Biyologlar - Biyolojiye Gerçekçi Yaklaşım

  • [protected email address]

Toplam 1765 içerik listeleniyor

  • İnfeksiyonun Mekanizması

    Doğada çok yaygın olarak bulunan mikroorganizmalardan ancak çok az bir bölümü insan ve hayvanlar için hastalık yapıcı niteliktedirler (patojenik mikroorganizmalar). Geri kalan büyük bir bölümü ise infeksiyon veya hastalık oluşturamamaktadırlar (apatojenik mikroorganizmalar). Ancak, genellikle hastalık oluşturmadığı bilinen bazı etkenler de, fazla stres nedeniyle konakçının direncinin kırıldığı hallerde veya bazı özel durumlarda, (immun yetmezlik...

    https://www.biyologlar.com/infeksiyonun-mekanizmasi
  • Evrime bir kanıt: Reseptör G-Proteinleri

    Bu yazımızda, 2011 yılında bir proje olarak tamamlanmış reseptör G-Proteinleri projesinden bahsedeceğiz. Bu proje evrimsel bir kanıt olarak sunulmaktadır. Bir çoğumuzun yeni duyduğu bu terimi aslında birçok canlı türü hücrelerini dış katmanlardan koruyan hücre zarlarında milyonlarca yıldır kulanmaktadırlar. Birçok üniversiteden bilim adamlarının ortak yürüttüğü 100 canlı türünde yapılan çalışmada hücre zarların da yer alan reseptör G-Proteinlerinin...

    https://www.biyologlar.com/evrime-bir-kanit-reseptor-g-proteinleri
  • Tad Tomurcukları

    Tad duyusundan sorumlu olan tad tomurcukları sirkumvallat, foliate ve fungiform papillaların epiteli içerisinde ve bunların arasındaki yüzey epiteli içerisinde yerleşmişlerdir. Aynı zamanda damak (palate) ve epiglottiste de (küçük dil) birkaç tad tomurcuğu bulunmaktadır. Kesitlerde, düşük büyütmede koyu boyanan epitel içerisinde, soluk, fıçı şekilli cisimcikler olarak görülür. Tad tomucuğunun apeksinde epitel yüzeyine açılan küçük bir tad poru bulunmaktadır....

    https://www.biyologlar.com/tad-tomurcuklari
  • Şeker hastaları için yeni bir umut: Mide hücrelerinden insülin üretildi

    Şeker hastaları için yeni bir umut: Mide hücrelerinden insülin üretildi

    Harvard Üniversitesi araştırmacıları kök hücre ve gen teknolojisinin birlikte kullanıldığı bir teknikle mide hücrelerinin genetik programını değiştirerek insülin üretmeyi başardılar. Şimdilik farelerde denenen ve kısmen başarı elde edilen bu teknik, ileride şeker hastaları için kalıcı bir çözüm olacak gibi görünüyor. Eğer bu teknik insanlarda başarıyla uygulanabilirse, şeker hastalarının özellikle de tip 1 diyabet hastalarının dışarıdan insülin...

    https://www.biyologlar.com/seker-hastalari-icin-yeni-bir-umut-mide-hucrelerinden-insulin-uretildi
  • Antijen – Antikor ve İmmünbiyoloji

    Kızamık tipik bir çocuk hastalığıdır. Bu hastalık bir virüs tarafından öksürükle taşınır. Virüs vücut hücrelerini enfekte edip onları tahrip eder. Vücut sıcaklığının artıp deride kırmızı lekelerin görülmesi, hastalığın semptomudur. Birkaç gün sonra ateş düşer ve semptomlar kaybolur. Virüs, bakteri ve mantarlar, organizmaları sürekli olarak tehdit eder. Aşağı or-ganizasyonlu hayvanlar, yiyici hücrelerin Fagositoz özellikleri ile mikroplan yok...

    https://www.biyologlar.com/antijen-antikor-ve-immunbiyoloji
  • Virusların Genel Özellikleri

    Virusların Genel Özellikleri

    Viruslar, protein veya kompleks bir yapıdan (glikolipoprotein) oluşan bir muhafaza içine paketlenmiş DNA veya RNA'lardan sadece birine sahip çok küçük infeksiyöz ajanlardır. Latince zehir anlamına gelen virus(lar) bu basit ve çok küçük yapıları ile cansız ortamlarda üreyebilecek yetenekte değildirler. Çünkü, taşıdıkları genetik bilgiler ve buna bağlı olarak gen sayısı kendilerinin bağımsız replikasyonlarını sağlayacak yeterlilik taşımamaktadır. Bu nedenle...

    https://www.biyologlar.com/viruslarin-genel-ozellikleri
  • Bitkilerde Tozlaşma

    Bitkilerde Tozlaşma

    Polenlerin rüzgâr, hayvanlar ve su aracılığıyla dişi üreme organının tepeciğine taşınmasına tozlaşma adı verilir. Polenler tepeciğe yapıştıktan sonra polen içindeki erkek üreme hücrelerinden biri yumurtalığa doğru polen tüpünü oluşturur. Diğer erkek üreme hücresi polen tüpünden ilerleyerek yumurtalık içindeki dişi üreme hücresine ulaşır. Yumurtalıkta dişi ve erkek üreme hücrelerinin çekirdekleri birleşerek zigotu oluşturur. Bu olaya döllenme...

    https://www.biyologlar.com/bitkilerde-tozlasma
  • Pulpa - Diş pulpası

    Diş pulpası, embriyonik dental papillanın mezenşiminden gelişir ve pulpa kavitesini doldurur. Dental pulpa, vaskülarizasyon yönünden zengin ve bir çok sinirle desteklenen gevşek bağ dokusu yapısındadır. Pulpa kavitesi ana pulpal boşluk ve kök kanallarından oluşmuş olup dişin genel şeklini alır. Pulpa, hücreler ve hücreler arası maddelerden meydana gelir. Hücreler şekil yönünden mezenşimal hücreleri andırır fakat potansiyelleri yönündan farklıdır. Pulpa...

    https://www.biyologlar.com/pulpa-dis-pulpasi
  • Vitaminler ve özellikleri

    Genel özellikler 1-Hücre zarından geçebilirler 2-Sindirim enzimlerinden etkilenmezler 3-Kanda görülürler 4-Vücudumuzdaki yaşamsal olayları denetlerler 5-Karaciğerde A ve Deride D vitaminleri (öncül maddelerden) üretilebilir 6-A-D-E-K vitaminleri yağda çözünür ve vücudumuzda biriktirilir 7-B-C vitaminleri suda çözünür vücudumuzda biriktirilmez. Vücudumuzda en çok eksikliği görülen vitaminlerdir. 8-Bazıları Işık bazıları ısıdan etkilenebilir. 9-İnsan A ve D...

    https://www.biyologlar.com/vitaminler-ve-ozellikleri
  • EVRİMİN MEYDANA GELMESİNDE ROLÜ OLAN FAKTÖRLER

    1- Ortam Koşulları Canlılar, yer ve onu çevreleyen atmosferin “biyosfer” olarak tanımlanan dar bir kalınlığında yaşarlar. Toprakta tüm canlılık, ağaç köklerinin ulaşabildiği derinliğe kadar uzanır. Biyosfer içinde yaşam, belli başlı deniz, tatlı su, ve kara ortamlarında yer almaktadır. Hava, kaldırma kuvvetinin zayıflığı nedeniyle sürekli kullanılan bir yaşam ortamı olmamıştır. Bu ortamlar içinde, canlılığın gelişmesi için en uygun olanın,...

    https://www.biyologlar.com/evrimin-meydana-gelmesinde-rolu-olan-faktorler
  • Bakteriyel Konjugasyon

    Bakteriyel konjugasyon hücre teması yoluyla bakteriler arasında genetik malzeme aktarımıdır. Transformasyon ve transdüksiyon gibi bu da bir yatay gen transferi mekanizmasıdır. Bakteriyel konjügasyona, çoğu zaman hatalı olarak cinsel birleşmenin veya üremenin bir benzeri olarak değinilir. Oysa bu süreç cinsel değildir, çünkü eşey hücrelerinin birleşip bir zigot oluşturmasıyla ilişkisi yoktur. Olay verici bir hücreden alıcı bir hücreye genetik malzeme...

    https://www.biyologlar.com/bakteriyel-konjugasyon
  • Salgı Duktusları

    Salgı asinuslarının lümenleri 3 ardışık segmentten oluşan bir duktus sistemi ile devam eder. • İnterkalar duktuslar, salgı asinusları ile geniş duktuslar arasında yer alırlar. Alçak kübik epitelle döşelidirler. İnterkalar duktus hücreleri karbonikanhidraz aktivitesi gösterir. Seröz salgı yapan bezlerde ve karışık bezlerde interkalar duktus hücrelerinin asinar ürüne HCO3- salgıladığı ve asinar üründen Cl- absorbe ettiği gözlenmiştir. • Çizgili...

    https://www.biyologlar.com/salgi-duktuslari
  • HASTALIK YAPAN BAKTERİLER

    Eğer bakteriler başka organizmalarla parazitik ilişkiler kurarlarsa patojen olarak sınıflandırılırlar. Patojen bakteriler insan larda ölüm ve hastalığın başlıca nedenidir; neden oldukları enfeksiyonlar arasında tetanoz, tifo, tifüs, difteri, frengi, kolera, besin kaynaklı hastalıklar, cüzzam ve veremmide ülseri hastalığı ve Helicobacter pylori durumunda olduğu gibi. Bakteryel hastalıklar tarımda da önemlidir, bakteriler bitkilerde yaprak beneği, ateş yanıklığı...

    https://www.biyologlar.com/hastalik-yapan-bakteriler
  • ÖZOFAGUS

    Özofagus yaklaşık 25 cm uzunluğunda nisbeten düz, müsküler bir tüptür. Krikoid kıkırdağın inferior sınırında farinksin alt ucu ile devam eder. Boyunun altında ve mediastinimda yoluna devam ederek diaframı deler ve mideye açılır. Duvarı, daha önce açıklanan 4 tabakaya da sahiptir. Müköz membran stratifiye yassı non-keratinize epitel, lamina propria ve muskularis mukozadan meydana gelmiştir. Özofagus epiteli üstte farinks epiteli ile devam eder. Bazal tabakalarında...

    https://www.biyologlar.com/ozofagus
  • Turgor basıncı

    Turgor basıncı ya da turgor, bitki hücrelerinin saf suya konmasıyla içine su alarak, şişmesi ve hücrenin çeperine basınç yapması olayına denir. Bir bitki hücresi saf suya konduğu zaman içine bir miktar su alır ve şişer. Hücre özsuyunun yüksek ozmotik yoğunluğundan dolayı dış ortamdaki su, hücre içine doğru hareket eder ve içeri giren su molekülleri hücre zarını dışarı yani hücre çeperine doğru bir basınçla iter. Bu basınca "Turgor basıncı" (T.B) ya...

    https://www.biyologlar.com/turgor-basinci
  • Ses Kirliliği

    Gürültü; insanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen seslere denir. Özellikle büyük kentlerimizde gürültü yoğunlukları oldukça yüksek seviyede olup, Dünya Sağlık Örgütü'nce belirlenen ölçülerin üzerindedir. Gürültü (ses) Kirliliği Kent gürültüsünü artıran sebeplerin başında trafiğin yoğun olması, sürücülerin yersiz ve zamansız klakson çalmaları ve belediye hudutları içerisinde bulunan endüstri bölgelerinden çıkan gürültüler...

    https://www.biyologlar.com/ses-kirliligi
  • Hayvansal Dokular

    Bu bölümde hayvan dokusuna kısaca değinilecektir. Çok hücrelilerde hücrelerin bir araya gelip özelleştiği ve bunların da, organizmada belli görevleri üstlenen dokuları oluşturdukları görülür Her hücre birliğinin görevi farklıdır. Buna göre EPİTEL, BAĞ, DESTEK (KEMİK ve KIKIRDAK), KAS ve SİNİR Dokuları ayrılır. Dokular organların yapısal maddeleridir. Hayvan vücudu da, bitkilerdeki gibi, dışa doğru bir doku ile sarılır. Bu dokuya örtü dokusu veya...

    https://www.biyologlar.com/hayvansal-dokular-2
  • Hayvanlar; Omurgasız Hayvan

    Tamamı heterotrof (hazır besin alan) canlılardır. Hücre çeperleri yok­tur. Kloroplast taşımazlar. Hayvanlar omurgalı ve omurgasız olmak üzere iki büyük gruba ayrılır. Süngerler, Sölenterler, Yassı Solucanlar, Yuvarlak Solucanlar, Halkalı Solucanlar, Yumuşakçalar, Kabuklular, Örümcekgiller, Çokayaklılar, Böcekler ve Derisi Dikenliler omurgasız hayvanlar grubunu meydana getirir. Balıklar, Kurbağalar, Sürüngenler, Kuşlar, Memeliler omurgalı hayvanlar grubuna ait...

    https://www.biyologlar.com/hayvanlar-omurgasiz-hayvan
  • Midenin Epitelyal Hücreleri

    Midenin Epitelyal Hücreleri

    1-Yüzey prizmatik hücreler: Mide tek tip uzun, prizmatik hücrelerden meydana gelmiş epiteli ile diğer sindirim yolları bölgelerinden ayırt edilir. Mide epiteli kardiada özefagusun stratifiye yassı epiteline bitişik ve keskin şekilde başlar ve pilorusta barsak epiteli ile devam eder. Prizmatik hücreler koruyucu görevinin yanısıra çözünmez yapıdaki musini de salgılarlar, salgılanan nötral mukopolisakkarit materyal, içerdiği bikarbonat ve potasyum konsantrasyonuyla...

    https://www.biyologlar.com/midenin-epitelyal-hucreleri
  • Kırmızı Algler ve Mantarlar

    Kırmızı algler ya da Rhodophyta, (Yunancada rhodos ve phytos = kırmızı bitki); deniz alglerinin büyük bir kısmını oluşturan bir Protista âlemi şubesidir. Bu alem, yediğimiz şapkalı mantarları ve diğer organizmalarla birlikte yaşayan cıvık mantarları içerir. Bazı mantarlar, alglerle bir araya gelerek “liken” adı verilen toplulukları oluştururlar. Bazı türler de, bitkilerin köklerinde simbiyont olarak yaşarlar. Bitkilerin %90′ı, köklerinde simbiyont mantar...

    https://www.biyologlar.com/kirmizi-algler-ve-mantarlar
  • İnce Barsak Mukozal Yüzey Özelleşmeleri

    1- Sirküler Plikalar (Plicae Circulares, Kerckring Kapakçıkları) Submukoza ile birlikte mukozanın kalıcı, sirküler veya spiral katlantılarıdır. Bu katlantılar barsak çevresinin 2/3 veya daha fazlasına kadar uzanır, ender olarak da bütün lümeni çevirebilir. Bazı plikalarda dallanma görülebilir. Plikalar duodenumda pilorusa 5-6 cm kadar uzaklıkta başlar, maksimum gelişmesine terminal duodenum ve proksimal jejunumda ulaşır, sonradan azalarak ileumun distal yarısında...

    https://www.biyologlar.com/ince-barsak-mukozal-yuzey-ozellesmeleri
  • YILAN BALIĞI BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ

    Yılan balıkları eski yıllardan beri insanların ilgisini çekmiştir. Su bulunan bir çok yerde yılan balığına rastlandığı halde yumurtlama ve yavrulama sırasında izlenememesi, yumurtalı veya karnında yavru bulunan bir balığa rastlanamaması bu ilginin çok eskiden beri doğmasına neden olmuştur. Dünyadaki toplam yılan balığı istihsali; Avrupa yılan balığı (Anguilla anguilla ) (1990-1991) 23 950 ton, Japon yılan balığı ( Anguilla japonica ) 109 100 ton, Amerikan...

    https://www.biyologlar.com/yilan-baligi-biyolojisi-ve-yetistiriciligi
  • İnce Bağırsak Epiteli

    İntestinal mukoza epiteli basit prizmatik tiptir, fakat bir hücre tipinden daha fazla hücre içerdiği için mide yüzey epitelinden farklıdır. İntestinal mukoza epitelini çizgili kenarlı absorptif prizmatik hücreler, paneth hücreleri, goblet hücreleri, enterokromaffin hücreler ve diğerleri oluşturur. a- Prizmatik Absorptif Hücreler – Enterositler: İnce bir bazal lamina üzerine oturmuş olan uzun, silindirik hücrelerdir. Çekirdek ince-uzun ve ovoid olup, tabana yakın...

    https://www.biyologlar.com/ince-bagirsak-epiteli
  • Bakterilerin Biyoteknolojide Kullanım Alanları

    Bakterilerin Biyoteknolojide Kullanım Alanları

    Son on yılda biyokimya, moleküler biyoloji ve bakteriyolojideki ilerlemeler, bakterilerin antikanser ajan olarak kullanımının yanı sıra, antikanser ilaçların verilmesinde kemoterapiye duyarlı ajan ve gen tedavisi için vektör olarak kullanımına kadar kullanışlı bir çok yönlerini ortaya koymuştur.

    https://www.biyologlar.com/bakterilerin-biyoteknolojide-kullanim-alanlari
  • Arkelerde Sistematik Yapı

    Üst alem: Archaea Bölüm / Sınıf Crenarchaeota Euryarchaeota Korarchaeota Nanoarchaeota Arkeler, Arkea (Yunanca αρχαία, "eskiler" 'den türetme; tekil olarak Arkaeum, Arkaean, veya Arkaeon), veya Arkebakteriler, canlı organizmaların bir ana bölümüdür. Yabancı literatürde bu gruptaki canlılar Archaea veya Archaebacteria, grubun tek bir üyesi ise tekil olarak Archaeum, Archaean, veya Archaeon olarak adlandırılır Arkeler, Ökaryotlar ve Bakteriler, üç-saha sisteminin...

    https://www.biyologlar.com/arkelerde-sistematik-yapi
  • Mutasyonların Nedenleri Nelerdir

    Mutasyonların nedenlerini sadece yukarıda sayılan radyoaktif veya enerji dalgalarının etkilerine yormak doğru olmaz. Doğada, mutasyona sebep olan pek çok olguya rastlanmıştır. Bunların temelinde yine dış etmenlerden ötürü kimyasal yapının değişmesi bulunmaktadır. Bunların her birine girersek, günlerce işin içinden çıkamayız. Ancak kısaca özetlemek gerekirse, mutasyon sebepleri ikiye ayrılır: Spontane Mutasyonlar ve Uyarılmış Mutasyonlar. Bu noktada bilinmesi...

    https://www.biyologlar.com/mutasyonlarin-nedenleri-nelerdir
  • ÇİPURA (Sparus aurata Lin., 1758) BALIĞININBİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRME TEKNİKLERİ

    Şahin SAKA-Kürşat FIRAT Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik BölümüYetiştiricilik Anabilim Dalı İskele-Urla, 35440 İZMİR GİRİŞ Günümüzde Akdeniz Bölgesi’nde oldukça iyi bir pazara sahip olan çipura balığına ait çalışmalar uzun yıllardır devam etmektedir. Yetiştiricilik çalışmalarında elde edilen bilgiler ise daha birçok konunun çalışılması gerektiğini ortaya çıkarmaktadır (Tandler ve Helps, 1985, Conides, 1992). ...

    https://www.biyologlar.com/cipura-sparus-aurata-lin-1758-baligininbiyolojisi-ve-yetistirme-teknikleri
  • Mutasyon Örnekleri Nelerdir

    1) Kılsız Köpekler Köpeklerde kıllar üzerinde etkili FOXI3 isimli bir gen bulunur. Science dergisinin Eylül 2008 sayısında yayınlanan bir makaleye göre (bkz: kaynaklar), kromozom 17 üzerinde bulunan bu gende meydana gelen 7 ekleme tipi mutasyon sonucunda eskiden kıllara sahip olan köpekler kıllarını dökmektedirler. FOX genlerinin memelilerde genel olarak embriyonik gelişimi kontrol ettiği bilinmektedir. 2) Atlardaki overo Geni Atlarda eşey hücrelerinin çalışmasından...

    https://www.biyologlar.com/mutasyon-ornekleri-nelerdir
  • LEVREK (Dicentrarchus labrax Lin., 1758) BALIĞININ BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRME TEKNİKLERİ

    Yrd.Dç.Dr. Kürşat FIRAT & Şahin SAKA Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik BölümüYetiştiricilik Anabilim Dalı İskele-Urla, 35440 İZMİR GİRİŞ Su ürünleri yetiştirme teknolojisinin gelişimi ile beraber levrek kültürü üzerindeki çalışmalarda yoğunlaşmıştır. Ülkemizde önceleri çipura balığının besiye alınması ve daha sonrada larva üretimine geçilmesini takiben, levrek larvalarının kültür çalışmalarında yoğun artışlar...

    https://www.biyologlar.com/levrek-dicentrarchus-labrax-lin-1758-baliginin-biyolojisi-ve-yetistirme-teknikleri
  • MİDYE BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRME TEKNİKLERİ

    Aynur LÖK Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü Bornova-Izmir Mollusca filumunun Bivalvia klasisi içinde yer alan Mytilidae familyası geniş bir yayılım alanına sahiptir. Bu familyanın en önemli türleri ise Mytilus galloprovincialis (kara midye veya Akdeniz midyesi) ve Mytilus edulis (mavi midye veya Avrupa midyesi), Modiolus barbatus (at midyesi) ve Perna sp., (Afrika midyesi)’dir. Ülkemiz sularında ise Mytilidae familyasının ekonomik olarak...

    https://www.biyologlar.com/midye-biyolojisi-ve-yetistirme-teknikleri
  • İSTİRİDYE BİYOLOJİSİ VE YETİŞTİRME TEKNİKLERİ

    Aynur LÖK - Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi, Yetiştiricilik Bölümü Bornova-izmir Mollusca bireylerinin tüketimi insanoğlunun tarihi ile yakından ilgilidir. Bugün arkeolojik verilerden de anlaşılacağı gibi, deniz kıyısında yerleşim alanları oluşturmuş insanların balık avlamadan önce bu sabit canlıları tükettikleri bilinmektedir. Mağaralarda çok miktarda yenmiş midye ve istridye kabukları bulunmuş; ve bunların bir kısmından kolye yapılmışlardır....

    https://www.biyologlar.com/istiridye-biyolojisi-ve-yetistirme-teknikleri
  • PANKREASIN HİSTOLOJİK YAPISI

    PANKREASIN HİSTOLOJİK YAPISI

    Büyük, yassı bir organ olan pankreas duedonumun konkavitesi içerisinde yerleşmiştir. Posterior abdominal duvar peritonu arkasında sola doğru dalağın hilumuna ulaşacak şekilde uzanır

    https://www.biyologlar.com/pankreasin-histolojik-yapisi
  • KARACİĞERİN HİSTOLOJİK YAPISI

    Yumuşak kıvamlı olan karaciğer vücutta bulunan en ağır bezdir. Ağırlığı 1,5 kg veya daha fazla olabilen karaciğer üst abdomende, diaframın altında yerleşmiştir. Taze iken koyu kırmızı veya kırmızımsı kahverengidir; bu renkten başlıca karaciğere olan zengin kan akımı sorumludur. Karaciğer kanını çölyak (celiac) arterden köken alan arterlerden ve portal ven yolu ile intestinal yollardan alır. Venöz boşaltım inferior vena kavaya olduğundan karaciğer...

    https://www.biyologlar.com/karacigerin-histolojik-yapisi
  • SAFRA KESESİNİN HİSTOLOJİK YAPISI

    Safra kesesi kendisinin sistik duktusu ile bağlandığı ana hepatik duktusun kör, armut şeklinde bir divertikülümüdür. Bazen, Luşka duktusları olarak adalandırılan embriyonik safra duktus kalıntıları da bağ dokusunda görülmektedir. Bunlar karaciğerin safra duktusuna açılır. Bu embriyonik kalıntılar bu organın lümeni ile ilişki kurmazlar. Safra kesesi yaklaşık 8 cm uzunlukta ve 4 cm çapındadır, oldukça fazla genişleyebilme özelliğine sahiptir. Duvarı 3...

    https://www.biyologlar.com/safra-kesesinin-histolojik-yapisi
  • Sertoli Hücreleri

    Sertoli’nin destek (Sustentakular) hücreleri sayıca azdır ve tübül boyunca düzgün aralıklarla yerleşim gösterirler. Uzun, prizmatik şekilli bu hücreler bazal lamina üzerine oturmuştur. Bazal laminadan seminiferöz tübül lümenine uzanır ve gelişmekte olan spermatogenik hücrelere kriptalar sağladığı için düzensiz apikal ve lateral hücre membranlarına sahiptirler. Ökromatik Sertoli hücre çekirdeği 7-9 nm kalınlığında filamentöz bir kılıfla çevrilmiştir ve...

    https://www.biyologlar.com/sertoli-hucreleri
  • Spermatogenik Hücreler

    Germ ya da spermatogenik hücreler, derinliği 4-8 hücre arasında değişen ve seminiferöz tübülü döşeyen çok katlı epiteli oluştururlar. Hücreler prolifere olarak tübülün bazalinden lümenine doğru ilerler. Proliferasyon hücreleri lümene doğru iter, lümene en yakın olanlar spermatozoonlara dönüşerek epitelden ayrılır ve lümen içerisinde serbest hale geçer. Bu olaylar dizisine spermatogenezis adı verilir. Spermatogenezis 3 evreye sahiptir; 1- Spermatogonyal faz:...

    https://www.biyologlar.com/spermatogenik-hucreler
  • Çeşitli Toprak Parametrelerinin Mikroorganizmalarla İlişkisi

    1. Toprak nemi Yağmur suları topraktan yıkandıktan sonra toprak porları yeniden havayla dolar. Drenajı takiben toprak nemi, toprak partiküllerinin tutma kuvveti ile yerçekimi arasında oluşan denge sonucu daha stabil hale gelir. Gerek bitki gerekse mikroorganizmaların ideal nem koşullarını gösteren bu denge düzeyine tarla kapasitesi denir. Toprak kurudukça içerdiği nem, bitki ve pek çok mikroorganimanın yararlanamayacağı bir düzeye kadar azalır ki bu noktaya solma...

    https://www.biyologlar.com/cesitli-toprak-parametrelerinin-mikroorganizmalarla-iliskisi
  • Spermiogenezis

    Yeni meydana gelmiş spermatid merkezi yerleşim gösteren bir çekirdek, bunun yakınında gelişmiş bir Golgi apparatus, çok sayıda mitokondriyonlar ve bir çift sentriole sahiptir. Spermiogeneziste bütün bu hücresel oluşumlarda belirgin değişiklikler görülür. Spermiogenezis 4 evrede özetlenebilir: 1- Golgi evresi: İlk önce Golgi bölgesinde bulunan pek çok sayıdaki küçük vesiküller içerisinde küçük granüller görülür, bunlar tek büyük bir granül olan akrozomu...

    https://www.biyologlar.com/spermiogenezis
  • Meyve Oluşumu

    Tozlaşma; erkek eşey hücrelerini içeren çiçek tozunun, erkek üreme organının bir parçası olan anterden, dişi üreme organının bir parçası olan stigmaya taşınmasıdır. Tozlanma döllenmeden önce meydana gelir. Tozlaşma aynı çiçekte olabildiği gibi aynı türün farklı bireylerinin çiçekleri arasında da çapraz tozlaşma olabilmektedir. Tozlaşma böcek, rüzgâr yardımıyla olmaktadır. Bunun yanında tozlaşmaya kuşlar, yarasalar ve su da yardımcı olmaktadır. ...

    https://www.biyologlar.com/meyve-olusumu
  • İnterstisyum

    Lobuli testis içerisinde interstisyel doku seminiferöz tübüller arasında yer alır. İnterstisyel dokuda kollajen lifler, kan ve lenf damarları, sinir lifleri ve pek çok tip hücreler bulunur. Hücreler başlıca fibroblast, makrofaj, mast hücreleri, undifferansiye mezenşimal hücreler ve testise özgü Leydig hücreleridir. Kan damarları ve sinirler organa mediastinumdan girer ve gene buradan organı terk eder. Leydig hücreleri genellikle tübüller arasındaki üçgen şeklindeki...

    https://www.biyologlar.com/interstisyum
  • Bitkiler ve Mikroorganizmalar arasındaki ilişkiler

    Olumlu ve olumsuz etkileşimler sadece mikroplar arasında olmazlar aynı zamanda bitkiler ve mikroplar arasında da gerçekleşirler. Rizosfer, bitkiler ve mikroplar arasındaki kommensal ve mutualistik etkileşimlerin görüldüğü bölgeye verilen addır. Ekto ve endomikorizal mantarlar bitkilerin mineral madde ve suyun fotosentez ile geri dönüşümünü sağlarlar. Çok ekstrem koşullar altında bitkinin hayatını devam ettirmesi için temel olan mutualistik birleşmeler yapmasıdır....

    https://www.biyologlar.com/bitkiler-ve-mikroorganizmalar-arasindaki-iliskiler
  • Testis Fonksiyonları

    Testisin esas endokrin salgısı testosterondur. Testosteron interstisyel hücreler (Leydig hücreleri) tarafından sentez edilir. Testisin endokrin bezini oluşturan Leydig hücreleri çoğu endokrin bezlerdeki gibi epitelyal yüzeyden gelişmez. Testisin mezanşimal stromasından köken alır. Çok miktarda kapillerlere sahip olan stroma içerisinde Leydig hücreleri salgılarını vasküler sisteme kolaylıkla iletebilirler. Testisin testosteronu salgılaması hipofizin anterior lobundan...

    https://www.biyologlar.com/testis-fonksiyonlari
  • Bakterilerin Üremelerine Etkili Faktörler

    Mikroorganizmalar bulundukları ortamlarda (kültürler de dahil), optimal koşullar altında, cins ve türlerinin genetik karakterine göre, iyi bir üreme ve gelişme gösterirler. Ancak, bu uygun şartlar, aynı durumda uzun bir süre devam etmez ve belli bir zaman sonra, mikroorganizmaların üremeleri sınırlanır ve durur. Eğer, olumsuz koşullar değiştirilmezse veya iyileştirilmezse, mikroorganizma populasyonunda ölümler başlar, giderek artar ve canlı mikroorganizma sayısında...

    https://www.biyologlar.com/bakterilerin-uremelerine-etkili-faktorler-1
  • Böceklerin Morfolojik yapısı ( Böcek Morfolojisi )

    Bugün tanımlanmış hayvanların en az 4/5’i böceklere girer. Böceklerin yaklaşık 1 milyon kadar yaşayan, 15 bin kadar da fosil türü tanımlanmıştır ve her sene birkaç bin yeni tür bu sayıya eklenmektedir. Toplam tür sayısının 2 milyon olduğu varsayılmaktadır. Değişen çevre koşullarına çok iyi uyum sağlamaları böcekleri dünyada bulunan en dayanıklı sınıf haline getirmiştir. Böcekler, göğüslerinin üç segmentli olması ve her göğüs segmentinde bir...

    https://www.biyologlar.com/boceklerin-morfolojik-yapisi-bocek-morfolojisi-
  • Bakterilerin Genel Özellikleri

    Monera alemini oluşturan prokaryot canlıların en yaygın ve en çok bilinen grubu bakterilerdir. O kadar yaygındır ki bugün dünyamızda bakterinin bulunmadığı yer yoktur diyebiliriz. En çok organik atıkların bol bulunduğu yerlerde ve sularda yaşarlar. Bununla beraber, -90 0C buzullar içinde ve +80 0C kaplıcalarda yaşayabilen bakteri türleri de vardır. Hava ile ve su damlacıkları ile çok uzak mesafelere taşınabilirler. Deneysel olarak ilk defa 17. yüzyılda bakterileri...

    https://www.biyologlar.com/bakterilerin-genel-ozellikleri
  • ENDOKRİN SİSTEM

    Endokrin sistem, başlıca köken aldıkları epitel ile ilişkilerini kaybetmiş bezlerden meydana gelmiştir. Bu bezlerin duktusları olmayıp salgılarını (hormonlar) direkt olarak ya kan ya da lenf dolaşımına boşaltırlar; dolayısı ile bu tip bezlere duktussuz bezler veya iç salgı bezleri denir. Vücudun endokrin salgı yapan dokuları üç ayrı şekilde görülür: 1- Bağımsız ayrı bezler halinde; bu tip bezler saf endokrin fonksiyona sahiptirler. Örneğin hipofiz, tiroid,...

    https://www.biyologlar.com/endokrin-sistem
  • OMURGASIZ HAYVANLAR SİSTEMATİĞİ

    Canlılarla ilgili problemler ele alındığında organizmalar sınıflandırmak ve onları gruplara ayırmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Yeryüzünde milyonlarca canlı varlık vardır ve bunun yanı sıra geniş ölçüde bir çeşitlilik de görülür. Sınıflandırmanın Tarihçesi İnsanlar yaradılışlarından itibaren çevrelerinde bulunan bitki ve hayvanları öğrenmeye çalıştılar. İlk insanlar, bitki ve hayvanları kendileriyle olan ilişkisine göre...

    https://www.biyologlar.com/omurgasiz-hayvanlar-sistematigi
  • ADENOHİPOFİZ

    Diğer endokrin bezleri ve bazı endokrin olmayan dokuları regüle eder. Adenokortikotropik hormon (ACTH), tiroid stimüle edici hormon (TSH, tirotiropin), follikül stimüle edici hormon (FSH) ve lüteinizan hormona (LH) diğer endokrin bezlere etki ettiği için tropik hormonlar adı verilir. Büyüme hormonu (GH) ve prolaktin (PRL) tropik hormon değillerdir direkt endokrin olmayan hedef organı etkilerler. Pars Distalis Hipofizin yaklaşık % 75’ini oluşturan pars distalis hemen...

    https://www.biyologlar.com/adenohipofiz
  • BAKTERİLERİN ÜREME, ÇOĞALMA ŞEKİLLERİ

    a. Bölünerek Çoğalma Bütün bakteri türlerinin esas üreme şekli bölünmedir. bölünme eşeysiz üreme biçimidir. Su, besin maddesi ve sıcaklığın uygun olduğu ortamlarda çok hızlı bölünürler. bu bölünmeler her 20 dakikada bir gerçekleşir. Böylece geometrik olarak artmaya başlarlar. ancak bu artış sürekli değildir. Çünkü zamanla ortam sıcaklığı artar, asitler ve CO2 birikir, besin maddeleri tükenir. Bunlar bakteriler için öldürücü doza ulaşınca...

    https://www.biyologlar.com/bakterilerin-ureme-cogalma-sekilleri
  • Kromofil Hücreler

    A- Asidofiller (Alfa hücreleri): Toplam hücrelerin %40’ını oluşturur. İyi şekilde boyanabilen asidofiller normal preparatlarda kolaylıkla tanınırlar. Kromofoblardan daha büyük olup (14-20 mikron) hücre sınırları belirgindir. Sitoplazmalarında oldukça fazla bulunan küçük özel granülleri pek çok asidik boyalarla (eozin, asit fuksin, orange G ve azokarmin gibi) ile boyanabilirler. Seçici boyama metodları ve immunositokimya ile iki tip asidofil ayırt edilir. 1-...

    https://www.biyologlar.com/kromofil-hucreler
3WTURK CMS v8.1