HAYVANLARIN YAYILIŞI VE İNSAN
İnsan ve hayvan arasındaki ilişkiler aslında ekolojinin konusudur. İnsanlar, ekonomik nedenlerle, hayvanların dünya üzerindeki yayılışını sınırlayan, daraltan ve genişleten önemli bir etken olarak ele alınmaktadır. Bu nedenle dolaylı olarak hayvan coğrafyasını ilgilendirmektedirler.
1. Av Olarak Hayvanlar
İnsanların bugün olduğu gibi geçmişte de bitkisel besinlerin yanısıra, hayvansal besinlerden de yararlanmış oldukları fosillerden anlaşılmaktadır. Birkaç bin yıl öncesindeki insan kültürünün avcılık ve toplayıcılık özellikleri çok belirgindi. İnsanlar av hayvanlarının (ve keza balıkların) bulundukları bölgeleri keşfetmek ve buralarda yaşamak zorundaydılar. Av hayvanlarının çokluğu ve yayıldıkları bölgeler sınırsız değildi. Dolayısıyla, insanların yaşayacağı bölgeler, bir çeşit av hayvanlarının varlığı ile hem sınırlanmış hem de düzenlenmiş oluyordu. Tarih boyunca, insanlar ya bunları bizzat belirli bölgelerde yetiştirmek ya da yabani sürülerin göçlerini izlemek zorunda kaldı. Kuzey kutbuna yakın ve göçebe olan bir kısım halk, bu kültür düzeyini, günümüzde de sürdürerek, rengeyiği sürülerinin mevsimsel göçlerine uygun olarak, sürekli yer değiştirmektedir.
Av ile avcı arasında zaman zaman dalgalanmalar ortaya çıkmakla birlikte, genelde bir denge vardır. İki tür arasındaki bu duyarlı denge, çoğu kez insanın etkin müdahalesiyle, av aleyhine bozulmaktadır. Öyleki, bazen tümüyle etçil durumuna geçen insan, bir taraftan av hayvanlarını bir taraftan bitkisel besin kaynaklarını tüketmektedir. Yeni Zellandaya göçmen olarak gelip yerleşen insanlar, çok kısa bir zaman sonra devekuşlarından sonuncu moayı (Euryapteryx gravis) da ortadan kaldırmıştır. Denizlerdeki balıklar aşırı avlanma sonucu azaldı ve hatta bazıları tükenmeye yüz tuttu. İleri avlanma yöntemleri ve özellikle artan insan nüfusu av hayvanları üzerindeki etkinliğini her geçen gün biraz daha arttırarak birçok türün yayılışını sınırlamış, birçoğunun da varlığını ortadan kaldırmıştır.
Kuzey Amerika bizonlarının sayısı, 1700 yılında yaklaşık 60 milyon civarındaydı ve doğal bir dengeye kavuşmuştu. Amerika'da Pasifik demiryolunun yapılması ve avlanma amacıyla yapılan uçuşlar, bu sayıyı, 1850 yılında sadece birkaç düzine bizon kalacak şekilde azalttı. Yine yaklaşık aynı tarihlerde Amerika göçmen güvercininin (Ectopistes migratorius) soyu tüketiliyordu. Hatta bir sürek avında bu türün 2 milyon bireyi vurulmuştur.
Özellikle yalıtılmış ıssız adalardaki türler çok ürkektir. Uçma içgüdüleri kısmen kaybolmuştur. Deniz yolculukları sırasında bu adalara çıkılır, özellikle yaşlı ve orta yaşlı bireyler kaçamadıklarından kolayca yakalanırdı. Hatta bu hayvanlara kolay temin edilen erzak gözüyle bakılırdı. Bu şekilde, Mauritius'da, 1681 yılında, büyükhindinin (Raphus cucullatus) soyu tüketildi, 1768 yılında Behring adasında hayatta olan son denizineği (Hydrodamalis gigas) öldürüldü.
Avrupa'da teknolojik gelişmelerin daha hızlı olması, bazı hayvan türlerinin burada çok daha önce ve çok daha hızlı bir şekilde tükenmesine neden olmuştur.
Bir kısım tür de gittikçe azalmaktadır. Örneğin 1920 yıllarında milyonlarcası öldürülerek derisi işlenen Avustralya ayısına (Phascolarctos cinereus) bugün sadece hayvanat bahçelerinde ya da koruma altına alınmış özel bölgelerde rastlamak mümkündür. Zoologlara göre yüzlerce kuş ve memeli türünün bu şekilde önce sayıları azaldı ve daha sonra da soyları tükendi.
Günümüzde birçok ülke bazı yasal önlemlerle hayvan varlığını koruma altına almıştır. Tükenme eşiğine gelmiş olan bazı türler de zoologlar tarafından önce hayvanat bahçelerinde ya da özel üretim yerlerinde üretilmeye ve daha sonra da uygun alanlara yeniden yerleştirilmeye çalışılmaktadır. Hayvanları korumak için uluslararası örgütler kurulmuştur. Bunlar soyu tükenmekte olan hayvanların isimlerini, sayılarını, yaşama alanlarını ve gelişme özelliklerini içeren bir kırmızı kitap (redbook) hazırlayarak sözkonusu türlerin izlenmeye alınmalarını sağlamaya çalışmaktadırlar.
Sportif amaçla avlanan türlerin birçoğu anavatanlarından çok uzaklara taşınmış ve doğada üretilmiştir. Örneğin alabalıklar (Salmo trutta) yeryüzündeki uygun tüm dağlık bölge sularında yetiştirilmektedir. Bu hayvanlar gittikleri yerlere çok iyi uyum sağlamış, hatta oraların doğal toplulukları gibi belirli bir populasyon büyüklüğüne ulaşmışlardır. Kızılgeyik (Cervus elaphus) And dağlarına ve Yeni Zellandaya başarılı bir uyum sağlamış ve asıl yaşama alanlarınkinden çok daha güçlü ve büyük populasyonlar oluşturmuşlardır.
2. Evcilleştirme
Avcılık ve toplayıcılık döneminden sonra, bilindiği üzere, yerleşik toplum düzeni başladı. Artık yerleşim alanları çevresinde, halkın gereksinmelerini karşılayacak hayvansal ve bitkisel ürünler yetiştirilmeye başlanmıştı. İnsanlık tarihinde hayvan besleme, bitki yetiştirmeden çok önce ortaya çıkmıştır. İnsanlar, başlangıçta yabani hayvan sürülerinin serbestçe yer değiştirmesine engel oldular, ağıllarda, ahırlarda tuttular ve onları doğal düşmanlarından ve uygun olmayan iklim koşullarından korudular. Böylece, ilk olarak doğal seçilim devre dışı bırakıldı, daha sonra, çiftleştirilmelerinde eş seçimleri de yönlendirilerek evcilleştirilmeler gerçekleştirildi. Yabani ırklara özgü özelliklerin zamanla azaltılması, evcil hayvan ırklarındaki kalıtsal yapının oluşumunu sağladı. Evcil ırklarda, çok belirgin biçimde, vücut büyüklüğü arttı, pigmentler azaldı. Dolayısıyla daha iri ve daha açık renkli posta sahip ırklar oluştu.
İnsanlar, köpekleri, Orta Taş Devri'nde kurdun bir soyundan evcilleştirdiler. Amaç, bu soyun yırtıcı özelliğinden avlanmada yararlanmaktı. İlkçağlarda evcilleştirilen at ve sığır gibi koşum hayvanlarının, tarımsal işleri çok kolaylaştırmış olduğu anlaşılmaktadır. Bundan sonra evcilleştirilmiş olan tüm yabani hayvanlarda, et ve süt gereksinmelerinin karşılanması, yani beslenmeye doğrudan katkısı düşünüldü. Ancak evcilleştirmede, bunların deri ve yapağılarının, giyimdeki önemi de çok etkili oldu.
Dünya nüfusunun hızla artmasına uygun olarak evcilleştirme çalışmaları da arttı. Fakat yabani hayvan varlığında önemli derecede azalmalar oldu. Bugün yaşayan büyük memeli hayvan türlerinin çoğunluğu evcilleştirilmiştir. Evcilleştirme süreci yenilerini yetiştirme çabalarıyla devamlı geliştirildi. Geçmişte, geliştirilen çeşitli hayvan ırklarından birçoğu hâlâ soylarını sürdürmektedir. Yabani hayvanlardan evcilleştirilen yeni soylar daha çok beslenme ve tarımsal amaçlarla insanlığın hizmetine sunulmaktadır. Örneğin bu tür yeni araştırmalardan bir tanesi de misköküzû (Ovibus moschatus) için yapılmaktadır. Misköküzû, kuzeyde yaşayan eskimolara yeni bir kaynak sunabilmek için Kanada'daki araştırma laboratuvarlarında ve yetiştirme merkezlerinde evcilleştirilmektedir. Bu hayvanlar çok kanaatkardır. Tundranın bitki örtüsüyle beslenir ve su gereksinmesini kar ile karşılayabilir. Yapağıları Keşmir keçisininki kadar değerlidir.
Balık yetiştiriciliği de özellikle son yıllarda büyük artış göstermiştir. Doğu Asya'da bataklıklarda ya da sular altındaki pirinç tarlalarında bin yıldan beri sazan yetiştirilmektedir Bu yöntemin ilk defa M.Ö. 2.100 yıllarında kullanılmış olduğu ileri sürülmektedir. Avrupa'da sazan yetiştirilmesine Orta Çağ'da başlanmıştır. Bu çağda perhiz yemeği olarak balık kullanmak gelenek haline gelmiştir. Ancak günümüzde balık yetiştirilmesi tamamen ekonomik amaçlıdır. Daha önce Roma'da deniz balığı mürenler (Muraena helena) kıyılardaki bataklıklarda yetiştiriliyordu. CESAR'a verilen bir ziyafette, HİRTUS tarafından yetiştirilen 6.000 balığın kullanıldığı bilinmektedir. Efsaneye göre bu balıkların semirtilmesinde köleler kullanılmıştı. Alabalıklardan Salmo trutta'nın yanısıra Amerikan gökkuşağı da gittikçe artan miktarlarda yetiştirilmektedir. Diğer balık türleri (turna balığı, yeşil sazan, sudak) de çok sayıda doğal ve yapay göletlerde üretilmektedir. Avrupa havuz balıkçılığının zenginleştirilmesinde Çin çayır balığı (Ctenopharyngodon idella) önem kazanmaya başlamıştır. Bu balık diğer tüm havuz balıklarının aksine bitkisel besinleri de kullanabilmektedir.
Biyocoğrafya
-
Arazi Biyomları: Tundralar
-
Ülkemizde Görülen İklim Tipleri Nelerdir ?
-
Marmara Bölgesi İklimi Hakkında Bilgi
-
Ülkemizdeki Kıvrım Dağlar Nelerdir?
-
İklimi etkileyen faktörler nedir
-
Akdeniz İklimi Hakkında Bilgi
-
HAYVAN COĞRAFYASI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER.
-
Yurdumuzda dağılış gösteren bazı omurgalı hayvan cinsleri
-
Hayvanların Anadolu'ya Giriş Kapıları (Harita)
-
Ülkemizde Hayvanların Yayılışlarını Önleyen Önemli Bariyerler
-
HAYVANLARIN YAYILIŞI VE İNSAN
-
3- Zoocoğrafyanın Yönlendirilmesinde İnsan Etkisi
-
YURDUMUZA FAUNA GİRİŞ KAPILARI İLE GEÇİŞLERİ ÖNLEYEN ÖNEMLİ BARİYERLER
-
DENİZLERİN ZOOCOĞRAFYASI
-
HAYVAN GÖÇLERİ