Sıtma parazitlerine karşı vektörün hassasiyeti
Anopheles türlerinin sıtma parazitlerine karşı hassasiyeti genetik olarak belirlenmiştir. P. vivax, P.falciparum ve P. malariae , A. maculipennis aracılığı ile taşınabilmektedir (Barber and Rice, 1935) A. sacharovi, P. falciparum 'un Avrupa soyuna karşı oldukça hassas iken, bu türün tropikal soylarını taşıyamamaktadır. Ayrıca, Afrika kökenli parazitlere de hassas değildir.
A. sacharovi ve A, superpictus Türkiye'de P. vivax taşımaktadırlar (Kasap, 1990). Bu tür Batı Afrika kökenli P. malariae ve P. ovale türlerine karşı hassasiyet eğilimi göstermektedir (Daskova, 1977).
Vektörlerin beslenme tercihleri
Sıtmanın bulaşması, sivrisineklerin dinlenme, barınma ve beslenme habitatlarına bağlıdır. A. maculipennis komplekse bağlı türler ev ya da ahır içinde beslenirler kanın sindirilmesi ve yumurtaların döllenmesi amacıyla bu gibi yerlerde bir ya da iki gün geçirirler. Dişi Anopheles ler daha sonra bu yerlerden sadece yumurtlamak için değil, bulaşımda bir sonraki rollerini oynamak amacıyla ayrılırlar {Christophers and Missiroli, 1933). Dinlenme ve beslenme habitatları aşağıda belirtilen karakterlere göre sınıflandırılmıştır:
a. Sivrisineklerin dinlenme için tercihleri insan yapımı yapıların içinde ya da kırsal alandadır (Endofilik ya da ekzofilik),
b. Sivrisineklerin beslenme için tercihleri insan yapımı yapıların içinde ya da kırsal alandadır (Endofaji yada ekzofaji),
c. Sivrisineklerin beslenme tercihleri insan üzerinden ya da (evcil) hayvanlar üzerindendir (Atropofil ya da zoofil).
Sıtmanın bulaşımı, bir bakıma, sivrisineğin yayılım alanı içinde gece boyunca, sokma aktivitesi gösteren enfekte olmuş bireylerin yoğunluğuna bağlıdır. Sivrisineklerin dağılımı konağın dağılımına, dinlenme ve barınma alanlarının mikroiklimine bağlıdır. A. maculipennis komplekse bağlı sivrisinekler, daha önceki gecelerde bol miktarda kan elde edebildikleri lokasyonlarda barınak seçerler (Boyd, 1949).
Sivrisineklerin barınak seçmelerinde ışığın da önemli rolü vardır. Anophelesler genel olarak nispeten karanlık alanları seçerler. Işıkla sıcaklık arasında da bir İlişki vardır. Eğer barınak 23 °C'den daha az ise, erginler yüksek sıcaklıklara göre bu sıcaklıklarda, şiddetli ışık etkisini daha iyi tolere ederler. Çok şiddetli ışık etkisinde sivrisinekler, kesinlikle daha karanlık ve serin barınaklara girerler. Genel olarak sivrisinek erginleri, yüksek ışık şiddetinden ve düşük nemden kaçarlar.
Detinova et al. (1963), A. maculipennis komplekse bağlı türlerin gündüz populasyonlarının doğa! kapalı barınaklarda ahır ya da ev gibi iç alanlarda dağıldığını belirtmiştir. Bu türlerin kırsal alanda yaşayanları, gündüz saatlerinde, oyukların, mağaraların ve ağaç kovuklarının içinde bulunurlar.
Vektör sivrisineklerin, insan kanı emme katsayılarının belirlenmesi (Human Blood Index-HBI), onların sıtma parazitlerini bulaştırma derecelerini anlayabilmek için önemlidir. Ayrıca, beslenme için seçtikleri alan da vektöriyel kapasitelerinin belirlenmesi için gerekli olan parametrelerden biridir. Tablo 10, çeşitli Anopheles türlerinde her iki parametre açısından değişik Avrupa ülkelerindeki araştırmaları göstermektedir.
A. maculipennis: Bu tür hiçbir zaman önemli bir sıtma taşıyıcısı olarak görülmemiştir. Çünkü insanlarla teması çok düşüktür (Weyer, 1939). Buna karşılık, Bosna, Romanya, Yunanistan, Macaristan gibi ülkelerde türün sıtma taşıdığı bildirilmiştir (Bruce-Chwatt and Zulueta, 1980). Barber and Rice (1935), türün beslenme amacıyla yöneldiği İnsan / hayvan oranını 1:6.5 olarak vermiştir. Tür endofiliktir ve gene! olarak ahırlarda barınır. İnsanları ev içi ya da dışında sokabilir.
A. sacharovi: Bu tür, sıtmanın en tehlikeli taşıyıcısıdır. Türün, genel olarak insanlardan, bazen büyükbaş hayvanlardan kan emdiği bildirilmiştir (Artemiev, 1980). Hackett and Missiroli (1935) türün, bol hayvan kanı bulunan bir ortamda bile ev içlerine ve yatak odalarına girdiğini tespit etmiştir. Ancak değişik ülkelerde farklı davranış şekilleri de göstermektedir. Türün beslenme amacıyla yöneldiği insan/hayvan oranı, Van Thiel'e (1933) göre 2.4:1 dir. Bu bilgilerin ışığında, A. sacharovi endofilik, antropofil bir türdür. Diyapozdan önce, en yakın üreme alanından 14 km uzağa uçabilirler. Sıtmanın bulaştırıldığı uygun mevsimlerde 4.5-6 km aktif olarak uçabilirler.
A. superpictus: Bu tür, zoofildir; ancak, bulunduğu yerlerde fırsat bulduğu takdirde insanlardan da kan emer (Postiglione et a!., 1973). Tür, özellikle Güneydoğu Avrupa'da sıtmanın önemli bir taşıyıcısıdır; uzun sıcak mevsimlerde populasyonunu oldukça fazla artırır. Bu tür tipik olarak yaz aylarının son zamanlarında bol olan bir türdür. Bütün yaz boyu populasyonu artmasına rağmen, en yüksek noktaya ağustos ve eylül aylarında çıkar (Barber and Rice, 1935). Dişiler, ancak birkaç kez kan emdikten sonra yumurtalarını tam olarak geliştirirler (Tshinaev, 1963).
Erginler, ahırların ve evlerin içinde bulunabilir. Bu tür, A. sacharovi 'ye göre, barınak olarak ahır içlerini daha çok seçer. Ev / ahır oranı 1:20 dir. Genel olarak ekzofilik bir sivrisinek türüdür. Dış alandaki barınakları, kaya ve ağaç oyukları, köprü altları vb yerlerdir. 6 km uçabilirler.
Parazitoloji
-
Parazitizm tipleri nelerdir ?
-
Parazitlerin vücuda giriş yolları nelerdir?
-
Parazitlerin bulaşma yolları nelerdir ?
-
Parazitliğin (parasitismus’un) çeşitleri
-
TATARCIK MÜCADELESİ
-
Tatarcıkların Biyoekolojisi Üzerine Bilgiler
-
Tatarcıkların Genel Entomolojik Özellikleri
-
Türkiye'de Bulunan Tatarcık Türleri
-
Leishmania ve sağlık açısında önemi
-
TATARCIKLAR ÜZERİNE GENEL BİLGİLER
-
Parazit Vektör Ekolojisi ve İlişkili Faktörler
-
Türkiye'de sıtmanın durumu
-
Avrupa'da sıtmanın durumu
-
Sıtmanın biyolojisi ve epidemiyolojisi
-
Sivrisineklerin Sağlık Açısından Önemi