Kan-Hava Bariyeri
Alveol içerisindeki hava ile pulmoner kapiller içerisindeki kan arasında bulunan yapıları içerir ki bu yapılar kat edilerek gaz değişimi meydana gelir. Kan ve alveollerdeki hava arasında oldukça incelmiş olan bu engeli (bariyer) oluşturan yapılar;
1- Pulmoner yüzey epiteli üzerindeki ince surfaktant,
2- Tip I alveolar hücreler,
3- Birleşmiş pulmoner epitel bazal laminası ve kapiller endotelinin bazal laminası,
4- Kapiller endotel hücreler (hücreler oldukça incelip düzleşmiştir).
Alveolar epitelin üzerinde yerleşen sıvı film içerisinde bulunan surfaktant tip II alveolar hücreler tarafından yapılır. Surfaktant primer olarak fosfotidilkolinden oluşmuştur. Su molekülleri ile karıştığında yapışkanlığı azalır, böylece alveolar sıvının yüzey gerilimi de azalır. Bu nedenle surfaktant antikollaps faktör olarak etki yapar ve özellikle yeni doğanda önemlidir. Akciğer gelişiminde tip II hücrelerin maturasyonu gebeliğin yaklaşık 24. haftasında olur. Eğer surfaktant miktarı yetersiz ise yeni doğanlarda (özellikle prematüre olanlarda) respiratuar distress sendromuna (hiyalin membran hastalığı) yol açabilir. Bu hastalıkta inspirasyon sırasında alveoller yeterince genişleyemez ve ekspirasyonda eski haline dönemez. Surfektant’ın sabit bir dönüşümü vardır; yeni materyal salgılanırken, yüzeydeki eski materyal yassı alveolar hücreleri (tip I) kat ederek alveolar duktuslar ve bronşioller etrafında yerleşen lenfatiklere geçer. Bir kısım surfaktant da makrofajlar tarafından uzaklaştırılır.
Kan-hava engelinin kalınlığı değişik olabilir. Gerçekte ince kısımda alveoler duvar gaz değişimi için özelleşmiştir, kalın kısımda ise interstisyel (doku) sıvısının kontrolünde görev görür. İnce bölgelerde alveolar epitel ve kapiller endotel bazal laminası birleşmiştir ve burada interstisyum bulunmaz. Bu düzenlenme gaz değişimini kolaylaştırır. Kalın bölgelerde iki bazal lamina arasında bazı hücreleri ve lifleri içeren bir interstisyum bulunur ve burada doku sıvısının depolanması için boşluklar vardır. Sıvılar pulmoner kapillerleri kolaylıkla geçemezlerken, kanın ozmotik basıncı genellikle nispeten düşük bir hidrostatik basınca neden olur, bir miktar sıvı interstisyel boşluklarda birikir. Bu durum pulmoner ödemde bir problem oluşturabilir, aşırı miktarda biriken sıvı sonuçta alveolar boşluklara girer, böylece solunum kapasitesini azaltır. İnterstisyel sıvılar lenfatik sistem tarafından drene edilir. Ancak bilinmelidir ki interalveolar septum içerisinde lenfatikler yoktur, lenfatik damarlar duktus alveolaris duvarlarında başlarlar. Bundan dolayı septumun kalın olduğu bölgelerde belirli miktarda sıvı birikimi gözlenir. Sonuçta gaz değişiminde azalma, hastalarda da solunum zorluğuna sebep olur. Ancak bu sıvı da sonuçta lenfatik sistem vasıtasıyla drene edilir.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ