Türkiye'de Bulunan Bazı Anopheles Türlerinin Genel Özellikleri
Anopheles türleri, Diptera takımı, Nematocera alt takımı, Culicidae ailesi ve Anophelinae alt ailesine bağlıdır.
Anopheles türlerini diğer sivrisinek türlerinden ayıran en tipik karakterlerinden birisi dinlenme duruşlarıdır. Genel bir tanım olarak, tüm türlerde hortum, kafa, gövde ve abdomen bir eksen doğrultusunda durur. Buna ek olarak, Anopheles türleri erginlerinin su yüzeyine paralel durmaları onları diğer Culicidae türlerinden ayırır {Bruce-Chwatt, 1985).
Sivrisinek sistematiğinde belki de en karışık, güç ve tartışmalı konu, bu canlıların en büyük çeşitliliğini oluşturan Anopheles maculipennis kompleksidir. Ülkemizinde içinde bulunduğu Palearktik hayvan coğrafyası bölgesinde ve özelde Avrupa kıtasında, sıtma vakaları ile A. maculipennis kompleksin çeşitli üyeleri arasındaki ilişki 1927 yılına kadar keşfedilememiştir. Bu kompleksin üyeleri tarafından işgal edilmiş bazı alanlarda yapılan incelemeler sonucunda sıtma vakalarına rastlanmamış; ancak, bu durum sıtmasız anophelizm olarak tanımlanmıştır. Bu alanlarda, bilgi eksikliğinden dolayı, 1927 yılına kadar bağımsız türler olarak bilinen kompleksin üyeleri, bu yıl içinde, An. maculipennis türünün uzun ve kısa kanatlı varyateleri ile bu varyatelerin temiz ve kirlenmiş sularda birlikte bulunması, türlerin bir kompleks içine dahil olduğunu gösteren ilk kanıtlardır (Van Thiel, 1927). 1930'lu yılların başında, kompleks ile ilgili olarak daha ileri kanıtlar bulunmuştur (Hackett and Missiroli, 1935; Martini et al., 1931; Van Thiel, 1933). 1939-1940 yılları arasında A. maculipennis kompleksin bugün bilinen birçok türü yeniden organize edilmiştir (Bates, 1940; Missiroli, 1939). Bu kompleksin çeşitli türlerinin larval, pupal ve ergin evreleri morfolojik olarak birbirine çok benzemektedir. Mamafih, kompleks sadece yumurta kabuğu biçimine göre kolaylıkla ayrılabilmektedir. Son yıllarda, moleküler ve biyokimyasal bazı metodlar, kompleksin farklı türleri için daha fazla kanıt sağlamıştır (Bulluni and Coluzzi, 1978; Deruaz et al., 1991; Philips et al., 1990; Suzzoni-Blatger et al., 1990).
White (1978), 9 Palearktik ve 4 Nearktik türün karşılaştırılmasıyla, komplekse ait 13 tür belirlemiştir. Araştırmacı, kullanılacak biyokimyasal teknikler aracılığıyla komplekse ait daha fazla türün belirlenebileceğini bildirmiştir. Riberio ve ark. (1980), A. subalpinus ve A. melanoon üzerine bu doğrultuda çalışmalar yapmışlardır. Chianchi ve ark. (1987), bu iki türün simpatrik populasyonları arasında üreme izolasyonuna ait birçok kanıt elde etmişlerdir.
Görüldüğü gibi, A. maculipennis kompleks üzerindeki kuşkular ve çalışmalar devam etmektedir. Kompleksin birçok türünün birbirine çok benzediği, hatta ait türler ve bazen yakın populasyonlar olarak yaşayan türler arasında henüz eşeysel izolasyon mekanizmalarının olmadığı bilinmektedir.
Ülkemiz için de oldukça önemli olan ve sıtma parazitlerinin taşınmasında aracılık eden komplekse ait bazı türlerle, kompleks dışında; ancak, sağlık önemi olan türlerin genel tanıtıcı özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
Kompleks, sıtma etkeni parazitlerin önemli bir taşıyıcısı, yayıcısı ve bulaştırıcısıdır. Palearktik iklim bölgesinde yaşayan türler özellikle renk ve büyüklük bakımından çok büyük değişimler göstermektedir. Örneğin, iklim bölgesinin güneyinde sıcak kesimlerdeki ergin örneklerinin, kuzey kesimlerine göre daha açık renkte ve daha küçük oldukları saptanmıştır. Yukarıda verilen bilgilerin ışığı altında, türün iklim bölgesi içinde birçok varyasyon gösterdiği ve alt türleşme açısından oldukça zengin olduğu ve bir kompleks oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu komplekse ait Türkiye'de bulunan alt türler şunlardır:
1. A. maculipennis maculipennis
2. A. maculipennis melanoon
3. A. maculipennis subalpinus
4. A. maculipennis sacharovi
5. A. maculipennis messeae
Günümüzde süregelen bu taksonomik karışıklık üzerinde fazlasıyla durmak bize göre, kitabın vermek istediği bilginin yanılsamasına neden olacaktır. Bu nedenle, Türkiye'de önemli Anopheles türlerinin genel özellikleri verilirken bu durum önemsenmeyecek ve türler kendi içlerinde ayrı ayrı sunulacaktır.
A. maculipennis komplekse ait türler ılıman bölgelerde genellikle yaz ortalarında (temmuz-ağustos ) en yüksek sayıda, sıcak bölgelerde ise bu aylarda daha düşük sayılarda olabilirler.
Yumurtalarının gelişerek olgunlaşması için kan emmek zorunluluğundadırlar. Yazın dişinin bir kez kan emmesi yumurtaların gelişmesi için yeterlidir. Bu durum, Anopheles türlerinin gelişmesinde önemli bir rol oynar.
Bu türler, zoofil, antropofil ve zoo-antropofil özellik gösterirler, ekzofil ve endofil yaşam şekline sahiptirler. Erginleri oldukça dayanıklı olan türlerin, sıtma parazitleri açısından kuvvetli bir vektörel potansiyeli vardır.
Bu yayın birinci basamak sağlık hizmetlerinde görev yapan sağlık personelinin eğitiminde kullanılmak üzere T.C. Sağlık Bakanlığı Sıtma Savaşı Daire Başkanlığı ve Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü işbirliği ile hazırlanmış ve bastırılmıştır. Bütün hakları Sağlık Bakanlığı’na aittir. Kaynak gösterilmeksizin yayınlarda kullanılamaz, alıntı yapılamaz.
Kaynak:
Sıtma Vektörünün Biyo-Ekolojisi Mücadele Organizasyonu ve Yöntemleri Birinci Basım: 3500 adet EKİM 1998- ANKARA
Yrd.Doç.Dr. Bülent ALTEN
Doç. Dr. Selim S. ÇAĞLAR
Zooloji
-
Ataks tavuk yetiştiriciliği ve Ataks tavuk özellikleri nelerdir?
-
Omurgalılara Genel Bir Bakış
-
Memelileri diğer canlı türlerinden ayıran bazı özellikler
-
Göz dizilişlerine bakarak örümceklerde familya tespiti
-
Önositoid nedir? Önositoidler nasıl bir yapıya sahiptir ?
-
Adipohemosit nedir?
-
Sferül hücre nedir?
-
Koagülosit nedir?
-
İntegrin nedir? Görevleri nelerdir?
-
Organogenez nedir ? Hangi canlılarda görülür ?
-
Hayvanlarda boşaltım sistemi elemanları nelerdir?
-
Nöral Kristadan Gelişen Yapılar
-
Omurgasızlarda kan hücreleri
-
Deneylerde Neden Fare Kullanılır?
-
İstilacı Türlerin Yayılma Yolları Nelerdir ?