KANDA GRUP FAKTÖR TAYİNİ
İlk evvelaalkollü pamukla parmak silinir ve temizlenir. Sonra steril lanset iğnesi ile hafifçe parmak delinir delinmez çıkarılan kan üç ayrı lamın veya beyaz fayans üzerine birer damla damlatılır. Daha sonra birinci lam üzeri bir damlacık kanın üzerine bir damla A kan serumu (anti β aglutinini=antikor) ilave edilir, ikinci lamın üzerine bir damla B kan serumu (anti α aglutinini=antikor) ve üçüncüsünün üzerine de bir damla Rh faktörünün belirleyen anti –D antijen damlatılarak bir baget yardımıyla karıştırılır. Böylece oda sıcaklığı 18–20 santigrat derecelik bir ortamda 2–7 dakika içerisinde baget yardımıyla karıştırdığımız kanların aglütinasyon durumlarına göre grup faktör tayinlerini tespit etmiş oluruz. Yani A antijeni (aglutinin) ile aglutinasyona uğrayan kan A grubu, B antijeni ile aglutinasyona uğrayan kan B grubu, her ikisi aglutine olursa AB grubu, her ikisi aglutine olmazsa O grubu, ant-D antijeni ile aglutinasyon olursa Rh pozitif, ant-D antijeni ile aglutinasyon olmazsa Rh negatif olarak grup faktör tayini yapmış oluruz. Bu arada tüm bu işlemleri gerçekleştirirken şayet 7 dakikayı aşan fazla bir süre beklenilirse aldatıcı pıhtılaşma reaksiyonları gözlemlenebiliyor. Dolayısıyla aldatıcı yalancı aglütinasyonu (pıhtılaşma reaksiyonları) gerçek reaksiyonmuş gibi değerlendirip, her an yanlış grup faktör tayini tespitine yol açabiliriz. Dahası yanlış tespit sonucu hastaya verilen kan nakliyle birlikte ölümüne neden olan bir riskte üstlenmiş oluruz. Bu tip durumlarda acilen müdahale yapılıp değim yerindeyse hastanın kanı tepeden tırnağa kadar kanı değişmeli ki hasta kurtulabilsin. Şayet hastaya acilen müdahale de geç kalınıp kurtarılamıyorsa bir hatadan dolayı ömür boyu çekeceğimiz bu vicdani sorumluluğun üzerimizde açtığı azap asla yakamızı bırakmayacaktır. Demek ki alıcı kan ile verici kanlar tutsa bile grup faktör tayini yapan teknik elemanların hataya meydan vermemek için bir kez daha kanları kroslamaların da (karşılaştırmalarında) fayda var. Zaten bu işleme her sağlık elemanının olmazsa olmaz şartı olarak crossmatching denildiğini öncelikle bilinmesi gerekir.
Eritroblastosis Fetalis
Bilindiği üzereRh negatif (-) grup faktörüne sahip olan bir insana Rh pozitif (+) kan verilirse o şahsın vücudunda Anti-Rh faktör (antikor) teşekkül edeceği kaçınılmazdır. Aynı insana oldu ya mecburiyetler karşısında ikinci defa yine Rh (+) kan verilirse vücutta birinci kan aktarımı sırasında meydana gelmiş olan Anti-Rh aglutini, vücuda enjekte edilen Rh (+) kanı pıhtılaştırarak derhal ölüme yol açacaktır.
Bir başka tehlike de; Rh negatif (-) olan bir kadınla Rh pozitif (+) bir erkeğin evlenmesi sonucu babadan fetüsün kanına geçmiş olan Rh antijeninin doğuracağı sıkıntılardır. Çünkü ortada Rh antijeni olmayan bir anne var, yani anne Rh (–) negatif durumda. Dolayısıyla bir yandan fetus sahip olduğu Rh antijenlerini plasenta yoluyla anne karnına gönderip burada Anti Rh antikorların oluşmasına yol açarken, diğer taraftan anne karnında oluşan Anti Rh antikorları plasenta yoluyla fetusa geçerek, fetusun eritrositlerini (alyuvarlarını) tahrip etmesine neden olacaktır. Böylece bu olay ikinci ve üçüncü hamileliklerde git gide artarak antikorların daha da birikmesiyle birlikte adeta patlamaya hazır bir potansiyel tehlikeye dönüşüp bir döngü şeklinde devam edecektir.
Bu arada fetüsün eritrositlerinin tahribi sonucunda azalan alyuvarların telafisini gidermek adına dolaşım sistemine habire kan sevk edilir. Derken tahrip edilen eritrositlerin yerini retikülositlerle doldurulmaya çalışılır. Retikülositler’in yetmemesi durumunda bu seferde eritroblastlar kana sevk edilirler. Aslında normal halde bu söz konusu hücreler kemik iliği ve dalakta bulunmalarına rağmen öyle bazı zorunlu durumlar var ki dolaşım halinde kan içerisinde bulunmaları icap etmektedir. İşte bu tür kriz dönemlerin tetiklediği olumsuzluklar veya bu tür arızalara bağlı olarak doğacak olan bebeklerin sarı renkli doğmasına yol açabiliyor. Çünkü bu olayla birlikte bebeğin kanında eritrositlere ait hemoglobin parçalanma ürünleri denen billurubin miktarı fazlalaşacaktır. Daha doğrusu anne karnında ki anti Rh antikorların fetüsün kanında yer alan eritrositleri tahrip etmesiyle oluşan eritroblastların varlığı tıpta eritroblastosis fetalis (kan uyuşmazlığı) diye tanımlanmaktadır. Dolayısıyla bu hastalığa paralel fetüs ya düşük doğacak ya da çocuğun ölü doğması kaçınılmaz hal alabilecektir.
Şayet eşler arasında önceden Rh uyuşmazlığı biliniyorsa ilk evvela yapılacak iş, Rh(-) kan grubuna sahip annenin, bebeğin Rh(+) kan grubuyla karşılaşmasını engelleyecek halk tarafından bilinen uyuşmazlık iğnesi denen iğnelerden yaptırmak gerekmektedir. Şayet önceden bilinmiyorsa bebek doğar doğmaz çocuğun kanını kısmen veya tamamen değiştirmek olmalıdır. Aynı zamanda böyle hallerde çocuğa verilecek kanın niteliği Rh negatif (-) grup faktörü olmalıdır. Nitekim bu yöntemle kurtarılan çocuklar sağlıklı bir gelişme gösterdikleri gözlemlenmiştir.
Şurası bir gerçek Rh (+) homozigot çiftin çocukları çok kere sağlıklı doğarlar. Çünkü anne karnına az antijen geçmektedir. Yani meydana gelecek Rh antikorun az miktarda olması Tıbben zarar verici risk olarak kabul görmemektedir. Fakat baba rhrh homozigot (homozigot rh negatif) ise daha sonraki hamilelikte anne karnında Rh antikorun birikmesiyle birlikte sonraki çocuklarda tehlike arz edebiliyor.
Anlaşılan; RhRh pozitif (+) bir kadın ile rhrh negatif (-) bir erkeğin evlenmesinde hâsıl olacak çocuklarda eritroblastosis fetalis görülmemektedir. Yani kan uyuşmazlığı yönünden rhrh negatif (-) erkekler her tür kan grup faktörüne sahip bayanlarla evlenme avantajına sahiptirler. Dolayısıyla evlenecek bir rhrh negatif bayanın, negatif bir erkekle yuva kurması daha doğru bir yöntem olsa gerektir.
HAYVANLARDA MULTİPL ALLELLER
Hayvanlarda multipl allele sahip tavşanların genetik yapısında yer alan kürk rengi kalıtımı örnek verilebilir pekâlâ. Şöyle ki genetik çaprazlama deneylerinde renk tipleri şu sembollerle gösterilmektedir:
C= Normal kürk rengi-Renkli yabani tip
cch=Gümişi (şinşilla) kürk rengi- Açık gri tip.
ch= Himalaya tip-Gözleri pembe, vücutları beyaz.
ca= Albino- Vücutları beyaz, gözleri pembedir.
Bilindiği üzere gözün iris katmanında nükseden pigmentsizlik retinadaki kan damarlarında ileri gelmektedir. Nitekim bu durum 4 farklı tavşan tipi arasında yapılan çaprazlama deneylerinde elde edilen F1 ve F2 dölleri aşağıda ki tabloda şu şekilde gösterilmektedir:
Ana baba
F1 dölü
F2 dölü
Normal x gümüşü
Normal
3 normal: 1 gümüşi
Gümüşi x himalaya
gümişi
3 gümüşi:1 himalaya
Himalaya x albino
himalaya
3 himalaya:1 albino
Albino x albino
Albino
Tümü albino
Görüldüğü üzere C, cch, ch, ca birbirlerinin allelidir. Hatta bu çaprazlama sonuçları baskınlık sırasına göre C > cch > ch > ca allelleri şeklinde gösterilir. Bu arada şunu belirtmekte fayda var; aynı lokus alleller mutasyonla birçok defa değişikliğe uğrayarak multipl alleller oluşturabilir. Nitekim multipl allel serisine ait heterozigot halde genler bir fertte bulunduğu zaman bunlardan biri diğerine geçerken ya dominant, ya ekivalent (eş değer), ya da her ikisi birlikte aynı anda etkisini göstermektedir.
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar