HAYVAN COĞRAFYASI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER.
Hayvan coğrafyasının görevi, belirli bir coğrafik alan içindeki hayvan türlerinin ve hayvan gruplarının yayılışını saptamak ve bu yayılışın nedenlerini açıklamaktır. Bunun için ilk olarak hayvan türlerinin saptanması gerekir. Bu saptama, bilimsel olmasa da insanlığın tarihi ile başlamıştır. Avcılık ve toplayıcılıkla geçinen ilk toplulukların çevreyi tanıma için çabaları, el sanatlarının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Sümerler zamanında hayvan ve bitkiler saptanmış olmasına karşın, bu konuda ilk bilimsel yöntemin kullanıldığı çalışmanın, batının biraz da şövenist yaklaşımı nedeniyle, ARİSTO ile başladığı savunulmaktadır.
Bir hayvan türü, çoğunlukla yeryüzünün belirli bir alanında özelleşmiş olarak yaşar. LİNNE, bu tipik alana türün habitatı demiştir.
Kıta faunalarının farklılıkları, özellikle Amerika Kıtası'nın keşfinden sonra daha çok açıklık kazanmıştır, BUFFON (1750), Eskidünya hayvanlarının Yenidünya hayvanlarından tamamen farklı olduğunu saptadı. Ondokuzuncu yüzyılın büyük bilimsel gezileri, yeryüzündeki hayvansal coğrafik bölgelere ait birçok ayrıntılı bilginin elde edilmesine neden oldu [SCHLATER (1858), HUXLEY (1868) ve WALLACEA (1878)]. Daha sonraki ayrıntılı çalışmalar, bu bölgeler arasındaki farkı iyice belirginleştirmiştir.
Her türün belirli bir merkezde oluştuğu, daha sonra göç ederek bugünkü yayılıma ulaştığı kabul edilmektedir. M.S. 400 yıllarında AUGUSTİNUS, adalardaki hayvanların oluşumunu tufanla açıklıyordu. İrlandalı PSEUDOAGUSTİNUS, 200 yıl sonra kendi anavatanı olan adadaki memeli hayvan faunasının, bir kara köprüsü üzerinden taşınarak ana kıtadan geldiğini savundu. Amerika Kıtası'nın keşfinden sonra konu tekrar güncel hale geldi. Karasal köprüler ile taşınma 16. ve 17. yüzyıllarda iyice kabul gördü (ZARATE, ACOSTA, KİRCHNER). AUGUSTİNUS'un dini kaynaklı görüşlerini, PARACELSUS "Yeni Oluş" adı altında yeniden bir araya topladı. Daha sonra bu görüşlere son kez 19. yüzyılda cuviER'in açıklamalarında rastlanacaktır.
Ondokuzuncu yüzyılda, evrim konusundaki gelişmeler (LAMARK, DARVVİN ve diğerleri), hayvanların yayılımının açıklamasında önemli katkılar yapmıştır. Bir başka bölgede sadece taşınma ile değil, o bölgede evrimleşme ile de yeni türlerin ortaya çıkabileceği anlaşılmıştır. Bilindiği gibi, DARWiN'in Gaiapogos Adaları'ndaki ispinozları gözlemesinin, evrim kuramının ortaya çıkmasında önemli katkıları olmuştu.
Fauna yayılış tarihinin anlaşılmasında en kesin ve değerli bilgiler, hem bölgenin geçmişi hem de bağlantıların kolayca anlaşılabildiği paleocoğrafyadan gelir.
Permanenz Kuramı dünyanın şeklininin değişmeden kaldığını esas alarak (WALLACEA, 1876) açıklamalarını yapmış; göçleri, bugünkü bağlantı yolları ile açıklamaya çalışmıştır. Hayvan coğrafyasında, bu görüş, genç hayvan grupları, örneğin memeliler için günümüze kadar korunmuştur (DARLİNGTON, 1957).
Bu yaklaşımın aksine, bugün ayrı kalmış karaların arasındaki köprülerin varlığına, 19. yüzyıldan beri gittikçe daha çok inanılmaktadır, FARBES (1846) İngiliz adalarına yerleşmenin Manş Denizi üzerinden bir kara köprüsü ile olduğunu ileri sürmüştür, HOOKER (1847), Avustralya ve Güney Amerika arasında, floristik benzerliği açıklamak için, Transokyanusya adını verdiği karasal bir köprünün olduğunu ileri sürdü. Daha sonra, RÜTİMEYER (1867), HUXLEY (1870), SCLATER (1874) ve İHERİNG (1890) tarafından ileriye sürülen, derin deniz tabanında, okyanusa ait yeni karasal köprülerin olduğu şeklindeki düşünceler, bugün terkedilmiştir.
Paleontologlar, Permo-Karbon devrinde, birleşik bir güney yarımküre kara kitlesinin (Gondwana Kıtası) varolduğunu ve bunun, derin deniz tabanının çökmesi ve kırılmasından sonraki kalıntılarının bugünkü güney kıtaları ile Hint Yarımadası'nı oluşturduğunu ileri sürmüşlerdi. Son zamanlarda yapılan jeofizik ölçümler, bu kabullere önemli bilimsel açıklamalar getirmiştir, getirmektedir. Bununla birlikte birçok araştırıcının kara köprüleri kuramına itirazları devam etmektedir.
WEGENER'in (1912) Kıtaların Kayma Kuramı kesinlik kazanınca, daha önce savunulan uzun biyocoğrafik bağlantılar ve köprülere gerek olmadığı, zaten bu kıtaların bir zamanlar birarada bulunduğu anlaşıldı. Bunların parçalanmasından bugünkü kara parçaları oluşmuştu. MİCHAELSEN, İRMSCHER, RENSCH ve JEANNEL gibi bazı biyocoğrafyacılar bu kuramda yer alan ana kıtalar arasındaki faunistik ilişkinin kabul edilebilir bir açıklamasını yapmakla tanındılar. Bu da kuramın yerleşmesi için destek oldu. Ancak WEGENER'in bu coğrafik temelli modeli, birçok jeologun itirazı ile karşılaştı. Birçok biyocoğrafyacı da buna hemen inanmadı ve özel gruplara ait tartışmayı yetersiz buldu. Bunlardan dolayı Kıtaların Kayması Kuramı kesin kanıtlar ortaya çıkıncaya kadar tartışma konusu olarak kaldı. Uzun bir aradan sonra Kıtaların Kayma Kuramı yeniden destekler aldı (WUNDERÜCH, 1964). Bunlar arasında derin denizlere yönelik paleontolojik, jeolojik (MAACK), stratigrafik (BEURLEN) ve biyolojik (BRUNDİN) çalışmalar sayılabilir. Tüm bunların birlikte ve açık olarak ortaya çıkması, WEGENER'in kuramının temelde ve birçok ayrıntısında doğru olduğunu göstermiştir (İLÜES, 1965).
Jeolojideki yeni bilgilere göre (İLLÎES, 1965) Paleozoyik'in ana kıtası olan Gondwana ve Laurasia'nın parçalanmasından sonra Mezozoyik'ten beri gezmekte olan kara parçaları meydana gelmiştir. Sürüklenme hareketi önce pasifik kitlesine yönelmiştir. Daha sonra pasifik kenarı ile çarpışmış ve aynı zamanda Tetis iki yanlı sıkışarak Atlas, Alp, Balkan, Himalaya ve Sunda dağlarını oluşturmuştur. Eski kıtaların çekirdeklerinde, 1.7 milyar yıldan daha fazla süren uzun jeolojik zaman aralığında, hiçbir değişiklik olmamıştır. Zamanla yeni formasyonlarla daha da büyümüşlerdir. Paleozoyikte, bugünkü birçok hayvan soyunun ortaya çıkması esnasında da, bu durum varlığını sürdürüyordu. Bundan 200 milyon yıl önce (Mezozoyikte) meydana gelen büyük sürüklenme hareketiyle kara parçaları ayrıldı. Böylece bu dönemdeki hayvan soyları bütün kıtalara dağılmış oldu. Bundan dolayı kalıntı (relikt) hayvan soylarının genişleme tarihi, dünyanın genişleme tarihine dayanır.
Biyocoğrafya
-
Arazi Biyomları: Tundralar
-
Ülkemizde Görülen İklim Tipleri Nelerdir ?
-
Marmara Bölgesi İklimi Hakkında Bilgi
-
Ülkemizdeki Kıvrım Dağlar Nelerdir?
-
İklimi etkileyen faktörler nedir
-
Akdeniz İklimi Hakkında Bilgi
-
HAYVAN COĞRAFYASI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER.
-
Yurdumuzda dağılış gösteren bazı omurgalı hayvan cinsleri
-
Hayvanların Anadolu'ya Giriş Kapıları (Harita)
-
Ülkemizde Hayvanların Yayılışlarını Önleyen Önemli Bariyerler
-
HAYVANLARIN YAYILIŞI VE İNSAN
-
3- Zoocoğrafyanın Yönlendirilmesinde İnsan Etkisi
-
YURDUMUZA FAUNA GİRİŞ KAPILARI İLE GEÇİŞLERİ ÖNLEYEN ÖNEMLİ BARİYERLER
-
DENİZLERİN ZOOCOĞRAFYASI
-
HAYVAN GÖÇLERİ