BÖBREK ÜSTÜ BEZLERİ (ADRENAL BEZLER, SUPRARENAL BEZLER)
Her bir böbreğin üst kutbuna birer adet olarak yerleşen, yağ doku içine gömülmüş suprarenal ya da adrenal bezler kabaca piramit şekilli yassılaşmış organlardır. Her biri 5 cm. uzunluğunda, 3 cm. genişliğinde ve 1 cm’den daha az kalınlıkta ve 7-10 gr. ağırlıktadır. Adrenal bezler steroid hormonları ve kateşolaminleri salgılarlar.
Organın arterior yüzeyinde içeri doğru çöküntü şeklinde hilum görülür. Taze bir organın enine kesitinde iki bölge ayırt edilir:
1- Korteks (Substantia corticalis): Dışta yer alır. Bunun da en dış kısmı lipidlerin varlığından dolayı sarımsı renkte görülür.
2- Medulla (Substantia medullaris): En iç kısımda bulunan kırmızımsı-kahverengi bölgedir.
Bu iki bölge farklı yapı, gelişim ve fonksiyonel özelliklerinden dolayı birbirlerinden belirgin şekilde ayrılmışlardır. Korteks mezodermden, medulla ise ektoderm (nöral krest) den gelişir. Alçak vertebralılarda bu iki doku tek bir organ şeklinde birleşmemiştir.
Her bez bağ dokusundan yapılmış kuvvetli bir kapsül ile sarılıdır. Başlıca retiküler liflerden meydana gelmiş olan trabekülalar kapsülden köken alarak korteks içerisine radyal şekilde sokulur. Kapillerler, lenf damarları ve sinir lifleri kapsül ve trabekülalar içinde seyrederek bez içerisine girerler.
Korteks
Organın ¾’ünü oluşturur. Burada stroma az miktardadır. Bu nedenle sık hücreli bir yapı gösterir. Hücreler küme ve kordonlar şeklinde düzenlenmişlerdir. Bezin esas bölümü olan korteks hücrelerin dizilimine göre üç subtabakaya ayrılmıştır.
1- Zona Glomeruloza, en dıştaki ince tabaka,
2- Zona Fasikülata, ortadaki kalın tabaka,
3- Zona Retikülaris, en içteki medulla ile direkt ilişkili tabaka.
Bu tabakalar arasında belirgin bir sınır yoktur.
1- Zona Glomeruloza: İnce bir tabaka şeklinde en dışta bulunan ve total kortikal hacmin % 13’ini oluşturan zona glomeruloza, ovoid gruplar halinde düzenlenmiş prizmatik epitelyal hücrelerden meydana gelmiştir. Normalde bu hücre gruplarının merkezi yerinde lümen bulunmaz. Hücre grupları arasında sinusoidal kan kapillerleri görülür. Hücrelerin koyu boyanan çekirdekleri bir ya da iki çekirdekcik içerir. Sitoplazmaları genellikle asidofil olmasına rağmen bazen bazofil materyal ve birkaç lipid damlacığı da içerirler. Bu hücreler sodyum, potasyum homeostasizi ve su dengesini sağlayan mineralokortikoidleri salgılarlar. Esas olarak salgılanan aldosteron ise; böbrek distal tübülü, gastrik mukoza, tükrük bezleri ve ter bezlerinde sodyum resorbsiyonu ve potasyum atılımında rol oynar. Zona glomerulosa renin-angiotensin-aldosteron sisteminin feedback kontrolü altındadır. Böbrekte jukstaglomerular hücreler düşük kan basıncı veya düşük kan sodyum seviyesine cevap olarak renin salgılar. Renin; Angiotensinojeni Angiotensin I’e dönüştürür. Angiotensin I de akciğerlerde angiotensin dönüştürü enzim (ACE) aracılığıyla Angiotensin II’ye dönüşür ve zona glomerulosa hücrelerinden aldosteron salınımını uyarır.
Elektron mikroskopide, zona glomerulozayı oluşturan hücrelerin karakteristik özellikleri anastomozlaşan bir ağ şeklinde görülen iyi gelişmiş agranüler endoplazmik retikülüm (SER) tübülleri içermeleridir. Ayrıca çok sayıda lamellar kristalara sahip mitokondriyonlar, iyi gelişmiş Golgi kompleksi, bol granüler endoplazmik retikülüm (GER) ve serbest ribozom sitoplazma boyunca dağılmışlardır.
2- Zona Fasikülata: Orta hatta (tabakada) total kortikal hacmin % 80’ini oluşturan zona fasikülata en kalın tabaka olup büyük, düzensiz kübik hücrelerden meydana gelmiştir. Kübik hücreler genellikle iki hücre genişliğinde uzun radyal sütunlar şeklinde düzenlenmişlerdir. Hücreler çoğunlukla iki çekirdeğe sahiptir ve çekirdekler veziküler tiptir. Bazofil olan sitoplazmada, kolesterol, yağ asitleri ve nötral yağdan oluşan lipid damlacıkları bulunur. Lipid damlacıkları zona fasikülatanın 2/3 dış kısmında bulunan hücrelerde daha fazladır. Normal histolojik metodlarla lipid eridiğinden yerlerinde vakuoller oluşur ve hücreler süngerimsi bir görünüm kazanırlar. Bu nedenle bu hücrelere bazen spongiosit adı da verilir. 1/3 iç tarafındaki hücreler nisbeten lipid materyalden yoksundur ve daha bazofildir. Bu
bölgede mitoza oldukça sık rastlanabilir. Hücreler yaygın SER, çok sayıda tübüler ve veziküler kristalı mitokondriyonlar, az miktarda GER, lizozom ve lipofüksin pigment granülleri içerirler. Plazma membranı kısa düzensiz mikrovilluslar şeklinde sinüzoidlerin subendotelyal boşluğuna uzanır. Glukoz ve yağ asiti metabolizmasını kontrol eden glukokortikoidlerin esas salınım yeridir. Glukoneogenesis ve glikogenesis regulasyonunu sağlarlar. CRH-ACTH sisteminin kontrolü altındadır.
3- Zona Retikülaris: Medulla ile direkt ilişkili korteksin en iç tabakası olan ve total kortikal hacmin % 7’sini oluşturan zona retikülariste hücreler kordonlar halindedir. Kordonlar anastomozlaşarak bir ağ meydana getirirler. Zona retikülaristeki hücrelerin esas fonksiyonu zayıf androjen ve dehidroepiandrosteron (DHEA) salgılamaktır. CRH-ACTH sisteminin kontrolü altındadır. Zona fasikülataya en yakın bulunan zona retikülaris hücreleri zona fasikülata hücrelerinden biraz farklılık gösterirler; genel olarak bu hücrelerin sitoplazmalarında daha az lipid damlacıkları bulunur, çekirdekler daha koyu boyanmıştır ve lipofuksin pigment granülleri içerirler. Medullaya yakın taraftaki zona retikülaris hücreleri boyanma özelliklerinden dolayı “açık” ve “koyu” olarak ikiye ayrılırlar. Açık hücrelerin çekirdekleri, daha yoğun boyanmış koyu hücrelerin çekirdeklerinden daha açık renge boyanır. Bu boyanma farklılıklarının önemi bilinmemektedir. Zona retikülaris hücreleri çok sayıda sekonder lizozomlar (pigment granülleri) ve diğer tabakalardakine benzer agranüler endoplazmik retikülüm içerir.
Bu şekildeki korteks sınıflandırılması hücrelerin korteksteki genel düzenlenmesine ve organizasyonuna göre yapılmıştır. Hücrelerin yapılarına göre de, korteksi 4 tabaka halinde inceleyebiliriz:
a- Dış tabaka; Z.glomerulozanın karşıtıdır.
b- 2. tabaka; Z.fasikülatanın dış 2/3’üdür ve spongiositlerden meydana gelmiştir.
c- 3. tabaka; Zona fasikülatanın 1/3 iç kısmı ve zona retikülarisin dış yarısını içeren bu tabaka lipid yönünden fakirdir.
d- 4. tabaka; Zona retikülarisin iç yarısıdır (Juxtamedullar bölge).
Bu jukstamedullar bölgeyi oluşturan hücrelerin çoğu yaşlanmış hücreler olup pigment granüllerini içerirler. Önceleri yeni hücrelerin Zona glomerulosada oluştuğu, sonradan zona fasikülataya göç ettiği ve neticede zona retikülariste dejenere oldukları düşünülürdü. Özellikle zona fasikülatanın dış bölgesinde olmak üzere bütün tabakalarda mitotik figürlerin görülmesi ve retikülarisin dışında korteks tabakalarında hücrelerin dejenerasyon göstermesi bu hipotezin doğruluğunu şüpheye düşürmektedir.
Medulla
Her ne kadar pek çok hayvan türlerinde medulla ile korteks arasındaki sınır belirgin ise de bu sınır insanlarda düzenli değildir. Medulla hücreleri ovoid ya da polihedral şekilli olup ya gruplar ya da anostomoz gösteren kısa sütunlar şeklinde düzenlenmiştir. Küme ya da sütunlar venül ve kapillerler ile çevrelenmiştir. Medulla hücreleri büyük ve vesiküler çekirdeğe sahiptir. Sitoplazmalarında ince granüller bulunur, bu granüller potasyum bikromat ile okside edildiğinde kahve rengini alırlar; bu olaya kromaffin reaksiyonu denir ve bu reaksiyonu gösteren medulla hücreleri de kromaffin (veya Pheochrome) hücreler olarak adlandırılır. Bu reaksiyonun en büyük nedeni granüllerde, kateşolaminler olan epinefrin ve noreprinefrin hormon prekürsörlerinin varlığıdır. Diğer taraftan bu granüller ferrik klorid ile boyandığında yeşil, osmik asit ile boyandığında kahve rengini alırlar. Elektron mikroskopide hücrelerin çok iyi gelişmiş granüler endoplazmik retikülüm, mitokondriyonlar ve Golgi kompleksine sahip oldukları görülür. Sempatik sinir lifleriyle taşınan impuls ile kromaffin hücrelerden kateşolamin salınır. Bu nedenle kromaffin hücreleri postsinaptik nöronlar eşdeğerdir denmesine rağmen aksonal uzantıları yoktur. Ancak kromaffin hücrelerle yapılan kültür çalışmalarda akson benzeri uzantılar ortaya çıkmıştır ve aksonal büyüme adrenal korteksten salınan glukokortikoidlerce inhibe edilebilmektedir. Sonuç olarak adrenal korteks kromaffin hücre morfolojisini etkilemekte ve nöral uzantıları engellemektedir.
Hücreler, 100-300 nm çapında çok sayıda membranla çevrili granül içerirler. Norepinefrin içeren hücrelerde granüller oldukça elektron dens bir öze sahiptirler ve ekzositozis ile salınırlar. Bu ekzositozu kromaffin hücrelerle sinaps yapan presinaptik sempatik aksonlardan salınan asetilkolin tetikler. Epinefrin prekürsörleri içeren hücrelerde ise granüller homojendir ve daha az dens boyanırlar. Kromaffin hücrelerdeki granüller katoşolaminlerin yanı sıra ATP, enkefalinler ve kromograninler de içerir. Kromograninler kateşolaminleri bağlayan ve ekzositoz sırasında hormon salınımını sağlayan proteinlerdir. Reserpine gibi ilaçlar veziküllerde kateşolaminin azalmasına neden olmaktadır.
Her bir kromaffin hücrenin bir ucunun venül, diğer ucunun da kapiller ile temasta olduğu söylenir. Medullada, kromaffin hücrelerinden başka bir miktar da sempatik ganglion hücreleri görülür. Ganglion hücrelerinin aksonal uzantıları salgı aktivitesini düzenlemek ve kan damarlarını innerve etmek üzere adrenal korteks parankimine ve innerve olan abdominal organların innerve etmek için bez dışında splenik sinirlere uzanır.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ