Her yönü ile renal hücreli karsinom
20. Ulusal Kanser Kongresi çerçevesinde, 20 Nisan’da Prof. Dr Şuayib Yalçın moderatörlüğünde gerçekleştirilen “360 derece RCC” adlı oturumda renal hücreli karsinom (RCC) ele alındı.
Pfizer’in davetlisi olan konuşmacılar Hollanda Kanser Enstitüsü Üroloji Departmanı’ndan Prof. Axel Bex ve Viyana Üniversitesi’nde Renal Hücreli Karsinom Program Direktörlüğünü yürütmekte olan medikal onkolog Prof. Manuela Schmidinger, teşhis anından tedavinin her aşamasına, renal hücreli kanser tedavisinde ekip çalışmasının önemine dikkat çektiler
RCC’de Multidisipliner Yaklaşım Zorunludur
Prof Bex, Avrupa Birliği’nde her yıl yaklaşık 60.000 hastaya renal hücreli kanser teşhisi konduğunu, her yıl ortalama 26.000 hastanın bu hastalık nedeniyle kaybedildiğini, renal hücreli kanser hastaların üçte birinin teşhis konmadan daha önce metastaz geliştirdiğini, geriye kalan hastaların da yarısının tedavinin ilerleyen evrelerinde metastazla karşı karşıya kaldıklarını belirtti. “Böbrek kanserinin öncelikli tedavisi cerrahidir. Eğer mümkünse, hasta olan böbrek parsiyel veya total nefrektomi ile çıkarılmalı, sonrasında hasta metastaz açısından düzenli olarak takip edilmelidir.” diyen Prof Bex, çalıştığı kurumda düzenli olarak bir araya gelerek hastada takibini beraber gerçekleştiren Multidisipliner Üroonkoloji Konseyi’nde ürolog, medikal onkolog, radyasyon onkologu, patolog ve radyologların yanı sıra gerekli durumlarda beyin cerrahı, genel cerrah ve göğüs cerrahının da katılımlarının olduğunu belirtti. Hedefe yönelik tedaviler çağında, metastatik RCC hastalarının sağkalım beklentilerinin oldukça uzadığının altını çizen Bex, bu ajanlara yönelik primer tümör yanıtının tedavinin ilk aylarından itibaren gözlemlenebildiğini, devam etmekte olan neoadjuvan ve adjuvan tedavi çalışmalarının sonuçları açıklandığında cerrahi yaklaşımla hedefe yönelik tedavilerin bir araya geleceğini söyledi. Türkiye’deki meslektaşlarına yönelik verdiği özet mesajda, renal hücreli kanser hastalarını muhakkak multidisipliner bir ekiple takip etmelerini, prognostik faktörler ve cerrahi kararını etkileyen koşulların dikkatle incelenmesini ve eğer mümkünse hasta takibinde eğitim hemşirelerinden destek alınmasını önerdi. Prof Manuela Schmidinger, onkolojiye multidisipliner yaklaşım konusunda şunları söyledi: “Multidisipliner yaklaşımın değerine kesinlikle inanıyorum. Öncelikle, birlikte çalıştığım patologla çok görüşüyorum. Patologlar bazen tümörün nasıl davrandığını, hatta tam olarak hangi histolojik alt tip olduğunu söyleyebiliyor. Çoğunlukla bana hasta sevk eden ürologlarla da güçlü ilişkiler içindeyim. Bunun yanı sıra, kemik metastazı için birçok hastamı ameliyata gönderdiğim ortopedik cerrahla güçlü bir ilişkim var. Ayrıca akciğer metastazını yok etmek için göğüs cerrahlarıyla, diğer metastazlar, örneğin karaciğer metastazı için genel cerrahlarla birlikte çalışıyorum. Ayrıca zaman zaman stereotaktik radyocerrahi için hasta gönderdiğim radyoterapistle birlikte çalışıyorum. Yani bu alanda rolü olan birçok disiplin var. Kurul olması iyi bir fikir, ancak tıbbi tedavi kararı tamamıyla tıbbi onkolog tarafından alınmalıdır.
RCC’de Tedavi Algoritmaları ve Tedavi Yönetimi
Prof Schmidinger, renal hücreli kanserlerde bir paradigma değişimi söz konusu olduğunu belirterek şöyle konuştu: “RCC tedavisinde elimizde sitokinlerden başka hiçbir tedavi alternatifi olmadığı bir dönemden, hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin hızla arttığı bir çağa geldik. Sunitinib, sorafenib, bevasizumab inteferon alfa kombinasyonu, temsirolimus, pazopanib, everolimus ve aksitinib gibi oral, intravenöz ve subkutan tedavi seçeneklerimiz mevcut. Bu ajanların etkinlik açısından birinci ve ikinci basamakta birbirleriyle kıyaslandıkları çalışmalarda, 3 yıla yaklaşan medyan genel sağkalım sürelerine ulaşıldı. İyi ve orta prognozlu hastalarda, sunitinib ve pazopanib gibi seçeneklerimiz mevcut. Bu seçenekleri değerlendirirken, tedaviden beklentimizin ne olduğunu tanımlamak gerekiyor. Ancak bu sayede her hasta için doğru ilacı seçmek mümkün olabilir. Sunitinib ve pazopanibi birbirleriyle kıyaslayan iki randomize çalışmanın sonuçları geçtiğimiz aylarda açıklandı. Bu çalışmaların sonuçlarını doğru yorumlamak gerekir. PISCES Çalışması’nda, her iki ilacı ardışık olarak kullanan hastalara, eğer iki ilaç etkinlik açısından eşit olsaydı yaşam kalitesi açısından hangisini kullanmayı tercih edeceklerini sordular. Hastaların büyük çoğunluğu, tercihini pazopanibden yana kullandı. Çünkü bu soru hastalara sunitinib tedavisi şemasındaki rutin iki haftalık aradan hemen önceki en zorlu gün olan 28. günde sorulmuştu. Hastaların büyük çoğunluğu, her iki ilacın etkinliğini denk varsayarak tercihlerini pazopanibden yana kullandılar. Öte yandan, birkaç ay sonra sonuçları açıklanan COMPARZ Çalışması’nın per protokol verileri incelendiğinde, sunitinib ile elde edilen 10.2 aylık medyan progresyonsuz sağkalım süresinin pazopanib ile elde edilen 8.4 aylık süreden istatistiksel anlamlı olarak daha uzun olduğunu görüyoruz. Bunun gibi noninferiyorite çalışmalarında, tedaviye yönelinen (ITT) hasta grubunda elde edilen verilerle per protokol analiz sonuçlarının tutarlı olması beklenir –ki maalesef bu çalışmada bu tutarlılık elde edilemedi. Bu durumda, yaşlı ve komorbiditeleri olan hastalarda, bazen yaşam kalitesini belirli bir düzeyde tutmak, daha uzun sağkalım beklentisinden daha öncelikli bir kriter olabiliyor ki bu durumda pazopanib daha iyi bir seçenek olabilir. Öte yandan, vereceğimiz tedaviden temel beklentimiz etkinlik olduğunda, sunitinib hala ilk basamakta tercih edilmesi gereken ilaç olarak görünüyor. Yapılan çalışmaların bize gösterdiğine göre; ilk basamakta progresyonsuz sağkalım ne kadar uzunsa genel sağkalım da o kadar uzun olacaktır.”
RCC’de Tedavi Yönetimi
Bir hastada tedaviye mümkün olduğunca uzun süre idame edildiğinde neler yapılacağını anlatan Dr. Schmidinger şu bilgileri verdi: “Bu tedaviyi en iyi biçimde ajan seçerek kullanmak gerekir ki sonuçlar optimize olsun. Hastalara yan etkiler konusunda doğru bilgi vermek, profilaktik önlemler kullanmak gerekir. Yan etkiler doğru yönetilmediğinde hastalığın seyrinde bir değişiklik yaşanabilir ve doz azaltmak iyi fikir olmayabilir. Hastaya dozajın önemi ve dozyanıt ilişkisi hakkında bilgi vermemiz ve hastalık progresyonuna sıklıkla bakmamız gerekir.” Dr. Schmidinger, son olarak, kendisi de onkolog olan bir hastasıyla ilgili bir anısını aktararak konuşmasını tamamladı: “Eskiden Abraham Lincoln’ün ‘Önemli olan yaşamınızda ne kadar yıl olduğu değil, yıllarınızın ne kadar yaşamla dolu olduğudur’, cümlesini çok seven bu meslektaşım, bir gün kendisi RCC’ye yakalandıktan sonra, “’Meğer yıllarıma yaşam eklemek benim, yaşamıma yıllar eklemek doktorumun göreviymiş.’ dedi. Bir hastanın yaşamına yıllar eklemek, o hasta için en doğru tedaviyi mümkün olan en uzun süre boyunca verebilmekten geçer. Ayrıca unutulmamalıdır ki, etkinlik yaşam kalitesine önemli ölçüde katkıda bulunur.
http://www.medical-tribune.com.tr
Genetik Haberleri
-
Allopatrik türleşme nedir ? Nasıl Gelişir ?
-
Maryland’teki “Kölelerin” Yaşayan 42.000 Akrabası Bulundu
-
Araştırmacılar kediler, yunuslar, kuşlar ve düzinelerce başka hayvanın genom haritasını çıkarıyor
-
Kolombiya'da nadir görülen bir kuş türünde "gynandromorphy" gözlemlendi
-
Kurumaya dayanıklı bitkiler için genom veritabanı yayınlandı
-
En son DNA barkodlama teknolojisiyle İsrail'in tatlı su balık türleri listesinin yeniden gözden geçirilmesi
-
İnsanların Daha Önce Bilinmeyen Bir Dokunma Duyusu Keşfedildi
-
Bilim İnsanları Tüm İnsan Genomunun Dizilimini Çıkardı. Ancak Henüz Bitmedi
-
İlk Defa Tazmanya Kaplanından RNA Elde Edildi
-
Neandertal DNA’nız, Sizi Acıya Karşı Daha Hassas Yapıyor Olabilir
-
Epigenetik ve Epigenetik Mekanizmalar
-
İlk taslaktan 20 yıl sonra insan Y kromozomu tamamen dizilendi.
-
Kim Bu Kimerizm? Tek Bedende İki Kişi
-
Gen terapi, genetik materyalin yeniden düzenlenmesi
-
mRNA Aşıları: Genetik İnovasyonunun Yeni Yüzü ve Sağlıkta Devrimi