Balıkların Solunum sistemi
Diğer omurgalılarda olduğu gibi balıklarda da solunum, su ile kan damarları arasındaki dış solunum ve kan ile dokular arasındaki solunum olmak üzere iki kısımda tamamlanmaktadır. Balıklarda solunum organları olarak özel şekilde gelişmiş bulunan solungaçlar vardır. Bunlar kemikli balıklarda her bir taraftaki 4 solungaç yayı üzerinde lampiridlerde ise 7 solungaç yayı üzerinde gelişmişlerdir. Solungaç boşluğunda yerleşmiş bulunan solungaçlar genellikle operkulüm denilen bir örtü ile korunmaktadır. Bir Solungaç yayının konkav tarafında büyüklük ve sayıları türlere göre değişen solungaç dikenleri (branchiospiri), aksi tarafta ise, kılcal kan damarlarıyla donatılmış olan solungaç lamelleri bulunmaktadır.
Dış solunum denilen, suda erimiş oksijenin kan tarafından alınması ve kandaki CO2'in suya verilmesi (gaz alışverişi) olayı solungaç lamellerindeki lokal kan damarlarıyla (kapillerler) sağlanmaktadır. Lameller her solungaç yayı üzerinde bir çift sıralı olarak bulunurlar. Solungaçların devamlı olarak su ile temas ederek nemli kalmaları gerektiğinden, balıklar ağızlarını sık sık açıp kapatırlar ve bu esnada solungaç kapaklan da devamlı su sirkülasyonunu sağlamak ve bunun solungaç boşluğunda tekrarını temin edebilmesi için periyodik olarak açılır ve kapanırlar.
Daha öncede belirttiğimiz gibi, solungaç lamelleri kılcal damarlarla donatılmış olduğundan, ağız yoluyla giren suyun içersindeki erimiş O2 tutar, buna karşın dokulardan getirdiği CO2 gazım suya bırakır. Bu esnada operkulumlar açılarak O2 ni alınmış olan su dışarıya atılır.
Genellikle balıkların solunum organları solungaçlar olmakla beraber, bazı formlarda (örneğin, Nemacheilus cinsinde) bağırsak içersinde bulunan özel kıvrıntılar da solunuma yardımcı olmaktadır. Bu nedenle adı geçen balık, oksijensizliğe karşı son derece dayanıklı olan türler arasında yer almaktadır.
Solunum esnasında O2 nin alınıp CO2 gazının suya verilebilmesi için solungaçların devamlı surette nemli kalmaları şarttır. Bundan dolayı havada bol miktarda oksijen bulunmasına rağmen, balıklar su dışına çıkarıldıklarında havasızlıktan boğularak ölürler. Eğer bir balığın solungaçları devamlı olarak nemli şekilde muhafaza edilebilirse havadaki oksijeni de teneffüs edebilir. Bundan dolayı bazı balıkları (örneğin, Cyprinus carpio ve Silurus glanis gibi) rutubetli yosunlar içine yerleştirerek bir kutuya koymak sureti ile canlı olarak uzun mesafelere nakletmek mümkündür.
Bütün kemikli balıklarda solunum olayı yukarda olduğu gibi operkulüm ile muhafaza edilen 4 çift solungaç takımı ile sağlandığı halde Lampetra fluviatilis'de biraz farklı olup, solungaç adedi 7 çifttir ve bunların da üzerinde operkulüm denilen kapak tek değildir.
Burada solunum için gerekli olan su, ağız boşluğunda bulunan bir kanal ile solungaç boşluklarına girer ve gaz alışverişi yapıldıktan sonra solungaç yarığı denilen 7 küçük delikten dışarıya atılır. Diğer soğukkanlı hayvanlarda (Amphibi ve Reptillerde] olduğu gibi balıklarda da çok az aktif olan bazı türler mevcuttur. Bu nedenle de, vücut ısıları daima değişken olup genellikle bulundukları çevreye bağımlı kalmaktadır. Bu yüzden ılık suda yaşayan bir akvaryum balığının bulunduğu ortama, aniden çok soğuk bir su karıştırılacak olursa, balık vücudundaki ısı ayarlamasını kısa zamanda yapamayacağı için, soğuk suyun şok etkisinden dolayı derhal ölecektir. Bazı balıklar, oksijenin çok az bulunduğu bataklığımsı sularda ve balçık içersinde yaşadıkları için, ortamdaki düşük oksijenden gereği gibi yararlanmak amacıyla solunuma yardımcı olan bazı özel yapılar geliştirmişlerdir, örneğin, Clarias cinsinde, solungaçların arkasına rastlayan bölgede labirent şeklindeki solunum organlarına rastlanmaktadır.
Hava kesesi veya yüzme kesesî
Hava kesesi, balıkların su içersinde vertikal olarak seviyelerini ayarlamalarında ve denga sağIamaIarında rol oynayan önemli bir organdır. İnce bağırsağın bir ilavesi olup çok ince, zar şeklînde bir cidarı vardır. İçinin hava ile dolu olması nedeniyle bazı omurgalıların akciğer boşluklarına benzemektedir. Bu organlar bazen tek başına bir solunum organı olarak da (Örneğin, Dipnoi'lerde) fonksiyon görmektedir. Çalışma tarzı denizaltılardaki prensibe çok yakın benzerlik göstermektedir. Nasıl ki bir denizaltı belli derinliklerde kalabilmesi için safrasındaki suyu boşaltır veya safrasına su doldurursa, balıklar da su içersinde sabit bir seviyede kalabilmeleri için hava keselerindeki gazı boşaltır veya keseye gaz doldururlar.
Bu kese, bir deri kıvrıntısından meydana gelmiş ve etrafı (cidarı) gayet sık kan damarlarıyla donatılmıştır. Kese üzerinde diffuz şekilde dağılmış bulunan kılcal kan damarları, içerdeki gazı absorbe etmek veya atmak niteliğindedir. Bu nedenle, balık hava kesesindeki gazı istediği zaman doldurup boşaltabilir.
Cyprinidae familyasında hava kesesi iki loplu olup, ön lop ile iç kulağın denge-işitme merkezi arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Bu bağlantıyı, 4 küçük kemiğin yan yana gelmesinden oluşan ve Weber apareği denilen özel bir yapı sağlamaktadır. Bu sayede dış ortamdaki basınç değişimleri hava kesesi yoluyla iç kulağa iletildiğinden Gyprinid'lerde titreşimlere karşı duyarlılık artmıştır.
Balık bu keseleri gaz ile doldurduğunda daha az bir yoğunluğa sahip olacağından suyun yüzeyine çıkma imkânı bulacaktır. Eğer hava, kese içersinden atılacak olursa, bir öncekinin aksine, balık suyun derinliklerine inecektir. Böylece balığın su içindeki seviyesi, yüzme kesesi içindeki havanın durumu ile tanzim edilmiş olacaktır.
Salmonid ve Cyprinid'lerde bu kese, gayet ince pneumatik bir kanal ile özofagusa bağlanmaktadır. Fakat bazı balıklarda (Percidae familyasında) doğumdan (yumurtadan çıktıktan) biraz sonra bu kanal dejenere olur. Yumurtadan henüz çıkmış yavruların hava keselerinde önce hava bulunmaz ve bu yüzden kese sönük vaziyette durur. Fakat yumurtadan çıktıktan kısa bir süre sonra, aklı başına gelen küçük yavrular su yüzeyine çıkarak ağızlarını açar ve bu keseyi hava ile doldururlar. Fakat Percidae familyasında genç yavrular yumurtadan çıktıktan sonra 5-8 gün asla su yüzeyine çıkmadıklarından pneumatik kanal giderek kaybolur ve hava keselerinde hava kalmaz.
Kesenin normal fonksiyonunu yapabilmesi için hava ile dolup boşalması şarttır. Bu nedenle hava kesesi kapalı olan balıklarda kesedeki havanın emilmesi veya tekrar keseye doldurulması yukarıda da bahsettiğimiz gibi, kesenin cidarında yer alan kılcal damarlarla sağlanmaktadır. Hava kesesinin bazı kısımlarından meydana gelmiş olan pneumatik bezler, su basınçlarına otomatik olarak uyan, özel bir basınçtan etkilenen reflekslerle tanzim edilerek bu fonksiyonu yerine getirirler.
Zeminde yaşayan balıkların çoğunda (Örneğin, Blennius fluviatilia, Cottus gobio, Pleuronectes flesus, Gobius vb.) hava kesesi ergin safhada mevcut değildir.
Zooloji
-
Ataks tavuk yetiştiriciliği ve Ataks tavuk özellikleri nelerdir?
-
Omurgalılara Genel Bir Bakış
-
Memelileri diğer canlı türlerinden ayıran bazı özellikler
-
Göz dizilişlerine bakarak örümceklerde familya tespiti
-
Önositoid nedir? Önositoidler nasıl bir yapıya sahiptir ?
-
Adipohemosit nedir?
-
Sferül hücre nedir?
-
Koagülosit nedir?
-
İntegrin nedir? Görevleri nelerdir?
-
Organogenez nedir ? Hangi canlılarda görülür ?
-
Hayvanlarda boşaltım sistemi elemanları nelerdir?
-
Nöral Kristadan Gelişen Yapılar
-
Omurgasızlarda kan hücreleri
-
Deneylerde Neden Fare Kullanılır?
-
İstilacı Türlerin Yayılma Yolları Nelerdir ?