Tetis(Tethys) Denizi ve Bağlantılarının Oluşumu
Paleozoyikten Tersiyerin başlarına (Oligosen'e kadar) kadar dünyayı kuşak gibi saran ilkin denizlerden birisiydi . Bu denizin tortullarından, Himalaya, Toroslar, Dinarlar ve Alpler oluştu. Alplerin oluşumuyla, Tetisin varlığı sona erdi. Bugünkü Akdeniz Tetis denizinin bir kalıntısıdır. Bu denizin en tipik fosili Nummulitlerdir. Oligosende Anadolu’yu oluşturan kara parçası hemen hemen deniz seviyesinin altındaydı ve büyük bir olasılıkla birkaç küçük adadan oluşuyordu. Oligosenin sonuna doğru önemli bir değişiklik ortaya çıkmıştır. Tetis kuzeye doğru "Paratethys" denen bir kol meydana getirmiştir. Paratesis ile Tetis arasında Alp sıradağları yavaş yavaş yükselmeye başlamıştır. Paratetis, Rhone havzasından başlayarak bugün Bavyera'nın ve Kuzey Almanya'nın bulunduğu bölgelere, doğuda bugünkü Macaristan üzerinden bugünkü Karadeniz'e, bugünkü Kafkasların bulunduğu yerin kuzeyine, bugünkü Hazar Denizi’nin bulunduğu bölgeye ve keza doğuda bugünkü Aral ve Balkaş Gölü'nün bulunduğu bölgelere uzanıyordu.
Paratetis ile Tetis arasında bağlantı vardı. Anadolu, Miyosen'de bir kara köprüsüyle Avrupa Kıtası'na bağlıydı. Anadolu o günden bu yana kural olarak yükselmesini sürdürmektedir. Miyosen'de Paratetis ile Tetis arasındaki ilişki kesilir. Paratetis'in kuzey ve batı kısımları karaya dönüşür; doğu kısımları ise iç deniz haline geçer. Bu iç deniz daha sonra Karadeniz, Hazar Denizi ve Aral Gölü'nü oluşturacak Sarmatik İç Deniz ile Balkaş ve Baykal Göllerini yapacaktır. İç deniz haline geçenler, yağışın bol olması nedeniyle bir zaman sonra kısmen tatlısu ve büyük ölçüde acısu gölleri haline dönüşürler Bu dönemde tuzlu suda yaşamaya uyum yapmış Echinodermata (= derisidikenliler) ve Cephalopoda (= kafadanbacaklılar) türlerinin büyük bir kısmı ortadan kalkar. Bu dönemdeki Sarmatik İç Deniz, bugünkü Macaristan, bugünkü Karadeniz ve bugünkü Hazar Denizi ile Aral Gölü'nün bulunduğu alanı kapsar. Miyosen'den itibaren, acısuda yaşayacak endemik bir fauna evrimleşmeye başlar. Bu faunanın temsilcilerini, bugün, Karadeniz ve Hazar Denizi'nde görmek mümkündür. Her iki denizde de bu dönemin temsilcisi olan Gobiidae (= kayabalıkları) türleri bulunmaktadır (ventral yüzgeçlerinin birleşerek bir vantuz meydana getirmeleriyle özellik kazanmışlardır). Keza Caspialosa (= ringabalıkları) hem Karadeniz'de hem de Hazar Denizi'nde bulunmaktadır.
Daha sonra Sarmatik İç Deniz, Karadeniz, Hazar Denizi ve Aral Gölü olmak üzere üç kısma ayrılmıştır. Bu sırada bugünkü İtalya, Adriyatik, Yunanistan ve Anadolu'nun bulunduğu bölge kesiksiz bir kara parçası olduğu için, Avrupa faunası kolaylıkla Anadolu'ya, Anadolu faunası ise Avrupa'ya geçme olanağını buluyordu. Bu kara parçasının üzerinde, bugün Ege Denizi'nin bulunduğu kısımda, kollarının bir kısmının bugünkü Vardar vs. nehirlerinin bulunduğu Avrupa yakasından, bir kısmı Anadolu'nun Ege kıyıları tarafından alan nehirler ile, bir kısmı da bugünkü Belgrat ormanlarının bulunduğu yerden kaynaklanarak, bugünkü Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı'nın bulunduğu yerdeki kara üzerinden güneye doğru akan bir nehir bulunuyordu. "Egeopotamus" denen bu nehir Kos Adası ile Girit Adası arasından Tetis'e (Akdeniz'e) dökülüyordu. Bu nehrin bugünkü Belgrat ormanının (İstanbul'un batısında) bulunduğu yerdeki kaynağı, buradan Karadeniz'e uzanan bir boğaz ile (dünyanın bilinen en eski boğazı) ilişkiliydi. Böylece Egepotamus aracılığıyla Karadeniz'in bir miktar suyu Akdeniz'e akıtılmaktaydı. Bu dönemde bugünkü Sisam, Rodos vs. adaları (Oniki adalar) Anadolu'nun kara uzantısı üzerinde bulunuyordu. Anadolu'nun yalnız güneybatı kesiminde ve Karpados Adası'nda yaşayan, tuzlu suya kesin dirençsiz olan bir semender türü (Mertensiella luschani), bu birliğin önemli bir kanıtı olmaktadır. Miyosen'den bu yana Akdeniz'in kapladığı alan gittikçe daralmıştır ve Miyosen-Pliyosen'de, İskenderun ve Aşağı Mezopotamya üzerinden Hint Okyanusu ile sağlanan bağlantı yitirilmiştir. Bu gelişmelerin sonunda, (bağlantının tamamen kesilmesi Pliyosen'de tamamlanmıştır) Tetis faunası kesin olarak ikiye ayrılmıştır. Doğuda Hint Okyanusu, batıda ise Akdeniz ortaya çıkmıştır. Tetis Denizi'nin bıraktığı fosiller en iyi Mont-Blanc'ın İtalya kesiminde ve Lübnan'daki ilgili katmanlarda görülür. Hint Okyanusun'da yaşamakta olan balık cinsleri, 40 milyon yıl önce bugünkü Akdeniz'in bulunduğu yerlerde de yaşıyordu. Akdeniz'de fosilleri bulunan balıklarla, bugün Hint Okyanusu'nda yaşayan balıkların aynı yapıyı göstermesi, balıkların (en az bir zamanlar bu bölgelerde yaygın olan) önemli ölçüde evrimleşmediğini göstermektedir. Halbuki, toynaklı hayvanlar bu devirde karalarda yeni yeni evrimleşmeye başlamıştı.
Miyosen'den itibaren iklim soğumaya başlamış ve bunun sonucu olarak Akdeniz'deki faunanın önemli bir kısmı ortadan kalkmıştı. Soğuk suya uyum yapmış bazı derisidikenliler (Echinodermata), böylece, yavaş yavaş Atlantik'ten Akdeniz'e girerek yayılma olanağını bulmaya başlamışlardı. En soğuk dönem olan Tersiyerin sonunda (buzul dönemlerinde), bu yayılma en üst düzeye ulaşmıştı. Bu dönemde, ayrıca, soğuk suyu seven Mallotus villosus ( bir köpekbalığı), Salmo trutta (alabalık), Cyprino islandica (bir tür sazan), Pecten islandica (bir midye türü) ve Alca impennis (Sicilya'da bulunmuş kanatsız bir kuş fosili) de Akdeniz'de ulaşmıştır.
Biyocoğrafya
-
Arazi Biyomları: Tundralar
-
Ülkemizde Görülen İklim Tipleri Nelerdir ?
-
Marmara Bölgesi İklimi Hakkında Bilgi
-
Ülkemizdeki Kıvrım Dağlar Nelerdir?
-
İklimi etkileyen faktörler nedir
-
Akdeniz İklimi Hakkında Bilgi
-
HAYVAN COĞRAFYASI İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER.
-
Yurdumuzda dağılış gösteren bazı omurgalı hayvan cinsleri
-
Hayvanların Anadolu'ya Giriş Kapıları (Harita)
-
Ülkemizde Hayvanların Yayılışlarını Önleyen Önemli Bariyerler
-
HAYVANLARIN YAYILIŞI VE İNSAN
-
3- Zoocoğrafyanın Yönlendirilmesinde İnsan Etkisi
-
YURDUMUZA FAUNA GİRİŞ KAPILARI İLE GEÇİŞLERİ ÖNLEYEN ÖNEMLİ BARİYERLER
-
DENİZLERİN ZOOCOĞRAFYASI
-
HAYVAN GÖÇLERİ