Angelman Sendromu (Del 15q11-q13)
İngiliz doktor Harry Angelman tarafından 1965'te tanımlanan, "Angelman sendromu" olarak da bilinen hastalık, genel olarak sinir sistemini etkileyen genetik bir hastalıktır.
Bu sendrom, bireyin annesinden gelen 15'inci kromozomun işlevsel olmaması nedeniyle ortaya çıkar. Genetik bir hastalık olsa da kalıtımsal değildir, bir mutasyon sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Angelman sendromu 15.000 ila 30.000 canlı doğumda bir gözlenen nörogenetik bir hastalıktır. Yeni doğanda genellikle önemli bir konjenital anomali görülmemektedir. Anneden kalıtılan kromozomun 15q11-13 bölgesindeki mikrodelesyon sonucu ortaya çıkar. Ağır mental gerilik, epilepsi, spontan gülme atakları tipik bulgularıdır.
Baş çevresi ölçümleri normal sınırlar içerisindedir. Ancak ilk altı aydan sonra hastada gelişme geriliği başlamaktadır. Hastada metabolik, hematolojik ve tüm biyokimyasal analizler normaldir. Radyolojik olarak MRI’da çoğu zaman hafif kortikal atrofi haricinde bulgu gözlenmemektedir. Hastalarda mental retardasyon, ataksik yürüyüş, koordinasyon bozukluğu, hiperrefleksi, tremor, konuşma bozukluğu, kısa ilgi süresi, konvülzüyon, sürekli-sık gülümseme hali ve sıklıkla el çırpma şeklinde hiper-motor aktivite, hipotoni, mikrosefali, düz occiput strabismus, skolyoz gibi bulgular gözlenebilmektedir. Hastalığın moleküler mekanizması; % 70 15q11-13 mikrodelesyonu, (maternal), % 25 UBE3A mutasyonu (maternal), % 2 paternal uniparental disomy ve % 2-3 maternal imprinting defekt olarak özetlenebilmektedir. Bir ubiquitin ligazını kodlayan UBE3A, beyin gelişiminde ve hücre protein degredasyon sisteminde anahtar rol oynamaktadır.
Moleküler Tanı: Angelman sendromunda moleküler genetik tanı, diğer tüm mikrodelesyon sendromlarında olduğu gibi, tercihen moleküler sitogenetik FISH yöntemiyle konmaktadır. FISH tekniği ile hastaların en az %70’inde lokus kaybı gösterilebilmektedir. Bazı Angelman sendromu vakalarında sitogenetik veya FISH analizleriyle mikrodelesyon saptanamayabilmektedir. Bu sebeple mikrodelesyon saptanamayan ancak klinik bulguların bariz olduğu vakalarda kromozom metilasyon analizi önerilmektedir. Del 15q11-q13 FISH analizi ile hastaların ~%68’ine, 15. Kromozom Paternal UPD analizi ~%7’sine ve UBE3A tüm gen sekans analizi ~%11’ine tanı konulabilmektedir. Tüm bu analizlerle hastaların yaklaşık %90’ına tanı imkanı sunulmaktadır. Hastalığın erken ve ayırıcı tanısında genetik analiz kesin sonuç veren bir yöntemdir.
Genetik
-
İnsanlarda Kaç Kromozom Vardır?
-
Sık görülen mikrodelesyon sendromları nelerdir?
-
Bilim insanları kromozomları nasıl inceler?
-
Arkea'da Kromozomlar ve DNA Replikasyonu
-
DNA Onarım Mekanizmaları Nelerdir?
-
DNA hasarına neden olan etkenler nelerdir?
-
XYY Süper Erkek Sendromu - JACOB’S, Sendromu
-
Bitki doku kültürü çalışmaları ile haploid bitkiler elde edilebilir
-
Gram pozitif bakterilerden genomik DNA izolasyon protokolü
-
E. coli bakterisinden genomik DNA izolasyon protokolü
-
DNA’nın Keşfi
-
İnsan Genom Projesi Nedir ? Amaçları Nelerdir ?
-
Genomik mikrodizilimlerle ikilenme teşhisi yöntemi
-
Gen duplikasyonu ve amplifikasyonu nedir?
-
DNA ile RNA Arasndaki Farklar ve Benzerlikler Nelerdir