Glikoproteinler ve Biyomedikal Önemi
Glikoproteinlerin saptanma, saflaştırma ve yapısal analizi için kullanılan yöntemler
Proteinler ve enzimleri saflaştırmak için kullanılan klasik yöntemler glikoproteinler için de kullanılabilir.
Glikoproteinlerin izolasyonu ve karakterizasyonu için bir çok kromatografik/elektroforetik yöntem geliştirilmiştir.
Afinite kromatografisi tek basamaklı yöntem olarak veya genel kromatografik/elektroforetik yöntemler ile birleştirilerek kullanılabilir. Bu şekilde a1-asit glikoprotein, immünglobulinler, seruloplazmin, eritropoetin gibi biyolojik önemi olan glikoproteinler saflaştırılabilir. Glikoprotein kromatografi kullanılarak saflaştırıldıktan sonra kütle spektrofotometresi ve NMR spektrofotometresi ile glikan zincirlerinin yapısı belirlenebilir. Öte yandan yaklaşık bütün glikoproteinler glikan grupları ile polimorfizm gösterirler.
Bu özellik çok sı görülür ve rekombinant DNA glikoproteinlerindeki kadar doðal olarak gözlenmiştir.
Son zamanlarda gelişmiş elektromigrasyon yöntemi (yüksek performanslı kapiller elektroforez) ve kromatografik/ elektroforetik yöntemler (iki boyutlu poliakrilamid jel elektroforezi, atışlı amperometrik belirlemeli yüksek pH anyon deðişim kromatografisi) gibi teknikler glikoproteinlerin mikroheterojenitesinin kalitatif ve kantitatif belirlenmesinde kullanılmaktadır (5).
Doğda bulunan 200 monosakkaritten sadece 8 tanesi glikoproteinlerin oligosakkarit zincirlerinde bulunur (Tablo
2) N-Asetil Nöraminik asit (NeuAc) oligosakkarit zincirlerinin ucunda Galaktoz veya N-Asetilgalaktozamine bağlı olarak bulunur. Listedeki diğer şekerler daha iç konumda yer alır. Glikoproteinlerde çoðunlukla sülfat bulunur. Gal, GalNAc veya GlcNAc’ye bağlı haldedir (4).
Lektinler
Hücreler veya hücre ve substrat arasındaki etkileşimler, spesifik reseptörleri ve onların ligandları ile ilgilidir.
Son yıllarda tanımlanan hücre yüzey reseptörleri arasında karbonhidrat baðlayıcı proteinler olan lektinler üzerinde olağanüstü bir ilgi yoðunlaşmıştır. Lektinler hücreleri aglütine veya glikokonjugatları presipite eden karbonhidrat bağlayıcı proteinlerdir. Bir grup lektinin kendileri glikoproteindir.
şekerler ile reaksiyona giren Ig’ler lektin olarak kabul edilmez. Lektinler en az iki tane şeker bağlayıcı nokta içerir. Tek şeker baðlayıcı nokta içeren proteinler hücreleri aglütine veya glikokonjugatları presipite edemezler.
Bir lektinin spesifitesi aglütinasyon veya presipitasyon yaptırıcı özelliðini en fazla inhibe eden şeker ile tanımlanır.
Enzimler, toksinler ve taşıyıcı proteinler çok sayıda şeker bağlayıcı nokta içermeleri halinde lektinler olarak sınıflandırılabilir (6).
Günümüzde yapılan çalışmaların çoğu inflamasyon ve kanser metastazı gibi patolojilerde görülen hücreler arası etkileşimlerde çeşitli hayvan lektinlerinin rolü üzerinde yoğunlaşmıştır. Glikolipidler, glikoproteinler ve proteoglikanlar ın hayvan hücrelerinin yüzeyindeki lektinler ile etkileştiği gösterilmiştir (Tablo 3). Hayvan lektinleri, çeşitli biyolojik işlemlerde önemli rol oynayan proteinler olarak tanımlanır. Bu biyolojik işlemler arasında lektinlerin glikokonjugatlara ve selektinler, sialoadhezinler (CD 22, CD 33), natural killer reseptörler (NKR-P1, CD69 ve CD94/NKG2), hiyalüronat reseptörler (CD44, RHAMM, ICAM-1), B-hücre antijeni (CD23, CD72) gibi lektin benzeri reseptörlere bağlanması sayılabilir. Ayrıca lektinlerin mannoz, mannoz 6-fosfat veya asiyaloglikoprotein için iyi bilinen reseptörlere bağlanarak bilginin hücre dışından hücre içine iletilmesinde aracılık edebileceği öne sürülmüştür (7, 8). Selektinler, plazma membranında bulunan, hücre hücre etkileşimine aracılık eden bir grup lektindir.
Enfeksiyon veya inflamasyon bölgelerinde immün hücrelerin (T lenfositler) kapiller duvar aracılığı ile kandan dokuya hareketinde rol oynarlar. Bir enfeksiyon bölgesinde, kapiller endotel hücrelerinin yüzeyinde bulunan Pselektin, dolaşan T lenfositlerin glikoproteinlerinin spesifik oligosakkaritleri ile etkileşir. Bu etkileşim T hücreler kapiller endotel hücrelerin yüzeyine yapıştığı için yavaşlar.
ıkinci bir etkileşim, plazma membranının T hücrelerindeki integrin molekülleri ve endotel hücre yüzeyindeki bir yapışma proteini arasındadır. T hücreler kapiller duvar aracılığı ile enfekte dokuların içine doğru hareket eder ve immün cevabı başlatır. Diğer iki selektin de bu işleme katılır:
Endotel hücre yüzeyindeki E-selektin ve T hücre yüzeyinde bulunan ve diğer hücredeki aynı kökenli oligosakkaritlere bağlanan L-selektin (8, 9).
Bazı mikrobiyolojik patojenler, konakçıya bakteriyel yapışmaya veya toksinlerin hücre içine girişine aracılık eden lektinlere sahiptir. Çoğu gastrik ülserden, bakterilerin sorumlu olduğuna inanılmaktadır. Helikobakter pylori, bakteriyel membran lektinleri ve gastrik epitel hücrelerinin
membran glikoproteinlerinin spesifik oligosakkaritleri arasındaki etkileşimlerle midenin iç yüzeyine yapışır. H. pylori tarafından tanınan bağlama bölgeleri arasında Leboligosakkariti (O kan grubu belirleyicisinin bir kısmı) yer alır bu gözlem, O kan grubuna sahip insanlarda gastrik ülser insidansının A ve B kan grubundakilerden çok daha fazla olduğunu açıklamaya yardım eder. Kimyasal olarak sentezlenen Leb oligosakkaritinin analogları bu tip ülserlerin tedavisinde yararlıdır. Oral yoldan verildiğinde bakteriyel lektinin bağlanma bölgeleri için gastrik glikoproteinler ile yarışarak bakteriyel yapışmayı önlerler (10).
Vibrio cholerae tarafından oluşturulan kolera toksin molekülü, bağırsaktan su emiliminden sorumlu olan intestinal hücrelere girdikten sonra diyareyi başlatır. ıntestinal epitel hücrelerinin yüzeyindeki bir membran fosfolipidi olan gangliosid GM1’in oligosakkariti aracılığı ile hedef
hücresini etkiler (8).
Glikoproteinlerin sınıflandırılması Polipeptid zincirleri ile oligosakkaritler arasındaki bağa göre sınıflandırılır (1):
· O-glikozid bağlı (O-Bağlı)
· N-glikozid bağlı (N-bağlı)
A. N-bağlı oligosakkaritler plazma ve membran proteinlerinde bulunur. Asparagin’in amid azotu ile N-asetilglukozamin arasında bir glikozilamin bağı içerir: GlcNac- Asn.
B. Polipeptidin OH yan zinciri (serin veya treonin) Nasetilgalaktozamin arasındaki O-glikozid bağı (O-Bağlı) GalNac-Ser(şr). Bir çok membran proteini ve müköz sekresyonlardaki proteinler (müsinler) O-glikozid bağlı oligosakkaritleri içerirler (11).
C. Kollajende bir glukozil-galaktoz disakkariti hidroksilizinin OH grubu ile bağlanabilir. Hidroksilizin kollajende bulunan olağan olmayan bir amino asittir. Kollajen hücrede prokollajen olarak adlandırılan bir prekürsörden sentezlenir. Prokollajenler N-bağlı glikoproteinlerdir.
Ancak proteinin olgunlaşması sırasında N-bağlı oligosakkaritleri içeren peptid parçaları çıkarılır.
Kollajende sadece O-bağlı oligosakkaritler kalır. Tendonlar gibi fibröz yapılarda daha az glikozile kollajenler bulunur.
Bazal membran gibi ağsı yapılarda yüksek derecede glikozile kollajenler bulunur (11).
D. Bir çok plazma proteininde bulunan son zamanlarda keşfedilmiş bir yapıda proteindeki serin kalıntılarına Oglikosid bağı ile bağlı tek bir GlcNac bulunur (11).
N- bağlı oligosakkaritler
Bütün N- bağlı oligosakkaritlerde 3 mannoz birimi ve 2 GlcNAc kalıntısı içeren çekirdek bir yapı bulunur. Bu çekirdek yapının ötesinde glikoproteinler birbirinden çok farklı yapılar içerir (şekil 2). Bütün N bağlı oligosakkaritler başlangıçta mannozca zengin yapılar şeklinde oluşur daha sonra farklı tipte kompleks oligosakkaritlere değişir.
Mannozca zengin oligosakkaritler sınırlı sayıda hayvan glikoproteininde bulunur. Daha çok düşük ökaryotlarda ve viral zarf glikoproteinlerinde yer alır (1, 4).
Kompleks oligosakkaritler hayvan glikoproteinlerinde bulunur. Kompleks oligosakkaritler, mannozca zengin oligosakkaritler ile aynı çekirdek yapıya sahiptir. Ancak terminal trisakkarit sırası çekirdek mannoz yapıya bağlanmış sialik asit-galaktoz-GlcNac şeklindedir. Fukoz çekirdek-te veya kompleks oligosakkaritlerde sialik asitin yerinde bulunabilir.
Bir glikoprotein aynı veya farklı yapılarda biden fazla N bağlı oligosakkarit içerebilir. Genellikle kompleks oligosakkaritler amino terminaline yakın, mannozca zengin tip oligosakkaritler karboksi terminaline yakın yerleşmiştir.
100’den fazla farklı kompleks tip oligosakkarit belirlenmiştir. Bu da kimyasal işaretleme ve tanıma olaylarında karbonhidratların farklılığını gösterir (8).
O-bağlı oligosakkaritler
Müsinlerde bulunur. Sialik asit (N asetil nöraminik asit), galaktoz ve GalNac (bazen GlcNac ve fukoz) içeren kısa, dallanmış yapılardır. Tükürükte bulunan müsin çok sayıda serin ve treonin kalıntıları içerir. Bunlar sialik asitgalaktoz-GalNac trisakkariti ile glikozile olmuştur. O-bağlı
oligosakkaritler sialik asitin varlığından dolayı negatif yüklüdür. Kümelendiklerinde veya yakınlaştıklarında birbirini iterek proteinin katlanmasını önlerler. Müsinler epitel hücrelerinin yüzeyinde koruyucu bir bariyer oluşturur, yüzeyler arasında kayganlığı sağlar ve GıS’de yiyeceklerin hareketi gibi transport olaylarını kolaylaştırır (1, 4).
Glikoproteinlerin genel yapısı
Bir glikoprotein tek bir N-bağlı oligosakkarit yapısı içerebileceği gibi birden fazla tipte oligosakkarit de içerebilir.
N-bağlı oligosakkaritler aynı yapıda veya farklı yapılarda olabilir ya da aynı zamanda O-bağlı oligosakkaritler de bulunabilir. Oligosakkarit zincirlerinin sayısı çok değişkendir, proteine ve fonksiyonuna bağlıdır (8).
Örneğin LDL reseptörü düz kas hücrelerinin ve fibroblastlar ın plazma membranında bulunur. ıki tane N-bağlı (iki antenli) kompleks zincir içerir. Membrana yakın bölgelerde O-bağlı oligosakkarit kümeleri de vardır (1).
Oligosakkaritlerin Biyosentezi
N-bağlı oligosakkaritler
N-bağlı oligosakkarit zincirlerinin bir araya gelmesi ER’da başlar. ER’un integral lipidi olan dolikol-P (Dol-P)’a GlcNac, mannoz ve glikoz tek tek eklenir, Glc3Man9GlcNac2 oluşur ve proteine transfer edilir. N bağlı oligosakkaritler için glikozilasyon kotranslasyoneldir, peptid zinciri membrana bağlı ribozom üzerinde sentezlendiği sırada oluşur. ılk GlcNac P’a eklendiğinde çekirdek yapı dolikol pirofosfat-GlcNac (Dol-PP-GlcNac) oluşur.
Kalan GlcNac 5 mannoz diğer şeker nükleotidlerinden transfer edilir ( UDP-GlcNac ve GDP-Man). Diğer 4 mannoz ve 3 glukoz lipit prekürsörlerden gelir ( Dol-P-mannoz ve Dol-P-glukoz). şekerler, Dol-P taşıyıcısına glikozil transferaz enzimleri ile transfer edilir (11).
Tamamlanan oligosakkarit Dol-PP türevinden proteinde bulunan Asn-X-Ser (şr) dizisindeki asparagin’e transfer edilir. Oligosakkarit sentezinde glikozların fonksiyonu, lipidden proteine oligosakkarit transferini hızlandırmaktır. Oligosakkaril transferaz 3 glukoz birimi içeren oligoskkaritleri transfer eder. Glukoz birimleri protein katlanmas ının hızlandırılmasında önemlidir (12).
Oligosakkarit Zincirinin ışlemlenmesi
Oligosakkarit zinciri proteine transfer edildiği sırada çeşitli glikozidazlar protein-oligosakkarit bağı üzerinde etkili olur. Glukozidaz I ve II ile uçtaki glikozlar koparılır (ER’da). Mannozidazlar mannozları uzaklaştırır. (Golgi’de) GlcNAc transferaz tarafından mannoz kalıntılarından birine GlcN-Ac eklenir. Mannozidaz II tarafından mannoz kalınt ıları 3’e indirilir, 2 GlcNAc ve 3 mannoz oluşur ve bu çekirdek oligosakkarit uzatılarak kompleks oligosakkaritler oluşturulur. Uzatma reaksiyonları GlcNAc, galaktoz, sialik asit ve fukoz’un eklenmesi ile gerçekleştirilir. Glukoz kalıntıları uzaklaştırıldığında ve protein doğru konformasyonda katlandığında bir ve daha fazla Man9GlcNAc2 oligosakkariti içeren glikoprotein ER’dan Golgi’ye taşınır (4).
O-Bağlı Oligosakkaritlerin Sentezi şeker nükleotidlerden şekerlerin basamak basamak eklenmesi ile Golgi’de gerçekleşir.
Lipit taşıyıcılar olaya katılmaz
1. UDP-GalNAc’den GalNAc proteindeki serin ve treonin kalıntılarına transfer edilir. Katalizleyen enzim
GalNAc transferazdır.
2. GalNAc-serin-(protein) galaktoz ve sialik asit için bir alıcı olarak görev yapar. Galaktoz ve sialik asit şeker nükleotidlerinden Golgi galaktozil ve sialil transferazlar ile transfer edilir ve müsindeki son trisakkarit dizisi oluşur.
3. Diğer Golgi glikozil transferazlar proteoglikan ve kollajen üzerindeki oligosakkarit biyosentez basamaklarında yer alır. 100’den fazla glikozil transferaz bir hücredeki glikokonjugat biyosentezinde görevlidir (13).
Glikoproteinlerin Oligosakkarit Zincirlerinin Fonksiyonları
N-bağlı oligosakkaritler En önemli görevleri protein katlanması sırasındadır.
ER’daki şaperon adı verilen proteinler yeni sentezlenen membran proteinlerinin doğru konformasyonda katlan malarına yardım eder. iki şaperon (calreticulin ve calnexin) yapılarında kalan tek bir glikoza sahip mannozca zengin oligosakkaritleri tanıyarak katlanmamış glikoproteine bağlanır. Bu iki şaperon lektinler gibi karbonhidrat bağlayıcı proteinler sınıfındandır. Spesifik karbonhidrat yapıları için bir tanıma ve bağlama bölgelerine sahip proteinlerdir.
Katlanma hızı şaperonlarla arttırılır.
Yanlış katlanmış ya da katlanmamış proteinler Golgi’ye normal bir şekilde transfer edilemez ve ER’da parçalanır (12).
Mannozca zengin oligosakkaritler bazı proteinleri hücredeki spesifik bölgelere hedefler Lizozomlar bir çok hücre bileşeninin hidrolizini ve dönüşümünü gerçekleştirir; proteazlar, lipazlar, glukozidazlar gibi bir çok parçalayıcı hidrolitik enzimler içerir. Lizozomal enzimlerin çoğu N-bağlı glikoprotein yapısındadır (8).
Man-6P lizozomal enzimlerin lizozoma yönlendirilmesinde bir işaret olarak kullanılır. Golgi’de Man-6P reseptörü enzimi tanır, bağlar ve lizozomlara yönlendirir.
Man-6P reseptörü hücre yüzeyinde de vardır, bu sinyali içeren ekstraselüler enzimler de endositozla alınır ve lizozomlara transfer edilir (13).
Glikoproteinlerin oligosakkarit zincirleri proteinlerin çözünürlüğünü ve stabilitesini arttırır
Çözünürlük oligosakkarit zincirleriyle arttırıldığı için hücre dışına salgılanan bir çok protein ( plazma proteinleri, maya ve mantarlardan salgılanan parçalayıcı enzimler) glikoprotein yapısındadır. Bu enzimler ısıya, deterjanlara, asitlere ve bazlara çok dayanıklıdır. Karbonhidrat grupların enzimatik olarak ayrılması stabiliteyi büyük ölçüde azaltır(4).
Tunikamisin gibi glikozilasyon inhibitörlerinin (Dol-PP-GlcAc sentezini inhibe eder) varlığında sentezlenen glikoproteinler yanlış katlanma ve işlemlenme ya da çözünürlüğünün azalması nedeniyle ER’da çöker (12).
Hem N hem de O-bağlı oligosakkarit yapıları tanıma işleminde yer alır N-bağlı glikoproteinler hayvan hücrelerinin yüzeyinde bulunur ve hücre-hücre etkileşimlerinde önemli rol oynar (4).
Bir hücre, hücre yüzeyinde tamamlayıcı hücrenin yüzeyindeki spesifik karbonhidratları bağlayan spesifik lektin gibi tanıyıcı bir protein içerebilir. Bu etkileşim fertilizasyon, inflamasyon gelişimi ve farklılaşmasında anahtarbir faktördür (4).
Fertilizasyon: Sperm, oositin plazma membranına ulaşmak için oositi saran kalın, saydam ve hücresel olmayan bir zarf olan zona pellusida’yı (ZP) aşmak zorundadır. ZP, ZP 1-3 olarak gösterilen üç tane glikoprotein içerir. Bunlardan özellikle ilginç olanı sperm için bir resept ör olarak görev yapan ve O-bağlı glikoprotein olan ZP3’dür. Sperm yüzeyinde yer alan ve galaktosil transferaz olan bir protein ZP3’ün oligosakkarit zincirleri ile etkileşir; proteazlar, hiyalüronidazlar ve sperm akrozomundaki diğer maddeler ortama salınır ve bu enzimler spermin ZP’yı aşmasına ve oositin plazma zarına ulaşmasına yardım eder.
ZP glikoproteinleri ile ilgili yapılan çalışmalar, fertilitenin düzenlenmesinde immünokontraseptif yöntemlerin planlanması için yararlı bir bakış açısı sağlamaktadır (14). ınflamasyon: Vasküler endotel hücrelerinin hasarı sonucu oluşan inflamatuar yanıt ile hasarlı dokudan sitokinler salınır ve lökositleri çeker. Bu lökositlerin kan dolaşımından çıkması ve hasarlı dokuya ulaşması gereklidir.
Bunu yapabilirler çünkü sialil Lewis - X antijen (membran glikolipid veya glikoproteinin bir bileşeni) olarak bilinen bir tetrasakkarite sahiptirler. Sialil Lewis-X antijen, endotel hücrelerinin yüzeyinde bulunan ve E-selektin olarak adlandırılan bir lektin tarafından tanınır. Selektin ve sialil Lewis-X antijen arasındaki etkileşim sonucunda lökositler damar duvarına yapışır. Lökositlerin damar duvar
ına yapışması enfeksiyonlarla mücadelede önemlidir, tehlikeli ve hayatı tehdit edici olabilir. Miyokard infarkt üsünde (MI) de lökositler arterleri tıkayabilir ve iskemiye yol açar. Bu etkileşimin önemi nedeni ile sialil Lewis-X antijen yapısını taklit eden glikomimetikler olarak bilinen yeni maddeler araştırılmaktadır. MI geçiren hastalara bu ilaçların verilmesi ile selektin bölgeleri bloke edilir, lökositlerin damar duvarına bağlanması inhibe edilir ve iskemi olasılığı azaltılır (1,15).
Glikoprotein sentezindeki anomaliler
Karbonhidrattan fakir glikoprotein sendromları(CDGSs) yeni tanımlanan, nadir görülen genetik hastalıklardandır. Bütün hastalarda multisistem patolojiler görülür ve özellikle sinir sistemi ciddi bir şekilde tutulur. Sekretuar glikoproteinler, lizozomal enzimler ve membran glikoproteinlerinin karbonhidratlarındaki eksiklik ile karakterize dört farklı hastalık belirlenmişti. Tanı serum transferrin elektroforezi ile konur. CDGS’de transferrin az miktarda sialik asit içerir ve daha yavaş göçer. Bu hastalık grubundaki temel defekt N-bağlı oligosakkaritlerin sentezinde veya işlemlenmesinde görülebilir. GlcNAc ve mannozidaz II’deki defektler belirlenmiştir (16, 17).
Glukozidaz inhibitörleri : Bir çok bitki alkaloidi glukozidaz inhibitörüdür ve enzimlerin budanmasını inhibe ederler. Castanospermin glukozidaz I ve II’ yi inhibe eder; Glc3Man9GlcNac2-protein’den glukoz ayrılmasını bloke eder. AIDS virüs zarf proteinleri gibi bir çok proteinler calnexin gibi şaperon proteinleri ile etkileşerek katlanmaya yardım ederler. Calnexin tek glukoz kalıntısı kalana dek budanan glikoprotein oligosakkaritlerine bağlanır.
Castanospermin ile glukozun çıkarılması inhibe edilirse protein doğru olarak katlanamaz. Diğer bitki alkaloidleri kompleks oligosakkarit sentezi için gereken mannozidazları inhibe eder. Swainsonine mannozidaz II’ yi inhibe eder ve sadece parsiyel kompleks zincir içeren oligosakkaritler oluşur (18).
I-hücre hastalığı (mukolipidosis II) ve pseudo-Hurler polidistrofi (mukolipidosis III) nadir görülen herediter hastalıklardandır. Lizozomal enzimlerin lizozomlara hedeflenmesindeki eksikliğe bağlıdır. GlcNAc-1-P transferaz lizozomal enzimlerde hedefleyici sinyal (N-bağlı oligosakkaritler üzerindeki Man-6-P kalıntıları) bulunmaz ve hücrelerden salgılandıktan sonra lizozomlara gidemezler.
Bu hastalardaki fibroblastlarda koyu inklüzyon cisimleri bulunur (I-cell). Lizozomlar sindirilemeyen maddelerle dolar ve bebeklikte ölüme yol açar (19).
Glikoptein yıkımındaki anomaliler
Glikoproteinlerin oligosakkaritleri lizozomlarda zincirlerdeki spesifik terminal şeker kalıntılarını uzaklaştıran exoglukozidazlar (endo-b-D-Nac-glikozaminidaz ve aspartil glikozaminidaz) tarafından yıkılır. Bu enzimlerin her biri için lizozomal enzim defektleri söz konusudur. Bu durumda dokularda ve idrarda hidrolize edilmemiş karbonhidrat parçaları birikir (20, 21).
KAYNAKLAR
1. Elbein A. Complex Carbohydrates: Glycoproteins. In : Crowe L ed. Medical Biochemistry Bynes. Dominiczak Basildon, England: Mosby Publishing. 1999: 308-17.
2. Gahmberg CG, Tolvanen M. Why mammalian cell surface proteins are glycoproteins. Trends Biochem Sci 1996; 21: 308-11.
3. Biological roles of oligosaccharides: All of şe şeories are correct. Glycobiology 1993; 3: 97-130.
4. Kobata A. Structures and functions of şe sugar chains of glycoproteins. Eur. J. Biochem 1992; 209: 483-501.
5. Kishino S, Miyazaki K. Separation meşods for glycoprotein analysis and preparation. J Chromatogr B Biomed Sci Appl 1997; 699:371-81.
6. Hong M, Cassely A, Mechref Y, Novotny MV. Sugar-lectin interactions investigated şrough affinity capillary electrophoresis. J Chromatogr B Biomed Sci Appl. 2001; 752(2):207-16.
7. Herbert E. Endogenous lectins as cell surface transducers. Biosci Rep 2000; 20(4): 213-37.
8. Nelson DL, Michael MC. Carbohydrates and Glycobiology. In: Ryan M ed. Lehninger Principles of Biochemistry. United States of America: Wort Publishers. 2000: 293-324.
9. McEver RP, Moore KL, Cummings RD. Leucocyte trafficking mediated by selectin-carbohydrate interactions. J. Biol. Chem 1995; 270: 11, 025-11, 028.
10.Boren T, Normark S, Falk P. Helicobacter pylori: Molecular basis for host recognition and bacterial adherence. Trends. Microbial 1994; 2: 221-28.
11.Lennarz WJ: şe Biochemistry of Glycoproteins and Proteoglycans. Plenum Press, 1980.
12.Opdenakker G, Rudd P, Ponting C, Dweek R. Concepts and principles glycobiology. FASEB J. 1993; 7: 1330-7.
13.Meynial-Salles I, Combes D. In vitro glycosylation of proteins : an enzymatic approach. J Biotechnol 1996; 46: 1-14.
14.Hedrick JL. Comparative structural and antigenic properties of zona pellucida glycoproteins. J Reprod Fertill Suppl 1996; 50: 9-17.
15.Hoke D, Mebius RE, Dybdal N, Dowbenko D, Gribling P, Kyle C, Baumhueter S, Watson SR. Selective modulation of şe expression of L-selectin ligands by an immune response. Curr Biol, 1995;
(6):670-8.
16.Parodi AJ. Reglucosylation of glycoproteins and quality control of glycoprotein folding in şe endoplasmic reticulum of yeast cells. Bim Biophys Acta 1999; 1426: 287-95.
17.Krasnewich D, Gahl WA. Carbonhydrate-deficient glycoprotein syndrome. Adv Pediatr 1997 ; 44 : 109-40.
18.Kaushal GP ; Elbein AD. Glycosidase inhibitors in study of glycoconjugates. Department of Biochemistry and Molecular Biology, University of Arkansas for Medical Sciences, Little Rock 72205.
Meşods Enzymol. 1994; 230 :316-29.
19.Glickman JN, Morton PA, Slot JW, Kornfeld S, Geuze HJ. şe biogenesis of şe MHC class II compartment in human I-cell disease B lymphoblasts. J Cell Biol. 1996; 132(5):769-85.
20.Schachter H, Jeaken J. Carbonhydrate-deficient glycoprotein syndrome type II. Biochim Biophys Acta 1999 ; 1455(2-3) : 179-92.
21.Freeze HH. Disorders in protein glycosylation and potential şera
Yrd.Doç.Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi Düzce Tıp Fakültesi Biyokimya ve Klinik Biyokimya AD, DÜZCE
Özlem YAVUZ
Biyokimya
-
Serum Enzimlerini Tayin Yöntemleri
-
Fosfatazlar (Alkali fosfataz= ALP)
-
Transferazlar
-
Transaminazlar
-
Enzimlerin Görev, İşlev ve Özellikleri - Enzimlerin İsimlendirilmesi
-
Kanda Bilirubin
-
Serum Proteinleri
-
Fosfolipidler
-
Trigliseridler
-
Kolesterol Nedir?
-
Kan Lipitleri Nelerdir?
-
Kan Şekeri Nedir?
-
Araşidonik Asit (ARA) Nedir?
-
Lizozim enzimleri
-
Lizozim: İlk Antibiyotik