TİROİD BEZİ
Boynun ön bölgesinde yer alan tiroid bezi birbirleri ile dar olan isthmus aracılığı ile birleşmiş iki lateral lobdan meydana gelmiştir. İsthmus 2. ve 4. trakeal kıkırdaklar arasında yer alır. Yaklaşık 5 cm boyunda 2,5 cm genişliğinde 20-30 gr ağırlığında olan lateral loblar ise trakenin üst kısmı ile larinksin inferioru arasında yerleşim gösterirler. Çoğunlukla bu iki tiroid yan loblarına ilaveten bir üçüncü piramidal lobdan bahsedilir. Bu 3. lob isthmusun sağ kenarından hafif sağa eğik uzanarak hyoid kemiğin ön yüzüne yapışır.
Tiroid bezi gestasyonun 4. haftasında primitif farinksin tabanındaki endodermal kalınlaşmadan gelişir. Tiroid bezi en dıştan sıkı bağ dokusundan yapılı bir kapsül ile sarılmıştır, bu kapsül derin servikal fasia ile devam eder. Dış kapsülün altında, daha içte gerçek bir kapsül bulunur. Daha ince olan bu ikinci kapsül bez üzerine sıkıca yapışır. İç kapsülden ayrılan ince uzantılar bez içerisine septumlar şeklinde sokulur, bu septumlar parankimayı farklı büyüklükte düzgün olmayan bölümlere ayırır. Tam bir şekilde belirgin olmayan bu bölümler lob ve lübüllerdir. Lobüller, tiroid bezinin yapısal ünitleri olan folliküllerden meydana gelmiştir.
Folliküller genellikle yuvarlak, ovoid ve bazen de karşılıklı basınç yüzünden polihedrik, 0.2-1.0 mm çapında kolloid içeren keseciklerdir. Bunların büyüklükleri, sekresyona bağlı olarak farklı gerilme göstermeleri yönünden, farklıdır. Follikülerin şekilleri de farklıdır, fakat genellikle yuvarlak şekillidirler. Folliküller retiküler liflerden yapılı bir ağ içerisine gömülmüş durumda bulunurlar. Bu ağ aynı zamanda sıkı kapiller ağ ve sinirlere de desteklik eder. Her follikül, sıkı kan ve lenf kapillerleri ağı ve bir esas madde içine yuvalanmış retiküler lif ağı ile sarılıdır. Bu retiküler lifler bazal membranın çok ince fibrilleri ile devam ederler.
Bir follikül, genellikle kolloid adında yapışkan jöle kıvamında bir madde ile dolu olan bir kavite ve bunu çevreleyen tek tabaka halindeki basit epitelden yapılıdır. İki tip folliküller epitelyal hücre vardır:
1- Esas (Principal) veya folliküler hücreler
2- Parafolliküler hücreler (C, berrak veya açık hücreler)
Esas hücreler: Esas hücrelerin şekli farklı olmakla beraber genellikle küboidaldir. Bez hipoaktif olduğunda hücreler alçak boyludur, bez hiperaktif olduğunda ise hücreler uzundur (hipoaktif durumda hücre salgılamada bulunmuştur ve merkezi kavite kolloid ile doldurulmuştur; neticede kolloid çevre hücrelere baskı yaparak hücrelerin boylarının kısalmasına neden olur. Hiperaktivitede ise kavite henüz kolloid ile dolmamıştır ve hücrelere baskı yoktur, böylece hücrelerin boyunda bir kısalma görülmez). Herhangi bir follikülde hücrelerin boyları üniformdur ve hücreler muntazam bir düzenlenme gösterir. Hücrelerin tabanları ( bazal kısımları) ince bir bazal lamina üzerine oturmuştur. Büyük ve vesiküler olan çekirdek merkezi yerde ya da bazale yakın yerleşim gösterir. Bazofil olan sitoplazma ince granülere sahiptir ve çok sayıda mitokondriyon içerir. Bu mitokondiyonlar ince, kısa, çomak şeklinde olup, çoğunlukla hücrenin apikalinde bulunur. Sitoplazma aynı zamanda granüler endoplazmik retikülümden de zengindir ve bol miktarda lizozomlara sahiptir. Golgi apparatus ve sentrioller çekirdeğin üzerinde yer alırlar. Lipid damlacıkları ve başlıca kolloid damlacıkları olan diğer inklüzyonları ancak bazı hücrelerin sitoplazmalarında görebiliriz. Bağlantı kompleksleri hücrelerin birbirlerine bakan yüzlerinde görülen bir özelliktir. Lümene bakan sitoplazmik yüzeyde küçük mikrovilluslar bulunur. Mikrovilluslar ancak elektron mikroskobu ile görülebilir. Bazı hücreler gerçek silyumlara sahiptir.
Taze halde kolloid homojen, berrak ve viskozdur. Mikroskobik kesitlerin hazırlanmasında uygulanan histolojik metodlardan dolayı kolloid büzülür ve düzensiz bir görünüm kazanır. Bu büzüşmeden dolayı kolloid ve epitelin serbest yüzü arasında çoğunlukla, düzgün olmayan boşluklar belirir (kenar vakuolleri) ve kolloid içerisinde de vakuoller görülebilir. Düzensizlikler koloidin durumunu gösterir, aktif bezlerde bu düzensizlikler oldukça yaygındır. Aktif folliküllerde kolloid bazofil boyanır, inaktif folliküllerde ise zayıf bazofil veya asidofildir. Kolloid, tesbit edilmiş preparatlarda eozin, asid fuchsin, azocarmin gibi asit boyalarla boyanır. Fakat bazen anilin mavisi gibi bazik boyalarla da gösterilebilirler.
Kolloid içerisinde proteinlerden başka tiroglobulin ve enzimler de bulunur. Tyroglobulin pek çok, iyotlu amino asitlere sahip bir glikoproteindir. İyotlu amino asit oranı follikülden folliküle farklılık gösterir. Tiroglobulin oldukça PAS (+) dir. Kolloid’in böyle kuvvetli PAS (+) oluşu, glikoprotein yapısındaki tiroglobuline bağlıdır. Tiroglobulinin içerisinde, glikoproteine bağlı olarak tiroksin de bulunur. Tiroksin, aktif tiroid hormonunu teşkil eder ve bir amino asit olan tirozin ile iyottan yapılmıştır.
Folliküllerin salgılama işlevi oldukça karmaşıktır ve takip edilmesi oldukça güçtür. Bu olaylar dizisinde; tiroid hormonu sentezi, geçici olarak depolanması ve perifolliküler kapillerlere iletimi yer alır. Tiroid bezi salgı ürününü follikül lümeninde ekstrasellüler olarak depolayan tek endokrin bezdir. Tiroid bezinde sentez ve salgılama işlemleri şu şekilde gerçekleşir:
1- Tyroglobulin sentezi: Amino asitler folliküler hücrelerin granüler endoplazmik retikülümünde (GER) polipeptitler şeklinde sentez edilir ve küçük transport vezikülleri olarak Golgi kompleksine taşınır. Burada proteinlere karbonhidratlar ilave edilir.
2- İyodlanmamış tyroglobulinin follikül lümenine salgılanması: Golgi kompleksinde glikoprotein haline gelen salgı, hücrenin apikalı yüzeyine taşınarak ekzositozis yolu ile folliküler lümene atılır.
3- Tyroglobulinlerin iyodlanması: Esas folliküler hücreler basolateral membranlarındaki bir transmembran protein olan ATP bağımlı sodyum/iodin symporter (NIS) aracılığıyla kan dolaşımından iyodu alarak yoğunlaştırırlar. İyod hücre içerisinde tyroperoksidaz enzimi ile iodine okside edilir ve sonra iodide/ klorid transporter (Pendrin) aracılığıyla folliküler lümene salınır. Tyroglobulinlerdeki tirozin gruplarının iyodlanması mikrovillöz yüzeye yakın alanda folliküler lümen içerisinde gerçekleşir. Tek bir tirozine bir iodin atomu eklenmesiyle monoiyodotirozin (MIT), 2 iodin eklenmesiyle diiyodotirozin (DIT) oluşur. DIT ve MIT birleşmesiyle T3, 2 DIT birleşmesiyle T4 meydana gelir.
4- İhtiyaç duyuluncaya kadar iyodlanmış tyroglobulin folliküler lümen içerisinde depolanır.
5- Salgılama stimulusu alındığı zaman iyodlanmış tyroglobulin endositozis yolu ile folliküler hücreler içerisine alınır.
6- Tyroglobulinlerin hidrolizi: 2 yolla gerçekleşir:
• Lizozomal yol: Golgi kompleksi tarafından yapılan lizozomlar endositozla hücre içine alınan veziküller (kolloidal resorbsiyon damlacıkları) ile birleşir. Lizozomların içerdikleri proteazlar tiroglobulinleri hidroliz ederek amino asitlere, karbonhidratlara ve tiroid hormonları olan triiodothyronine (T3) ve tetraiodothyronine (T4, Tiroksin) parçalar.
• Transepitelyal yol: bu yolla tiroglobulin bozulmadan folliküler hücrelerin apikal yüzünden bazolateral yüzeyine alınır. Tyroglobulin, kollodidal yüzeyde yerleşim gösteren bir transmembran proteini olan Megalin’e bağlanarak, lizozomlar ve endositotik veziküller haricinde, folliküler hücrelerin bazolateral membranına teslim edilir. Yüksek TSH veya TSH benzeri stimülasyonda megalin ekspresyonu artar ve fazla miktarda tiroglobulin, transepitelyal yollu takip eder. Lizozomal yolun kullanılmaması nedeniyle de T3 ve T4 salınımı azalır.
7- T3 ve T4 Salınımı: T4 (tiroksin) ve T3 molekülleri bazal hücre membranından salınarak çevredeki kan ve lenfatik kapillerlere geçerler.
Hipofiz bezinin anterior lobundan salınan TSH, folliküler hücrelerden T3 ve T4 salınımını regüle eder. Salınan bu hormonlar hücre ve doku basal metabolismasını, ısı üretimini, vücut büyüme ve gelişmesini düzenler.
Hormonlar kapillerlere girdiğinde moleküllerin çoğu tiroksin bağlayıcı protein olarak adlandırılan bir proteine bağlanırlar. Triiodothyronin proteine sıkıca bağlanmaz tiroksin ise sıkıca bağlanır ve tiroksin daha aktiftir.
Parafolliküler Hücreler
Tiroid bezinde esas follikül hücrelerinin yanında küçük bir grup hücre daha bulunur. Parafolliküler hücreler adındaki bu hücreler, C, berrak ve açık renkli hücreler olarak da tanımlanırlar. Embriyolojik olarak folliküler hücreler faringeal keselerin son çiftinden gelişirler. Aşağı vertebralılarda bu hücreler ayrı hücre kümeleri şeklindedir ve ultimobranchial cisimler olarak adlandırılırlar. Fakat memelilerde tiroid içerisene dahil olmuşlardır. İnsanda ışık mikroskobik olarak ayırt edilmesi zordur. Bazal lamina içerisinde yerleşim gösteren ve folliküllere oldukça yakın haldeki bu hücreler follikül kavitesi ile ilişkili değillerdir. Bu hücreler genellikle follikül hücrelerinden daha büyüktür, sitoplazmaları açık renktedir ve çekirdekleri eksentrik yerleşim gösterir. Sitoplazmaları, her tarafında görülen membranla çevrili sayısız miktarda 60-550 nm çapında dens salgı granüllerin varlığı ile karakterizedir. İmmunofloresan çalışmalar sonucunda bu hücrelerin kalsiyum metabolizmasını kontrol eden tirokalsitonin (ya da kalsitonin) salgıladığı saptanmıştır. Kalsitonin paratiroid hormonun (PTH) fizyolojik antagonistidir. Kanda kalsiyum seviyesi düştüğünde osteoklastların resorbsiyon aktivitesini baskılar osteoid kalsifikasyonunu artırarak kemiklerde kalsiyum birikimini destekler. Kalsitonin salınımı hipotalamus ve hipofiz bezinden etkilenmez.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ