Teknoloji gelişirken hasta başı tıp sanatı yok mu oluyor?
Cutting for Stone’un tanınmış yazarlarından, Stanford Üniversitesi’nde infeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Abraham Verghese ile Stanford Üniversitesi araştırmacılarından Dr. Robert Harrington tıpta hümanizmin rolü hakkında konuştu.
Dr. Harrington: Kardiyovasküler tıpta bir çoğumuz işimizin teknik kısmı üzerine odaklanmaktayız. Görüntüleme, stres testleri, kateterizasyon, MR, BT- fakat kardiyoloji aslında, hasta başında, kalbi dinleyerek ve duyduklarımız üzerine düşünerek gelişen bir alandır. Sahip olduğumuz bunca teknolojinin yanında bunlar artık sıklıkla gözden kaçmaktalar.
Dr. Verghese: Bence önemli olan bu olağanüstü mesleğin derin tarihiyle bağlantımızı hiç koparmamak. Yaptığımız şey, basitçe hastalığın biyolojisini bulmak ve tedavi sağlamaktan çok daha fazlası. Biz, sadece biyolojik bir makine olmayan, derin ve kompleks hisleri olan insanla ilgileniyoruz. Gerek duyulan sadece tedavi değil, aynı zamanda iyileşmedir bence. Tıbbın hümanistik tarafı tam da bunun üzerine eğilmeyi gerektirmektedir.
Öğrencilerime anlattığım güzel bir analoji var. Günün sonundan işten eve döndüğünüzde evinizin kapısını, kilidi paramparça halde ve sonuna kadar açık halde bulduğunuzu düşünün. Tüm değerli eşyalarınız gitmiştir; fiziksel kaybınızdan dolayı perişan olursunuz. Aynı zamanda bir çeşit saldırı acısı çekersiniz; biri sizin kutsal mekanınıza girmiş, güven duygunuzu yıkmış, size ait olanları almıştır. Birkaç saat sonra da, diyelim ki polis bunu yapanı bulduğunu ve kaybettiğiniz tüm eşyaları size geri getirdiğini söylemiş olsun. İşte bu noktada siz, tedavi olmuş olursunuz, ama iyileşmiş olmazsınız. O saldırıya bağlı ihlal edilmişlik duygusunun acısı o kadar büyük olabilir ki o daireden taşınmayı bile düşünürsünüz. Bir şekilde, sizin için aynı yer değildir artık.
Bence biz, bir çok hasta için hastalığın bu iki hususu da içerdiğini unutuyoruz. Her zaman fiziksel kayıp hissi vardır, ama buna daima, ‘neden ben? neden şimdi?’ sorularını sorduran ruhsal saldırıya uğramışlık hissi eşlik eder. Bana göre, bizim tıptaki itibari sorumluluğumuzun bir parçası ve insanların duyduğu güveni boşa çıkarmamanın bir şartı da hem fiziksel kayıp hem de saldırıya uğramışlık hislerine hitab etmektedir. Tıbda hümanizm bu noktada sahneye çıkmaktadır. Sadece vücuda değil, ruha da hizmet ettiğimize yönelik bir hatırlatmadır bu.
Dr. Harrington: Çok güzel bir analoji bu gerçekten. Akademik hekim olarak rolünüzü nasıl görüyorsunuz ve eğitici görevine yaklaşımınız nasıl?
Dr. Verghese: Öğretmekle ilgili size söyleyebileceğim, öğretmenin öğretene öğrettiğidir. Öğretmek için öğrenmeniz gerekir. Ben bunun bizi hep taze tuttuğunu düşünüyorum ve aynı zamanda öğretme ritüeli de beni eğlendiriyor. Her bir öğrencim için orada yarattığım etkinin onlara ilk kez anlatıyor gibi olduğumu hissettirmesi gerektiğini ve bundan yorgun olduğum hissini aksettirmemem gerektiğini her zaman hatırımda tutuyorum. Eğer düzgün yaparsak bir insana bir ömür boyunca öğretmek bir çok başka insanı da etkiler. Bu çok büyük bir sorumluluktur çünkü öğretinizi diğer binlercesinde bir fark oluşturacak şekilde bir kişinin eylemlerine aktarabilirsiniz. Bu nedenle çok ciddiye aldığım ve aynı zamanda da çok büyük memnuniyet duyduğum bir iş öğretmek.
Bence geçtiğimiz birkaç yılda hasta başı becerilerinin tehlikede olduğu hissi artmakta. Eğer bir an önce bu becerileri öğretmez ve iletmezsek robottan daha farklı olmayacak mezun ettiklerimiz. Veri konusunda, en son model şu ve bu hakkında oldukça iyiler, fakat biz onların hala genomikten daha önemli olan bir çeşit gözlem yapmalarını istiyoruz. Gömleğinin ön cebinde sigara paketi olduğu belli olan biri kliniğe geldiğinde biz çoktan onun geleceği ve kardiyak riskleri hakkında ondan alabileceğimizden çok daha fazlasını biliyor oluruz. Bu kadar basit bir gözlemi kaçırmak utanç verici olurdu. Bu becerileri aktarmak şu an beni en çok heyecanlandıran şey.
Yazarlık ve Tıbbı Birleştirme
Dr. Harrington: Profesyonel hayatınıza yazarlığı nasıl sığdırıyorsunuz? Doktorluktan ayrı bir şey mi? Sizin gibi hem yetenekli bir hekim hem de yetenekli bir yazar bu iki tutkuyu nasıl birleştiriyor?
Dr. Verghese: İki farklı şapka olmaları kavramında direniyorum, yazar şapkam ve hekim şapkam var. Ben hekim olarak kendimi inanılmaz ayrıcalıklı hissediyorum. Eğer birinden vazgeçmem gerekseydi yazarlıktan kolayca vazgeçebilirdim ama bence benim yazarlığım da hekimliğimden geliyor, kurgu romanı bile yazsam hala hekim şapkası taktığımı hissediyorum.
Yazmanın bana kattığı bir diğer güzel şey de ne düşündüğümü anlamamı sağlamasıdır. Yazma eylemi kişinin bir şeyi sadece düşünmekten çok daha derinlemesine anlamasını sağlıyor. Bu nedenle de ben her zaman ne düşündüğümü anlamak için yazdığımı düşünüyorum.
http://www.medical-tribune.com.tr/
BİYOLOJİ HABERLERİ
-
Amonyum, Dünya’da Yaşamın Ortaya Çıkmasını Sağladı
-
16 Nisan, 'Dünya Biyologlar Günü'
-
Protonların Aşamalı Değişimi, ATP Sentaz Enzimi ve Mitokondriyum
-
Biyoloji Kongre Sponsorluğu
-
Dünya'da Yaşamın Nasıl Başladığının Sırrı...
-
Kazdağları Yaban Mantarları Eğitim Festivali
-
Işığın Değişmesi İle Algler
-
Trikotilomani Nedir
-
Araştırma üniversitelerinin listesi belli oldu. İşte 10 araştırma üniversitesi
-
Bilim İnsanları Tarafından Yapılan Yeni Çalışmada “Hücre İçi Saati” Bulundu
-
UCLA biyologları yaşlanmayı yavaşlatıyor, meyve sineklerinin ömrünü uzatıyor
-
Bilim insanları betalain sentezlemeyi başarmışlar. Betalain üretmenin bize faydaları nelerdir ?
-
Beyin Tanıdık Yüzleri Nasıl Ayırt Ediyor
-
Hakkâri Sat Dağlarında İki Yeni Buzul Gölü Keşfedildi
-
Her Nöron 1000’den Fazla Mutasyon Taşıyor Olabilir