Renal Cisimcik ( Corpusculum Renales Malpighi )
Nefronun epitel ile döşeli genişlemiş kısmı olan Bowman kapsülü kapiller yumak tarafından işgal edilmiştir, kapiller yumak glomerulus adını almaktadır. Renal cisimcik bu şekilde çift duvarlı bir fincan şeklini kazanmış olur. Kapiller yumağı sıkıca saran Bowman kapsülünün dış ya da parietal yaprağı (kapsüler epitel) ile iç ya da visseral yaprağı (glomerular epitel) arasında dar bir boşluk (kapsüler boşluk) bulunur. Bütün renal cisimcik (Bowman kapsülü + glomerulus) kabaca sferikal şekillidir. Afferent ve efferent arteirollerin glomerulosa girip çıktığı yerde renal cisimcik bir vasküler kutba sahiptir. Vasküler kutupta, kapsülün parietal yaprağı içe doğru dönerek damarlar üzerini visseral yaprak olarak örter. Renal cisimcik, bir üriner kutba sahiptir; kapsüler boşluk burada proksimal kıvrıntılı tübül lümeni ile devam eder ve yine burada parietal (yassı) epitel proksimal kıvrıntılı tübülün kübik ya da alçak prizmatik epiteli ile devam eder.
Renal cisimciklerin çapı 150-250 mikron arasında değişmektedir; korteksin daha derinlerinde, medullaya komşu olan renal cisimcikler (jukstamedullar renal cisimcikler), toplam renal cisimciklerin sekizde birini oluşturur ve böbrek kapsülünün altında periferal olarak bulunan cisimciklerden daha büyüktür. Daha büyük olan juxta-medullar renal cisimcikler, embriyolojik gelişim sırasında daha önce differansiye olurlar.
Bowman kapsülü parietal yaprağı basit yassı epitelden oluşmuştur, çekirdekleri hafifçe kapsüler boşluğa doğru çıkıntı yapar. Sitoplazmik organelleri az gelişmiştir. Üriner kutupta bu yassı hücrelerin boyu artar ve proksimal kıvrıntılı tübülün alçak prizmatik epiteli olarak devam eder. Epitelden oluşan visseral yaprak, glomerulus kapillerlerini sıkıca sarar, bu tabakayı ışık mikroskopide ayırt etmek oldukça güçtür. Bu hücrelerin çekirdekleri glomerular kapillerleri örten bazal laminanın kapsüler boşluk tarafında yerleşmiştir ve hücreler kapillerler üzerinde tam bir tabaka oluşturmazlar (yer yer kesintiler görülür). Podosit olarak adlandırılan bu hücrelerin gövdeleri ender olarak glomerular kapillerlerin bazal laminası ile yakın temas kurar. Hücre gövdesinden majör veya primer uzantılar, bir deniz yıldızının kolları şeklinde uzanır. Her bir ana uzantıdan pedicel adındaki bir seri, daha küçük, ayağa benzer uzantılar ayrılır, bu pediceller kapiller bazal laminanın dış (kapsüller) yüzeyine yapışmıştır. Pediceller, diğer hücrelerin ana uzantılarından ayrılan pediceller ile kompleks bir şekilde kenetlenir.
Bazal laminaya yapışmak üzere buraya doğru uzanan pediceller arasında 40 nm kadar genişlikte küçük yarığa benzer boşluklar bulunur, bunlar filtrasyon yarıkları ya da yarık porlar adı verilmektedir. Bu boşluklar, ana uzantıların altında ve arasında bulunan daha geniş boşluklar ile serbest bir şekilde devam eder. Buna karşılık da bütün bu boşluklar kapsüler boşluğa drene olur ve dolayısı ile sonuçta proksimal kıvrıntılı tübülüs lümenine açılacaktır.
Elektron mikroskopide podosit çekirdeği sıklıkla düzensiz sınırlı olup derin çöküntü gösterir. Çekirdeğe komşu sitoplazmada iyi gelişmiş Golgi apparatus, granüler endoplazmik retikülüm sisternaları ve biraz serbest ribozom bulunur. Sitoplazmik filament ve mikrotübüller çok sayıda olup sadece gövdede değil primer ve sekonder uzantılarda da bulunur. Bazal laminaya yapışma yerleri yakınında komşu pediceller birbirlerine yalnızca 5-6 nm kalınlıkta ince bir membran (diyafram) ile bağlanmıştır. Bu membran, yarık membran adını almakta ve bazal lamina yüzeyinde komşu pedicellerin plazma mambranı dış yaprakları arasında uzanmaktadır. Nefrin, yarık membran yapısında yer alan önemli bir yapısal proteindir. Nefrin geninde (NPHS1) oluşacak mutasyonlar, masif proteinüri ve ödem ile karakterize konjenital nefrotik sendrom ile ilişkilidir. Bu yarık membranlar, belki de pencereli kapiller endotel (Tip II) porlarını örten diaframlar ile karşılaştırılabilir, bu yarık membranlar da filtrasyon yarıklarını tabanlarında örtmektedir. Pedicellerin plazmalemmaları sialic asit içeren belirgin bir glikokaliks tabakasına sahiptir. Bu membranların filtrasyonda rol oynadıkları düşünülmektedir.
Glomerular kapiller endotel hücreleri oldukça incelmiş olup yaklaşık 80 nm çapında por ya da fenestralar içerirler. Glomerular kapiller endotel hücrelerinde bulunan akuaporin-1 (AQP-1) su kanalları, suyun epitel hücresinden hızlı geçişini sağlar. Endotelyal hücrelerden salınan nitrik oksit (NO) ve prostaglandin (PGE2) gibi maddeler birçok trombotik glomerular hastalıkta önemli rol oynar. Podositlere ait pediceller ile perfore kapiller endoteli arasında tek ve devamlılık gösteren bir bazal lamina bulunur. Bazal lamina 0.15-0.3 mm kalınlığında olup podositlerin uzantıları ile endotel arasında yerleşmiştir. Bazal laminada elektron densite bakımından üç kat ayırt edilir. Merkezi kısmın 0.1 mikron kalınlığında olup, lamina densa adını alır ve elektron dens görünümdedir. Merkezi kısmın her iki yanınıda ise daha elektron lusent olan, lamina rara eksterna ve lamina rara interna hatları yerleşmiştir. Lamina densa, fiziksel filtre görevi yapan tip IV kollajen lifler ve heparan sülfattan zengin glikozaminoglikanları içerir. Bazal lamina güçlü anyonik özellik gösterir ve esas olarak podositler ve bir miktar da endotel hücrelerinin katkıları ile yapılır.
Glomerulus bir arteriolun yolu boyunca yerleşmiş kıvrıntılı kapillerler kümesidir; afferent arteriol glomerulusa girer, efferent arteriol ise glomerulusu terkeder. Afferent arteriol, efferent arteriole oranla daha geniş çapa sahiptir ve bunun sonucu olarak glomerulus nisbeten yüksek bir basınç sistemine sahiptir. Bu sistem kapiller yatak içerisinde doku sıvısının veya filtratın oluşmasına yardım eder. Renal korpusküle girişte afferent arteriol 3-5 ana dala ayrılır. Bunlardan da kapillerler oluşur ve daha sonra bu kapillerler efferent arteriolü oluşturacak ana dallarına drene olurlar. Böylece her bir grup kapiller glomerulusun bir lobülü olarak isimlendirilir. Aynı lobülün ve komşu lobüllerlerin kapillerleri arasında anastomozlar gözlenebilir.
Visseral epitel (podositler) kapillerleri sararlar. Afferent ve efferent arteriollerin yakınında interkapiller boşluklar vardır, komşu kapillerler arasında endotel hücreleri altında bazal lamina bulunmaz. Bu boşluklar bazal lamina benzeri, ekstrasellüler bir matriks içerisinde yerleşen ve mesangial hücreleri içeren, mesangium ile doldurulmuştur. Mesangial hücreler vücudun diğer bölgelerindeki perisitlere benzeyen, yıldız şekilli hücreler olup, sitoplazmik uzantıları bazen endotel ve bazal lamina arasına doğru uzanır. Mesangial hücreler fagositik karakterde hücrelerdir. Bu hücrelerin filtrasyon sırasında bazal lamina üzerinde oluşan kalıntı materyalleri ve muhtemelen iç yüzeydeki yaşlanmış bazal lamina kısımlarını ortadan kaldırdığına inanılmaktadır. Yeni materyaller bazal laminaya dış yüzeyden eklenir. Bu hücreler aynı zamanda bazal laminaya desteklik yaparlar ve bazı böbrek hastalıklarında proliferasyona uğrarlar. Mesangial hücrelerin angiotensin ile uyarıldıklarında kasılarak glomerulus içerisindeki kan akımını azalttıkları düşünülmektedir. Mesangial hücreler, vasküler kutba doğru uzanırlar ve jukstaglomerular apparatusun bir parçasını oluşturan Lacis hücreleri ile devamlılık gösterirler. Mezengial hücreler embriyolojik olarak düz kas prekürsörlerinden gelişmişlerdir. Mononüklear fagositik sistem prekürsör hücrelerinden gelişmedikleri halde fagositoz yapabilmektedirler.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ