Böbrek Kan Akımı
Her bir böbrek direkt olarak abdominal aortadan bir dal alır. Renal arter adındaki bu damar, hilumdan girerek 3 ana dal verir. Bunlardan ikisi renal pelvisin anteriorunda, diğer biri de posteriorunda seyreder. Her ana dal, çok ender olarak tekrar dallanma gösterir. Bu ana arterler arasında ya çok az anostomozlaşma vardır ya da hiç yoktur ve her biri 3-4 medullar piramit ve bunlarla ilgili kortikal maddeyi besler. Bir ana renal arter dalının beslediği tüm bölgeye renül denir. Bu düzenlenme heminefrektomi sırasında cerrahi olarak bir veya daha çok renülün uzaklaştırılması ile kalan böbreğin korunmasına izin verir.
Hilum etrafındaki adipoz doku içerisinde, her bir ana dal interlobar arterlere dallanır. İnterlobar arterler Bertin’in renal sütunları içerisinde, komşu medullar piramitler arasında yukarı doğru seyreder, bu damarlar genellikle bir tarafta, eksentrik yerleşmiştir. Aynı zamanda böbreğin üst ve alt kutuplarında superior ve inferior piramitler ile böbrek yüzeyi arasında da interlobar arterler bulunur.
İnterlobar arterler, korteks-medulla kavşağında arkiform ya da arkuate arterler adındaki pek çok sayıda dallar verir, bunlar kendi ana damarlarından medullar piramitlerin tabanları üzerinde arkusa dik bir şekilde ayrılır ve böbrek yüzeyine paralel seyrederler. Arkiform arterlerden ayrılan dallar da kortekste periferal olarak radyal şekilde seyreder. Bunlar medullar ışınlar arasında (lobüller arasında) yerleşim gösterirler ve interlobüler arterler adını alırlar. Bunların periferal uzantıları renal kapsülün kapiller yatağına ulaşır ve burayı besler.
İntralobüler arterler yüzeye doğru ilerlerken çok sayıda yan dallar verirler. Afferent arterioller renal korpuskül glomerülünü besler, bir arteriol bir glomerülü yapar. Tek bir afferent arteriol direkt olarak bir interlobüler arterden ayrılabilir veya bir kaçı kısa, ortak bir kökten, intralobüler arter, gelişebilir. Glomerüller içinde afferent arterioller glomerüler kapillerler kümelerini yapar ve bir venüle değil bir efferent arteriole boşalır.
Efferent glomerüler arteriol aynı nefronun diğer kısımlarının büyük bölümünü beslemektedir. Fakat kortikal nefronlardaki efferent arterioller ile jukstamedullar nefronlardaki efferent arterioller arasında düzenlenme farklılıkları vardır. Kortikal nefronlardan ayrılan efferent arterioller nisbeten küçük çaplıdır ve peritübüler kapiller ağa dönüşerek kendi lokal üriniferöz tübüllerini sararlar. Jukstamedullar nefronlardan çıkan efferent arterioller daha geniş çaplıdırlar ve medulla içerisine doğru arteriolae rectae spuriae (yalancı düz arterioller) olarak uzanırlar. Arteriolae rectae veya gerçek düz arterioller, arkuat ve interlobüler arterlerden direkt olarak dallanan arterlere verilen isimdir. Bunlar glomerular kapillerlere uğramadan direkt olarak medulla içerisine doğru uzanırlar. Bu tip kapillerlerin normal böbreklerde niçin bulunduğu bugün için halen anlaşılamamıştır. Sayılarının az olması, muhtemelen önemli bir fonksiyonlarının olmadığını düşündürmektedir. Arteriolae rectae spuriae, medullada vasa recta olarak isimlendirilen ince duvarlı damarlara ayrılırlar. Bunlar kapillerlerden daha geniştirler. Justamedullar nefronların efferent arteriolleri ile birlikte medulladaki intertübüler kapiller ağı beslerler.
Medullada, vasa recta Henle kulpuna paralel demetler şeklinde yerleşmiştir. Değişik seviyelerde Henle kulpunda olduğu gibi saç tokası şeklinde kıvrılırlar ve kortikomedullar kavşağa doğru dönerler. Bunlarla birlikte inen arteryel ve çıkan venöz kollar birbirine çok yakın ve paralel şekilde yerleşmişlerdir. İnen damarlar kıvrılarak kortekse doğru geri dönerler, demetler daha da küçülür, bu damarlar bütün olarak vasküler demet veya rete mirabile ismini alırlar. Retenin arteriyel kolları, venöz kollardan daha küçük çaplıdır ve arteriyel kollar tip I (devamlılık gösteren) endotele sahiptir. Buna karşın venöz kollar tip II (pencereli tip) edotel ile döşelidir. Bu damarların yapıları ve birbirlerine çok yakın yerleşimli olmaları sonucunda inen ve çıkan kollar arasında diffüze olabilen maddelerin hızlı değişimi vardır. Dolayısıyla vasa rectanın madde değişim sisteminde oldukça etkili bir fonksiyona sahip olduğu görülmektedir.
Venöz drenaj arteryel akıma benzer bir düzenlenme gösterir, fakat şüphesiz glomerulusta ve onunu arteriollerinde venöz oluşumlar yoktur. Kapillerler, korteksin dış kısımlarında küçük stellate venüllere açılır, bunlar da sonradan birleşerek yıldız şeklindeki interlobüler venleri oluştururlar. İnterlobüler venler, interlobüler arterler ile birlikte medullaya doğru ilerlerler, bu arada korteksin bütün seviyelerinden dallar alırlar. Kortekste bunlar birleşerek arkuate ya da arkiform venleri oluştururlar. İnterlobar venler hiluma doğru seyreder ve sonunda birleşerek renal veni oluşturur. Renal ven inferior vena kavaya drene olur. Fizyolojik olarak kortekse olan kan akımı medulladan daha fazladır. Fakat sempatik sinir uyarıları sonucunda bu kan akıma büyük oranda azalabilir. Stres altında korteksteki kan akımı hemen hemen durur ve korteks soluk renkli ve iskemik hale dönüşür. Kan akımı jukstamedullar nefronlara yönelir, buradan vasa rectalara ve daha sonra da interlobüler ve arkuat venler ile renal vene drene edilir.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ