Biyolojik Silah Nedir? Biyolojik Silahların Etkileri Nelerdir? Biyolojik Silahlardan Korunma Yöntemleri Nelerdir?
Biyolojik silahlar diğer canlılar üzerinde zararlı etkiler yaratmak ( hastalık veya ölüm ) amacıyla kullanılan bakteri, virüs vb. bulaşıcı ajanlar olarak tanımlanırken.
Bazı tanımlarda ise Biyolojik silah terimi bakteriler, virusler gibi canlı mikroorganizmaların ya da bunların toksinlerinin, hastalık ya da ölüm amaçlanarak ortama bırakılması, atılması ve ya fırlatılması (biyolojik savaş), ya da panik ve kaos yaratmak için sivil halk üzerinde biyoterörizm olarak kullanımını ifade eder.
Bu tanım genellikle biyolojik olarak elde edilen toksinleri ve zehirleri de kapsayacak biçimde genişletilebir. Biyolojik savaş araçları, yaşayan mikroorganizmaları (bakteri, protozoa, riketsia, virüs ve mantar) içerdiği gibi bitkiler ve hayvanlar tarafından üretilen toksinleri (kimyasalları) de kapsar. Bazı kaynaklar toksinleri kimyasal olarak kabul ederken, çoğunluğu ise 1972 Biyolojik Silahlar Konvansiyonu’nda (Convention on the Prohibition of the Development, Production and Stockilling of Bacteriological (Biological) and Toxin Weaponson Their Destruction) da belirtildiği gibi toksinler biyolojik ajan olarak kabul etmektedir.
Biyolojik silahların toplumlar üzerinde kullanımı oldukça eskilere dayanmakta olup, tahmin edilenlerin aksine eski dünyaya kadar uzanmaktadır. M.Ö. 1500'lü yıllarda Hititler, bulaşıcı hastalıkların gücünü farkederler ve düşman topraklarındaki kurbanlarına veba mikrobu gönderdiler. M.Ö. 6. yy'da Asyalılar düşmanlarının su kaynaklarına hastalıklı çavdar tanesi katmışlardır. Çeşitli bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen biyolojik toksinlerin, mızrak ve okların uçlarına sürülerek insan öldürmek amacıyla kullanıldıkları da bilinmektedir.
Ordular da biyolojik silahların gücünü anlamaya başladıktan sonra, hastalıklı ölüleri mancınık ve benzeri aletlerle düşmanlarının üzerine fırlatırlar ve düşmanlarının salgın hastlıklarla uğraşmasına neden olurlardı. Bir yandan hastalıklar bir yandan da savaşla mücadele eden ordu oldukça zayıflar ve çoğunlukla savaşı kaybeder yada savaş meydanlarından çekilmek zorunda kalırlardı.
Biyolojik silahların son günlerde neden bu kadar çok gündemde olduğunu diğer silahlara göre üstünlük salağlayan özellikleriyle açıklayabiliriz.
Japonlar 1932 yılında insanlar üzerinde dehşet verici biyolojik silah deneyleri gerçekleştirdiler. "Birim 731" adı verilen Çin bölgelerinde gerçekleştirilen bu deneyler sırasında en az 11 Çin şehrine şarbon, kolera, şigella, salmonella ve veba hastalığı etkeni bulaştırıldı ve en az 10 bin kişi bu deneme çalışması sırasında ölmüştür.
Biyolojik silahların maliyeti oldukça düşüktür. 1969’daki Birleşmiş Milletler verilerine göre bir kilometrekarelik alanda konvansiyonel silah kullanımı 2000 dolar, nükleer silah kullanımı 800 dolar, kimyasal silah kullanımı 600 dolar, biyolojik silah kullanımı ise 1 dolara maal olmaktadır.
Biyolojik silahların hedef kitlelere yönelik uygulanması oldukça kolaydır. Alçak uçan bir uçaktan tarım ilaçlaması yapar gibi bakterileri nehirler, barajlar ve göller üzerine püskürtmek, kalabalık merkezlere liyofilize bakteri içeren ampuller atmak, bazı bakterileri ya da toksinlerini içme sularına veya sulama sularına karıştırmak gibi çok çeşitli şekillerde ortama kolay bir şekilde yayılmasını sağlamak mümkündür.
Amerika Birleşik Devletleri, 1943 yılında Detrick Kamp'ında (Maryland) saldırıya yönelik biyolojik savaş çalışmaları başlattı. 10 yıl sonra savunmaya yönelik çalışmalar başladı. 1969 yılına kadar ABD; şarbon, botulism (bir çeşit ağır gıda zehirlenmesi), tularemi, bruselloz, Venezuella at ensefaliti ve Q-humması etkeni olan mikroorganizmaları silah / bomba haline getirdi. Yine aynı yıl içerisinde ABD başkanı Nixon tarafından saldırıya yönelik biyolojik silah programına son verildiği açıklandı. 1972 yılında Cenevre'de Biyolojik Silahlar Antlaşması imzalandı; buna göre biyolojik silahlar hiç bir zaman geliştirilmeyecek, üretilmeyecek, stoklanmayacak, bir şekilde temin geçirilmeyecek veya kullanılmayacaktır.
• Bu mikroorganizmalar ortama bırakıldıktan sonra insan vücudu gibi uygun bir ortam bulduklarında çoğalmaya başlarlar.
• Biyolojik silahların yol açtığı bazı infeksiyonlar insandan insana bulaşarak epidemiye yol açar; bu tip biyolojik silahlar hedef aldınan toplumdan daha çok, daha büyük bir kitlenin yok olmasına sebep olabilir.
• Bu silahlar hem mikroskopik olduğu için, hem de bir inkübasyon süresi sonunda etkili olduğu için, bunlara maruz kalanlar, semptomlar ortaya çıkana kadar hedef olduklarının bile farkına varamazlar; bu arada salgın önlenemeden yayılma tamamlanmış olur.
Bazı biyolojik savaş ajanları literatürlerde yer aldığı kadarı ile şu şekildedir.
Bacillus anthraksis (Şarbon hastalığı etkeni)
Botulinum Toksinleri (Konserve Zehiri)
Brucella Species (Brucelloz "Malta Humması hastalığı" etkeni)
Vibrio Cholera (Kolera hastalığı etkeni)
Clostridium Perfirenges (Gazlı Gangren hastalığı etkeni)
Salmonella Typhi (Tifo hastalığı etkeni)
Psoudomanas Psoudomallei (Melioidozis hastalığı etkeni)
Psoudomanas Mallei (Ruam hastalığı etkeni)
Yersinia Pestis (Veba hastalığı etkeni)
Francisella tularensis (Tularemi Eekeni)
Coxiella Burnetti (Q Ateşi hastalığı etkeni)
Smallpox Virüs (Çiçek Hastalığı etkeni)
Congo-Crimean Hemorajik Ateşi Virüsü
Ebola Virüsü
Stafilokoksik Enterotoksin B
Rift Valley Ateþi Virüsü
Trichothecene Mycotoxins
Venezüella At Ensefaliti
Kriptokokoz
Kokoidomikozlar
Plazmodium vivax (Sıtma hastalığı etkeni)
Risin (Keneotundan elde edilir)
Saxitoksin (predominant olarak doğada deniz dinoflajellilerince üretilir)
ÇiÇEK (SMALLPOX)
Çiçeh hastalığı infeksiyonunun etkeni Variola major virusu, mortalitesi % 15-45’dir. İnfektif dozu 10-100 mikroorganizma gibi çok düşük olduğu için bulaşıcılığı çok yüksektir. Buşlama solunum yolundan veya lezyon teması ile gerçekleşir. Hastalığın ikübasyon süresi bir veya iki haftadır. Bulaşma sonrası ilk dört günde aşılama ile mortalite/ morbidite düşürülebilir. En yüksek bulaştırıcılık inkübasyon dönemi ile ateşli dönemdedir ve orofarinks ana odaktır.
Biyolojik silah olarak kullanımı sonucu aerosolle infeksiyonda kitle taraması için boğaz sürüntüsü, hastada boğaz sürüntüsü ve lezyon örneği alınmalıdır. Ateli dönemde oluşan antikorlar virusü kandan elimine eder; bu arada virus dokularda, özellikle epidermiste stoklanmış olur. Tedavide DNA viruslarına etkili olan ve CMV retinitinde kullanılan cidofovir’in etkili olacağı düşünülmektedir .
Çiçek kukusunda solunum yolundan bulamaya karı önlemler geçerlidir (Biyogüvenlik Düzey-4). Bu düzeydeki biyogüvenlik için şarbondaki gibi standart önlemlere ek olarak saklanması gereken koşullar şunlardır: Hastalar ayrı binada, etkin filtrasyonun salandığı negatif basınçlı odalarda karantinaya alınmalı; sağlık personeli hasta odasına eldiven + gözlük + maske + etkeni uzaklatırıcı pozitif basınçlı giysi gibi tüm güvenlik önlemleri alındıktan sonra girmeli; hasta odasından çıktıktan sonra özel bölümlerde kullanılan giysiler ve tüm kontamine eşya plastik poşetlerle paketlenerek otoklavda sterilizasyona gönderilmeli; personel su + sabunla duş almalıdır.
Hasta transportu (taşıması) yapılmamalı; çok gerekliyse hastanın maskeyle transportu salanmalıdır. Bu koşullar ancak bazı merkezlerde salanabileceği için de çiçek vakalarının tüm incelemeleri ve tedavilerinin yetkili birimler eliyle düzenlenmesi gerekir.
ŞARBON (ANTHRAX)
Yukarıdada bahsedildiği gibi Şarbon basili (Bacillus anthracis) spor oluşturma özelliği sonucu dezenfektanlara, ısı ve nem deiğikliklerine direnebilir; bu nedenle antraks sporları dı ortamda uzun yıllar canlı kalabilir. Biyolojik silah olarak karbon basili, dayanıklı olan spor şekliyle kullanılmakta ve hedef kitlelerin sporları solunum yoluyla alması salanmaktadır. Sporların bir kısmı alveolar makrofajlarda parçalanır; canlı kalanlar mediasten lenf ganglionlarına gider. 60 güne kadar uzayabilen, ortalama bir haftalık bir periyod içinde sporlar açılır, üreyen ve toksin salgılayan bakteri formuna dönüşürler; akcier şarbonu şeklinde infeksiyon gelişir. Hemoraji, ödem, nekroz ile seyreden tabloda ateş yükselir, solunum zorluğu, siyanoz, hipotansiyon, genellikle menenjit ve 36 saat içinde ölüm görülebilir. Mortalite çok yüksektir. Bir gramın milyonda biri kadar şarbon basilinin solunum yolundan alınması o kişinin ölümüne yol açabilir.
1993’te ABD Teknoloji Dairesi kaynaklı bir hesaplamada Washington üzerine 100 kg şarbon sporu atıldığı varsayılmış, ölü sayısının 3 milyona kadar çıkabilecei ve bunun etkisinin bir megatonluk nükleer savaş başlığı etkisinden çok; bir hidrojen bombası etkisine ise eşit ya da daha çok olacağı açıklanmıtır.
Şarbon basili sporlarının biyolojik silah olarak kulanımında alınacak önlemler aşağıdaki gibi özetlenebilir.
BİYOLOJİK SİLAHLARDAN KORUNMA
Biyolojik Silahlardan Korunma: Biyolojik silahlardan korunma birbiriyle bağlantılı beş aşamadan oluşmaktadır;
- Önleme
- Belirleme
- Korunma
- Tedavi
- Dekontaminasyon-Temizleme
Biyolojik ajanlara karşı korunma yöntemleri oldukça sınırlıdır. Koruyucu elbiseler, maskeler kısa süreli korunma sağlayabilirler.
Bununla beraber, şarbon gibi etkinliğini uzun süre koruyabilen kimi ajanlar için bu tip tedbirler sadece ilk aşamada faydalı olabilirler. Herhangi bir şekilde yediğimiz yiyeceklerin biyolojik ajanlarla bulaşmış olabileceğini düşündüğümüz anda o yiyeceğin yenmemesi gerekir.
Biyolojik tehlikenin olabileceği zamanlarda gıdalarımızın temizliğine özellikle yıkanmasına her zamanankinden çok daha fazla özen gösterilmelidir.
Yıkama işlemi önemli ölçüde mikrobiyal yükü azaltır. Bunun yanında sebze türü yiyeceklerin 1 %’lik hipoklorit içerisinde iki üç dakika tutulması canlı mikroorganizmaların öldürülmesine yeterlidir, bu işlemden sonra mutlak surette iyice yıkanmalılar.
Solunum kaynaklı bulaşmalar söz konusu olduğunda ıslak bir mendil gibi eşyaların ağız ve buruna tutularak o anda hava yoluyla oluşacak bulaşma engellenebilir.
Herkes koruyucu elbise giyemeyeceğine göre insanlar özellikle yiyeceklerinin, eşyalarının ve çevrelerinin temizliğine dikkat etmeli.
Herhangi bir durumda bir bulaşmaya maruz kaldığını hisseden kişi hemen doktora başvurmalı. Çünkü biyolojik ajanın bulaşmasından sonra kişinin kendi başına tedavi olması mümkün değildir.
Mikrobiyoloji, Parazitoloji ve Viroloji
-
Mısır Mumyaları Sıtma, Parazitik Kurtlar ve Bitlerle Dolu
-
Araştırmacılar yeşil algler ve bakterilerin birlikte iklimin korunmasına katkıda bulunduğunu ortaya koyuyor.
-
Bilim İnsanları Kretase kehribarında hapsolmuş endoparazit deniz tenyasını keşfettiler.
-
Saç Bitleri, Amerika’ya İlk İnsan Göçleriyle Birlikte Yayılmış
-
E. coli'de ısı şoku tepkisinin altında yatan yeni mekanizmanın ortaya çıkarılması
-
Parazitlerle Enfekte Olmuş 200 Milyon Yıllık Dışkı Fosili Bulundu
-
"Virüsler ve Sağlığımız: Viral Hastalıkların Altında Yatan Gerçekler"
-
Sibirya’da Bulunan 46.000 Yıllık Yuvarlak Kurtlar Canlandırıldı
-
Virüsler hücreler arası iletişimi bozarak bağışıklık sistemini atlatıyor
-
Sıcağı seven deniz bakterisi, asbestin zehirleyici etkisini yok edebilir
-
Bağırsak bakterilerinin kilo almayla ilişkisi var mı?
-
Maymun çiçeği virüsü
-
C. elegans solucanlar zehirlenmekten nasıl korunuyor?
-
Yeni organizmanın keşfi, atık su arıtımında ortak sorunu çözebilir.
-
İlk Koronavirüs Salgını 21.000 Yıl Önce Çıkmış