Streptococcus pneumoniae mikrobiyolojik özellikleri
İnvaziv pnömokokkal hastalıklar başta pnömoni olmak üzere, bakteremi, menenjit ve diğer steril vücut bölgelerinin enfeksiyonu şeklinde ortaya çıkabilir. İnvaziv pnömokokkal hastalık dünyanın hemen her yerinde çocuk ve erişkinlerde ciddi seyreden hastalıkların başında gelmektedir. Etken Streptococcus pneumoniae (pnömokok) sağlıklı kişilerin üst solunum yolu florasında yaygın bulunan bir mikroorganizmadır.
Bakteriyel menenjitler dünya genelinde halen en önemli enfeksiyöz hastalıklardır. En sık rastlanan üç meningeal patojen olan Neisseria meningitidis, Haemophilus influenzae ve Streptococcus pneumoniae vakaların %80'den fazlasını oluşturur. Erken ve özgül tanı hasta yönetiminde ve hastalığın kontrolünde önemlidir. DSÖ bu bakteriyel patojenlerin neden olduğu menenjitlerin ya da invaziv hastalıkların dünya genelinde azaltılması ile ilgili yaygın program yürütmektedir (1,2). Ülkemizde de bu üç patojenin invaziv hastalıkları bildirimi zorunlu hastalıklar arasında yer almaktadır (3,4).
Bazı klinik özellikleri ile olası etiyoloji akla getirilebilirse de bu hastalıkların kesin tanısı mikrobiyolojik incelemeye dayanır. “Tanı stratejisi”ni ise laboratuvara gelen klinik örneklerden bu üç patojen dâhil bütün olası bakterilerin yakalanabileceği ortak bir tanı akış şemasının izlenmesi oluşturur (1,5).
İnvaziv pnömokok hastalıklarının laboratuvar tanısında kullanılan geleneksel yöntem kültürdür. Antijen testleri ve nükleik asit çoğaltma yöntemlerinin tanı değeri netlik kazanmamıştır. Tanı yöntemlerinin enfeksiyon bölgesine göre duyarlılığı da değişkendir.
Bu belge yöntemlerin invaziv pnömokok hastalıklarının kesin tanısındaki yerini güncel bilgilerle değerlendirmek, yöntem seçiminde dikkat edilmesi gereken unsurlara dikkat çekmek ve bildirime esas doğru ve güvenilir sonuçların elde edilebilmesi için uygulama prosedürleriyle ilgili pratik bilgiler sunmak amacıyla hazırlanmıştır.
İnvaziv pnömokokkal hastalık terimi, pnömokokların neden olduğu pnömoni, menenjit, bakteriyemi ve diğer steril vücut bölgelerinin enfeksiyonlarını ifade eder (6,7).
Pnömokokkal pnömoni, ani başlayan ve titremeyle yükselen ateş, plöretik göğüs ağrısı, dispne, takipne, öksürük ve pürülan balgamla karakterizedir. Bebek ve küçük çocuklarda hastalık kendini ateş, kusma ve konvülsiyonla da gösterebilir. Yaşlılarda ise ateş, dispne ve bilinç durumundaki değişiklikler ilk bulgular olabilir. Hastalığın seyri esnasında olguların %25-30‟unda bakteriyemi gelişebilir ve kan kültüründe S.pneumoniae bulunabilir (6,8). Bakteriyemide ortalama vaka-ölüm oranı %20 kadardır fakat özellikle yaşlı vakalarda %60 kadar yüksek olabilmektedir (6).
En sık saptanan toplum kaynaklı pnömoni etkeni olmasına rağmen, pnömokokkal pnömoninin mikrobiyolojik tanısı bazı güçlükler gösterir. Tanıda „altın standart‟ kabul edilen kültürün duyarlılığı %65‟dir. Hızlı ve doğru tanı öncelikle örneğin kalitesine bağlıdır (5,9).
Pnömokokkal menenjit, diğer akut bakteriyel menenjitler gibi ani yükselen ateş, letarji veya koma ve meningeal irritasyon bulguları ile karakterizedir. Bilinen risk gruplarının dışında, kohlear implantı veya baziler kırığı olan hastalar da invaziv pnömokokkal hastalık için yüksek risk grubundadırlar. S.pneumoniae; osteomiyelit, septik artrit, endokardit, perikardit, peritonit veya neonatal invaziv enfeksiyonlara da neden olabilir (6,7).
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her yıl 1.6 milyon insan İPH nedeniyle kaybedilmekte ve bunların yaklaşık 1 milyonunu, 5 yaşından küçük çocuklar oluşturmaktadır (9). Etkili bir konjugat aşısı bulunması nedeniyle, İPH aşı ile önlenebilir enfeksiyonlar arasında yer almaktadır (10).
1980‟lerin ortalarından itibaren önce penisiline sonra da çoklu ilaca dirençli pnömokokların saptanması, etkenin hızlı ve doğru bir şekilde tanımlanıp, duyarlılık testleriyle birlikte raporlanmasının önemini arttırmıştır. S.pneumoniae‟nın giderek artan bu antibiyotik direnci nedeniyle, İPH‟nin kontrolünde aşılara olan gereksinim ön plana çıkmıştır (7,10).
Türkiyede konjuge pnömokok aşısı 2008 yılında ulusal bağışıklama programına dahil edilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu aşıların İPH‟leri önlemedeki başarısını belirleyebilmek gerektiğinden, sürveyans çalışmaları önem kazanmıştır. Ayrıca toplumumuzda yaygın serotiplerin belirlenmesi ile uygulanmakta olan aşı içeriklerine katkı sağlamak mümkün olabilir.
Mikroorganizmanın özellikleri
S.pneumoniae klinik örneklerde çoğunlukla hücre içi veya dışında Gram pozitif lanset şeklinde diplokoklar şeklinde görülür. Nadiren tek tek veya kısa zincirler şeklinde de olabilir.
S pneumoniae güç üreyen bakterilerden olup 35-37°C ve %5 CO2 ‟li ortam (mumlu jar da olabilir) üremesi için optimum koşullardır. Koloni morfolojisini de gösterdiği için çoğunlukla kanlı agarda üretilmesi tercih edilir. Kanlı agar plağında S.pneumoniae kolonileri alfa-hemolitik, küçük, gri renklidir ve yeni kültürlerde viridans streptokoklardan ayrılması zordur. 24-48 saatlik kültürlerde koloniler düzleşmeye ve ortası çökmeye başlar bu koloni morfolojisiyle viridans streptokoklardan ayrılabilir. Anaerob koşullarda ürediğinde -kapsül miktarına da bağlı olarak- daha büyük ve mukoid koloniler oluşturabilir.
Kaynak:
Ulusal Mikrobiyoloji Standartları Sayfa 5 / 24 - Bakteriyoloji / Mikrobiyolojik Tanımlama / B-MT-05 / Sürüm: 1.1 / 01.01.2015
Mikrobiyoloji
-
Antibiyotiklerin Etki Mekanizmaları Nelerdir?
-
Azot oksit
-
Petri Kutusunda Agarlı Besiyeri Hazırlanması
-
Tüpde Agarlı Besiyerlerinin Hazırlanması
-
Besiyeri Hazırlarken Dikkat Edilecek Hususlar Nelerdir ?
-
Dehidre Besiyerleri Nedir?
-
Besiyerinin Sahip Olması Gereken Özellikler
-
Besiyeri hazırlanmasında kullanılan maddeler nelerdir ?
-
Besiyerlerin Sınıflandırılması Nasıl Yapılır ?
-
Besiyerinin Tanımı ve Kullanım Amaçları Nelerdir ?
-
Pseudomonas Cinsine ait Türler
-
Veba - Yersinia Pestis
-
Tularemi - Francisella tularensis
-
Şarbon - Bacillus anthracis Enfeksiyonu
-
Bruselloz - Brucella spp