Biyoçeşitliliğin Önemi
Dünyada yaşamın varlığı ciddi bir şekilde kriz altındadır. Biyoçeşitliliğin önemi hakkında farkındalığın olmaması, incelenecek en önemli sorunlardan biridir.
Niçin biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkıda bulunmanız gerektiğini merak ediyor musunuz? İşte böyle düşünmeniz bile biz için yeterli bir sebeptir.
Çoğumuzun bu gerçeği bilmesi gerekir; 'biyolojik çeşitlilik', gezegendeki diğer yaşam biçimleri için olduğu kadar insanlar içinde çok önemlidir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, biyoçeşitliliğin önemi hakkında farkındalık yaratmak amacıyla 2010 yılını 'Uluslararası Biyoçeşitlilik Yılı' ilan etti. BM Genel Kurulu, 22 Aralık 2010'da, 2011-2020 yılını "Birleşmiş Milletler Biyoçeşitlilik On Yıl Vadisi" ilan eden yeni bir kararı (65/161) onayladı. BM, biyoçeşitliliğin korunmasını teşvik etmek için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışırken, insanoğlu biyoçeşitliliğin önemi ve koruması için hiç endişe duymuyor. Doğal kaynakların hızla tüketilmesi ve bereketli toprakların hızlı bir şekilde kirletilmesi bu gerçeği açıkça göstermektedir.
Nüfusun artması, kaynak tüketiminde hızlı bir artışa sebep olmuştur. Bu durum da gezegenimizin biyolojik çeşitliliğine zarar vermeye başlamıştır. Son yıllarda "biyoçeşitliliğin korunması", Birleşmiş Milletler için en önemli çevre konularından biri haline geldi ve bu da 'Uluslararası Biyoçeşitlilik Yılı' gibi önlemleri hazırlıklara yol açtı. Çevreyi kurtarmak için, çevre korumaya yönelik ilk adım doğrudan ya da dolaylı olarak hayatımızda farkındalık yaratmaktır; bunun için insanların derin uykudan uyanma eğiliminde olduğunu düşünerek biraz zamana ihtiyacıdır. Unutmayın 'Tehdit' her zaman bizim kapımızda bekliyor olacaktır.
Biyoçeşitlilik Neden Önemlidir?
Biyolojide "biyolojik çeşitlilik" bir bölgenin genleri, türleri ve ekosistemlerinin bütünlüğü" olarak tanımlanır. Basitçe söylemek gerekirse, orada bulunan tüm canlı organizmaları içeren belirli bir ekosistemdeki yaşam formlarının varyasyonudur. "Ekosistem" terimi, bulunduğunuz bölgedeki küçük bir ormanlık alanları ve ya bölgeyi içine alabildiği gibi dünyayı bir bütün olarak içine alabildiği için geniş bir tanımlamadır. Gezegenimizin biyoçeşitliliği, milyonlarca flora ve fauna türünden oluşur. Bununla birlikte, bu türlerin dağılımı oldukça düzensizdir. Büyük konsantrasyonlar çoğunlukla tropik bölgelerde ve en az olarak da kutuplarda görülür.
Amazon yağmur ormanları
Yalnız Amazon yağmur ormanı, bir milyondan fazla bitki ve hayvan türünü bünyesinde barındırır. Amazon ormanı veya Amazonlar olarak da bilinen bu yağmur ormanları, 1,4 milyar dönümlük bir alan boyunca uzanır ve gezegendeki toplam tropik ormanların yarısını oluşturur. Tanımlanmış olan binlerce böcek, amfibi, sürüngen, memeli ve balık türünün dışında, bu yağmur ormanları henüz tanımlanmamış on binlerce bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapmaktadır. 2001'de yapılan bir araştırmada, Amazon yağmur ormanlarının 64 dönümlük bir alanının binlerce farklı türde bitkiyi barındırdığı ortaya çıkmıştır.
Doğal ortamlardaki mağaralardan, günümüzdeki beton yapılara geçişimiz boyunca uzun bir yol kat etmiş olmamıza rağmen, doğayla olan yarışmada bir adım önde olmaktan dolayı övünemiyoruz. Doğal çevremizde temel gerekliliklerimize uyacak şekilde ciddi değişiklikler yaptık ve bu değişikliklerin epeyce bir kısmı köklü bir biçimde bize geri tepti. Sellerden heyelanlara kadar, birçok afetten ve felaketten epeyce ders aldık. Birkaç türün yok olmasıyla ne fark edeceğini soranlar, bir ekosistemde biyoçeşitliliğin önemini pek anlayamazlar.
Gerçek şu ki, bitki ve hayvanlar (tüm türler ve insanlar da buna dahildir.) birbirlerine bağımlıdırlar. Tek bir türün yok olması doğrudan veya dolaylı olarak 'kaybolan' tür üzerine bağımlı olan diğer türler üzerinde domino etkisini gibi bir etki yaratacağını anlamak lazım. Bütün ekosistemde, birbirine bağlanmış gıda zincirleri bulunmaktadır. Bu yapının karmaşık bir yapı olduğunu ve bu besin zincirindeki herhangi bir bağlantıya verilen zararın tüm dünya ve insanlar da dahil olmak üzere dünya üzerindeki sayısız tür için sorun yaratan bir krize dönüşebileceğini anlamamız gerekir.
Yırtıcı-av ilişkisi, ekosistemin önemli bir halkasıdır; öyle ki yırtıcı ya da avın popülasyonundaki alma oranı ekosistemin genel işlevinde ciddi bir değişiklik meydana getirebilir. Hint alt kıtasında bulunan dört büyük kediden biri olan Kaplan (Panthera dicle), vahşi doğada 2000-3000 civarında birey sayısına sahiptir ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır.
Belirli bir ekosistemin en büyük avcısı, otobur popülasyonu üzerinde bir kontrol mekanizması sağlar. Bu ekosistemin sorunsuz çalışmasında hayati bir rol oynar. Bu durumda, kaplan apeks predatörü olur ve kaplan nüfusundaki düşüşün ve nihai yok oluşunun, otobur popülasyonunda büyük bir artış meydana getireceği bilinmektedir. Bu durumu kontrol altında tutmak için görevli olan avcının yok olduğu açıktır. Otobur popülasyonundaki artış, bitki örtüsü üzerinde muazzam bir baskı oluşturacak veyeşil alanların gençleşmesine zaman tanımadan yok olmasını sağlayacaktır.
Et oburlar yok olursa…
Bu durum insanları nasıl etkiler? Tarım arazileri ile ormanlar arasındaki mesafenin hızlı bir şekilde azalmasıyla, bu otçullar, vahşi doğada mevcut gıda kaynakları tükendiğinde tarım arazilerine nüfuz etmeye başlayacaklardır. İnsan-hayvan vakaları bugün çokta nadir değildir. ( domuzların tarım alanlarını yok etmesi gibi) Ot obur popülasyonunu kontrol altında tutacak bir avcı bulunmayan bölgelerde böyle bir senaryoda bahsetmek mümkündür.
Ot oburlar yok olursa ...
Ot oburlardan benekli geyik türü yok olma ile karşı karşıya olmasa da, benekli geyikler bugünkü itibariyle koruma alanlarında çok sayıda bulunuyorlar. (1972 Hint Yaban Hayatı Koruma Yasası'nın Çizelgesi III). Benekli geyik popülasyonunda önemli bir azalma tespit edilmiş ve birkaç yerde yok olma ile nüfus yoğunluğunu ekolojik kapasitesinin altına düşmüştür. Eğer benekli geyikler ve onların yırtıcıları olan kaplanların ilişkisini karşılaştıracak olursak… Geyik popülasyonunun azalması kaplan popülasyonlarının aç kalması anlamına gelir. Böyle bir durumda kaplanlar doğa ortamda bulamadıkları yiyeceklerini evcil memelilerde aramaya başlayabilirler.
Peki bu durum insanoğlunu nasıl etkileyecektir? Kaplanların vahşi doğadaki yiyecek kaynakları tükenirse, bir sonraki kaynak en iyi ihtimalle ormanların çevresinde yaşayan insanlar ve bu yerleşim yerlerinde kolayca bulunabilecek evcil hayvancılık olacaktır. Böyle bir durum olduğunda, kaplanlar ve insanlar karşı karşıya gelecektir. Sonuç her iki tarafta da kayıplar olacaktır.
Not: Türlerin yok olmasının ekosistemi nasıl etkilediğinin genel bir gösterimi. Kaplan apeks predatörlerini temsil ederken, benekli geyik (otital) bir ekosistemdeki otobur popülasyonunu temsil eder. Bir besin ağında başka çeşitli türleri de vardır. Ancak bunu anlamanızı kolaylaştırmak için diğer türler konu haricinde tutulmuştur.
Aşırı otlamadan kaynaklı bitki örtüsünün yok olması dolaylı olarak bizleri de etkileyecektir, çünkü yağış miktarını engelleyecek, böylece zamanla bölgenin çölleşmesine yol açacaktır. Hayvanların doğal yaşam alanlarına insan tarafından tecavüz edilmesi hayvan yaşam alanlarının kaybedilmesi anlamına gelir. Bu besin azlığı, hayvanları insan yerleşim yerlerini taciz etmeye zorlamaktadır. İnsan ile hayvan arasındaki doğrudan çatışmaların örnekleri zamana göre artacak ve bu çatışmalar her iki tür için de daha fazla sorun yaratacaktır.
Böcekler bile doğa için çok önemlidir! Gezegenimizde yaşayan böceklerin sayısı milyonlarla bile ifade edilememektedir. Aslında, gezegendeki altı ila on milyon civarında böcek bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu böcekleri kaybetmeyi göze alamayız, çünkü bu böceklerin büyük çoğu bitki tozlaşması gibi faaliyetlerde önemli bir rolü oynamaktadır. Böcekler yokluğunda, bitkilerin üreme sürecini kolaylaştırmak için rüzgar ve diğer hayvanlara gereksinim duyulacak ve bu da tüm süreci büyük ölçüde alt üst edecektir.
Ve mikroskopik organizmalar ! Biyoçeşitliliğin öneminden bahsederken çıplak gözle görülemeyen organizmaları bile göz ardı edemeyiz. Bu mikroskobik türlerin, bir ekosistemin düzgün işleyişinde oynaması gereken önemli bir rolü vardır. Bitki büyümesi için temel bir gereklilik olan azot, topraktaki nitrojen bakterileri tarafından üretilir. Azot tespit eden bakteriler yok olursa, bitkiler ihtiyacı olan azotu alamazlar - bu sadece bitkileri etkilemekle kalmaz, aynı zamanda tarım sektörünün tahrip edilmesine neden olur.
Türlerin yok olması
Bu satırlar sizler için sürpriz olabilir, ancak bugüne kadar dünyada var olan bitki ve hayvan türlerinin % 99'u tükenmiştir. Bu büyük ölçekli tür yok oluş, gezegenin varlığından bu yana tanık olduğu beş büyük yok oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu kitlesel yok oluşların sonuncusu olan Kretase-Tersiyer soyları 65 milyon yıl önce meydana geldi; ve bu yok oluş dinozorlarında yok olmasını tetiklemiştir. Birçok bilim adamının altıncı kitlesel yok oluş olarak adlandırdığı ve devam eden yok olma krizi doğrudan insani faaliyetlerdeki artış ile ilgilidir.
Türlerin yok olmasına ilişkin gözlemler belirgin bir şekilde şunları göstermektedir. Normal yollarla yok oluşu ile doğa yıkımı sonucu meydana gelen yok oluş karşılaştırıldığında; oranlar doğa yıkımı sonucu meydana gelen yok oluşun 100-1000 kat daha hızlı olduğunu göstermektedir. Gezegenimizdeki bitki ve hayvan türlerinin dörtte birinin insan sömürüsü tarafından yok olma eşiğine geldiği tahmin edilmektedir.
Şüphesiz ki insanoğlu gezegendeki en akıllı türdür. Bütün bunlara rağmen kendi enerjimizi üretemeyiz ve bunun için kendi yiyeceklerini üretebilen bitkilere (ve bu bitkilerle beslenen hayvanlara) bağımlı olmak zorundayız. Bağımlılığımız burada sona ermekle kalmaz, aynı zamanda hayatta kalmak için temel bir gereksinimiz olan oksijene ve bu oksijeni üreten bitkilere bağımlıyızdır. Bu bağımlılık sonucu ile ağaçlardan tamamen kurtulmayı göze alamıyoruz.
Biyoçeşitlilik ve Sıcak Noktalar
1998'de İngiliz çevreci Norman Myers, yüksek oranda endemizim ile karakterize edilen, ticari tarım ve orman ürünleri üretimi gibi insan faaliyetleri sonucu habitat kaybıyla tehdit altında olan 10 tropikal ormanı dünyaya tanıttı.
Norman Meyers, bu ormanları biyoçeşitliliğin sıcak noktaları olarak nitelendirdi, bu ormanlar endemik tür olarak % 0.5 oranında veya sayısal olarak 1500 vasküler bitki türünü içermektedir. Tanımlamanın yapıldığı o zamandan bu yana, dünyada 34 kadar sıcak nokta tespit edildi ve bu tespitlerden 25' kadarı Meyer'in 'biyoçeşitlilik “sıcak nokta” tanımına girmesi sağlandı.
Batı ghats
Batı Ghats, Hindistan'ın batı sahilinde dağlık bir alanda tropikal dağ kaplıcasıdır. Bu bölge, dünya üzerindeki “biyoçeşitlilik” sıcak noktadan biridir. Bölgede, 5000 tür çiçekli bitki, 139 tür memeli, 508 kuş türü ve 179 tür amfibi bulunduğu biliniyor ve bölge bu türlerin tamamına ev sahipliği yapılıyor. Batı Ghats'ın Sri Lanka'ile bitişiğindeki bölgede 325 kadar tehdit altında bulunan tür bulunur. Burada bulunan 179 çeşit amfibinin yaklaşık % 80'i bu bölgeye özgü (endemik)dür. Bölgedeki yoğun ormanlarda yaşayan sürüngenler, kuşlar ve memeli türlerinde de yüksek düzeyde endemizm görülür.
Biyolojik çeşitlilik bakımında, tipik olarak endemik yüksek insidans ve insanlardan gelen tehdit ile karakterize olan bu bölgeler, dünyanın toplam bitki ve hayvan türlerinin yaklaşık % 60'ını barındırır. Bu yok oluşun önüne geçmek için bu güne kadar çok az şey yapıldı. Bu karmaşık ekosistemde koruma önlemlerinin uygulanması oldukça maliyetli ve zordur. Koruma Amaçlı Uluslararası Çevre Organizasyonu (CI) tarafından belirtildiği üzere, bu biyoçeşitlilik sıcak noktalarında yaşayan türlerin kurtarılması zor olabilir, ancak bu hiçbir şekilde kişilerin isteğine bağlı değildir. Zorunludur.
Biyolojik çeşitlilik kuşkusuz bir ekosistemin en önemli bileşenlerinden biridir ve gezegenimizi kurtarmak için onu korumanın önemini anlamak çok önemlidir. Bir lastik bant genleştirilirse sadece bir noktaya kadar uzayabilir, bundan sonra kapar ve ellerimize zarar verir. Doğanın davranışı bu örnekten pek de farklı değildir; Onu gerginleştirmeye ne kadar fazla çaba harcarsak, eninde sonunda kopar ve hayatımız üzerindeki etkisi o kadar ağır olur.
Çeviren ve Derleyen: Yavuz AYDIN
Kaynak: http://www.buzzle.com/articles/importance-of-biodiversity.html
Ekoloji Haberleri
-
Hindistan kaplanları iklim ve insan baskısı arttıkça yükseklere tırmanıyor
-
2100 yılı için sığ kıyı ekosistemlerinin kaderini tahmin etmek
-
Ülkeler mercanlara yardım için 12 milyar dolar toplama sözü verdi
-
Dünyadaki biyolojik çeşitliliğin üçte ikisi toprakta yaşıyor
-
Derin denizlerin eşsiz güzellikleri "Mercan Resifleri"
-
Canlıların korunma statüleri,
-
Çevreye Etkin Bir Yaklaşım: Kişisel Karbon Ayak İzi Hesaplama ve Azaltma Stratejileri
-
Deterjanların Çevre Üzerindeki Etkileri ve Sürdürülebilir Yaklaşımlar
-
İnsan Türlerinin Melezleşmesi, İklimle Yakından İlişkiliydi
-
Yağmur yağacağını koklayabiliyor musun?
-
İklim değişikliği çocuk sağlığını riske atıyor
-
Kaplumbağa Fosili, 150 Milyon Yıl Önceki Habitatı Aydınlatıyor
-
El Nino geri döndü! Ne kadar kötü olacak?
-
Okyanuslar iklim değişikliği nedeniyle daha yeşil hale geliyor
-
İklim Değiştikçe İnsanlar Farklı Habitatlara Uyum Sağladı