AIDS Belirtileri ve HIV Testi
HIV’in Özellikleri Nelerdir?
Hiv VirüsüHIV retrovirüs ailesinde yer alan bir RNA virüsüdür. Bu virüs enfekte olmuş kişilerde en fazla lökositlerde (özellikle CD4+ T hücrelerinde), vücut salgılarında, az olarak da beyin ve bağırsak hücrelerinde bulunmaktadır. İnsanda hücresel bağışıklıktan sorumlu olan CD4+ T hücrelerinin ölümüne neden olarak hastalık yapmaktadır.
HIV’in Tipleri Nelerdir?
HIV1 ve HIV2 olmak üzere bilinen iki tipi bulunmaktadır. HIV1(HIV) genellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa’da, HIV2 ise Batı Afrika ülkelerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Tip 1 ve Tip 2 suşlarının birçok biyolojik karakterinin benzer olmasına rağmen serolojik ve moleküler yapılarının birbirinden farklı olduğu saptanmıştır. Ayrıca HIV2’nin seksüel yolla ve doğum esnasında anneden bebeğe bulaşma oranının HIV1’den daha az olduğu belirlenmiştir.
HIV’in İnsidansı Ne kadardır?
HIV Virüsünün insidansıBirleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) 2009 yılı raporuna göre;
•Dünya'da 33,3 milyon erişkin HIV taşıyıcısı bulunduğu,
•Yılda 2,6 milyon kişi HIV'e yakalandığı,
•Yılda 1,8 milyon kişinin AIDS nedeni ile öldüğü,
•Günde 7000'den fazla kişinin HIV ile enfekte olduğu bildirilmiştir.
Ülkemizde de HIV/AIDS hastalığı konusunda tanı alan HIV/AIDS vaka sayısında göreceli bir artış görülmektedir. Sağlık Bakanlığına 2010 yılı Haziran ayı itibarı ile toplam 4.177 HIV(+) kişi bildirimi yapılmış olup vakaların %70'ini erkekler oluşturmaktadır. Enfeksiyondan en çok 25–39 yaş arasındaki bireyler etkilenmiştir. Bildirimi yapılan HIV(+) vakalarının %17,6'sını yabancı uyruklu kişiler oluşturmaktadır.
Türkiye'de HIV/AIDS olgu sayılarının artma nedenleri şöyle sıralanabilir;
•Ülke nüfusunun genç olması,
•Cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgilerin kısıtlı olması,
•Turizm sektörünün ülkemizde ve tüm dünyada giderek gelişmesi: Ülkemize her geçen gün daha fazla sayıda turist gelmekte ve ülkemizden de yurtdışına çıkışlar giderek artmaktadır.
•Damar içi madde kullanımının giderek artması: HIV/AIDS bulaş yolları arasında damar içi madde kullananlar ikinci sırayı oluşturmaktadır.
HIV’in Bulaşma Yolları Nelerdir?
HIV Bulaşma YollarıHIV üç yolla bulaşabilmektedir;
1. Cinsel İlişki: Tüm bulaşmaların % 80-85’i bu yolla olmaktadır.
•Korunmasız cinsel ilişki
•Oral, vajinal, anal cinsel temas
2. Kan Yoluyla Bulaşma: Tüm bulaşmaların % 10-15’i bu yolla olmaktadır.
•Kan veya kan ürünlerinin transfüzyonu (nakli)
•İğne batması ve açık yaradan HIV ile temas
•İntravenöz (damar içi) ilaç kullanıcıları arasında iğne paylaşımı
3. Perinatal Geçiş (Anneden bebeğine): Tüm bulaşmaların % 3-5’i bu yolla olmaktadır.
•Hasta veya taşıyıcı anneden bebeğe anne karnında ya da doğumda
•Hasta veya taşıyıcı anneden bebeğine emzirmeyle
HIV Hangi Durumlarda BulaşmazHIV Hangi Durumlarda Bulaşmaz?
•Aynı ortamı paylaşma ve soluma,
•El sıkışma, sağlam deriye dokunma, okşama, kucaklama, sosyal öpüşme,
•Tükürük, gözyaşı, ter, aksırık, öksürük, idrar, dışkı,
•Yiyecekler, içecekler, çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon,
•Tuvalet, duş, musluk, yüzme havuzu, deniz, sauna, hamam,
•Sivrisinek ve diğer böceklerin sokması, kedi, köpek ve diğer hayvanlarla yaşamak gibi durumlar HIV'in bulaşmasına neden olmaz.
HIV Pozitif/Negatif Ne Demektir?
Kanında HIV virüsü bulunan kişilere "HIV Pozitif (HIV(+))" bulunmayan kişilere ise "HIV Negatif (HIV(-))" denir.
HIV Virüsünden Nasıl Korunulur?
•HIV her türlü cinsel ilişki ile bulaşabilmektedir. Bu nedenle, cinsel ilişkiesnasında mutlaka koruyucu kılıf (kondom, prezervatif) kullanılması gerekmektedir. Kurduğunuz ilişkinin tehlikeli olmayacağını düşünseniz bile, prezervatif kullanmayı ihmal etmemek HIV gibi birçok cinsel yolla bulaşan hastalığı önleyebilmektedir. Çoğu insan HIV’in hayat kadınlarında, uyuşturucu kullananlarda, eşcinsellerde bulunduğu ve kendisine bulaşmayacağı kanısındadır. Ancak, AIDS belirli bir sosyal grubun hastalığı değildir. Hastalık etkeni olan HIV; cins, ırk, renk, din, yaş farkı gözetmeden herkese bulaşabilmektedir. HIV Pozitif - Negatif Ne Demektir
•Kan naklinde AIDS testi yapılmamış kan asla kullanılmamalıdır. Test sonucu negatif olan kan kullanılmalıdır.
•Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne ve cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme, piercing, manikür, pedikür aletleri, akupunktur iğneleri, jilet ve makas kesinlikle kullanılmamalı ve kullanılmasına izin verilmemelidir.
•HIV pozitif kişi, test sonucunu öğrendikten sonra kesinlikle kan bağışında bulunmamalıdır.
•HIV'li sperm sıvısı, genital sıvı ve kan bulaşmış alet ve eşyanın yaralı dokuya teması ile de HIV'in bulaşabileceği unutulmamalı, açık yaralar bantla kapatılmalıdır.
HIV Virüsüyle İlgili Laboratuvar Testleri Nelerdir?
HIV virüsünü saptamaya yönelik laboratuvar testleri virüsün vücuda giriş zamanına göre değişiklik göstermektedir. Bu testler aşağıdaki gibi sıralanmaktadır;
• 1. HIV PCR (viral DNA/RNA) (9-11 günden sonra)
• 2. p24 antijen testi (3 hafta-3 aylık dönem arasında)
• 3. ELISA (Anti-HIV) testi (3-6 aydan sonra)
HIV PCR Testi Nedir? Ne zaman Yapılmalıdır?
HIV PCR Testi Ne ZamanHIV PCR testi, virüs genetik materyalinin PCR tekniği ile çoğaltılarak ölçülecek ve tanımlanabilecek duruma getirilmesidir. Enfekte olmuş bir kişinin kanında virüs bulunmasına rağmen erken dönemde virüse karşı antikor oluşmamaktadır. Bu nedenle PCR testi erken evrede HIV virüsünün kanda tespitinde kullanılmaktadır. Şüpheli temastan 9-11 gün sonra HIV PCR testi ile virüs varlığı saptanabilmektedir. PCR testinin virüsü saptama duyarlılığı 28. günden itibaren ~%98-100 olarak belirtilmektedir.
HIV PCR Testini Kimler Yaptırabilir?
HIV şüphesi taşıyan herkes tarafından yaptırılabilir. Özellikle şüpheli ilişkiden sonra ve yenidoğanlarda HIV araştırmasının PCR tekniği ile yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. PCR testi ayrıca HIV pozitif kişilerde virüs miktarının ölçülmesi ve AIDS hastalarının tedaviye verdikleri yanıtın takibinde de kullanılmaktadır. Günümüzde Hepatit B, Hepatit C gibi kan yoluyla bulaşan ve diğer birçok enfeksiyonun tanısında PCR tekniği altın standart olarak kabul edilmektedir.
P24 Antijen Testi Nedir? Ne Zaman Yapılmalıdır?
P24, HIV virüsüne özgü viral bir proteindir. Bu proteinin vücutta saptanması virüs varlığını göstermektedir. Testin virüs bulaşmasından sonra geçen 21. günden 90. güne kadar yapılması uygun bulunmaktadır
ELISA (Anti-HIV) Testi Nedir? Ne Zaman Yapılmalıdır?
ELISA Anti-HIV
HIV virüsü ile enfekte kişilerin savunma sisteminde bu virüsle savaşmak için HIV’e karşı özel antikorlar oluşur. Kandaki bu antikorların ELISA yöntemiyle saptanmasına Anti-HIV testi denir. HIV antikorlarının ELISA yöntemiyle ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir süre (pencere dönemi) geçmesi gerekmektedir. Bu nedenle test, bulaşma gerçekleştikten 3 ay sonra yapılmalıdır.
Anti-HIV test sonucunun pozitif olması kanda HIV virüsüne karşı antikorların oluştuğunu gösterir. Bu nedenle Anti-HIV testinin pozitif (seropozitif) olduğunu söyleyebilmemiz için Westernblot testi adı verilen doğrulama testinin de yapılıp sonucunun pozitif bulunması gerekmektedir.
Erken HIV virüsü Tespitinin Önemi Nedir?
Erken HIV virüsü TespitiHIV ile enfekte olmuş bir kişi ilk aşamada diğer birçok hastalığa benzer belirtiler göstermekle beraber AIDS hastalığının belirtilerini göstermemektedir. Ancak, kişi bu dönemde aktif olarak başkalarına virüs bulaştırabilmektedir. Korunmasız cinsel ilişki ile bulaşan HIV virüsü yine korunmasız ilişkilerin devam etmesiyle zincirleme olarak birçok insana bulaşabilmektedir. Virüsle mücadele etmek için en zamanın, enfeksiyonun ilk başladığı dönem olduğu belirtilmektedir.
Teşhis veya tedavideki gecikme;
•Virüsün kendisini yenilemesi
•Mutasyonlar oluşturması
•Bağışıklık sisteminde yayılması
•CD4 hücrelerine zarar vermesi için virüse fırsat tanımaktadır.
Dolayısıyla, erken teşhis ve tedavi, virüsün yeniden oluşmasını önleyerek direnç geliştirme ihtimalini azaltmaktadır.
Bağışıklık sistemi, hastalığın başlangıç aşamalarında genellikle sağlıklı durumdadır. Bu durum, anti-HIV ilaç tedavisinin daha etkili olmasını sağlamaktadır. Ayrıca, erken tedavi , virüsün, tedaviye dirençli olabilen birçok mutasyonu geliştirme olasılığını azaltmaktadır. Bu iki fikir, (etkili ilaç tedavisinin kullanılması ve tedaviye erken başlanması) anti-HIV tedavisiyle ilgili “sıkı vur, erken vur” olarak ifade edilebilecek popüler ekolün temelini oluşturmaktadır.
HIV Danışmanlığı
•HIV DanışmanlığıTest sonucunun ne anlama geldiğini iyi bilmek ve ona göre tedbir almak gerekli olduğundan HIV testi öncesi danışmanlık alınmalıdır.
•Pozitif sonuç kişinin AIDS olduğu anlamına gelmemektedir ancak kişinin virüsle karşılaştığı ve virüsü taşıdığını göstermektedir.
•Negatif sonuç ise virüsle karşılaşılmadığı anlamına gelmemektedir. Çünkü virüsün saptanabilmesi için belirli bir zaman dilimine gereksinim vardır.
•WHO sağlık örgütü; test sonuçları negatif bulunan kişilerin de şüpheli ilişkiden 6 ay sonra testi tekrar ettirmelerini önermektedir.
AIDS Nedir?
Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu olarak da bilinen AIDS; HIV’in neden olduğu bağışıklık sistemini etkileyen bulaşıcı bir hastalıktır.
AIDS’in Belirtileri Nelerdir?
HIV bulaştıktan sonra, AIDS hastalığı belirtileri kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre 3-15 yıl ya da daha uzun bir süre sonra ortaya çıkmaktadır. Enfeksiyon belirtileri aşağıdaki gibidir.
•Belirli bir nedene bağlı olmaksızın haftalarca süren derin bitkinlik
•2 ay içerisinde %10’dan fazla tanımlanamayan kilo kaybı
•Birkaç haftadan fazla süren ve sebebi açıklanamayan ateş, titreme ve gece terlemeleri
•İlk bakışta çürüğe benzeyen, ancak kaybolmayan, ağrısız, vücudun her yerinde bulunabilen düzgün, sert ve gittikçe büyüyen pembe-kızıl renkli lekeler
•Belirgin bir sebebi olmayan ve iki haftadan uzun süren koltuk altı ve boyun lenf bezlerinde şişlik
•Solunum güçlüğü ve kuru öksürük
•Ağızda devamlı beyaz lekeler bulunması, uçuklar
•Kronik diyare
AIDS’in Klinik Seyri Nasıldır?
1. Akut Retroviral Sendrom (Erken Dönem Belirtileri)
HIV bulaşmasından 1-6 hafta sonra hastaların önemli bir kısmı non-spesifik ateşli bir hastalık geçirmektedir. Bu tablo geçici ve birkaç hafta içerisinde kendiliğinden iyileşen bir enfeksiyon şeklindedir.
Hastalarda;
• Ateş
• Halsizlik, yorgunluk
• Döküntüler
• Baş ağrısı
• Farenjit
• Diyare saptanabilmektedir.
2. Asemptomatik Dönem (Semptomsuz Dönem)
Serokonversiyon (antikor oluşumu) döneminden sonra enfekte kişiler asemptomatik döneme girerler. Bu dönemde kişilerde hiçbir belirti gözlenmemesine rağmen bulaştırıcıdırlar. Asemptomatik dönem 6.5-13 yıl (ortalama 8-10 yıl) sürmektedir. Ancak vakaların %20-30'u ortalama 1.5-5 yıl içerisinde bir sonraki döneme geçebilmektedir. Bu süreyi virüsün alınma yolu, virülansı (hastalık yapma yeteneği) ve hastanın yaşı gibi faktörler etkilemektedir. Transfüzyon (kan veya bir kan ürününün doğrudan bireyin dolaşım sistemine verilmesi) yolu ile bulaşmalarda virüs miktarı daha fazla olduğundan süre 6 yıl olmakta, virüsü cinsel temasla alan homoseksüel erkeklerde ise bu süre 10-12 yıla kadar uzamaktadır.
3. Semptomatik Evre (Geç Dönem Belirtileri)
Herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir, ancak genellikle 8 yıl kadar sonra gözlenmektedir. Bu dönemde çoğunlukla hayatı tehdit edici olmamakla birlikte tüberküloz (verem), lokal fungal enfeksiyonlar (bölgesel mantar enfeksiyonu), lenfoma (lenf kanserleri) gözlenebilmektedir.
Hastalıgın İlerleyisini Etkileyen Faktörler Nelerdir?
•Cinsiyet,
•Hastalığın edinilme yolu,
•Alınan HIV virüsünün miktarı,
•Virüs ‘ün hastalık yapma yeteneği,
•Bireyin genetik yapısı,
•Tıbbi girişimler olarak belirtilmektedir.
AIDS’in tedavisi var mıdır?
AIDS in tedavisi var mıdırAIDS’in tedavisinde olumlu gelişmeler bulunmaktadır. HIV virüsüne karşı etkili oldukları bilinen antiretroviral ilaçlar üretilmiştir. Farklı etki mekanizmasına sahip antiretroviral ilaçların ikisinin ya da üçünün bir arada kullanımı ile başarılı bir tedavinin yapılacağı belirtilmektedir.
AIDS tedavisi doktor kontrolünde ve kesintisiz sürdürülmelidir. Bağışıklık sisteminin zayıflamasından dolayı AIDS dışında enfeksiyonlar gelişmekte olup bu enfeksiyonların çoğunu tedavi etmek mümkün olmaktadır. AIDS’den korunmak için bugüne kadar kullanılabilecek her hangi bir aşı geliştirilememiştir.
AIDS Tedavisinin Hedefi Nedir?
Tedavi olmayan HIV pozitif bir kişi, kanının her mililitresinde binlerce, hatta milyonlarca virüs barındırabilmektedir. Tedavinin ana amacı:
•Kandaki virüs miktarının azaltılarak en alt düzeye indirilmesi ve yok edilmesi,
•Bağışıklık sisteminin korunması,
•HIV enfeksiyonunun etkilerinin azaltılması,
•Yaşam kalitesinin artırılması,
•AIDS kaynaklı ölüm oranının azaltılmasıdır.
HIV’in kandaki miktarını en aza indirgemek için anti-retroviral ilaçlar kullanılmaktadır.CD4 sayınız ne olursa olsun, enfeksiyon saptandıktan sonra en kısa sürede tedaviye başlanılması önerilmektedir. Bununla birlikte tedavi gören bazı hastalarda virüsün genetik yapısında oluşan mutasyonlardan dolayı tedaviye yanıt gerçekleşememektedir. Bu nedenle HIV tedavisine başlamadan önce uygun anti retroviral’in belirlenebilmesi için HIV ilaç direnci (anti-retroviral direnç) testlerinin uygulanması önerilmektedir.
HIV İlaç Direnci Testi Nedir?
Enfekte bireylerde, anti-retroviral (ARV) ilaçlara dirençli olabilen virüslerdeki bir ya da daha fazla mutasyonun belirlenmesinde kullanılan testlerdir.
HIV ilaç direnç testi ne zaman istenir?
HIV ile enfekte olduğunuz belirlendiğinde tedaviye başlanmadan önce ya da viral yük değerlerinin tedavi sırasında düzeyli bir şekilde yükseldiği saptandığında istenilebilmektedir.
HIV Direnç Testi Ne ise Yarar?
Test sonucunda HIV’e karşı kullanılabilecek herhangi bir anti retrovirale direç oluşturan mutasyonun saptanması hastaya yönelik etkili bir tedavinin uygulanmasına olanak sağlamaktadır.
HASTALIKLAR
-
Cushing sendromu
-
Glossopalatine ankylosis Sendromu
-
Rett Sendromu
-
Bardet-Biedl Sendromu
-
Koolen-de Vries sendromu
-
Delesyon Sendromu - del(16p11.2)
-
Phelan-McDermid Sendromu - del(22q13.3)
-
Kleefstra sendromu del(9q34)
-
Subtelomerik mikrodelesyon sendromları
-
Langer-Giedion Sendromu - Trikorinofalangeal sendrom
-
WAGR sendromu
-
Angelman sendromu - del(15q11)
-
Prader Willi sendromu - del(15q11q13)
-
Lowe sendromu
-
Greig sefalopolisindaktili Sendromu