Kalıtsal Materyalin Oluşumu – Abiyogenez Teorisi – Miller Deneyi
Bilindiği üzre evrim savunanlarına sıkça sorulan bir sorudur “yaşam nasıl başladı?” sorusu. Tabi bu soru sırf yaratılışçılar tarafından değil, evrim teorisini destekliyenler tarafından da sorulmuştur. Evrimin ileri aşamalarını rahat bir biçimde fosillerde görebilmemize rağmen ve hatta hızlı üreyen popülasyonlarda olan “hızlandırılmış evrim” dediğimiz değişimi görebilmemize rağmen, ilk canlılık kıpırdanmalarının başladığı yarı canlıları fosil olarak görememekteyiz. Başlangıcı her ne kadar karamsar yapsam bile, bu sadece dünyanın yaşı ve fosilleşmesini beklediğimiz materyalin zayıflıgından kaynaklanmaktadır.
Bu noktada, maalesef birilerine kabul ettiremiceğimiz teoriler devreye girmektedir. Detaylara girmeden önce şunu belirtmeliyim, abiyogenez teorisi ile, evrim teorisi farklı şeylerdir. Biri canlı yaşamının başlangıcını açıklamaya çalışırken diğeri canlılığın nasıl çeşitlendiğini ve değiştiğini açıklamaya çalışır.
Dünyada uzun süre boyunca (eski yunandan, geç rönesansa kadar) canlıların cansız maddelerden ortaya çıktığını savunan, spontaneous generasyon (kendiliğinden oluşma) fikri geçerliydi. (Abiyogenez ile karıştırılmamalıdır, çürüyen bir et üzerinde oluşan sinek larvaları bu olaya örnektir) Gün geçtikçe bu fikrin makroskobik canlılar için geçerli olamayacağı bilim dünyası tarafından kabul görmeye başladı. Fakat kendiliğinden oluşma fikri, Pasteur‘ün et suyu ile yaptığı deneylere kadar varlığını sürdürdü.
Pasteur’ün deneyi kısaca, balon jojelerde kaynatılan et sularının açıkta bırakıldığında ve kapalı tutulduğunda neler olacağının gözlenmesidir. Deney sonucunda, kapalı tutulan steril(kaynatılmış) et sularında hiçbir organizmanın ortaya çıkmadığı görülmüştür.
Pasteur’ün bu çalışmaları sonucu, kendiliğinden oluşma fikri tamamiyle elenmiştir. Fakat “ilk organizma nasıl oluştu?” sorusu bu fikrin yerini doldurmuştur. İlk dediğimiz canlılarda, canlılardan ürediyse(biyogenez) o zaman ilk olamazlardı.
Günümüzde canlılığın bu şekilde(biyogenez) hayatını devam ettiriyor olması, abiyogeneze her ne kadar kanıt oluşturmasada, dünyanın erken dönemlerinde koşullar çok farklıydı. Oksidasyonun nedeni olan oksijenin atmosferde çok az bulunması, yıldırım ve volkan faaliyetlerinin çokluğu, mor ötesi ışınların ve güneş enerjisinin günümüzdekinden daha şiddetli olması bu farklılıklara örnektir.
Biyologlar bu konuda fazlasıyla araştırma yapmakta ve pek çok görüş ortaya atmaktadırlar. Bunların en çok destek göreni ve test edilebileni dört evre hipotezi olmuştur. Bu hipotez;
1. amino asit ve nükleotitler gibi küçük organik moleküllerin abiyotik ortamda sentezlenmesi,
2. küçük moleküllerin (monomerler) birleşerek, protein ve nükleik asitler gibi polimerlere dönüşmesi,
3. tüm bu moleküllerin “protobiont” adı verilen zarla sarılmış, iç kimyası dışından farklı olan damlacıklar haline gelmesi,
4. kalıtılmayı mümkün kılan kalıtsal materyalin oluşması.
Tabiki bu dört evre hayal ürünü değildir. Bunların hepsi yapılan deneylerle sürekli test edilmektedir. Bu deneylerden en önemlisi Miller-Urey deneyidir.
Evrim
-
Evrim nedir? Evrim süreci nasıl işler?
-
Atların Evriminde Parmaklar ve Toynak...
-
Mikro evrim nedir
-
Yumuşakçaların evrimi
-
Bitki Evrimi 5/5: Çayır İmparatorluğu
-
Bitki Evrimi 4/5: Çiçeklerin ve Tohumların Öyküsü
-
Evrim düşüncesinin tarihi
-
Bitki Evrimi 3/5: Kömür Çağı
-
Bitki Evrimi 2/5: Ormanların Doğuşu
-
Bitki Evrimi 1/5: Karaya İlk Çıkanlar
-
Mutasyon, Evrimsel Sürecin Hammaddesidir!
-
Evogram Nedir ?
-
Yeni Genetik Kombinasyonların Oluşumu ve Evrimin Türleri Değiştirme Mekanizması
-
Evrim'i Tetikleyen Mekanizmalar Nelerdir?
-
Darwin ve Doğal Seleksiyon