PARATİROİD BEZLERİ
İnsanlarda genellikle iki çift (4 adet) paratiroid bezi bulunur fakat sıklıkla bunlara yardımcı bezlere de rastlanır. Küçük, kahverengimsi ve oval cisimcikler şeklinde olan paratiroid bezleri tiroid bezine yakın yerleşim gösterir. Üst paratiroidler tiroidin posterior yüzünde lobların üst ve alt kutupları arasında, orta kısımda yer alır. Alt paratiroidler ise tiroid loblarının alt kutuplarına yakın bulunurlar. Paratiroid bezleri faringeal ceplerin (kesecikler) endoderminden gelişirler; superior paratiroidler 4. ve inferior paratiroidler 3. cepten köken alırlar. Gelişme esnasında inferior paratiroidler gelişmekte olan timus ile yakın ilişkidedirler ve kaudal göçte timusla beraber aşağı doğru inerler. Normalde bu göç ancak tiroid bezlerinin alt kutuplarına kadar olur.
Her bir paratiroid bezi kendisini tiroidden ayıran ince bir kapsülle sarılmıştır. Kapsülden köken alan ince duvarlar, içerisinde kan damarı ve sinir lifleri ile birlikte, bez içerisine sokulur. Fakat organın içinde bağ dokusu bölmeleri veya lobüler ayrılma görülmez. Kapsül ve septanın bağ dokusu yağ hücrelerini içerir, bu hücrelerin miktarı yaşlanma ile artış gösterir ve bez ağırlığının %60-70’ini oluşturur. Epitelyal hücre sütunları ve kümelerinden meydana gelmiş olan parankima bir retiküler lif ağı ile desteklenmiştir. Burada da içi kolloid ile dolu folliküllere rastlanabilir. Bu kolloid mukoproteindir. İyod içermez. İki tip epitelyal hücre ayırtedilir:
1- Prinsipal (Esas) Hücreler: Embriyonik gelişimle farklanan hücrelerdir ve fetal kalsiyum metabolizmasını regüle ederler. Paratiroid hormon (PTH) sentezi, depolanması ve salgılnmasından sorumludur. Prinsipal hücreler yaklaşık 7-10 mikron çapa sahiplerdir. Oxyphil hücrelerden sayıca daha fazla olan esas hücreler bazen açık ve koyu esas hücreler olarak ikiye ayrılırlar. Açık esas hücreler büyük, vesiküler bir çekirdeğe sahiptir ve birkaç granül içeren sitoplazması, soluk renkte boyanır. Koyu esas hücrelerin çekirdeği daha küçüktür ve sitoplazlası ince granüllüdür. Koyu esas hücrelerin granülleri elektron dens olup membranla çevrilidir. Her iki tip esas hücre de glikojen yönünden zengindir.
2- Oxyphil Hücreler: Esas hücrelerden daha büyük olan oxyphil hücreler karakteristik bir şekilde gruplar halinde bulunur. Bu gruplar birkaç hücreden oluşabileceği gibi daha fazla sayıda hücrelerden de meydana gelmiş olabilir. Salgılama rollerinin olmadığı bilinmektedir. Çekirdekler küçük olup koyu boyanır. İnce granüllere ve çok sayıda mitokondriyonlara sahip olan sitoplazması asidofildir. Bu hücrelere insanlarda 5-7. yaşlara kadar rastlanmaz, sonradan (özellikle puberteden sonra) ortaya çıkıp sayıca artarlar. Bu hücreler hemen hemen hiç glikojen içermez, çekirdekleri yuvarlaktır ve genellikle merkezi yerleşim gösterir.
Paratiroid bezinde ender olarak küçük kolloid folliküllerine rastlanır, bunlar yaşlılıkta daha da belirginleşirler. Follikülerin içerdiği materyal ile tiroid bezi kolloidi arasında fonksiyonel bir ilişki yoktur.
Paratiroid Bezlerinin Fonksiyonu
Paratiroid bezi salgısı paratiroid hormonudur (Parathormon). Reseptörleri osteoprogenitor hücreler, osteoblastlar, osteositlerde yer alırken kemik resorbsiyon hücreleri olan osteoklastlarda PTH reseptörleri bulunmaz. PTH anabolik olarak kemik kütlesini artırdığı için osteoporozis tedavisinde de kullanılmaktadır. Parathormon tek polipeptid zincirli bir proteindir. Düşünüldüğüne göre parathormon başlıca koyu esas hücreler tarafından sentez edilir. Sitoplazmalarında granüler endoplazmik retikülüm ve Golgi apparatus oldukça gelişmiştir. Açık esas hücreler inaktif sekresyon safhalarından birini simgeler. Bunlarda granüler endoplazmik retikülüm ve Golgi apparatus az gelişmiştir, salgı granülleri tek tük bulunabilir. Oxyphil hücrelerin fonksiyonu henüz pek bilinmemekle beraber özellikle hastalık durumlarında parathormon yapabilecekleri ileri sürülmektedir. Parathormon kalsiyum metabolizması düzenlenmesinde oldukça önemli bir rol oynar. Plazma kalsiyum konsantrasyonunun düşmesini, parathormon salgısındaki artma takip eder ki sonuçta kemiklerden kalsiyum kana absorbe olur. İleri sürüldüğüne göre bu hormonun aktivitesi onun osteogenik hücrelerin, osteoklastlar haline dönüşmesindeki etkisine bağlıdır. Parathormon aynı zamanda böbrekler üzerinde etki ederek kalsiyum klirensini azaltır ve fosfat, sodyum, potasyum atılımını artırır. Plazma kalsiyum konsantrasyonunun optimum değerini aşması, tiroid bezindeki parafolliküler hücrelerce salınan tirokalsitonin tarafından engellenmektedir. Paratiroidlerin atrofisi halinde veya bu bezin çıkartılmasında kan kalsiyum seviyesi düşer, buna bağlı olarak sinirsel hipereksitabilite ve müsküler spazm görülür; neticede tetaniden dolayı ölüm meydana gelir. Dışardan kalsiyum veya paratiroid özü verildiğinde semptomlarda düzelme görülür. Kalsiyum eksikliğine bağlı durumlarda (örnek ricket = raşitism hastalığı) bezler hipertrofiye uğrar ve raşitizm hastalığı görülür. Hiperparatiroidism bezlerin tümör veya hiperplazisi neticesi görülebilir, sonuç olarak kalsiyum kemiklerden kana geçer ve kan kalsiyum seviyesi oldukça yükselir ve yumuşak dokularda, böbreklerde kalsiyum içerikli sert maddeler birikir.
PTH ve kalsitonin kan kalsiyum seviyesini birbirine zıt olarak regüle ederler. PTH, kan kalsiyum seviyesini daha yavaş ve uzun bir homeostatik denge sağlayarak artırır. Kalsitonin ise hızla kan kalsiyum seviyesini düşürerek akut bir homeostatik etki sağlar.
Paratiroid Bezi Kan Damarları ve Sinirleri
Paratiroid bezleri oldukça zengin kan akımına sahiptir ve inferior tiroid veya inferior ve süperior tiroid arterler arasındaki anastomozlardan kan alır. Geniş damarlar septumları takip ederek bez içerisine sokulur. İnce kapillerlerden meydana gelmiş ağ parankima ile yakın ilişkili olarak yerleşim gösterir. Kapillerler pencereli tiptir. Muhtemelen vasomotor olan miyelinsiz sinir lifleri oldukça azdır.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ