? Kaynak: Sera gazı ile küresel ısınma arasında nasıl bir ilişki vardır?
-
Canlı Türlerinin Yok Olmasının Doğal Dengeye Etkisi