Kaybedilen görme duyusu gen terapisi ile geri döndürülebilir mi?
İnsanlar birçok hareketi görme yetileri üzerinden edindikleri bilgilere güvenerek yapar. Görme kaybı, kaybın yaşandığı ilk dönemlerde okuma, yüz tanıma veya nesne bulma gibi işlemlerde yavaşlama anlamına gelir.
İlerleyen dönemlerde kişi görme kaybının ilk etapta getirdiği bu durumları aşabilir ve farklı teknikler kullanarak okuyabilir, etrafındaki kişileri tanıyabilir veya nesneleri bulabilir. Görme kaybının ana nedenlerinden biri, gözün arkasında bulunan sinir tabakasında (retina) meydana gelen hasarın görme merkezini etkilemesi ile ortaya çıkan sarı nokta hastalığıdır (maküler dejenerasyon). Dünya genelinde yaygın olarak gözlenen bu hastalık, yaklaşık 200 milyona yakın insanı etkiliyor.
Ağ tabaka olarak bilinen retinadaki fotoreseptörler, ortamdan göze gelen ışık ışınlarını yakalama işlevine sahiptir. Fotoreseptörlerde meydana gelen herhangi bir hasar veya hastalık, reseptörlerin ışığa duyarlılığını kaybetmelerine neden olur. Bu durum da görme bozukluklarına veya tam görme kaybına neden olabilir. Almanya’da çalışma yürüten araştırmacılar, söz konusu bozuklukların veya görme kayıplarının tedavisinde kullanılabilecek, gen terapisine dayanan bir yaklaşım geliştirdiler.
Bilim insanları tam görme kaybı yaşamayan hastalarda geri kalan görüş kabiliyetini olumsuz etkilemeden hasarlı retinanın ışığa duyarlılığını geri kazanmak amacıyla geliştirdikleri yaklaşım için, avlarının gövdelerinden yayılan kızılötesi ışınları algılayabilen yarasa, yılan gibi türlerden esinlendiler. Retinada bulunan fotoreseptörleri, araştırma sırasında esinlendikleri canlılarınki gibi bir hassasiyetle donatmak için üç bileşenli bir sistem tasarlandı. İlki görme kanalının hassas işlevini yerine getirmesi için anlatım yapan genleri içeren DNA tasarlamaktı. İkincisi, kızılötesine yakın ışık ışınlarını etkili bir şekilde soğurabilen küçük parçacıkları oluşturmaktı. Üçüncü bileşen ise ilk iki bileşen arasındaki bağı sağlayan bir antikordur.
Science dergisinde yayınlanan çalışmaya göre, araştırmacılar oluşturdukları sistemi önce retina hasarı bulunan farelerde test etti. Kızılötesine yakın ışık ışınlarının fotoreseptörleri etkili bir biçimde uyardığını ve reseptörler tarafından alınan sinyalin retina gangliyon hücrelerine iletildiğini ve oradan da görüntünün işlenmesi için beyne iletim gerçekleştiğini raporladılar. Ardından, farelerin gözlerinin kızılötesine yakın ışık ışınları ile uyarılmasının, beynin birincil görsel korteksinde bulunan nöronlar tarafından bilinçli görüşün gerçekleştirilebilmesi için önemli olduğu gösterildi. Deneysel sonuçlar, üç bileşenli gen terapisi yöntemiyle insan retinasının görsel devresinin yeniden etkinleştirilebileceğini gösterdi.
Çeviren: Gülseli Kırgıl
Kaynak: https://medicalxpress.com/news/2020-06-vision-gene-therapy.html
Bilim ve Gelecek: "Kaybedilen görme duyusu gen terapisi ile geri döndürülebilir mi?"
Genetik Haberleri
-
Seri Katil Genleri
-
Antik DNA Çalışması, Nil Vadisi’nin Geçmişini Aydınlatıyor
-
DNA, Arkeolojik Tortularda Binlerce Yıl Nasıl Korunur?
-
Ölümden sonra “Zombi Genler” olarak adlandırılan bazı genlerin aktivitelerinde artış gözlemlendi
-
Antik DNA, Bilinen En Eski Aile Soy Ağacını Ortaya Koydu
-
HEPACAM Geni Nedir?
-
Araştırmalar, DNA'mızın sadece %7'sinin modern insanlara özgü olduğunu gösteriyor.
-
Avrupalılarda Son Birkaç Bin Yılda Genetik Evrim Kanıtları
-
Rastgele DNA dizilerinden antibiyotik direnci
-
DNA Çalışmasına Göre, Mamutları İklim Değişikliği Yok Etti
-
Romano-Ward Sendromu
-
Antik DNA, Bilinmeyen Bir Japon Soyunu Ortaya Çıkardı
-
Tümör Baskılayıcı Genler
-
Etrüskler Kimdi? Antik Dna Cevap Veriyor
-
Sığır fetal kemik iliği ve yağ dokusundan elde edilen mezenkimal kök hücrelerin immünomodülatör ve immünojenik özellikleri