Potasyum Dengesi
Potasyum hücre içi ortamın en önemli katyonudur. Erişkin bir insanda yaklaşık 3.500 mmol olan toplam vücut potasyumunun % 98’i hücre içinde bulunur.
Özellikle iskelet kasları, karaciğer, eritrositler ve kemikler potasyumdan zengin dokulardır. Normal bir diyetle günde 40-120 mmol arasında değişen miktarda potasyum alınır ve bunun % 90’ı gastrointestinal sistemden emilir. Diyetle alınan potasyumun oldukça geniş oynamalar göstermesine karşın, plazma potasyum düzeyi 3.5-5.0 mmol/L’lik dar sınırlar içinde korunur. Potasyumun en önemli iki fizyolojik işlevi hücrenin protein ve glikojen sentezi gibi değişik işlevlerinin düzenlenmesinde rol almak ve nöromüsküler dokuların uyarılabilirliğini düzenlemektir. Nöromüsküler dokunun uyarılabilirliği büyük oranda intrasellüler/ekstrasellüler potasyum oranı ile belirlendiğinden, plazma potasyumundaki küçük değişiklikler bile uyarılabilirliği belirgin olarak etkiler. Bu nedenle, vücut potasyum dengesi oldukça hassas bir şekilde işleyen mekanizmalarla korunur. Potasyum dengesi dakikalar içinde gerçekleşen potasyumun hücre içi ve hücre dışı ortamlar arasında yer değiştirmesi (internal denge) ve saatler-günler içinde gerçekleşen renal ve intestinal atılım (eksternal denge) ile sağlanır.
İnternal Potasyum Dengesi
Potasyumun hücre içi ve hücre dışı ortamlar arasında yer değiştirmesi, potasyum yüklenmesi veya eksikliği durumlarında dakikalar içinde gerçekleşen ve amacı plazma potasyum düzeyini korumak olan bir süreçtir. Bu olay, hücre membranındaki Na,K-ATPaz pompası ve potasyum kanalları ile gerçekleşir. Aktif enerji kullanan Na,K-ATPaz pompası ile hücre dışına çıkan her üç sodyum iyonuna karşılık iki potasyum iyonu hücre içine girer. Hipopotasemi durumunda özellikle iskelet kaslarındaki Na,K-ATPaz enzim aktivitesi azalırken, hiperpotasemide artış gösterir. Potasyumun hücre dışına hareketi ise membrandaki potasyum kanallarından pasif transport ile gerçekleşir.
İnsülin, β2-adrenerjik agonistler, alkaloz, aldosteron ve plazma potasyum düzeyinin kendisi potasyumun hücre içine; β-blokerler, alfa-adrenerjik agonistler, asidoz, egzersiz ve hipertonisite ise hücre dışına kaymasını uyarır. Plazma potasyumunun potasyum kaymasını doğrudan etkilemesi nedeniyle, plazma potasyum düzeyi total vücut potasyumundaki değişikliklerin yararlı bir göstergesi olabilir. Toplam vücut potasyumu 100-200 mmol azaldığında, plazma potasyumu yaklaşık 1 mmol/L düşer. Ancak, potasyum düzeyi 2 mmol/L’nin altına indiğinde, plazma potasyumuna bakarak toplam potasyum eksiğini tahmin etmek güçleşir.
Eksternal Potasyum Dengesi
Eksternal potasyum dengesi, alınan ve atılan potasyumlar arasındaki dengeyi ifade eder. Normalde diyetle alınan potasyumun, % 90-95’i böbrekler ve % 5-10’u bağırsaklar yoluyla olmak üzere, tamamı vücuttan atılır. İleri böbrek yetmezliği varlığında intestinal atılım % 30’a kadar artabilir. Akut bir potasyum yüklenmesi durumunda, fazla potasyumun yaklaşık yarısı 12 saat içinde böbreklerden atılır. Potasyum eksikliğine böbrek yanıtı ise daha yavaş gerçekleşir. Potasyum atılımı 7-14 gün süreyle minimal düzeylere (<5 mmol/L) inmez ve bu süre zarfında yaklaşık 200 mmol veya daha fazla potasyum eksikliği gelişebilir.
Potasyumun böbreklerden atılımı karmaşık mekanizmalarla gerçekleşir. Günde 600-800 mmol’lük bir potasyum yükü glomerüllerden süzülür. Glomerüllerden serbestçe filtre edilen potasyumun yaklaşık % 70’i proksimal kıvrıntılı tübüllerin son kısmından pasif olarak geri emilir. Potasyum daha sonra Henle kulpunun inen kolundan tübüler lümene pasif transportla salgılanır. Filtre edilen potasyumun yaklaşık % 15’i Henle kulpunun çıkan kalın kolundan Na,K-ATPaz pompası ile reabsorbe edilir. Bu şekilde, glomerüllerden süzülen potasyumun ancak % 10-15’lik kısmı distal kıvrıntılı tübüllere ve kortikal toplayıcı kanallara sunulur. Renal potasyum atılımı ve vücut potasyum dengesinin düzenlenmesinde en önemli olay distal kıvrıntılı tübüller ve kortikal toplayıcı kanallardaki ana hücrelerde gerçekleşen potasyum sekresyonudur. Bu segmentlerde, özellikle apikal membrandaki amilorid-duyarlı sodyum kanallarından sodyum geri emiliminin oluşturduğu lümen negatif transepitelyal potansiyel farkı, apikal düşük iletken potasyum kanallarından potasyumun pasif olarak sekresyonunu sağlar. Bazolateral membrandaki Na,K-ATPaz pompası aracılığıyla potasyumun hücre içine, sodyumun ise hücre dışına geçişi, apikal membrandaki sodyum geri emilimi ve potasyum sekresyonunu sağlayan gücü oluşturur. Kortikal ve dış medüller toplayıcı kanallardaki ara hücreler ise potasyumun geri emilimini sağlar. Bu hücrelerin apikal membranındaki H,K-ATPaz pompası ile hidrojen iyonu hücre dışına çıkarken, potasyum iyonu hücre içine girer.
Distal tübüllerden potasyum sekresyonunu düzenleyen en önemli iki uyarı aldosteron ve plazma potasyum düzeyidir. Aldosteron, yüksek renin ve anjiotensin II düzeylerine veya hiperpotasemiye yanıt olarak salgılanır ve ana hücrelerin apikal membranındaki amilorid-duyarlı sodyum kanallarını ve bazolateral membrandaki Na,K-ATPaz pompasını etkileyerek sodyumun geri emilimini ve potasyumun sekresyonunu sağlar. Aldosterondan bağımsız olarak plazma potasyum düzeyi de, Na,K-ATPaz aktivitesini uyararak potasyum sekresyonunu direkt olarak etkileyebilir. Ayrıca, distal nefron segmentine sodyum sunumu, idrar akış hızı, tübüler hücrelerde potasyum konsantrasyonu, asit-baz dengesi, toplam anyon atılımı ve anti-diüretik hormon da renal potasyum atılımını etkileyebilir.
Kaynak : http://nefroloji.medicine.ankara.edu.tr/ Dr. Kenan Ateş
Sağlık Haberleri
-
Uyku apnesi nedir?
-
Narkolepsi Nedir?
-
Çiçek Aşısının Keşfi: Tarihte Bir Dönüm Noktası ve Küresel Sağlık Başarısı
-
Çocukluk Döneminin Meydana Getirdiği Sık Görülen Hastalıklar ve Önleyici Sağlık Tedbirleri
-
Salgınların İzinde: Tarihin Dönüm Noktaları ve İnsanlığın Mücadelesi
-
"Kızamık Aşısının Keşfi: Hastalığın Kontrolünde Bir Dönüm Noktası"
-
Siyah Ve Yeşil Çay İçmenin Sağlığımıza Faydaları
-
Beyin ölümü ne anlama geliyor? Bilim, yaşamın sonunu nasıl tanımlıyor?
-
Virüsler hücreler arası iletişimi bozarak bağışıklık sistemini atlatıyor
-
Bağırsak bakterilerinin kilo almayla ilişkisi var mı?
-
Maymun çiçeği virüsü
-
Akciğer Kanseri
-
Kleefstra sendromu del(9q34)
-
Subtelomerik mikrodelesyon sendromları
-
Langer-Giedion Sendromu - Trikorinofalangeal sendrom