Hakkâri Sat Dağlarında İki Yeni Buzul Gölü Keşfedildi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Biyoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Mehmet Fırat, Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Cilo-Sat Dağlarında iki yeni buzul gölü keşfettiklerini belirtti
Aynı bölgede buzulların erimesi sonucu sirk olarak adlandırılan 25 tane göl bulunduğunu anlatan Fırat, “Bu göllerin tamamını daha önce gezip görüp resimledim. Yaptığım araştırmada bu iki gölün daha önce çizilen haritalardan da görülmediğini fark ettim. Bu göllerin bazıları bu iki yeni gölden daha küçüktür. Ben de bunları tanıtmak için resimlerini çektim. Alan ve derinlik ölçümlerini yaptım. Teknik özelliklerini yazmaya çalıştım. Bunlar doğal oluşmadıkları için isimlendirmeleri de yapılmamıştı, bunların isimlendirmelerini de yaptım” diye konuştu.
İlk göl yaklaşık olarak 13 bin metrekarelik alan, 12.5 metre derinliğinde, 3 bin 200 metre yükseklikte ve 44 14'1715” Doğu ve 37 19'44 65” Kuzey koordinatlarında yer alıyor. Onun adına Mem Gölü ismini verdik.
21 bin metrekarelik bir alan, 16 metre derinliğinde, 44 15'1230” Doğu ve 37 19'1533” Kuzey koordinatlarında ve 3 bin 150 metre yüksekliktedir. Bunun da halen etrafında buzullar erimeye devam etmektedir. Bu göle ise Zin gölü adını verdik.
Alp-Himalaya sistemi üzerinde yer alan Cilo-Sat Dağları, Güneydoğu Torosların Türkiye’den İran’a geçen kuşağı üzerinde yer alır. Genel olarak Hakkâri Dağları olarak da bilinen bu dağlar, aslında irili ufaklı birçok kütleden meydana gelmiştir. Hakkâri il merkezi ile İran-Irak-Türkiye sınır üçgeni arasında yer alan ve ana hatlarıyla doğu-batı uzanımlı olan bu dağlar, İran'daki Zagros kuşağı üzerinden Himalayalara bağlanır.
Cilo-Sat Dağları, doğu-batı istikametinde 60 km uzunluğa erişen iki farklı kütleden oluşur. Batıda yer alan kütle, Cilo Dağları olarak bilinmekte olup, Zap, Oramar ve Nehil Çayları arasında yer alır. Doğuda yer alan kütle ise Sat Dağları olarak tanınır ve Yüksekova ilçesi, Dağlıca bucağı ve Sat köyü arasında yer alır.
Cilo-Sat kütlesinin en yüksek noktası Türkiye'nin Ağrı Dağından sonra ikinci en yüksek noktası olan 4168 m yükseklikteki Reşko (Geliyaşin) tepesinin 12 km güneydoğusunda yer alan Sat Dağları üçüncü jeolojik zamandaki Alp Orojenezi esnasında meydana gelmiştir. Sat Dağlarının ortalama yüksekliği 3200 m ve en yüksek doruğu olan Samdi Tepesi 3794 m yüksekliktedir.
Sat Dağları, Türkiye'deki buzul topografyası şekillerinin en yoğunluklu görüldüğü alanlardan birisidir. Sat Dağları üzerinde çeşitli buzullar Moren (buzul taşı) setleri ve buzul gölleri yer almaktadır. Sat Dağları üzerindeki en büyük buzul, Sat-Geverok vadisindedir ve yaklaşık 3 km uzunluğundadır. Özellikle Geverok ve Çatalkaya buzullarının kuzey yamaçları aktif buzullar açısından önem taşımaktadır. Buzulların yanı sıra çok sayıda buzul (Sirk) gölü de bulunmaktadır. Bunların en büyüğü 2870 m yükseltideki Kırmızıtaş gölüdür ve kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 3 km uzunluğundadır.
Buzullar, dördüncü jeolojik zamanda meydana gelen iklim değişikliklerinin ürünüdür. Dördüncü zamanda dört ana buzul (glasiyal) dönemi ve bu ana buzul dönemlerinin arasında ise buzularası (interglasiyal) dönemleri mevcuttur. Soğuk glasiyal dönemlerde, yüksek enlemlerde kara yüzeyleri ile orta kuşaktaki dağlık sahaların yüksek kesimleri buzullarla kaplanmıştır. Buna karşılık, daha sıcak olan buzularası dönemde ise, buzulların önemli bir kısmı erimiş ve sadece dağların yüksek kesimleri ile yüksek enlemlerde yer alan buzullar günümüze ulaşabilmişlerdir. Buzulların erimesi ile çeşitli buzul şekillerinin yanında, topografyanın uygun olduğu yerlerde de buzul (sirk) gölleri meydana gelmiştir. Buzul şekillerine ilişkin olarak Cilo-Sat bölgesinin dışında, Türkiye'de az sayıda örnek görebilmek mümkündür. Ağrı Dağı, Süphan Dağı, Erciyes Dağı, Kaçkar Dağları ve Munzur Dağları mevcut buzulların en önemlileridir.
Çeşitli tarihlerde yaptığımız botanik araştırmalarında çoğu endemik toplanan binlerce bitki türünün yanı sıra, tarafımızca 25 gölün lokasyon bilgileri ve isimleri üzerinde çalışılmıştır. Bu çalışmalar yapılırken bölge halkından bu göllerin isimleri sorulmuştur. Çocukluğu ve gençliği Sat Dağlarının yaylalarında geçen Sat (İkiyaka) köyünün yaşlıları ile yapılan konuşmalarda, 60 yıldır bu dağlarda dolaştıklarını ve son birkaç yıldır iki yeni gölün oluştuğunu anlattılar. Anlatılanlar beni üzmüştü, çünkü bu göller buzul erimesi sonucu oluşmuş sirk gölleriydi. Bu göllerin GPS kayıtları alınmış, fotoğrafları çekilmiş ve alan ve derinlik hesaplaması yapılmıştır.
Keşfedicisi tarafından Kürt aşk destanı Mem u Zin'in kahramanları olan Mem ile Zin in anısına, ilk göle Gera Mem (Mem Gölü) olarak adlandırılmıştır. Geverok yaylasının merkezinde bulunan ve halk tarafından Gera Çemê (Çeme Gölü) olarak bilinen gölün 2.3 km güneyinde bulunan bu göl, 44o 15'12 30'' Doğu ve 37o 19'15 33'' Kuzey koordinatlarında ve 3150 m yüksekliktedir. Bu göl, bir buzul (sirk) yalağı gölü olup bir dere vasıtasıyla akarı olan ve 13120 m2 alana sahip ve en derin yeri ise 12.5 m'dir. Erimesi devam eden buzul ve kar suları ile dolmaktadır. Küçük su canlılarının yaşadığı bu göl, mavi renktedir. İkinci. göle ise Gera Zin (Zin gölü) olarak adlandırılan ikinci göl ise, Geverok yaylasının merkezinde bulunan ve halk tarafından Gera Çemê (Çeme Gölü) olarak bilinen gölün 1.2 km güneybatısında bulunan bu göl, 44o 14'17 15'' Doğu ve 37o 19'44 65'' Kuzey koordinatlarında ve 3200 m yüksekliktedir. Suyutan akarı ile bir buzul yalağı gölü karakterinde olan bu göl, 21135 m2 alana sahiptir ve 16.5 m derinliğindedir. Erimesi devam eden buzul ve kar suları ile dolmaktadır. Makroskobik hiçbir canlının yaşamadığı gölün suyu, bulunduğu yerden dolayı yeşil kil renginde görünmektedir.
Yeraltı su kaynakları açısından zayıf olan bölge, yükseklerdeki buzul ve kar sularından beslenmektedir. Küresel ısınmanın sonucu olarak ortaya çıkan 3000 m.nin üzerindeki ve Türkiye'nin en önemli buzul bölgesi arasında yer alan Cilo-Sat dağlarındaki buzulların erimesi, gelecekteki felaket habercisi olarak anlaşılabilir. Bu doğal dengenin bozulması, birçok canlının yok olması ve bölgede yaşayan insan türünü gelecekte çok zor günlerin beklediğinin de habercisidir.
Arş. Gör. Mehmet Fırat
Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Zeve Kampüsü/ Van
Aşağıda yer alan fotoğrafların telif hakları Arştırmacı Mehmet Fırat' a aittir. Kendisinden izin alınmadan kopyalanamaz paylaşılamaz.
BİYOLOJİ HABERLERİ
-
Amonyum, Dünya’da Yaşamın Ortaya Çıkmasını Sağladı
-
16 Nisan, 'Dünya Biyologlar Günü'
-
Protonların Aşamalı Değişimi, ATP Sentaz Enzimi ve Mitokondriyum
-
Biyoloji Kongre Sponsorluğu
-
Dünya'da Yaşamın Nasıl Başladığının Sırrı...
-
Kazdağları Yaban Mantarları Eğitim Festivali
-
Işığın Değişmesi İle Algler
-
Trikotilomani Nedir
-
Araştırma üniversitelerinin listesi belli oldu. İşte 10 araştırma üniversitesi
-
Bilim İnsanları Tarafından Yapılan Yeni Çalışmada “Hücre İçi Saati” Bulundu
-
UCLA biyologları yaşlanmayı yavaşlatıyor, meyve sineklerinin ömrünü uzatıyor
-
Bilim insanları betalain sentezlemeyi başarmışlar. Betalain üretmenin bize faydaları nelerdir ?
-
Beyin Tanıdık Yüzleri Nasıl Ayırt Ediyor
-
Hakkâri Sat Dağlarında İki Yeni Buzul Gölü Keşfedildi
-
Her Nöron 1000’den Fazla Mutasyon Taşıyor Olabilir