GENEL PARAZİTOLOJİ
Latince Para: Yanında, Sitos; Beslenme, Logos: Bilim, sözcüklerinden oluşan Parazitoloji bir canlının zararına yaşamaya denir.Medikal parazitoloji ; protozoonlar,helmintler ve artropodları inceler. Bunlardan protozoonlar, canlılar aleminde Protista aleminin yüksek protistler grubunda bulunurlar.
Canlılar hücre yapılarına göre prokaryot ve ökaryot olmak üzere iki tiptedirler. Buna göre nükleus zarı bulunmayan, DNA'sı tek zincir halinde olan, mitokondri içermeyen hücrelere prokaryot hücre denmektedir. Basit protistler denen bakteriler ve mavi-yeşil algler prokaryot hücrelerdir. Nukleuslarında belirgin bir zar bulunan, en az üç kromozomları olan ve sitoplazmalarında mitokondri bulunan ökaryot hücre yapışma sahip protistlere ise yüksek protistler denir. Protozoonlar, mantarlar, kırmızı, yeşil ve kahverengi algler yüksek protistlerdir.
Parazit, diğer bir canlının üzerinde veya içinde onun zararına olarak yaşayan canlıdır.
Parazit bu şekilde kendini korur ve besinini sağlar. Parazitin üzerine adapte olduğu canlıya KONAK denir. Parazitolojinin konusu olan protozoonları protozooloji, helmintleri helmintoloji, artropodları entomoloji bilim dalları incelemektedir.
Doğadaki canlılar arasındaki ilişkiler yalnızca parazitlikten ibaret değildir. Farklı canlıların birlikte yaşamasına simbiyoz denir.
Simbiyoz yaşamın 3 çeşidi vardır:
1) Mutualismus: Birlikte yaşayan 2 canlı birbirlerine karşılıklı yarar sağlarlar. Buna örnek olarak geviş getirenlerin rumeninde yaşayan kirpikli(ciliata)ler verilebilir. Bu canlılar, konağın yediği sellülozu, salgıladıkları sellülaz ve sellobiyoz adlı enzimleri ile parçalayarak sindirirler ve çoğalırlar. Çok hızlı çoğalma yeteneğinde olan bu protozoonlar ortalama 24 saat yaşar ve bu süre sonunda ölürler.
Ölen bu canlıların vücutlarındaki azot ve glikojen konak tarafından sindirilmekte ve konak canlı, gereksinimi olan total nitrojenin yaklaşık. 1/5'ini bu yolla temin etmektedir.
2) Kommensalismus : Birlikte yaşayan canlılardan biri, diğerinin besin artıkları ile beslenmekte, ancak diğerine zarar veya yarar sağlamamaktadır.Örnek olarak insan kalın barsağında yaşayan Entamoeba coli gösterilebilir.
3) Parasitismus: Küçük bir canlının, daha büyük bir canlı üzerinde veya içinde bu canlıya zarar vererek yaşamasıdır. Örnek insan ince barsağında yaşayan Ancylostoma duodenale kan emerek yaşar ve konak canlıya zarar verir.
Canlı organizmaların cansız maddeler üzerinde yasayarak gelişmesi olayına saprofit'lik denir.
Parazitin konağa gereksinmesine göre:
1) Zorunlu (Obligatuvar) Parazitlik: Bir canlının, yaşamının bir böümünü veya tamamını konakta yaşaması halidir, örnek; Ascaris
2) Fakültatif Parazitlik: Serbest olarak yaşayabilen bir canlının, yaşaması veya evrimi için gerekli olmadığı halde parazit yaşaması halidir.Örnek: Myiasis. Bu hastalıkta, doğada serbest yaşayabilen karasinekler (Muşça domestica), temiz bakılmayan yaralara yumurtalarını bırakır ve yumurtadan çıkan larvalar, yarada yaşayıp gelişebilirler.
3) Aksidental Parazitlik: Gerçekte serbest yaşayan canlının konağa tesadüfen yerleşip hastalık oluşturmasıdır. Örnek myiasis.
Parazitlerin konakta yaşadıkları süreye göre
1) Geçici Parazitlik: Parazitin beslenmek, ya da herhangi bir şekilde faydalanmak üzere, bir süre için konakta bulunmasıdır. Örnek: Kan emici artropodlar.
2) Kalıcı Parazitlik: Parazitin konak vücudunda uzun süre yaşamasıdır. Bu, periyodik ve devamlı olmak üzere iki türlü olur:
a) Periyodik Parazitlik: Parazitin evriminin bir döneminde konakta parazit olarak yaşamasıdır. Örnek, çengelli solucanların larvaları toprakta serbest olarak bulunur, buna karşılık erişkinleri insanda parazit yaşar. Olgunlaşmamış şekilleri parazit, erişkinleri serbest yaşayan canlılar da vardır ki bunlara protelien parazit adı verilir, örnek: Myiasis etkenlerinden Gastrophyius equi ve Hypoderma bovis'in larvaları at ve sığırlarda parazitlik yaparlar.
b) Devamlı Parazitlik: Parazitin yaşamı boyunca parazit olarak yaşamasıdır. Örnek: Bit ve uyuz böceği.
Parazitin yerleştiği organ ve konağa göre:
1) Özel (Spesifik) Parazitlik: Parazitin belli bir konağın belli organlarında parazitlik yapmasıdır. Örnek Taenia saginata, Ancylostoma duodenale insan ince barsağında yaşayan özel parazitlerdir.
2) Gezici (Erratik) Parazitlik: Parazitin her zaman bulunduğu dokudan veya boşluktan başka bir yerde bulunmasıdır. Örnek olarak Ascaric lumbricoides'in ince barsaklar yerine safra yolları, mide, karaciğer ve diğer organlarda bulunması verilebilir.
3) Şaşkın (Egare) Parazitlik: Parazitin kendisi için konak olan türden farklı türde bir canlıda bulunmasıdır. Örnek Fasciola hepatica koyun paraziti olan bir trematoddur. Ancak bazen insanda da bulunabilir.
Canlılar çoğalmaları ve büyümeleri esnasında morfolojik ve fizyolojik değişikliklere uğrarlar.Değişikliklerin tümüne evrim denir. Bazı parazitlerin evrimlerini tamamlamaları için bir konak yeterlidir. Bunlara monoksen parazitler adı verilir. Örnek: A. lumbricoides. Bazı parazitlerin evrimlerini tamamlıyabilmeleri için ayrı ayrı ve biri diğerinden farklı konaklara gereksinmesi vardır. Bu parazitlere Heteroksen Parazitler adı verilir. Bu parazitlerde 2 çeşit konak vardır:
1-Son konak (kesin konak): Parazitin olgun hali yani genita organları faaliyette bulunan veya eşeyli üreyen şeklini barındıran konaktır.
2- Arakonak: Parazitin larva şeklidir, yani henüz erişkin hale gelmemiş şekillerinin yaşadığı konaktır.
Vektör bir omurgalıdan diğer omurgalılara parazit taşıyan artropod veya omurgasız hayvana denir.
Biyolojik vektör:Vektör parazitin aynı zamanda ara konağı ise denir
Mekanik vektör :Paraziti vücudunun dış yüzeyi ile taşır ve bulaştırır.
PARAZİTLERDE ÜREME VE ÇOĞALMA
Üç gruba ayrırarak incelenir.
A. Protozoonlar: Ökaryot hücreye sahip yüksek protistlerdir.
1-Aksüel üreme:
a) İkiye bölünme : Ana hücrenin 2 ye ayrılması ve 2 yavru hücre oluşturmasıdır
b) Tomurcuklanma : Ana hücrede olan küçük bir çıkıntıdan yeni bir yavru oluşmasıdır.
c) Şizogoni : Bir çok bölümlere ayrılan çekirdeğin etrafına protoplazma çevrilerekyeni bireyler oluşmasıdır.
2-Seksüel üreme:
a) Sporogoni : Erkek ve dişi bireyin (mikro ve makrogametosit, mikro ve makrogamet) birleşmesiyle zigot oluşması ve daha sonra bunun bölünmesidir.
b) Konjugasyon : İki bireyin genetik materyel alışverişidir.
B. Helmintler: Helmintler vücut yapılarına göre 4 gruba ayrılırlar:
1-Trematodlar: Tek halkadan oluşan yassı helmintlerdir. Şistozomalar dışındaki bütün türler hermafrodittirAyrıca trematodların larva şekillerinde pedogenesis adı verilen tomurcuklanma ile üreme şekli de vardır. Yumurtadan çıkan parazite miracidium adı verilir. Bu mirasidyum ara konağa girer ve orada Sporokist haline döner. Bu kistin içindeki tomurcuklanma işlevi sonucu bir tek yumurtadan çok sayıda larva oluşur.
2- Cestodlar: Vücutları enaz 3 segmentten oluşan yassı helmintler olan sestodlar, seksüel sıralı hermafroditizmle çoğalırlar. Ayrıca tomurcuklanma ile boyun bölgesinden yeni halkalar oluşur
3- Nematodlar: Eşeyli üremedir. Erkek ve dişi ayrı bireylerdir ve yaşamları boyunca aynı cinsiyette kalırlar. Hepsinin evriminde 3 şekildedir.
a-Yumurta
b- Larva
c- Erişkin şekildir.
4- Annelidalar: Sülük adıyla tanınan parazitlerdir. Gerçek hermafrodittirler.
C. Arthropodlar: Eklem bacaklılar adıyla tanımlanan hayvanlardır. Erkek ve dişileri ayrı bireylerdir.
PARAZİT ENFEKSİYONLARININ BULAŞMA ARAÇLARI
1- Besinler: Kirli besinler parazitlerin kist. yumurta ve larvalarım taşırlar.
2-Su: içme sularına pis suların karışması.
3- Toprak: Parazitler toprağa değen çıplak deriden girebilirler.
4- Deri: Parazitler vücudun çıplak kısımlarından ve eller aracılığı ile ağızdan girerler.
5- Eşya ve aletler: Çamaşırlar, yatak takımları,özellikle çocuklarda oyuncaklarla
6-Arthropodlar: Bu iki yolla olur:
a) Mekanik Bulaşma: Taşıma yolu ile (karasinek).
b) Biyolojik Bulaşma: Konak olan artropodun kan emerken bulaştırır.
PARAZİTLERİN PATOJEN ETKİLERİ
1-Soyucu ve sömürücü etki: Parazitler gereksinmeleri olan besini, bulundukları organdan, barsak boşluğu, hücre veya dokudan veya kandan sağlarlar.
2-Toksik etki: Parazitlerin endo ve ekzo toksinleri, hücre ve dokularda etkisini gösterir. Çeşitli parazitler kanın pıhtılaşmasını durduran. eritrositleri eriten, eozinofili ve lökositoza neden olan çeşitli kimyasal maddeler salgılarlar.
3-Travmatik etki: Parazitlerin kendileri veya yumurtalarının çeşitli organelleri travmatik etki yaparlar. Çeşitli ağız organelleri, artropod'ların hortumları, dikenli yumurtası olan trematod'lar devamlı olarak dokularda yırtılmalara ve kanamalara sebep olurlar. Böyle durumlarda özellikle barsak boşluğunda yaralar oluşur, floraya dahil mikroorganizmler vücut içine girebilirler .
4-Mekanik etki: Parazitler çeşitli organlar üzerinde basınç ve tıkama gibi mekanik etkiler yaparlar. Örneğin, barsakta bir araya gelerek yumak oluşturan ascarisler barsaklarda tıkanmaya yol açabildikleri gibi Ductus choledocus'a girerek safranın barsağa akmasına engel olabilirler.
5-İrritatif (tahriş edici) etki:Organizmaya yabancı cisimlerin yaptıkları reaksiyonlara benzer. Parazitin etrafında iltihap reaksiyonu oluşur. Bu reaksiyon hayati önemi olan bir organda ise kötü sonuçlar doğurabilir. Örneğin Entamoeba histolyctica karaciğerde veya beyin dokusunda abse veya meningoansefalit iltihabi olaylara neden olur ve ölüme kadar yol açabilir.
6-Litik ve allerjik etki: Bazı parazitlerin kollagenaz, mukopolisakkaridaz, proteinaz gibi enzimleri vardır ve bu enzimlerle dokularda erimeye neden olurlar. Allerjik etki ise parazitin kendi vücuduna karşı veya onun salgılarına karşı oluşan reaksiyon sonucu oluşur.
KONAKLARIN-PARAZİTLERE KARŞI GÖSTERDİĞİ REAKSİYONLAR
Konak, vücuduna giren parazite karşı çeşitli reaksiyonlarla cevap verir. Bu cevap 2 gurupta incelenir:
A- Fonksiyonel reaksiyonlar:
1-Semptomatoloji, klinik
2-İmmun cevap (bağışıklık, anafilaksi, allerji)
B- Somatik reaksiyonlar:
1-Hücresel reaksiyonlar(fagositoz)
2-Dokusal reaksiyonlar (iltihap, metaplazi, hiperplazi, neoplazi)
PARAZİT HASTALIKLARINA KARŞI DİRENÇ
Parazitlere karşı biri doğal bağışıklık ve sonradan kazanılmış bağışıklık olmak üzere 2 türlü direnç oluşur.
1-Doğal direnç: insan ve bazı hayvan türlerinin çeşitli parazitlere karşı direnci vardır, örnek, insan kuş malaryasına dirençlidir. Bu tip dirençte konağın, o parazit veya onun ürünleri ile önceden teması olmaz.
Doğal direncin oluşumunda rol oynayan faktörler ;
a) Vücudu örten deri ve mukozalar: Parazitin vücut içine girmesine engel olabilecek yapıya sahiptirler.Midedeki asit salgısı bir çok parazitin ölmesine neden olacak güçtedir ve bu nedenle hastalık oluşmasını engeller, örneğin, E histolytica'nın trofozoit şekilleri mide suyunda harabolur ve hastalık oluşmaz. Ancak bazı parazitlerin buna karşı savunması vardır ve kist şekilleri mide suyundan etkilenmez.
b) Kan ve vücut sıvılarının parazit öldürücü etkisi: Kanda bulunan non-spesifik savunma maddeleri ve fagositler parazitleri tahribederek hastalık yapmalarım engellerler.
c) Vücut ısısı: Bazı parazitler belli sıcaklıktaki vücut ısılarında yaşayabilirler
d) Beslenme tarzı: Proteinden zengin besinlerle beslenenlerde antikor oluşumu kolay olmakta ve kişinin direnci artmaktadır.
e) Hormonlar: Bazı hormonların azlığı veya fazlalığı yani hormonal dengenin bozulması konağın direncinin kırmakta ve hastalık oluşmasını kolaylaştırmaktadır, örnek, Diabetes mellitus enfeksiyonlara direnci azaltmakta,bunun sonucu kolayca enfeksiyon oluşmakta ve oluşan enfeksiyon çok güç iyileşmektedir. Ayrıca açlık, aşırı yorgunluk, başka hastalıklar ve psikolojik nedenler, doğal direncin düşmesine ve parazitlerin kolayca yerleşmesine neden olur.
2-Kazanılmış bağışıklık:
Konağın daha önce parazitin kendisi veya onun ürünleri ile karşılaşması sonucu ortaya çıkan bir dirençtir. Burada parazite karşı antikorların ve hücresel cevap oluşur.
Bu, 2 yolla olur:
A. Aktif Bağışıklık
Konağın kendisinin oluşturduğu bağışıklıktır. Bu tür bağışıklık yavaş yavaş oluşmakta ve uzun süre devam etmektedir.Geçirilen enfeksiyonlar veya aşılamalarla elde edilir. Paraziter enfeksiyonlarda aktif bağışıklık 2 türlü oluşmaktadır:
a) Reenfeksiyona karşı bağışıklık; konağın bir enfeksiyonu geçirdikten sonra aynı türdeki parazit enfeksiyonuna karşı dayanıklılığıdır. Örnek, şark çıbanı çıkaranlar hastalık iyileştikten sonra bir daha aynı hastalığa yakalanmazlar.
b) Süperenfeksiyona karşı bağışıklık (premunisyon bağışıklığı); konağın vücudunda enfeksiyon devam ettiği sürece aynı parazit türüyle tekrar enfekte olmamasıdır. Örnek, insan sıtma hastalığına yakalandığında, plasmodium vücutta bulunduğu sürece bir başka plasmodium ile enfeksiyona dirençlidir.
B. Pasif Bağışıklık
Başka bir tür canlının vücudunda oluşmuş olan antikorların hastaya veya hastalanması muhtemel kişiye verilmesidir. Hızla oluşur, fakat 2-3 haftada etkisiz hale gelir. Anneden fötusa plasenta yoluyla veya emzirme sırasında sütle geçen antikorlar bebeği bir süre enfeksiyonlardan korurlar.
PARAZİT ENFEKSİYONLARINDA KLİNİK BELİRTİLER
Bir parazitin hastalık belirtisi gösterebilmesi o parazitin türüne, vücuda giriş yerine, vücut içinde ve dokulardaki göç durumuna, yerleştiği sisteme veya organa, dokularda meydana getirdiği patolojik bozukluklara bağlıdır.Genel olarak her parazit hastalığında hastalık belirtilerinin ortaya çıkması için az veya çok, bir sürenin geçmesi gereklidir ki buna kuluçka (enkübasyon) dönemi denir.Parazitozlarda hastalık belirtileri genel belirtiler ve lokal belirtiler olmak üzere 2 grupta incelenir:
1-Genel Belirtiler:
a) Ateş yükselmesi,
b) Nabız değişiklikleri,
c) Sinir sistemi bozuklukları: Baş dönmesi, kusma, hıçkırık, baş, bel ağrıları, uyuklama veya uykusuzluk, çırpınmalar, sayıklamalar şeklinde görülebilir.
d) Deri ve mukozalarda döküntüler: özellikle sistemik hastalık yapan parazitler olmak üzere, çeşitli parazitozlarda, deri ve mukozalarda bir çok lezyon oluşur ve bunlar bazan hastalığın tanısında çok yararlı bilgiler verirler. Bu lezyonlar makul, papül, tüberkül, ürtiker, nodul, vezikül, bul, püstül, keratoz ve hiperkeratoz, kabuk, yara, ülser şeklinde olabilir.
e) Kan değişiklikleri: Kandaki değişiklikler, parazitlerin kan yapıcı dokulara etkisi sonucu kan elemanlarında veya serumda bileşim değişikliklerine neden olabilirler.
2-Lokal belirtiler: Parazitin yerleştiği sistem veya organa göre ortaya çıkar. Örneğin, sindirim, ürogenital, solunum sistemleri ile ilgili belirtiler görülebilir.
PARAZİTOZLARDA TANI
Parazitozların tanısında klinik belirtiler yalnız başına yeterli değildir. Çünkü bu belirtiler birçok diğer hastalıkta da görülebilir. Bu nedenle hastalığın etkeni olan parazitin veya onun evrim dönemlerinden birinin görülmesi önemlidir. Bunun saptanamadığı vakalarda ise indirekt tanı yöntemlerine başvurulur. Ayrıca mümkün olduğu durumda parazitin kültürü yapılarak etkenin izolasyonuna çalışılır.
A. Hastalık etkenini veya onun evrim dönemlerinden birinin görülmesi amacıyla kullanılan yöntemler ve muayene maddeleri şunlardır:
1-Kan
2-Dışkı
3-İdrar:
4- Deri kazıntısı:
5-Vagina salgısı
6-Doku sıvılan
7-Ponksiyon sıvıları
8-Balgam
9-Duodenum salgısı
10-Biyopsi materyeli
11-Otopsi materyeli
B. Yukarda sayılan materyel, uygun olgularda kültür ortamlarına ekilir ve parazitin izolasyonuna çalışılır.
C. Serolojik yöntemlerle tanı konulabilir.
D. Deri testleri: Geç aşırı duyarlılık esasına dayanan testlerdir.
Parazitoloji
-
Parazitizm tipleri nelerdir ?
-
Parazitlerin vücuda giriş yolları nelerdir?
-
Parazitlerin bulaşma yolları nelerdir ?
-
Parazitliğin (parasitismus’un) çeşitleri
-
TATARCIK MÜCADELESİ
-
Tatarcıkların Biyoekolojisi Üzerine Bilgiler
-
Tatarcıkların Genel Entomolojik Özellikleri
-
Türkiye'de Bulunan Tatarcık Türleri
-
Leishmania ve sağlık açısında önemi
-
TATARCIKLAR ÜZERİNE GENEL BİLGİLER
-
Parazit Vektör Ekolojisi ve İlişkili Faktörler
-
Türkiye'de sıtmanın durumu
-
Avrupa'da sıtmanın durumu
-
Sıtmanın biyolojisi ve epidemiyolojisi
-
Sivrisineklerin Sağlık Açısından Önemi