Süngerler Hakkında Bilgiler
Süngerler çokgözeli hayvanlardan Parazoa bölümünün bir filumu. En eski taşılları günümüzden 600 milyon yıl öncesine ait ilkel hayvanlardır. Denizlerde, göllerde ve akarsularda yaşamakta olan 2.500 sünger türünün çoğu ancak sünger uzmanlarınca tanınabilir.12 mm. boyundaki küçük süngerlerden , genişlik ve yükseklikleri 2 metreyi bulanlarına dek çeşitli büyüklükte olanları vardır.Çok çeşitli renklerde olabilirler. Biçimleri, bir kayanın üzerine boya sürülmüş gibi duran ince ve kaplayıcı bir kat oluşturanlardan, iri, yelpaze ya da ağacı andıranlara kadar çeşit çeşittir. Yapıca birbirlerine benzer olup, çokgözeli hayvanların en basitlerindendir. Gövde çeperleri basit yapılıdır, özelleşmiş organları ve iyi gelişmiş doku sistemleri yoktur. Süngerin gövdesi birgözeliler kolonisine benzetilebilirse de gözeleri arasında birlik, işbölümü ve bir dereceye kadar da gözesel işlevlerde ortaklık vardır. Süngerler, çürümekte olan bitkisel ve hayvansal maddeleri sudan süzerek alırlar, yüzeydeki deliklerden giren su, kuşaklı göze (Koanosit) adı verilen gözelerin üzerinden geçerken içindeki besinler süzülüp alınır ve kalan kısmı bir ya da birçok boşaltıcı delikten dışarıya atılır. Kuşaklı gözelerin her birinde kırbaç biçimi bir flagellum bulunur.Bunların vuruş hareketleriyle besin akımı oluşur.Gövdenin çeperi spiküllerle sağlamlaştırılmıştır. Spiküller kalsit ya da silisden oluşmuş, yıldız, çomak vb. biçiminde oluşumlardır. Banyo süngeri gibi kimi türlerin ağsı iskeletleri spongin adı verilen bir proteinden oluşmuştur.
Süngerler 1830 yılına kadar bitki olarak kabul edilirlerdi. Ancak bu yıllarda yapılan dikkatli gözlemler sonunda hayvan oldukları anlaşılmış, bunun üzerine denizgülleri, gerçekmedüzler ve mercanlarla birlikte Knidlilerden sayılmışlardır.Günümüzde ise, Parazoa adında ayrı bir bölümden oldukları kabul edilmektedir.
Süngerler dört sınıfa ayrılırlar. Bu sınıflardan birini oluşturan Kalkerli Süngerler (Calcarea) sadece denizlerde yaşarlar.İskeletleri kalsiyum karbonatın kristalleşmiş biçiminden oluşan spiküllerden yapılmıştır. Tümü de basit yapılı ve kese, vazo, armut ya da silindir biçimindedirler. Bazen süngerin bal peteği ya da ağ biçimi aldığı görülür. Çoğunlukla tek tek, bazen de sadece diplerinden bağlı koloniler halinde bulunurlar. Yüzeylerinden çıkmış spiküller bunlara kaba bir görünüm verir.Renkleri beyaz ya da kremden soluk ve pastel gölgeli tonlara kadar değişir. En bilinen örnekleri Sycon ile Leucosolenia'dır.
Hexactinellida adı verilen ve yine sadece denizlerde yaşayan süngerler sınıfı, derin sularda daha yaygındır. İskeletleri silisden oluşmuştur. Üzerlerindeki her bir spikülün 6 kolu ya da ışınsal gidişli parmağı vardır.Kimi süngerler, bu tipin daha gelişmiş örnekleridirler. Sünger dokularında serbestçe duran spiküllerden başka, tepe kısımlarında birbirleriyle kaynaşmış olan ve sağlam bir kafes oluşturan spiküller çıkıntısı da birçok türde görülen bir oluşumdur. Hexactinellida sınıfına giren süngerler genellikle tek tek yaşarlar ve silindir, vazo ya da ayaklı kavanoz biçimlerindedirler.Genellikle beyaz ya da soluk sarı renklidirler ve yaşadıkları yumuşak deniz diplerine büyük ve köklü spikül demetleriyle kenetlenmişlerdir.
Denizlerde ve tatlı sularda bulunan Demospongiae sınıfındaki süngerler, en iri ve en yaygın süngerlerdir.Spikülleri, silisden yapılı ve 1-4 parmaklıdırlar. Ancak bunların yerine bütünüyle spongin lifleri geçebildiği gibi spikül spongin karışımı biçiminde de olabilirler. Demospongiae sınıfındaki süngerler, dik ve bol dallı olanlardan, ince ve kayaların üzerine sürülmüş boya görünümünde olanlara kadar çeşitli biçimde olabilirler. Öte yandan tek tek duran ve iyice tanımlanabilen şekillerinin yanı sıra çok oskulumlu ve iç yapısında işbölümlerinin gerçekleştiği kümeler de vardır. Renk çeşitleri çok fazla olup, kalkerli süngerlerinkine göre genellikle daha parlaktırlar. Banyo süngeri bu sınıftandır.
Sclerospongiae ya da mercansı süngerler sadece denizlerde yaşarlar. İskeletlerinde hem kalsiyum ve silis hem de sponginin bulunuşu nedeniyle öteki süngerlerden farklıdırlar. Bu süngerin çok ince olan üst katı, aragonit'ten (Kalsiyum Karbonat) yapılı iri bir iskeleti örter. Canlı doku o kadar incedir ki, süngerin suyunu dışarıya atmaya yarayan boşaltıcı kanallar, genel olarak gövde yüzeyinde belirgindirler.Bu ince kat, silisli spiküller ve spongin tarafından desteklenir. Uzun bir süre taşıllarına bakılarak incelenmiş olan Sclerospongiae sınıfındaki süngerlerin canlı örnekleri ancak çok yakın zamanlarda bulunmuş ve gerçekten sünger oldukları kesinlikle anlaşılmıştır. Batı Hint adalarıyla Büyük Okyanus'ta mercan kayalıklarında bulunan bu süngerler, mercan kayalıklarının yapısına katılmaktadırlar.
Birbirlerine bitişik olan süngerler genellikle birlikte büyür ve birbirleriyle tam olarak birleşirler. Larvalar için de aynı şeyler söylenebilir, bazen bir kayanın yüzeyinde birbirleriyle birleşmiş larvalarının bir tek sünger gövdesi oluşturdukları görülür. Süngerler, gerek eşeysel gerekse eşeysel olmayan yollardan ürerler, ancak özel üreme organları yoktur. Eşeysel üreme sırasında, eşey gözelerini ya farklılaşmamış amipsi gözeler, ya da kuşaklı gözeler oluştururlar.Eşey gözeleri dışderi ile içteki kuşaklı göze katı arasındaki bölümde olgunlaşırlar. Süngerlerin üremesini sağlayan eşey gözelerinin dişi olanları yılın belirli zamanlarında görülürler. Buna karşılık erkek eşey gözeleri belirsiz zamanlarda ve çok seyrek olarak görülebilirler. Dişi eşeylik gözesi komşu gözeleri yutup, bunların maddesini kendi gelişmesi için kullanarak büyür. Olgun dişi eşeylik gözeleri kuşaklı göze tabakasının altında ya da suyu içe çekici sistemin kanallarının yakınında bulunur ve döllenmeyi beklerler. Spermalar denize salınıverirler ve bir başka sünger tarafından, suyu içe çekici sistemin çalışmasıyla alınırlar. Spermalar dişi eşeylik gözesine komşu olan kuşaklı gözelere çekilirler. Kuşaklı gözelere giren sperma hemen kuyruğunu kaybeder. Daha sonra kuşaklı gözelerin oluşturduğu çember geri çekilir ve göze dişi eşey gözesine yönelir. Erkek ve dişi eşey gözelerinin çekirdeklerinin birbirleriyle kaynaşması sonucu döllenme gerçekleşmiş olur. Döllenmiş yumurta embriyona dönüşür. Embriyon bir süre sonra bir boşaltıcı kanaldan geçerek dışarı çıkar ve serbest yüzen bir larva halini alır. Birkaç saat kadar yüzdükten sonra iki katlı bir larva halini alır ve durur. Bu larvanın tepesinde henüz bir delik yoktur, delik oluşunca işlevlerini yapabilen bir sünger ortaya çıkmış olur.
Süngerler 1830 yılına kadar bitki olarak kabul edilirlerdi. Ancak bu yıllarda yapılan dikkatli gözlemler sonunda hayvan oldukları anlaşılmış, bunun üzerine denizgülleri, gerçekmedüzler ve mercanlarla birlikte Knidlilerden sayılmışlardır.Günümüzde ise, Parazoa adında ayrı bir bölümden oldukları kabul edilmektedir.
Süngerler dört sınıfa ayrılırlar. Bu sınıflardan birini oluşturan Kalkerli Süngerler (Calcarea) sadece denizlerde yaşarlar.İskeletleri kalsiyum karbonatın kristalleşmiş biçiminden oluşan spiküllerden yapılmıştır. Tümü de basit yapılı ve kese, vazo, armut ya da silindir biçimindedirler. Bazen süngerin bal peteği ya da ağ biçimi aldığı görülür. Çoğunlukla tek tek, bazen de sadece diplerinden bağlı koloniler halinde bulunurlar. Yüzeylerinden çıkmış spiküller bunlara kaba bir görünüm verir.Renkleri beyaz ya da kremden soluk ve pastel gölgeli tonlara kadar değişir. En bilinen örnekleri Sycon ile Leucosolenia'dır.
Hexactinellida adı verilen ve yine sadece denizlerde yaşayan süngerler sınıfı, derin sularda daha yaygındır. İskeletleri silisden oluşmuştur. Üzerlerindeki her bir spikülün 6 kolu ya da ışınsal gidişli parmağı vardır.Kimi süngerler, bu tipin daha gelişmiş örnekleridirler. Sünger dokularında serbestçe duran spiküllerden başka, tepe kısımlarında birbirleriyle kaynaşmış olan ve sağlam bir kafes oluşturan spiküller çıkıntısı da birçok türde görülen bir oluşumdur. Hexactinellida sınıfına giren süngerler genellikle tek tek yaşarlar ve silindir, vazo ya da ayaklı kavanoz biçimlerindedirler.Genellikle beyaz ya da soluk sarı renklidirler ve yaşadıkları yumuşak deniz diplerine büyük ve köklü spikül demetleriyle kenetlenmişlerdir.
Denizlerde ve tatlı sularda bulunan Demospongiae sınıfındaki süngerler, en iri ve en yaygın süngerlerdir.Spikülleri, silisden yapılı ve 1-4 parmaklıdırlar. Ancak bunların yerine bütünüyle spongin lifleri geçebildiği gibi spikül spongin karışımı biçiminde de olabilirler. Demospongiae sınıfındaki süngerler, dik ve bol dallı olanlardan, ince ve kayaların üzerine sürülmüş boya görünümünde olanlara kadar çeşitli biçimde olabilirler. Öte yandan tek tek duran ve iyice tanımlanabilen şekillerinin yanı sıra çok oskulumlu ve iç yapısında işbölümlerinin gerçekleştiği kümeler de vardır. Renk çeşitleri çok fazla olup, kalkerli süngerlerinkine göre genellikle daha parlaktırlar. Banyo süngeri bu sınıftandır.
Sclerospongiae ya da mercansı süngerler sadece denizlerde yaşarlar. İskeletlerinde hem kalsiyum ve silis hem de sponginin bulunuşu nedeniyle öteki süngerlerden farklıdırlar. Bu süngerin çok ince olan üst katı, aragonit'ten (Kalsiyum Karbonat) yapılı iri bir iskeleti örter. Canlı doku o kadar incedir ki, süngerin suyunu dışarıya atmaya yarayan boşaltıcı kanallar, genel olarak gövde yüzeyinde belirgindirler.Bu ince kat, silisli spiküller ve spongin tarafından desteklenir. Uzun bir süre taşıllarına bakılarak incelenmiş olan Sclerospongiae sınıfındaki süngerlerin canlı örnekleri ancak çok yakın zamanlarda bulunmuş ve gerçekten sünger oldukları kesinlikle anlaşılmıştır. Batı Hint adalarıyla Büyük Okyanus'ta mercan kayalıklarında bulunan bu süngerler, mercan kayalıklarının yapısına katılmaktadırlar.
Birbirlerine bitişik olan süngerler genellikle birlikte büyür ve birbirleriyle tam olarak birleşirler. Larvalar için de aynı şeyler söylenebilir, bazen bir kayanın yüzeyinde birbirleriyle birleşmiş larvalarının bir tek sünger gövdesi oluşturdukları görülür. Süngerler, gerek eşeysel gerekse eşeysel olmayan yollardan ürerler, ancak özel üreme organları yoktur. Eşeysel üreme sırasında, eşey gözelerini ya farklılaşmamış amipsi gözeler, ya da kuşaklı gözeler oluştururlar.Eşey gözeleri dışderi ile içteki kuşaklı göze katı arasındaki bölümde olgunlaşırlar. Süngerlerin üremesini sağlayan eşey gözelerinin dişi olanları yılın belirli zamanlarında görülürler. Buna karşılık erkek eşey gözeleri belirsiz zamanlarda ve çok seyrek olarak görülebilirler. Dişi eşeylik gözesi komşu gözeleri yutup, bunların maddesini kendi gelişmesi için kullanarak büyür. Olgun dişi eşeylik gözeleri kuşaklı göze tabakasının altında ya da suyu içe çekici sistemin kanallarının yakınında bulunur ve döllenmeyi beklerler. Spermalar denize salınıverirler ve bir başka sünger tarafından, suyu içe çekici sistemin çalışmasıyla alınırlar. Spermalar dişi eşeylik gözesine komşu olan kuşaklı gözelere çekilirler. Kuşaklı gözelere giren sperma hemen kuyruğunu kaybeder. Daha sonra kuşaklı gözelerin oluşturduğu çember geri çekilir ve göze dişi eşey gözesine yönelir. Erkek ve dişi eşey gözelerinin çekirdeklerinin birbirleriyle kaynaşması sonucu döllenme gerçekleşmiş olur. Döllenmiş yumurta embriyona dönüşür. Embriyon bir süre sonra bir boşaltıcı kanaldan geçerek dışarı çıkar ve serbest yüzen bir larva halini alır. Birkaç saat kadar yüzdükten sonra iki katlı bir larva halini alır ve durur. Bu larvanın tepesinde henüz bir delik yoktur, delik oluşunca işlevlerini yapabilen bir sünger ortaya çıkmış olur.
Süngerler latincede Porifera olarak adlandırılır. Yaklaşık 5 bin türü tanımlanmış, suda yaşayan hayvan filumu olarak genelleme yapabiliriz. En ilkel çok hücreli hayvanlar arasında yer alan süngerler, genellikle dallanmış biçimleri ve kısa süren lavra evreleri nedeniyle bitki sanılmış, hayvanlara özgü yapı ve özellikleri ilk 1755’te çıkarılmıştır.
Süngerlerin yalnız 20 kadar türü (Spongilla cinsi) tatlı sularda, geriye kalan büyük bölümü denizlerde yaşar. En derin denizlerde bile rastlanabilen süngerler, en çok denizlerin tropik ve astropik kesimlerinde yaygındır. Birçok türün uzunluğu birkaç santimetreyi aşamazken, bazılarının boyu 2m’ yi geçmektedir.
Süngerlerin belirli organları, dokuları, özgül biçimi, belli bir bakışımı yoktur. Ortadaki sindirim boşluğunu saran iki katlı bir çeperden (dış deri ve iç deri) oluşan (diploblastik hayvanlar) çok hücreli canlılardır;iç deri (endorm) yakalı kamçılı hücrelilerden (koanosit) oluşur. Bu hayvanlarda sinir sistemi yoktur. Hayvanın içinden geçen ve onun mikrofaj beslenmesini sağlayan su akımı, çok sayıda delikten girer; delikler titreyen sepetçiklere, onlarda bir merkezi girişe açılır. Su oradan, anusa benzetilebilecek büyükçe bir delikten (oskulum) dışarı çıkar. Dış ve iç hücre katmanları arasında mesoglea denen ve içinde serbestçe hareket eden amipsi hücrelerin (amibosit) bulunduğu jölemsi bir katman yer alır.
Süngerler 3 sınıf altıda toplanır: Calcispongiae (Calcarea), Hyalospongiae (Hexactinellida) ve Demonspongiae. Calcispongiae yada kalkerli süngerlerin üyeleri, kalsiyum karbonat iğneciklerinden kurulu iskeletleriyle ayırt edilen deniz süngerleridir.
Hyalospongiae yada silisli cam süngerlerinin iskeleti silisli ve genellikle 6 eksenli iğneciklerden kuruludur. İğnecikler kesintisiz bir ağ oluşturacak şekilde birleşebilir. Demonspongiae yada silisli süngerler 4.200 dolayında türdeki en geniş sünger sınıfıdır. İskeletleri sponjin denen, yalnızca süngerlere özgü bir madde içerebilen bu sınıf üyelerinin çoğu sığ sularda yaşar.
Süngerlerde bulunan amipsi hücreler küre biçimli yumurtaları üretir. Döllenmeden sonra oluşan lavralar gövdelerini çevreleyen kirpiklerin yardımıyla uygun bir yüzeye tutunana dek yüzerler. Burada hızla gelişen lavra çok geçmeden erişkin sünger hayvanına dönüşür.Bazı türler tomurcuklanma yoluyla eşeysiz olarak da ürer. Tomurcuklar daha sonra ana süngerden ayrılarak gelişimini bağımsız bir biçimde sürdürür.
Süngerlerin yalnız 20 kadar türü (Spongilla cinsi) tatlı sularda, geriye kalan büyük bölümü denizlerde yaşar. En derin denizlerde bile rastlanabilen süngerler, en çok denizlerin tropik ve astropik kesimlerinde yaygındır. Birçok türün uzunluğu birkaç santimetreyi aşamazken, bazılarının boyu 2m’ yi geçmektedir.
Süngerlerin belirli organları, dokuları, özgül biçimi, belli bir bakışımı yoktur. Ortadaki sindirim boşluğunu saran iki katlı bir çeperden (dış deri ve iç deri) oluşan (diploblastik hayvanlar) çok hücreli canlılardır;iç deri (endorm) yakalı kamçılı hücrelilerden (koanosit) oluşur. Bu hayvanlarda sinir sistemi yoktur. Hayvanın içinden geçen ve onun mikrofaj beslenmesini sağlayan su akımı, çok sayıda delikten girer; delikler titreyen sepetçiklere, onlarda bir merkezi girişe açılır. Su oradan, anusa benzetilebilecek büyükçe bir delikten (oskulum) dışarı çıkar. Dış ve iç hücre katmanları arasında mesoglea denen ve içinde serbestçe hareket eden amipsi hücrelerin (amibosit) bulunduğu jölemsi bir katman yer alır.
Süngerler 3 sınıf altıda toplanır: Calcispongiae (Calcarea), Hyalospongiae (Hexactinellida) ve Demonspongiae. Calcispongiae yada kalkerli süngerlerin üyeleri, kalsiyum karbonat iğneciklerinden kurulu iskeletleriyle ayırt edilen deniz süngerleridir.
Hyalospongiae yada silisli cam süngerlerinin iskeleti silisli ve genellikle 6 eksenli iğneciklerden kuruludur. İğnecikler kesintisiz bir ağ oluşturacak şekilde birleşebilir. Demonspongiae yada silisli süngerler 4.200 dolayında türdeki en geniş sünger sınıfıdır. İskeletleri sponjin denen, yalnızca süngerlere özgü bir madde içerebilen bu sınıf üyelerinin çoğu sığ sularda yaşar.
Süngerlerde bulunan amipsi hücreler küre biçimli yumurtaları üretir. Döllenmeden sonra oluşan lavralar gövdelerini çevreleyen kirpiklerin yardımıyla uygun bir yüzeye tutunana dek yüzerler. Burada hızla gelişen lavra çok geçmeden erişkin sünger hayvanına dönüşür.Bazı türler tomurcuklanma yoluyla eşeysiz olarak da ürer. Tomurcuklar daha sonra ana süngerden ayrılarak gelişimini bağımsız bir biçimde sürdürür.
Zooloji
-
Ataks tavuk yetiştiriciliği ve Ataks tavuk özellikleri nelerdir?
-
Omurgalılara Genel Bir Bakış
-
Memelileri diğer canlı türlerinden ayıran bazı özellikler
-
Göz dizilişlerine bakarak örümceklerde familya tespiti
-
Önositoid nedir? Önositoidler nasıl bir yapıya sahiptir ?
-
Adipohemosit nedir?
-
Sferül hücre nedir?
-
Koagülosit nedir?
-
İntegrin nedir? Görevleri nelerdir?
-
Organogenez nedir ? Hangi canlılarda görülür ?
-
Hayvanlarda boşaltım sistemi elemanları nelerdir?
-
Nöral Kristadan Gelişen Yapılar
-
Omurgasızlarda kan hücreleri
-
Deneylerde Neden Fare Kullanılır?
-
İstilacı Türlerin Yayılma Yolları Nelerdir ?