Atık Suların Kullanım Alanları
Giderek artan nüfus doğal kaynaklar üzerinde sürekli artan talepler getirmekte ve tatlı su kaynaklarının geleceğini tehlikeye düşürmektedir.
Birleşmiş Milletler dünyadaki su rezervlerinin yalnızca %2,5 oranındaki bir kısmının tatlı su kaynağı olduğunu ve 25 yıl içerisinde dünya nüfusunun üçte ikilik kısmının kuraklık çeken bölgelerde yaşamak zorunda kalacağını tahmin etmektedir [1-3].
Dünya çapında yüzeysel tatlı su kaynaklarının %70’i tarımsal faaliyetler amacıyla kullanılmaktadır. Buharlaşma ve terleme (evapotranspirasyon) nedeniyle kaybedilen su haricindeki kısım ise, tekrar yüzeysel sulara ulaşmakta ya da infiltrasyon ile yeraltı sularına karışmaktadır [4]. Dolayısıyla tarımsal sulama amaçlı kullanılan suyun büyük bir miktarı su kaynaklarına geri dönmekte ve bu durum hem yüzeysel su kalitesini hem de sulama suyu kalitesini birlikte etkilemektedir.
Artan su talebine karşılık tatlı su kaynaklarını yenileyip miktarını artırmak teknik ve ekonomik açıdan sınırlayıcı olduğu için sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilecek değişik pratik çözümlere ihtiyaç vardır. Bu bağlamda arıtılmış atık suların geri kazanımı ve tarımsal sulama amaçlı kullanımı için son yıllarda çalışmalar ve uygulamalar oldukça artmıştır. Atık suların geri kullanımı ile hem tatlı su kaynaklarının tüketimi azaltılmakta hem de deşarj edilen arıtılmış atık suların çevresel etkileri en aza indirilmektedir [1,3,5].
Arıtılmış atık sular ile tarımsal alanların sulanmasını temel alan projelerin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için en önemli parametre arıtılmış atık suyun kalitesidir. Arıtılmış atık suyun kalitesi, ham su kalitesine ve atık suyun uygulandığı arıtma derecesine bağlıdır [6].
Elektriksel iletkenlik, arıtılmış atık suların sulamada kullanımı için uygunluğunu belirlemede en önemli parametredir. Topraktaki tuz konsantrasyonunun artması bitkilere zehir etkisi yapar. Toprak çözeltisinde bazı iyonların yüksek yoğunluklarda bulunması, bitkilerin gelişmesi için gerekli bitki besin maddelerinin yeterli miktarda alınmasına engel olur. Yüksek düzeydeki tuzluluk, toprak mikroorganizmalarının faaliyetlerini ve çoğalmasını olumsuz yönde etkiler. Bu olayın sonucunda da dolaylı olarak temel bitki besin maddelerinin dönüşümleri ve bitkiye olan faydaları etkilenir [7].
Sulama suyu için önemli olan diğer bir parametre de klorürdür (Cl¯). Genel olarak tuzlu su içerisinde klorür miktarı yüksektir ve eğer sulama suyu içerisinde limit değerlerini aşarsa bitki yapraklarında birikmeye ve neticede yaprakların kuruyup düşmesine neden olmaktadır.
Bütün doğal sularda az ya da çok miktarlarda sülfat iyonuna (SO4-2) rastlamak mümkündür. Bitki beslenmesi için bu iyon gerekli olmakla birlikte limit değerleri aşan sülfat miktarı bitkilerin bünyelerine aldıkları kalsiyum miktarını azaltır ve sodyum miktarını artırarak zehirlenmelerine neden olmaktadır.
Kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinin topraklarında ve çorak topraklarda bor elementinin miktarı oldukça yüksek düzeydedir. Genellikle 1 mg/l’den az bor içeren topraklar optimum bitki gelişmesi için uygundur [7]. Suda ya da toprakta sınırların üzerinde bor bulunması bitki yapraklarında sararma, yanma ve yarılmalara, olgunlaşmamış yapraklarda dökülme ve büyüme hızının yavaşlaması ile verimde azalmaya neden olmaktadır.
Bunun yanında sulama suyundaki nütriyent (azot ve fosfor) miktarı ürün yetiştirme tekniği açısından önemli olduğu kadar sulama suyu kaynağındaki organik kirliliğin de önemli bir göstergesidir. Bitkilerin gelişmesinde azot ve fosfor oldukça önemli olmakla birlikte, yönetmeliklerde belirtilen limitlerin aşılması durumunda ürün veriminde azalmalara neden olmaktadır.
Atık sularda bulunan insan sağlığını etkileyen önemli mikroorganizmalar; bakteriler, virüsler ve parazitlerdir. Atık suların tarımsal sulamada kullanılması ile atık sudaki mikroorganizmalar toprağa taşınır. Düzenli olarak işletilen atık su arıtma tesisleri mikrobiyal konsantrasyonunun büyük bir kısmını azaltır. Atık sudaki kirlilik indikatörü olan bakteriler (fekal koliform), dezenfekte edilmeden ortama verilen arıtılmış atık sular ile sulanan alanlarda toprağın yaklaşık 1,37 m altındaki bir derinlikte tespit edilmiştir [6, 8]. Sulamada kullanılacak suları belirlemek için kullanılan standartlar ve yönergeler halk sağlığının korunmasını ve atık sudaki mevcut mikroorganizmaların kontrolünü baz almaktadır [6].
Atık suyun içindeki çözünmüş tuzlar, bor, ağır metal ve benzeri toksik maddeler yörenin iklim şartlarına ve toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerine bağlı olarak ortamda birikebilir, bitkiler tarafından alınabilir veya suda kalabilir. Bu nedenle arıtılmış atık suların tarımsal sulamada kullanılması ve bertarafı söz konusu ise suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik parametreler açısından öngörülen sınır değerlere uygunluğunun yanı sıra bölgenin toprak özellikleri de dikkate alınmalıdır. Atıksuların tarımsal sulama amaçlı kullanılmasında karşılaşılan problemler ve mühendislik çözüm önerileri Tablo 1’de verilmiştir.
Tablo 1. Atık suların tarımsal sulamada kullanımında karşılaşılan problemler ve çözüm önerileri [5, 9].
Kullanım Sırasında Sudaki İçerikler Tarafından Oluşturulan Problemler |
Çözümler/Arıtma Opsiyonları |
Karbonat ve bikarbonat miktarına göre toprak geçirimliliğinin azalması |
İleri arıtma yöntemleriyle karbonat ve bikarbonat giderimi |
Suda bulunan bileşiklerin ürün işlenmesini etkilemesi |
Spesifik olarak giderimi istenen bileşiğe göre optimize edilmiş ileri arıtma |
Klorür, boron, sodyum gibi iyonların toprakta birikmesi nedeniyle mahsul azalması |
İleri arıtma ile yumuşatma (membran prosesleri); toprağa şartlandırıcılar eklemek ve periyodik olarak aşırı mineralleri topraktan sızdırmak; arıtma öncesi tuzluluk kontrolü |
Çiçek türü bazı ürünlerin nütriyentlere karşı hassasiyet göstermesi |
Biyolojik nütriyent giderim prosesleri (nitrifikasyon/denitrifikasyon ve fosfor giderimi) |
Kadmiyum, kurşun ve civa gibi ağır metallerin ürünlerin biyolojisine zarar vermesi |
İleri arıtma sistemleri (membran, adsorpsiyon prosesleri) |
Sulama sistemleri ve püskürtücülerin tıkanması |
Kullanım sahasında ön-filtrelerin kurulması |
Yüksek azot veya nitrat muhtevasından dolayı yeraltı sularının kirlenmesi, istenmeyen vejetasyonun oluşup ürün kalitesini bozması |
Biyolojik nütriyent giderim prosesleri (nitrifikasyon/denitrifikasyon) |
Dünyada artan su ihtiyacının bir kısmı, özellikle de çok yüksek miktarlarda su ihtiyacı olan tarım sektöründe uygun kriterler göz önüne alınarak arıtılmış atık sularla karşılanabilmektedir. Dünyada pek çok ülke tarafından hayata geçirilen bu uygulamanın gerek tatlı su kaynaklarının verimli kullanımı gerekse de arıtılmış atık suların çevresel etkilerinin azaltılması bakımından önemi büyüktür. Arıtılmış atık sular ile tarımsal alanların sulanmasını temel alan projelerin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için en önemli parametre arıtılmış atık suyun kalitesidir.
Bu bağlamda tarımsal sulamada kullanılabilecek nitelikte güvenilir arıtılmış su üretebilecek, ilk yatırım ve işletme maliyeti açısından rekabet edebilecek atık su arıtma tesislerine ve arıtma teknolojilerine ihtiyaç vardır.
Durmaksızın artan nüfus ve buna karşılık artan yiyecek ihtiyacına karşı, su miktarı sabit kaldığından dolayı dünya çapında atık suların geri kullanımı ile ilgili mevcut projelere yeterli desteklerin verilmesi gerekmektedir.
Günümüzde arıtılmış atık suların sulamada kullanımı artık küçük lokal ölçekli projelerden, çok kullanıcılı büyük ölçekli projelere dönüşmektedir. İçme suyunun ve arıtılarak geri kazanılmış atık suyun kentlere ayrık şebekelerle dağıtım projelerinin global olarak artmasıyla da tatlı su kaynakları daha korunur hale gelmektedir.
23.12.2013
Yrd. Doç. Dr. Bilgehan İlker Harman
ÇEKÜD Isparta Temsilcisi
Süleyman Demirel Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi,
Çevre Mühendisliği Bölümü, Isparta.
Kaynaklar:
[1] World Health Organization (WHO) (1989) Health Guidelines for the Use of Wastewater in Agriculture and Aquaculture. Report of a WHO Scientific Group, WHO Technical Report Series, No. 778, Geneva.
[2] U.S. Environmental Protection Agency (USEPA) (1991) Municipal Wastewater Reuse: Selected Readings on Water Reuse. Office of Water (WH-595), EPA 430/09-91-002.
[3] U.S. Environmental Protection Agency (USEPA) (1992) Guidelines for Water Reuse. Office of Technology Transfer and Regulatory Support, EPA/625/R-92/004.
[4] Ongley E. D. (1996) Control of Water Pollution from Agriculture-FAO Irrigation and Drainage Paper 55. Food and Agriculture Organization of the United Nations, Rome.
[5] Kitis M., Beyhan M., Yiğit N. Ö., Civelekoğlu G. (2004) Kentsel ve endüstriyel atık suların arıtılıp geri kazanımı uygulama alanları ve problemler. 9. Ulusal Endüstriyel Kirlenme Kontrolü Sempozyumu, İTÜ, 2-4 Haziran, İstanbul.
[6] Saskatchewan Environment (2006). Treated Municipal Wastewater Irrigation Guidelines (EPB 235).
[7] Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü,
http://www.khgm.gov.tr/kutuphane/trcoraklik/7.htm
[8] National Research Council (NRC) (1996) Use of reclaimed water and sludge in food crop production. National Academy Press, Washington, DC.
[9] U.S. Bureau of Reclamation (USBR) (2003). Southern California Water Recycling Projects Initiative Phase II, CA, USA.
Ekoloji
-
Ekosistem hizmetleri
-
Biyoremediasyon Nedir ? Biyoremediasyon Teknikleri Nelerdir ?
-
Enerji Bağımsızlığı Nedir ?
-
İklim Araştırmaları
-
Sera Etkisi - Atmosferdeki karbondioksitin sera gazı etkisindeki yeri nedir?
-
CO2 Salımları
-
İklim Bilimi - İklimi Nasıl Değiştiriyoruz
-
Ağır Metallerin Sağlık Üzerine Etkileri
-
Küresel Isınmanın Sonuçları
-
Asit Yağmurlarının Çevre Üzerine Etkileri
-
Tür Çeşitliliğinin Korunması
-
Biyolojik Mücadele Kavramı
-
Atık Suların Kullanım Alanları
-
Sera gazı ile küresel ısınma arasında nasıl bir ilişki vardır? Kaynak: Sera gazı ile küresel ısınma arasında nasıl bir ilişki vardır?
-
Canlı Türlerinin Yok Olmasının Doğal Dengeye Etkisi