Süper Kıta Döngüsü
Birkaç yüz milyon yılda (500-750 milyon yıl), bütün kıtalar tek bir kara kütlesi "süperkıta" halinde biraraya toplanır. Bu saptamanın en önemli özelliği, dünya üzerindeki dağ oluşumlarının yapı çeşitliliğini açıklayabiliyor olmasıdır. Bu yaklaşım, aynı zamanda, jeologlara, kıtaların eski coğrafik konumlarını belirlemede yardımcı olmaktadır.
Yaklaşık 30 yıl önce ortaya atılan "Plate Tectonics" kuramıyla, süperkıtaların oluşumu açıklanmıştır. Bu kuram, dağ silsilelerinin kökenini, okyanus tabanlarının çökmesi ve sonra yeniden düzenlenmesi ve keza yanardağlar ile depremlerin dünya üzerindeki dağılımlarının hepsini gözönüne alarak açıklamaktadır. Hem okyanus tabanları hem de su düzeyinin üstünde kalan karalar, yani litosfer 7 ana katmana ayrılmıştır. Bu katmanların hepsi, Asthenosfer" denilen, yeryüzünün bükülebilir sıcak kısmının üzerinde yüzmektedir. Dünyada bulunan radyoaktif elementlerin parçalanmasıyla ortaya çıkan ısı, dünyanın iç kısmında oluşan konveksiyon (ısıya bağlı) akıntılarını yönlendirir. Bu akıntılar da yüzeydeki tabakaları yıl bir kaç cm iter.
Günümüzdeki bu hareketler geriye doğru izlenildiğinde, Atlantik Okyanusu'nu sınırlayan kıtaların, yaklaşık 180 milyon yıl önce parçalanmış tek bir kara kütlesinin parçaları olduğu izlenimi doğar. İlk defa 1912'de kıtaların kayması kuramını ortaya atan Alman meteoroloğu ALFRED L. WEGENER bu atasal kıtayı "bütün kıtalar" anlamına gelen "Pangea" olarak isimlendirmiştir. Onun bu kuramı, bu kıtaların (özellikle Afrika ve Güney Amerika) arasında, 180 milyon yıldan daha fazla bir dönem önce, karasal bağlantılar bulunduğunu kesin bir şekilde desteklemiştir. Eskiden yaşamış olan türlerin ve hüküm sürmüş iklim kuşaklarının incelenmesi de bu kurama önemli destek sağlamıştır. Araştırmalar, Pangaea'nın bu tip süperkıtaların ilki olmadığı yönündedir. Jeolojik olayların birbirini izlemesinin, deniz suyunun bileşimini, küresel iklimin ve dünya yüzeyindeki deniz seviyesinin değişmesini etkilediği ve bunun da canlıların yayılış ve evrimleşmesini derinden etkilediğini düşünebiliriz. Nitekim bu iki superkıtanın birbirine geçiş zamanı, ilk karmaşık çokhücreli organizmaların ortaya çıkmasıyla aynı zamana denk düşmektedir. Bu etkileşim, insanı da içeren modern yaşam-biçimlerinin gelişebilmesini sağlamıştır.
Süperkıtaların parçalanıp yeniden düzenlenmesi sonucunda iki farklı tipte dağ kuşağı "Orogen" oluşabilir (oros, Yunanca dağ demektir). Kıtalar arasındaki çarpışmalar, kabuğu kıvırarak dağ kuşaklarının oluşmasına "interior orogenler" neden olur. Himalayalar Gondwana’dan kopan Hindistan'ın Asya Kıtası'na (daha doğrusu Laurasia'nın doğu kesimine) çarpmasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Araştırıcılar, çeşitli teknikleri, kullanarak, kıtaların geçmişteki yerlerini saptayabilmektedirler. Demirce zengin bazı volkanik ve sedimental kayaçların, oluştukları zamandaki dünyanın manyetik-alanının yönelimini gösterdiklerini ve buna dayanarak kıtaların konumlanmasının nasıl açıklandığını daha önce açıklamıştık. Radyoaktif izotopların ölçümleri ile bu kayaçların yaşı saptanabilir ve böylece zaman içerisindeki kıta değişimleri tahmin edilebilir.
Süperkıta Pangaea, milyonlarca yıldan daha fazla devam eden birçok çarpışma sonucu oluşmuştur. Yaklaşık 420-380 milyon yıl kadar önce, ilk olarak, Laurentia denen (bugünkü Kuzey Amerika'nın büyük kısmını içeren) kıtasal kütle, Baltica'ya (Avrupa'ya) çarptı. Bu iki kütle Laurasia'yı oluşturacak şekilde kaynaştı. Daha sonra, 360-270 milyon yıl kadar önce, Laurasia, Gondwana (bugünkü Hindistan, Afrika, Güney Amerika, Avustralya ve Artartika'nın bazı kısımlarını içerir) ve Siberia'yla birleşerek Pangaea'nın oluşumunu başlatmış oldu.
Kıtalar arasındaki bu tip çarpışmalar, özellikle çarpılan yerlerdeki tabakaları parçalar. Bir kıtanın kenarı, diğerinin tepe kısmına itilir ve böylece esasında yatay olarak konumlanmış kaya tabakalarının kıvrılmasına ya da eğilip bükülmesine neden olur. Sonuçta, kıtasal litosfer, çarpışma sonunda kalınlaşır. Sıkıştıran kuvvetler, birbiri üzerine binmiş olan kıtasal tabakaları, yüksek dağları oluşturacak şekilde yukarıya kaldırır (Alp, Himalayalar gibi).
Yükselmiş dağların kalıntıları, özellikle, kıtaların çarpıştığı yerlerde bulunmaktadır. Laurentia ve Baltica arasındaki çarpışma, İrlanda'dan Kuzey İskandinavya'ya ve Grönland'a kadar uzanan, bugün aşınmış dağ sıraları halinde kalmış, geniş bir deforme bölge olan "Caledonian Orogenik Kuşağı"nın yükselmesini sağlamıştır. Güney Amerika'daki "Quachita Orogenisi" ve Doğu Amerika'daki "Appalachian Dağları" ve fayları, Laurasia ve Gondvvana'nın çarpışmasıyla oluşmuştur. Laurasia ile Siberia'nın kaynaşması sırasında da Doğu Avrupa yükselmiş ve "Urallar" oluşmuştur.
Yaklaşık 180 milyon yıl önce Pangaea yarıldı ve yeni bir interior okyanus, yani Atlantik ortaya çıktı. Pangaea'nın 180-140 milyon yıl önce yırtılması sonucu ilk aşamada Laurasia, Gondwana'dan ayrılarak kuzeye doğru hareket etti ve Kuzey Amerika'yı oluşturdu.
Kırılmanın ikinci aşaması, bundan yaklaşık 140 milyon yıl önce olmuştur. Gondwana yarılmış, Laurasia ise Kuzey Amerika ve Eurasia'ya parçalanmıştır. Laurasia'nın yarılması, Kuzey Amerika'nın hareketini kuzeyden-batıya doğru değiştirmiş bu da Kayalık Dağlarının oluşumunu başlatmıştır.
Biyocoğrafya
-
Arazi Biyomları: Tundralar
-
Ülkemizde Görülen İklim Tipleri Nelerdir ?
-
Marmara Bölgesi İklimi Hakkında Bilgi
-
Ülkemizdeki Kıvrım Dağlar Nelerdir?
-
İklimi etkileyen faktörler nedir
-
Akdeniz İklimi Hakkında Bilgi
-
HAYVAN COĞRAFYASI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER.
-
Yurdumuzda dağılış gösteren bazı omurgalı hayvan cinsleri
-
Hayvanların Anadolu'ya Giriş Kapıları (Harita)
-
Ülkemizde Hayvanların Yayılışlarını Önleyen Önemli Bariyerler
-
HAYVANLARIN YAYILIŞI VE İNSAN
-
3- Zoocoğrafyanın Yönlendirilmesinde İnsan Etkisi
-
YURDUMUZA FAUNA GİRİŞ KAPILARI İLE GEÇİŞLERİ ÖNLEYEN ÖNEMLİ BARİYERLER
-
DENİZLERİN ZOOCOĞRAFYASI
-
HAYVAN GÖÇLERİ