OMURGASIZ HAYVANLAR SİSTEMATİĞİ
Canlılarla ilgili problemler ele alındığında organizmalar sınıflandırmak ve onları gruplara ayırmak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Yeryüzünde
milyonlarca canlı varlık vardır ve bunun yanı sıra geniş ölçüde bir çeşitlilik de görülür.
Sınıflandırmanın Tarihçesi
İnsanlar yaradılışlarından itibaren çevrelerinde bulunan bitki ve hayvanları öğrenmeye çalıştılar. İlk insanlar, bitki ve hayvanları kendileriyle olan ilişkisine göre tanıdıklarından, o zamanlarda yapılmış olan sınıflandırmalar fazla derin olmayan günlük tecrübe ve gözlemlere
dayanıyordu. Daha sonra bilgiler arttıkça onların bir esasa göre sınıflandırılması ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Milattan önce 4. asırda
filosozofiyi ilk teklif eden Aristo ilk bilimsel sınıflandırmayı yapmıştır.
Aristo ve öğrencisi Theophrastus bitkileri ot, ağaçcık, ve ağaçlar; hayvanları da havada, suda ve karada yaşayan kuşlar, balıklar, balinalar ve böcekler olmak üzere 4 gruba ayırıyorlardı. Böcekleri de ısırıcı, emici,
kanatlı ve kanatsız olarak gruplamışlardır.
Canlıları sınıflandırmada çeşitli gelişme ve kademelerden sonra John Ray (1627-1705) belli bir tür kavramı geliştirmiştir. Ona göre tür, ortak ataları olan, benzer bireylerin bir grubudur. Ray çok az farklılıkları olan çeşitli organizmaların aynı türe sokulabileceğine inanıyordu. Böylece canlılarla ilgili gözlemler türlerle ilgili bir hipotezle birleştiriliyordu. Ray ve onu destekleyenler tabiattaki türlerin sayısının değişmez olduğuna inanıyorlardı.
Tür anlamı Ray’den sonra değişmiştir. Linnaeus.dan sonra Lamarck hayvanları 8 klasise ayırmış, hayvanlar için omurgalı ve omurgasız tabirini kullanmış daha sonra Cuvier (1796-1832) mukayeseli anatomiden faydalanarak hayvanları Vertebrata, Mollusca, Arthropoda, Radiata olmak üzere 4 ana gruba ayırmıştır.
Sistematik bir esasa göre, yapı benzerliği esas alınarak bitki ve hayvanların sınıflandırılması ilk defa İsveçli biyolog Carl Von Linnaeus
tarafından yapılmıştır (1707-1778). Sistematiğin babası olarak tanımlanan Linnaeus, Systema Naturae (1758) adlı yapıtında hayvanlar alemini sınıf, takım, cins ve türlere göre gruplara ayırmıştır. Linnaeus.un diğer bir önemi binominal nomenclature denen metodu kurmasıdır. Bu metoda iki adla adlandırma denir. Yani her çeşit canlı iki isimle anılır. Bunlardan birincisi yani o hayvanın ait olduğu cins (genus-çoğulu genera)’ın adı büyük harfle, tür adı ise küçük harfle yazılır. Her ikisi de latincedir.
Dünyanın her yerinde bu şekilde kullanıldığından anlaşma zorluğu ve karışıklık olmaz. Linnaeus de tür sayısının değişmez olduğuna inanmıştı.
Bugün tür¸ ortak atadan gelen, birbiriyle çiftleşebilen, doğurgan yavrular meydana getiren, kendi aralarında nesil veren dolayısı ile gen alışverişinin devam ettiği tabii topluluklara (Yani doğal populasyonlar) ait gruplar olup çok benzer diğer gruplardan üreme bakımından izole bireyler topluluğu olarak tanımlıyoruz. Belirli bir ekolojik nişe sahip olan bu populasyonlar, yapı ve işlevleri ile birbirine benzeyen fiziksel ve kimyasal koşullara benzer tepki gösterirler.
Sınıflandırmada Kategoriler
Sistematikte en küçük grup tür olduğuna göre yapı taşı da türdür. Türler birleşerek genusları onlar da sırasıyla daha büyük grupları oluştururlar.
Örneğin
1. Tür - Species - Homo sapiens
2. Cins - Genus - Homo
3. Aile - Family - Hominidae
4. Takım - Ordo - Primates
Super- Class - Enteria
5. Sınıf - Class - Mammalia
6. Phylum - Þube - Chordata
7. Regnum - Alem - Animale
Bir canlı türünün tam olarak sınıflandırılabilmesi için en az 6 gruptan söz edilmesi gerekir. Bazı durumlarda ara gruplardan da faydalanılır. Böyle ara gruplar için Alt= sub, Üst = super terimleri kullanılır.
Örneğin Sub species = Salmo trutta abanticus = Abant gölünde yaşayan
bir tür alabalık.
Ayrıca tür adını ilk kez kullanan araştırıcının adı da 2. isimden sonra ilave edilir. Leptinotarsa decemlineata (Say, 1879)
Hayvanlar Alemini Sınıflandırmada Esas Alınan Başlıca
Özellikler
Hayvanlar alemini sınıflandırmada esas, hayvan populasyonları arasında var olan akrabalık ilişkileridir. Linnaeus’den sonra sistematik üzerine olan çalışmalar ilerlemiş evrim teorisinin kabul edilmesiyle de, yani Darwin.le, zoologlar evrimsel orijini birbirine çok yakın olan organizmaları bir gruba koymak suretiyle daha çok, doğal ilişkilere dayanan bir tasnif sistemi kurmaya çalışmışlardır. Yapısal benzerliklerin çoğu evrimsel akrabalığa bağlı olduğundan organizmaların modern tasnifi birçok bakımdan Linnaeus’nin ortaya koyduğu mantıki yapı benzerliğine uymaktadır. Özet olarak modern sistematik yapılırken hayvanların yanlız dış görünüşlerinden değil, karşılaştırmalı anatomilerinden ve embriyonal gelişmelerinden faydalanılarak evrimsel gidişlerine uygun akrabalık derecelerine göre sınıflandırma yapılır.
Bu sınıflandırmada hareket noktası olan temel kavramlar şunlardır :
Homoloji : Birbiriyle hiç ilgisiz gibi görünen bazı yapılar incelenecek olursa birçok temel köken benzerlikleri ortaya koyulabilir. Örneğin; fokun yüzme ayağı, yarasanın kanadı, insanın kolu. Bunlardan ilki yüzmeye, ikincisi uçmaya, üçüncüsü yakalamaya yarar. Ancak bunların iç yapısı, kemik ve kasları incelenirse her üçünün de kökten birbirine benzediği görülür. Yüzme ayağı, kanat ve kol aynı orijinlidir, fakat zamanla her biri temel örneğe kıyasla belirli bir görevi yerine getirmek için değişmiştir.
Orijinleri aynı olup yani aynı kökenden gelen ancak değişik işler görebilecek şekilde farklılaşarak evrimleşmiş yapılara homolog yapılar denir. Sınıflandırmada özellikle homolog yapılar göz önünde tutulur.
Bunun dışında daha farklı benzerlikler de vardır. Örneğin hayvanlarda kanat; sinek ve yarasa kanadının her ikisi de uçmaya yarar. Ancak bu benzerlik yüzeyseldir. Benzerliklerin yüzeysel olduğu ve hemen hemen aynı işi gören yapılara analog yapı denir. Fakat bunların embriyonal dönemlerdeki durumları birbiriyle kıyaslanırsa tamamen farklı kökenden oldukları görülür. Orijinleri tamamen ayrı olan bu yapıları, evrimsel gidişleri, benzer işi gördüklerinden, birbirine benzeyen duruma getirmiştir.
Yüzeysel olan bu benzerliklerin doğal sınıflandırmada hiçbir önemi yoktur. Fizyoloji ve biyokimyadan da yararlanılarak canlılar arasındaki akrabalık tesbit edilir. Son zamanlarda, biyologlar protein yapılarının benzerliğinden yararlanmışlardır.
Hayvanların bir hücreden veya çok hücreden yapılmış olması yüksek kategorilerde önemli bir temel karakter olup böyle bir ayırım sonucunda hayvanlar alemi Protozoa ve Metazoa olmak üzere 2 büyük subregnuma (veya Regnum yani Aleme) ayrılır.
Embriyodaki hücre tabakası , Diploblastik, (Porifera, Coelenterata.) Triptoblastik (diğerleri); Simetri (bilateral, lateral) ve segmentasyon büyük grupları sınıflandırmadaki ayırıcı özelliklerdir. Sindirim, dolaşım ve sinir sisteminin olup olmaması (Protozoa ve Porifera.da yok; Coelenterata ve Platyhelminthes’de sindirim gastrovasküler boşluk halinde, ağız açıklığı vardır, diğerlerinde sindirim borusu hem ağız hem de anüs var) ve söz konusu grubun kendine has morfolojik karakterleri yine başlıca ayırıcı özelliklerdendir.
Aristo zamanından beri biyologlar canlılar dünyasını en basit anlamda bitkiler ve hayvanlar olmak üzere 2 aleme ayırmışlardır. Buna göre
derinliğine düşünülürse birçok türü, mikroskop altında gözlenebilen ve bir hücreli organizmalardan pek çoğunu bitki veya hayvanlar aleminden birine dahil etmek kolay bir iş değildir.
Bundan bir asır önce Alman biyolog Ernest Haeckel birçok özellikler bakımından bitkilerle hayvanlar alemi arasında yer alan bütün bir hücreli organizmaları kapsayabilen Protista’yı üçüncü bir alem olarak teklif etmiştir.Uzun süre dünya biyologlarının pek rağbet etmediği bu teklif ilk bakışta sınıflandırmayı basitleştireceği yerde daha da güç duruma sokacağı ortaya konmuştur. Çünkü bitki benzeri olan bazı protistalar bitkilerle çok yakın ilişki kurarlar. Birçok grup (veya türler) gösterdikleri bazı karakterler nedeniyle bitkilerle hayvanların arasında yer alırken diğer karakterleri nedeniyle hem bitki hem de hayvanlardan çok farklı bir durum gösterirler. Hatta farklı biyologlar tarafından Protista alemi içerisinde gösterilen organizmalar da farklı olabilmektedir. Bazı sistematikçiler Protista içerisine sadece birhücreli formlar koydukları halde bazıları mantarları, çokhücreli algleri hatta bakteri ve mavi yeşil algleri de
Protista.ya dahil etmektedirler. Daha yakın zamanlarda bazı biyologlar Monera diye dördüncü bir alem açılmasının uygun olacağını savunmuşlardır. Monera alemi, bakteriler ve mavi yeşil algler gibi pek çok ortak karakterlere sahip organizmaları içine almaktadır. Prokaryot maviyeşil alglerde çekirdek zarı bulunmadığı gibi mitokondri, kloroplast gibi zarla çevrilmiş organeller de bulunmaz. Diğer taraftan bitki ve hayvan bütün Protista’lar Eukaryottur ve çekirdek zarıyla çevrilmiş gerçek nukleus ihtiva ederler.
Bitki ve hayvanlar arasında pek çok temel benzerlikler vardır : 1. Her ikisinde de yapı ve fonksiyon birimi hücredir. 2. Her ikisinde de metabolik olayların çoğu ortaktır.
Ancak her iki grup çok bariz ve farklı bazı yollarla birbirinden kesinlikle ayrılır.
1. Bitki hücreleri hücreyi çevreleyen ve bitkiye destek vazifesi gören selülozdan ibaret sert bir hücre çeperi salgılar. Hayvan hücrelerinde böyle bir çeper yoktur. Ancak bazı bitkilerde selüloz çeper bulunmadığı gibi (bir grup hayvanda da) tunicat gibi ilkel Chordatlar.da hücrelerin etrafında aynen bitki hücrelerinde olduğu gibi, selüloz çeper vardır.
2. Bitki büyümesi genellikle sınırsızdır. (Bu büyüme ömür boyu aktif büyüme fazında kalan bazı bitki hücreleri ile gerçekleştirilir, tropik bitkilerde devamlı, ılıman bölge bitkilerinde ise daha çok ilkbahar ve yaz aylarında). Hayvanların çoğunda son vücut büyüklüğü belli bir büyüme devresi sonunda ortaya konmuş olur. Ancak timsahlar, kaplumbağalar ve istakozlar uzun süre büyümelerini devam ettirirler.
3. Hayvanların çoğu hareket eder, bitkiler ise istisnalar dışında
4. En önemli fark ise gıda temin etmeleridir. Bitkiler yeşil renkli klorofil pigmenti yardımı ile fotosentez yapar. Fotosentez ile suyu parçalayabilmek için ısı enerjisini kullanırlar ve neticede karbondioksiti karbonhidrata indirgerler. Klorofil ihtiva etmeyen mantarlar ve bakteriler bu kaideye uymazlar (bazı yüksek organizasyonlu bitkiler).
Evrimsel olayların asırlar önce cereyan etmiş olması ve ilk formlara ait fosillerin yetersiz olması nedeni ile bugün bile önemli bitki ve hayvan phylumları arasındaki evrimsel yakınlık hakkındaki görüşler açık değildir. Örneğin, virus ve bakterilerin diğer organizmalara olan evrimsel yakınlığı fazla bilinmediği gibi önemli alg ve mantar cinsleri arasındaki akrabalığa dair eldeki mevcut deliller de yetersiz olup önemli Protozoa cinsleri ile çok hücreli hayvanlar arasındaki akrabalık ilişkileri hakkındaki bilgiler de henüz kesin değildir. Hayvan gruplarını incelerken; hücre tabakalaşmasını, solunum olup olmamasını, metameri durumunu, sindirim sistemini ele alıp kendine özgü morfolojik karakterleri vurgulayacağız.
Canlılar alemi bitkiler ve hayvanlar olarak (genel bir ifade ile) ele alınmakta son zamanlarda aşağıdaki gibi gruplandırılmaktadır.
I. Alem : Monera
II. Alem : Protista - Birhücreliler
III. Alem : Fungi - Mantarlar
IV. Alem : Plantae - Bitkiler
V. Alem : Animalia - Hayvanlar
I. Alem : MONERA
Prokaryot olan bu organizmalar çekirdek, çekirdek zarı, plastit, mitokondri ve tubuler yapı taşımayan, kamçıları olmayan ancak kamçı benzeri uzantılar taşıyan, birhücreli canlılardır. Bölünme ya da tomurcuklanma ile eşeysiz ürerler, kalıtsal madde alışverişi konjugasyon, transformasyon, transdüksiyon veya plasmit değişimi ile gerçekleşir. Eubacteria ve Archaebacteria şeklinde iki gruba ayrılırlar. 2700 farklı türü bilinmektedir.
II. Alem : PROTİSTA
Ökaryot canlılar olan (Yani zarla çevrili çekirdek, kamçı, sil, yalancı ayak ve organel içeren) bir ve çok hücreli fotosentetik algler, çok çekirdekli ya da çok hücreli heterotrof bazı mantarlar, bir hücreli ökaryotik canlıları içerir. Fotosentez, absorbsiyon ya da doğrudan yeme ile beslenirler.
Eşeyli ya da eşeysiz çoğalırlar. 60.000 yaşayan, 60.000 de fosil türü
ALT ALEM (SUBREGNUM): PROTOZOA
Protozoa (Eski yunanca protos = birinci; zoon = hayvan) bir hücreli mikroskobik hayvanlardır. Bir protozoon’ın yapısı çokhücreli hayvanların (birhücreye) bir hücresine karşılıktır fakat fonksiyon bakımından çokhücreli bir organizmanın bütün temel görevlerini yapar. Birhücrelilerin hepsi çok küçük mikroskobik hayvanlar olmakla beraber büyüklükleri oldukça değişiktir. Bazıları 2-3 mikron boyunda olup çoğu 250 mm. den daha küçüktür. (Nadir olarak 15-16 mm. boyunda olanlara da rastlanır Sporozoa’dan Porospora gigantea ). 30.000’den fazla bir hücreli hayvan türü bilinmektedir. Bunlar tatlı sularda, denizlerde, rutubetli topraklarda yani sulu ortamda yaşarlar. Bir kısmı da diğer hayvanların vücudunda parazittir. Kuru yerlerde ancak kist halinde bulunurlar. Bu geçici bir korunma durumu olup aynı zamanda birhücrelilerin yayılması bakımından da avantaj sağlar. Þöyle ki bu durumda kuş, böcek ve rüzgarla her yere taşınabilirler. Denizde yaşayanlarda kuruma tehlikesi olmadığından genellikle kist oluşumu yoktur.
Vücutları stoplazma ve nukleustan ibarettir. Stoplazma ekto ve endoplazma olmak üzere 2 kısma ayrılmıştır. Dışta yer alan ektoplazma granülsüz veya çok az granüllü ve yoğun, iç kısımda bulunan endoplazma ise granüllüdür. Ekto ve Endoplazma arasında geçiş vardır. Genellikle hücre zarı yani Pelikula (veya Pellicula) altında ektoplazma, anterior uçta cytostom (hücre ağızı) ve cytopharynx bulunur. Besin stoplazma içine geçerken etrafında bir zar şekillenerek koful oluşur. Sindirim bu kofulun içinde gerçekleşir. Posterior uçta cytopig (hücre anüsü) bulunur. Hücre anüsü bir çok kamçılıda ve özellikle sillilerde görülür. Hücre anüsü çok dar yapılı olduğundan, varlığı ancak dışkılama sırasında belirlenebilir.
Bir veya daha fazla nukleuslu olabilirler. Tek nukleuslu formlara monoenergid , çok nukleuslulara da polyenergid adı verilir. Bir hücrelilerde bütün hayatsal olaylar organellerle yapılır. (Belirli bir ödevi olan stoplazma farklılaşmalarına organel denir.)
Hareket organelleri pseudopod (yalancı ayak), flagellum (kamçı), sillerdir (kirpik). Pseudopodların yeri değişken olup vücudun herhangi bir yerinde teşekkül edebilir ve kaybolur. Buna karşın kamçı ve kirpikler yeri ve şekilleri sabit olan daimi organellerdir. Sporozoa ve Ciliatlar.da vücudun uzayıp kısalması myonem adı verilen kas lifleri ile yapılır.
Parazit birhücrelilerde hareket organeli genellikle yoktur. Bununla birlikte bir kısmı (gelişimin erken evrelerinde) yer değiştirebilirler. Kayma şeklinde olan özel bir yöntem ile hareket edebilirler. Kirpik ve kamçılar hareketten başka duygu organı vazifesini de görürler. Bundan başka bazı flagellatlarda göz vazifesini gören ve ışıktan etkilenen kırmızı renkli stigma vardır. Ciliatlar.ın bir çoğunda uyartı nakleden organeller de tesbit edilmiştir.Bunlar sillerin dip cisimlerini birbirine bağlayan ektoplazmik fibrillerdir. Bir hücrelilerin bazılarında örneğin amiplerde vücut ince bir zarla örtülüdür. Plasmolemma adı verilen ve çok ince olan bu zar madde alış verişini düzenler. Fakat hayvanın vücuduna belirli ve sabit bir şekil vermez. Buna karşın bir çok tek hücrelilerde korunma ve destek organelleri vardır. Bu organeller sayesinde vücut şekilleri sabit kalır.
Koruma ve Destek Organelleri: Yapılarına göre iki türlüdür.
1. Euplasmatic : Stoplazmanın farklılaşmasından meydana gelen organeller; fibriller aksopodların eksen çubukları radyolenlerin iç kapsülleri, pelikula vs.
2. Alloplasmatic : Stoplazmanın salgı maddesinden meydana gelen organeller; örtüler, kabuklar, evcikler, kistler ve iskeletler. Örtü ve kabuklar vücut yüzeyine yapışıktır. Evcikler ise yalnız belirli yerlerde yapışıktır. Kistler: Bunlar ya yalnız organik maddeden (jelatin, pseudokitin, sellüloz) veya inorganik maddeden SiO2 ve Ca2CO2 den yapılmıştır.
Tatlısu protozoonlarında ve bir çok parazitlerde görülen geçici korunma organelleridir. Bunlar yaşamaya elverişli olmayan zamanlarda ve bazen çoğalma esnasında meydana gelirler. Kist meydana geleceği zaman hayvan bütün organellerini kaybeder. Yuvarlak bir şekil alır. Kendi etrafına saldığı jelatinli tabaka sertleşir. Böylece kist meydana gelmiş olur. Normal şartlar başlayınca kist parçalanır ve yeniden organeller teşekkül eder.
Beslenme (4 tiptir)
I. Ototrof : Bitkilerdeki fotosenteze karşılıktır. Yani anorganik maddeleri organik hale koyar. (Bir kısım flagellatlarda)
II. Saprozoik : Erimiş haldeki organik maddelerle geçinirler. Bu maddeler bakteriler tarafından parçalanmış olan organik maddeler vücut sıvıları ve barsak sıvılarıdır. (Parazit yaşayanlar ve renksiz flagellatların bir kısmı).
III. Miksotrof : Hem organik ve hem anorganik maddelerle geçinirler (Euglena).
IV. Heterotrof : Katı organik maddelerle beslenir (serbest yaşayan birhücrelilerin çoğu).
Beslenme ile ilgili organeller. Cytostom (Hücre ağzı), Cytopharynx (yemek borusu) Ciliatlar.da besin stoplazma içine geçerken bir sıvı vakuolü teşekkül eder. Sindirim bu vakuol içersinde olur. Artık maddeler vücudun herhangi bir yerinden veya hususi bir yerden (Cytopig ) dışarıatılır.
Boşaltım organeli : Osmoz sonucunda ve besin maddeleri ile birlikte stoplazma içersine giren fazla suyun dışarı atılmasına yarayan Kontraktil vakuollerdir. Deniz formlarında çok nadir olarak bulunur; parazitlerde yoktur. Esas olarak tatlı su protozoonlarında mevcuttur. Katı atıklar çok defa stoplazmada biriktirilir. Öyle ki bu durum bir çeşit atık pigmentasyonuna (renklenmesine) neden olur.
Çoğalma
11
1. Bölünme : Enine (Ciliata) veya boyuna olmak üzere (Ekseri flagellatlarda) ikiye bölünme.
2. Tomurcuklanma : İkiye bölünmenin bir modifikasyonuna tomurcuklanma adı verilir. Öncelikle tomurcuk taslağı meydana gelir. Bu taslak ana hayvanın büyüklüğüne erişince koparak ondan ayrılır veya koloniler oluşur.
3. Multible bölünme : Nukleus bir çok defalar bölünür. Sonra stoplazma nukleus sayısı kadar parçalanır. Çoğalma neticesinde fertler bazen bir arada kalarak kolonileri meydana getirirler.
Cinsiyet ve Döllenme : Cinsiyet olayları bütün gruplarda görülür. Döllenme çok hücrelilerdeki gibi cinsiyeti farklı iki hücrenin haploid sayıdaki kromozomlarının birleşmesiyle 3 şekilde olabilir.
1. Konjugasyon, 2. Autogamie, 3. Kopulasyon
Kopulasyon : Yüksek organizasyonlu hayvanlarda olduğu gibidir. Birleşen hücrelere gamet, birleşme mahsulüne zigot denir. Basit halde, kopulasyon yapan gametler normal vegetatif fertlerden farklı değillerdir. Yani bunlarda gametleri verecek olan fertler bir çoğalma safhası geçirmeden doğrudan doğruya gametlere değişirler. Böyle bir kopulasyonda eşeysel bir çoğalmadan bahsedilemez. Çünkü redüksiyon Diğer durumda ise gametler vegatatif fertlerden farklıdır. Esas ferdin ikiye bölünmesi (mayoz bölünmesi neticesinde) meydana gelir ve kromozom sayısı yarıya iner. Birbiri ile birleşen gametler ya görünüşleri aynı isogamet (isogamie) veya farklı anisogamet (anisogamie)’dir. Anisogamide yedek besin maddesi içeren gamete dişi veya macrogamet diğerine de erkek ya da microgamet denir. Sporozoonlarda izogamiden çok hücrelilerdeki oogamie’ye kadar bütün tipler görülür.
Konjugasyon : Yalnız Ciliat’larda görülen özel bir döllenme şeklidir.
12
Autogamie : Kendi kendini döllemedir. Ekseriya bir kist içinde meydana Bazı tek hücrelilerin yapısı çok basit olduğu halde diğer bazıları çok kompleks bir yapı gösterir. Kompleks yapılı birhücrelilerde bütün hayatsal olaylar çeşitli organellerle yapılır.
Protozoon’lar hareketlerini sağlayan yapının çeşidine göre sınıflandırılır.
SUBREGNUM PROTOZOA
1. Class - Flagellata (Mastigophora) Kamçılılar
2. " - Sarcodina (Rhizopoda) Kökbacaklılar
3. " - Sporozoa (Sporlular) Hareket organeli yok, parazit
4. " - Ciliata (Infusoria) Kirpikliler
Sub Class Protociliata
" Euciliata
" Suctoria
Barnes ve Demirsoy.a göre de
Phylum (Şube) : Sarcomastigophora
1. Class : Flagellata (Mastigophora) Kamçılılar
2. Class : Sarcodina (Rhizopoda) Kökbacaklılar
Phylum Sporozoa
Sporozoa (Sporlular) Hareket organeli yok, parazit
Phylum Ciliophora - Ciliata
Ciliata (Infusoria) Kirpikliler
Subclass Protociliata
Euciliata
Suctoria
13
I. Class - FLAGELLATA (Mastigophora) , Kamçılı hayvanlar
Flagellatlar bir veya birkaç kamçıya sahiptirler. Kamçı hareketi temin
eder ve besin almaya yarar. (Çıkış yeri Flagellata sistematiğinde
önemlidir). Nukleus zarından veya stoplazma içindeki dip taneciğinden
(bazal granül) çıkar. Burada bir de kamçı kesesi teşekkül etmiştir. (Dip
taneciği bazı flagellatlarda bölünme anında ikiye ayrılır, kutuplarda iğ
iplikleri meydana getirir).
Flagellatlarda kamçının dip kısmına yakın bir yerde göz lekesi (stigma)
denen kırmızı pigmentli bir organel vardır. Bu organizmalarda
karbonhidrat depo eden cisimcikler stoplazmada yer alır. Plastidler
genellikle serbest yaşayanlarda bulunur. Kloroplast içerenler güneş
ışığında besin yapabilirler. Bu karakterleri nedeniyle bitki olarak da
sınıflandırılırlar. Ancak hepsinde selüloz bir hücre çeperi yoktur.
Çoğalma uzun eksen boyunca bölünmek suretiyle eşeysizdir. Bölünme ön
uçtan başlar, nukleus mitozla bölünür, organeller bölünür. Eşeysel
çoğalma tam olarak ancak bir kaç Zooflagellat.da saptanmıştır. (Son
zamanlarda yapılan çalışmalar çoğalma olaylarının günün karanlık
peryodunda olduğunu göstermektedir). Klorofilleri olmasına rağmen
yaşadıkları ortamda bazı amino asitlerin mevcut olmasını isterler.
Flagellatlar ototrof, heterotrof bazısı da saprofit olarak yaşar. Katı haldeki
besin maddeleri ile beslenen türlerde, besin vücudun ön kısmında, kamçı
dibinde bulunan ağız yolu ile vücuda girer. Þimdiye dek bildiklerimizden
bu grubun hem bitki hem de hayvansal organizmalara ait özellik
gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu özellik evrim bakımından bitki ve
hayvanların aynı orijine sahip olduklarını destekler durumdadır.
Bazı flagellatlar, örneğin Eudorina ve Volvox koloni teşkil eder,
Volvox’lar, çok hücreli hayvanların embriyo gelişmelerinin blastula
safhasına benzer. Tek hücreliler ve çok hücreliler arasında geçit gibi
görülürler.
14
Uygun olmayan şartlar altında kist teşkil ederler veya palmella safhasına
geçerler. Palmella safhasında kistlerden farklı olarak metabolizma devam
ettiği gibi bölünme ve çoğalma olayları da görülür. Vücut küre şeklini alır
ve kamçılar kaybolur.
Tatlısu flagellatlarında boşaltım organeli olarak kontraktil vakuol
bulunur. Bunlar ya tek ya da vakuol sistemi halindedir. Fazla suyun dışarı
atımında da kullanılır.
Flagellatlara yağmur suları, birikinti suları, dam olukları, nehir ve göl gibi
sularda rastlanır. Bazıları hayvan ve insanlarda parazittir. 60.000 kadar
flagellat türü bilinmektedir.
Ordo - Cystophlagellata : Doğrudan gözle görülebilecek büyüklüktedirler.
Pelikula ile örtülü vücut içi jelatinli bir madde içerir mahtut bir bölgede
stoplazma toplanmıştır.
Noctiluca miliaris : 1-1,5 mm. çapında bir veya iki kamçılı ve genellikle
küre biçimindedirler. Stoplazma vücudun ön kısmında bulunur ve küçük bir
bölgeyi kaplar. Vücudun geri kalan kısmını jelatine benzer bir madde
doldurmuştur. Stoplazma, jelatinsi madde içine ağ şeklinde uzantılar
gönderir. Başka organizmaları yiyerek geçinir. Stigma ve plastidleri
Çoğalmaları ikiye bölünme veya zoospor meydana getirmek suretiyle olur.
Zoosporlar birleşerek zigotu teşkil eder. Çok sayıda Noctiluca bir araya
gelirse, ışık salmaları nedeni ile yakamoz denen olayı meydana getirirler.
Denizde pelajik yaşarlar.
Ordo - Euglenoidina : İğ şekilli, oval, uzun vücutlu olup vücut yüzeyi
kalın bir pelikula ile örtülüdür, renkli veya renksiz olabilirler. Renklilerde
parlak yeşil kromatofor bulunur.
Euglena viridis : Oval görünüşlüdürler. Yeşil renkli kromatoforları ince
uzun olup bir merkez etrafında toplanmıştır. Bol oldukları zaman su
15
yüzünde hareket ederler. Yeşil lekeler meydana getirirler. Stigma ve
boşaltım organeli olan kontraktil koful, vücudun ön kısmında yer almıştır.
Astasia sp. Kromatoforsuz ve çoğu stigmasızdır.
Ordo - Phytomonadina : Sabit şekilli, oval ve uzun flagellatlar olup vücut
yüzeyi ince veya kalın olabilen selüloz zarla örtülüdür. Stigmaları
vardır. İki kamçılı olup çanak şekilli bir kromatoforları vardır. Soliter
yaşarlar veya koloni teşkil ederler. Nematod gibi diğer omurgasızların
bağırsaklarında kamçısız olarak bulunan parazit türleri de vardır.
Volvox : Tatlısularda yaşarlar ve koloni teşkil ederler. Bir kolonide 4-128
fert bulunur. Bazı türlerde 20 bin kadar fertten oluşan koloniler de görülür.
Kolonide hareket belirli bir bölgeden öne doğru görülür. Yüzlerce fert küre
üzerinde sıralanmıştır. Her fert ucu küre merkezine uzanan 6 köşeli jelatin
bir piramit içindedir. Komşu fertler stoplazma köprücükleri ile irtibatlıdırlar
(Fertler küre veya yassı şekillidirler). Çoğalma eşeyli veya eşeysiz
olabilir. Koloninin ön kısmında bulunan fertler çoğalma kabiliyetini
kaybetmiştir ve beslenme işini görür. Her bir fertte aynı delikten çıkan eşit
uzunlukta 2 kamçı, stigma, çanak şeklinde kromatofor ve kontraktil vakuol
Gonium : 4-16 fertlik koloni teşkil ederler.
Eudorina : Genel olarak 32 nadiren 16 fertlik koloniler teşkil eder.
Ordo - Protomonadina : Parazit flagellatlardır. Hayvan karakteri
gösterirler. Küçük renksiz, 1-2 kamçılı, ameboid hareketli olup çoğu
besinini pseudopod teşkil ederek veya basit bir ağızla alır. Soliter veya
koloni halinde yaşarlar.Bu takım içerisinde yer alan bir familya
(Coanaflagellatidae) ön tarafında birbirine çok yakın mikrovilluslardan
oluşmuş .Collare. = yakalık taşırlar. Kamçı, bu yakalığın içinde bulunur.
Coanaflagellatlar,süngerlerin koanositlerine benzediklerinden belki çok
hücrelilerin köken aldığı hat olabilecekleri düşünülmektedir.
16
Leismania : Bu genus’a bağlı türlerin bazısı böceklerde bazısı
omurgalılarda yaşar ve önemli hastalıklara neden olur.
Leishmania donovani (Visceral Leismaniasis): Kala-azar hastalığının
etkenidir. Hindistan, Güney Rusya, Çin, Türkistan, Irak ve Akdeniz
havzasında görülür. Başka memleketlerde hem çocuk hem de büyükler
hastalığa yakalanabildikleri halde Akdeniz havzasında bilhassa 4 yaşın
altındaki çocuklarda görülür. Parazit memeli konakçısında dalak,
karaciğer, kemik iliği, barsak ve lenf bezlerinin kan hücrelerinde
(reticulaendothelial) bulunur. İnsan vücudundaki hücrelerde kamçısını
kaybetmiştir. Hücre içinde çoğalır, çoğalma sonucu hücreler patlar, genç
fertler yeni hücrelere geçer. Bir kısmı da dolaşım sistemine geçer, ara
konakçı sinek (Phlebotomus) böyle bir kanı emince hastalık etkenini alır.
L. donovani sinek vücuduna geçince kamçılı hale geçer, orta barsakta
(mide) çoğalır oradan ön barsağa ve tükrük bezlerine geçer. Hastalarda
karaciğer ve dalak şişer. Kansızlık baş gösterir. Düzensiz nöbetler
sonucu hasta tedavi edilmezse öldürücüdür.
Leishmania tropica : Asya, Afrika, İran, Arabistan ve Türkiye.de bulunur.
Avrupa memleketlerinden (İspanya, İtalya, Yunanistan ve nadiren
Fransa’da rastlanır). Yurdumuzda Güney ve Güneydoğu illerinde vardır.
Ara konakçısının insektisitler ile hemen hemen ortadan kaldırıldığı
yerlerde çok nadir olarak ortaya çıkar. Böceklerden (Diptera) ara
konakçısı Phlebotomus papataci dir. Parazit ara konağın orta barsak
epitelinde çoğalır, ön barsağa doğru yayılır, epipharynxe yerleşir ve
nihayet sineğin bir insanı ısırması ile memeli konukçuya geçmiş olur.
Memeli konukçularındaki kuluçka süresi birkaç gün, haftalar ve hatta
bazen 3-4 yıl olabilir. Deride önce sivilce şeklinde bir kabarcık daha sonra
birkaç santimetrelik yara meydana gelir. (Bir yıl içinde yara kurur ve bir
leke bırakır. Onun için hastalığın bir başka ismi "Yıl- çıbanı" veya "Þark-
çıbanı"dır. Bazı hallerden sonradan bakterilerinde yaraya girmesi ile yara
daha çok büyüyebilir. Þark çıbanı el, yüz, ayak gibi örtülmeyen yerlerde
17
Trypanosoma : Bu genus omurgalı hayvanlarda kan paraziti olan türleri
ihtiva eder. Serbest olarak kanda yaşar onun dışında diğer sistemlerde de
görülür. (Konakçılar arasında kan emen omurgasız hayvanlar vasıtasıyla
yayılır).
Parazit, omurgalı hayvanın vücudunda tam bir Trypanosoma karakteri
gösterir. Burada parazitin vücudu uzar, iki uç sivrileşir, dalgalı bir zar
içinde uzanan kamçı görünür. Trypanosoma türleri bütün hayvanlarda
bulunabilir, ancak insanda ve evcil hayvanlarda patogendir.
(muhtemelen bu konakların yeni olması nedeniyle) Hastalık yapan türler
tropik bölgelerde yaşar.
Trypanosoma lewisi : Fare kanında bulunur. Patojen değildir.
Trypanosoma brucei : Sığırlarda nagana hastalığına sebep olur. Güney
Amerika.da görülür.
Trypanosoma gambiense : Afrika da uyku hastalığının etkeni olup en
önemli patogen trypanosomalardandır. Glossina palpalis denen çeçe
sineği ile taşınır.Parazit, sineğin sindirim kanalında çoğalır, gelişimini
tamamlar. Tükrük bezine geçer. Sinek insanın kanını emerken paraziti
memeli konukçusuna bulaştırır. Düzensiz aralıkla nöbet başlar. Hastanın
ateşi yükselir, lenf bezleri şişer, Parazitin metabolizma sonucu meydana
getirdiği maddeler hastada felç yapar ve "uyku" haline neden olur. Sinir
sistemini istila ettiğinde genel olarak öldürücüdür.
Termit ve selülozla (simbiyoz) beslenen diğer böceklerin barsaklarında
yaşayan ve Beta glikosidaz enzimi salgılayan ve böylece selülozu glikoza
çeviren birçok flagellat türü bilinmektedir.
II. Class : SARCODİNA (Rhizopoda)
Bu sınıfa dahil hayvanlarda vücut şekilsiz olup simetrisiz olduğu gibi
küresel simetri gösterenler de vardır. Flagellatlar.dan daha basit olup,
gelişim dönemlerinde bazen kamçı içerirler. Yine Flagellatlar.dan farklı
olarak vücut yüzeyinde pelikula bulunmaz . Vücut ordolara göre çıplak
18
veya kabukludur. Stoplazma bariz biçimde ekto ve endoplazma
kısımlarına ayrılmış veya ayrılmamıştır. Nukleus bir veya daha fazladır.
Hareket ve besin alma organeli çeşitli tipteki yalancı (Pseudopod)
ayaklardır. Yalancı ayaklar loblu (lobopod), iplik gibi (filopod) ağ
(retikulopod) şeklinde yahut desteklidir (aksopod). Deniz ve tatlısularda
yaşarlar. Tatlısularda yaşayanlarda l-2 kontraktil koful vardır. Bazılarında
kabuk, evcik, bazılarında stoplazma içinde SiO2 den ibaret iskelet bulunur.
Çoğalmaları ikiye veya daha fazla parçalara bölünme ya da
tomurcuklanma ile olur.
I. Ordo: Amoebozoa : Stoplazma ekto ve endoplazmaya ayrılmış hareket
loblu lobopod veya iplik filopodlarla olur, bunlar ya bir yerden çıkar veya
vücut yüzeyine dağılmıştır.
Subordo - Amobina
Amoeba (Çıplak amipler) : Bu subordo’nun en tipik örneği amip cinsidir.
Amipler tatlısularda yaşarlar. Çapları 200-300 mikron kadardır. Stoplazma
ekto ve endoplazma olarak belirli bir şekilde ayrılmıştır, bir veya birkaç
tane besin vakuolü, küre şeklinde bir kontraktil vakuol (nadiren 2-3) ve
disk şeklinde nukleusları vardır.
Pseudopodları lobopod veya filopod şeklinde olup bu harekete amoeboid
hareket denir. Amoeboid harekete birçok Protozoa.da rastlandığı gibi kan
hücrelerinden akyuvarlarda da görülür. Pseudopodun meydana geldiği
bölgede endoplazmanın kolloid hali değişir. Gel halindeki endoplazma sol
haline geçer. Amibin kontraksiyonu ile arka bölgede sol haline geçen
endoplazma pseudopod istikametinde akar. Amip sudaki besin parçasını
çevirir ve onu içine alır. Sindirim vakuol içinde olur. Sindirilmeyen artıklar
hücrenin herhangi bir bölgesinden dışarıya atılır. Çoğalma eşeysizdir.
İkiye bölünme tomurcuklanma ve multible bölünme ile olur.
Amoeba proteus : Çapı 200-500 mikron olan en büyük amip
türlerindendir.
19
Amoeba vespertilio : En çok görülen tatlısu formlarından biridir.
Entomoeba coli : İnsan kalın barsağında kommensal olarak yaşar. Besin
kofulu içinde yemiş olduğu bakteri maya ve diğer mikroorganizmalar
vardır.
Entomoeba histolitica : İnsanlarda amipli dizanteriyi yapar. Barsak
epitelini yer. Parazit barsak boşluğunda iken minuta adını alır.
Minutalarda besin kofulu içinde bakteri yoktur (E. coli.den farklı). E.
histolitica kistleri su vs. ile alınır. Kistler sindirim borusunda açılarak
amipler barsak dokularına girer. Barsak duvarına yerleştikten sonra
magna adını alır. (Barsak epitelini ve alyuvarları yediği için vakvuolde
alyuvarlara rastlanır). Minutalar barsak boşluğunda kist teşkil eder ve
ancak yeni bir konağa (insana) geçtiği zaman açılır.
Subordo - Thecamoeba (Kabuklu amipler)
Bu grupta kadeh, şişe yumurta vs. şeklinde olan bir kabuk meydana
getirilir. Kabuğun organik maddesine dışardan alınan anorganik maddeler
de karışır. Pseudopodların dışarı uzanabilmeleri için kabukta bir tane
büyük veya daha fazla küçük delik bulunur.
Arcella vulgaris - Nukleus 2 veya daha fazladır. Saat camına benzeyen
kabukları vardır. Pseudopodlar filopod cinsindendir.
Difflugia : Balon şeklinde olan kabukları yabancı cisimlerle sertleşmiştir.
Pek çok türü vardır.
2. Ordo - Foraminifera : Vücut plazmasında bariz bir ektoplazma ayrımı
yoktur. Dallanan pseudopodları vardır. Hepsi kabukludur ve kabuğun
üzerinde çok sayıda küçük delik bulunur. İlksel formlar kum, kitin, sünger
spiküllerinden, yüksek formlar ise kalsiyum karbonattan yapılmış kabuk
içerirler. Kabuk boşluğu ya tek bir odacıktan ya da ara bölmeler ile
birbirinden ayrılmış olan bir çok odacıktan oluşmuştur. Foraminifer
kabuklarının deniz dibinde birikmesi ile tebeşir ve kalker tabakaları
20
teşekkül etmiştir Denizlerde yaşarlar. (18.000 türü bilinmektedir).
Pseudopodların hepsi ya büyük delikten çıkar veya buna ilave birçok
küçük delik bulunur. Salyangoz kabuğu biçimindedir. Bölünerek
çoğalırlar. Bir veya daha çok sayıda küçük nukleus içerirler.
Ammodiscus - Kabuk bir odacıklı olup kumdan yapılmıştır. Az veya çok
helezonlu boru şeklindedir.
Nummulites - Çap 19 cm. büyük fosil formlar bu cinstendir. Kabuk
mercimeğe benzer üzerinde ikinci bir kabuk vardır.
Foraminiferlerden Fusulinidae familyası birinci zamanın son devrinde
oldukça kısa bir süre (75 milyon yıl) içerisinde büyük bir gelişme
göstermiş ve sonra yok olmuştur (bunların bazıları sığ deniz tabanını
kaplayan çapı 2 cm. kadar olan büyük tek hücrelilerdir). Genellikle bu
fosillere petrolün bulunduğu yataklarda rastlanır. (Bir petrol kuyusu
kazılırken tortul kayaları arasında birbirini izleyen ince tabakalar halinde
Fusilinidae türlerinden oluşan katlar görülür. Tabakalardaki (belli bir kısmı
içinde bulunan) türlerin incelenmesiyle sondaj yapılan yerde paleozoik
tabakada ne kadar ilerlendiği tahmin edilebilir.
3. Ordo - Heliozoa (Güneş hayvancıkları) - Küre şeklindedirler.
Stoplazma ekto ve endoplazma bölgelerine ayrılmışlardır. (Dıştaki
ektoplazma bir veya daha çok vakuollüdür. Endoplazma orta bölgede
granüllü olup nukleuslar yer alır). Çoğu tatlısularda yaşar, vücut çıplak
veya kabuk kafesle örtülüdür. Pseudopod destekli tipinde (aksopod) olup,
ekto-endoplazma sınırından, ya da nukleustan hatta çok nukleuslu
türlerde herbiri bir nukleustan çıkar. (Hususi bir destek noktasından
çıkar).
Actinosphaerium - Örtü ve iskeleti yoktur. Oldukça büyük çapı= l mm.
Aksopodların eksen çubukları ekto-endo stoplazma sınırında olup endoplazmada
200 veya daha fazla nukleus var. (Ektoplazmada 2-14
kontraktil koful yer alır. Kokmuş bataklık sularında bulunur.
21
Clathrulina - Küre şeklinde büyük delikli pseudokitinden iskeletleri vardır.
Boru şeklinde uzun bir sapla kendilerini tespit ederler.
4. Ordo - Radiolaria - Stoplazmaları iç ve dış olmak üzere kapsül ile iki
bölgeye ayrılır. (Kapsül organik madde ve pseudokitinden yapılmıştır)
kapsül üzerindeki delikler vasıtasıyla iki stoplazma bölgesi temas
halindedir. Genellikle silisyum dioksitten pek azında da stransiyum
sülfattan yapılmış (kalsiyum aliminyum silikatta olabilir) değişik şekillerde
hayvanlar aleminin en güzel ve zarif iskeletlerini salgılarlar. Başlıca
iskelet elementleri iğne, diken, dallı veya çatallı çubuklar ve muhtelif
şekilde delinmiş küreledir. (Bunlar kapsülün iç ve dışında bulunabilirler)
Bu iskeletler okyanus tabanında çamur haline gelir ve basınçla çakmak
taşı gibi silisli kayalara dönüşür. Endoplazmada bir veya daha çok
nukleus, yağ damlacıkları, ektoplazmada besin vakuolleri, pigmentler ve
yağ damlaları (Tek hücreli alg) yer alır. Bir kısımdan çok sayıda
pseudopodlar çıkar. Pseudopodlar çoğunlukla filopod veya aksopod
tipindedir (bu ordoda kontraktil vakuol yok).
Dış tabakalarını genişleterek suda farklı seviyelere iner ve çıkarlar.
Denizlerde yaşarlar, genellikle plankton hayvanlardır. Heterotrofturlar,
flagellatlar ve diatomeler ile beslenir.
Theopilium - İskelet miğfer şeklinde-Akdeniz.de
Heliosphaeera - İskelet kafes şeklinde - Akdeniz.de
III. Class - SPOROZOA (Sporlular)
Omurgalı ve omurgasız hayvanlarda hücre içi ve hücre dışında yaşayan
parazitlerdir. Her tür belirli bir konakçıda yaşar. Yuvarlak veya oval bir
hücreye benzerler. Tek bir nukleusları vardır. Parazit olduklarından
hareket ve boşaltım organelleri yoktur.
Sporozoonlar konakçı vücudunda bir süre eşeysiz olarak çoğalır. Bu tarz
çoğalmaya Schizogonie ana sporozoona Schizont ve bölünme sonucunda
22
meydana gelen genç hayvana da Merozoit denir. Merozoitler sağlam
konukçu hücrelere hücum ederler diğer hücreleri aşılarlar. Merozoitlerin
büyümesi ile yine eşeysiz çoğalan Schizont’lar veyahut eşeyli olarak
çoğalan gamontlar teşekkül eder. Parazit organizma ancak eşeyli
çoğalma yani Sporogonie yolu ile başka konukçulara geçme imkanını
bulur. Yaşam döngüleri üç bölüme ayrılabilir; 1. Sporogonie (eşeysiz
çoğalır) 2. Schizogonie (eşeysiz çoğalır) 3. Gametogonie (eşeyli
çoğalır). Bu ayrımda, schizogonie safhası iki bölüme ayrılarak schizogonie
ve gametogonie olarak incelenmektedir. Schizogonie periyodunun sonuna
doğru bazı gametler makro ve mikrogamete dönüşerek eşeyli çoğalırlar.
Bu safha eşeysiz ve eşeyli iki bölüme ayrıldığından bir farklılık
oluşmaktadır. Gamontlar çoğunlukla bölünerek veya doğrudan doğruya
gametleri (mikro ve makro gamet) meydana getirir. Gametlerin birleşmesi
ile ortaya çıkan zigot yardımı ile parazitin geçişi olur. Zigot’un etrafı
koruyucu sert bir kabukla örtülür onun için buna Spor da denilir. Sporozoa
adı buradan gelmektedir. Zigot=spor, içinde çok sayıda genç fert teşekkül
eder. Spor başka bir konakçıya geçince muhafaza parçalanır ve genç
Sporozoitler serbest hale geçer. Büyüyerek schizont haline gelir. Bazı
türlerde zigotun bir konakçıdan diğerine geçişi kan emen bir ara
konakçıyla olur. Bu halde zigot etrafında kabuk bulunmaz.
Sporozoanın çoğunda, bir hayat devri içinde schizogonie ve sporogonie
birbirini tabip eder. Bu çoğunlukla konakçı değişimi ile birlikte görülür.
Ordo - Coccidiomorpha : Hücre içi parazitidirler. Hayvanların barsak
epiteli veya iç organlarında yaşarlar.
Eimeria - küçük bir çiyan cinsi olan Lithobiusların barsak epitelinde yaşar.
Ayrıca kümes hayvanlarının barsaklarında da yaşar.
Plasmodium - Anopheles cinsinden dişi bir sivrisinek bir insanı
soktuğunda deride açtığı deliğe biraz da tükrük akıtır. Şayet bu sinek
plazmodiumlu ise tükrük içerisinde bulunan sporozoidler kana geçer ve
eritrositlere girerler. Sporozoidler eritrositin içinde büyüyerek amip şekilli
23
bir schizont haline geçerler. Oradan karaciğere geçer, burada multible
füzyon (çok parçaya bölünme) geçirerek merozoitler oluşur. Bu şekildeki
çoğalmaya Schizogonie denir. Bu faz yaklaşık 10 gün sürer, çıkan
merozoitler tekrar karaciğer hücrelerine saldırarak schizogonie ile
çoğalabilirler. Merozoitler daha sonra eritrositlere saldırırlar ve burada
tekrar schizogonie geçirirler. Eritrositin içi merozoidlerle dolunca
parçalanır ve serbest kalan merozoidler schizogonie’yi tekrarlamak üzere
diğer eritrositlere girerler bu bir süre devam ettikten sonra schizontlar
merozoitlere kıyasla daha büyük olan ve daha çok besin maddesi ihtiva
eden erkek ve dişi gamontlara değişirler. Gamontlar ancak ara konak
vazifesi gören bir sivrisineğin barsağına geçebilirlerse gelişmelerine
devam ederler. Bu zamanda erkek gamontlar multiple bölünmeyle 4 veya
8 mikrogamet meydana getirir. Dişi gamontlar olgun makrogametlere
değişirler. Döllenme sivrisineğin barsak boşluğunda olur. Zigot uzundur
ve amoeboid hareket eder. Buna ookinet zigot denir. Ookinet sivrisineğin
barsak epitelinden geçerek barsak kaslarına yerleşir ve etrafı kalın bir
kılıfla çevrelenir. İçerde multiple bölünme ile pek çok sayıda sporozoid
meydana gelir. Kılıfın patlaması ile serbest hale gelen sporozoidler
sivrisineğin vücut boşluğundan geçerek tükrük bezlerine gelirler. Böyle bir
sivrisineğin insanı sokması ile Plasmodium’un hayat devresi tamamlanmış
olur. Nöbetler daima merozoidlerin kan içine dökülmesi zamanına
rastlar. İlk nöbetten bir hafta sonra gametler teşekkül eder. Gamontlu kan
emmek sureti ile sivrisinekler enfekte olur. sivrisinekteki gelişme 10-20
gün arasındadır. Enfeksiyondan sinek etkilenmez.
Plasmodium vivax : 48 saatte bir alyuvarlar parçalanarak merozoitler
kana geçer. Alyuvarların patlamasından önce titreme, patlamasından
sonra ateş gelir. Bu parazitin neden olduğu sıtmaya Tersiana denir.
Plasmodium falciparum (Lavenaria malaria) : Tropik sıtmaya sebep
olur. 48 saatte schizogoni devresi tamamlanır. Eritrositlerin birbirine
yapışması sonunda kılcal damarların tıkanma tehlikesi vardır. Beyin ve
kalp damarları tıkanırsa ölüme sebep olur.
24
Plasmodium malaria : Schizogoni devresi 72 saattir. Quartana tipi
sıtmaya neden olur.
Sıtma tedavisi 17. asırda cinchona denen bir ağaç kabuğunun Peru’dan
Avrupaya getirilmesi ile başlar. O zamandan beri kinin, malarya
tedavisinde kullanılmaktadır. Denilebilir ki bu ilaç insanlar tarafından
keşfedilen ilaçlar arasında son zamanlarda keşfedilen sülfamidler ve
antibiyotikler dahil en fazla nisbette insan hayatı kurtarmıştır.
2. Ordo - Gregarinida : Birçok omurgasız hayvanın barsak ve vücut
boşluklarında parazit olarak yaşarlar.
Gragarina blattarum : Hamam böceklerinin barsaklarında parazit olarak
yaşarlar. Vücutları epimerit, protomerit ve deutomerit olmak üzere üç
bölümlüdür. Epimerit çengellidir. Hayvanın tutunmasına yardım eder.
Nukleus bir tane olup deutomerit bölümünde yer alır.
IV. Class : CILIATA (Infusoria)
Birhücreli hayvanların en yüksek organizasyonlu grubunu teşkil ederler.
Vücutları oval, küre, silindir, vazo vs. gibi değişik şekillerde olup pelikula
ile sarılmıştır. Bazıları üzerini örten zarın (pelikula) elastiki olması sebebi
ile şekillerini değiştirebilir.
Stoplazmaları ektoplazma ve endoplazma bölgelerine ayrılmıştır.
Ektoplazmada kirpikler (sil), miyonemler, besin alma ile ilgili olan
organeller, kontraktil vakuoller ve savunma organeli olan trikosistler
bulunur. Endoplazma granüllü bir sıvı halindedir. Burada besin kofulları
yedek besin depoları (glikojen ve yağ) ve nukleuslar görülür.
Hareket organeli olan siller beslenmede de etkili kısa iplikçiklerdir. Bunlar
ektoplazmada bulunan dip taneciklerinden çıkarak pelikula’yı deler ve
yüzeye geçerler. Uzunlamasına ve diagonal olarak sıralanmış
vaziyettedirler. Ciliat’ların bir kısmı da dip taneciklerini birbirine bağlayan
25
ipliksi bir sistem mevcuttur. Siller yapı ve fonksiyonları bakımından
flagellatların kamçılarına benzerlerse de boyları kısa ve sayıları fazladır.
Vorticella gibi bazı Ciliat gruplarında düz veya çizgili kas liflerinden
ibaret miyonemler vardır. Bu lifler sayesinde bütün vücut veya bazı
kısımları kontraksiyon yapabilir.
Heterotrofturlar, bazıları bakteri, küçük birhücreliler ve çürümüş besinler
ile geçinir. Bunlarda peristom bölgesindeki tüylerin hareketi ile ağıza
doğru bir su akımı oluşturulur.
Besinler titrek tüylerin hareketi ile cytostom ve huni şeklindeki
cytopharynxten geçer. Bu arada küresel biçimde toplanan besin koful
içine alınır. Besin kofulları stoplazma içinde belirli bir yönde hareket
ederler. Sindirilen besinler koful membranından stoplazmaya geçer, artık
maddeler ise sitopig’den dışarı atılır.
Tatlısularda yaşayan türlerin ektoplazmasında ve belli yerlerde kontraktil
kofullar vardır. Paramecium’da kontraktil koful etrafında daire şeklinde
sıralanmış toplayıcı kanallar vardır.
Trikosistler, korunma organelidir. Bunlar ektoplazmada, vücut yüzeyine
dik olarak sıralanmış oval veya çomak şeklinde küçük organellerdir.
Mekanik veya kimyasal uyartı karşısında pelikulada bulunan delikten
fırlatılarak sivri uçlu uzun iplik halini alırlar.
Paramecium gibi bazı cinslerde bu organeller bütün vücutta, yahut
vücudun belli bölgesinde bulunur (Didinium).
Endoplazmada Macronukleus ve Micronukleus vardır. Macronukleus
beslenmede rol oynar. Micronukleus, çoğalma ile ilgilidir, sayısı l-80 kadar
olabilir. Bölünmeleri enine ikiye bölünme şeklindedir. Nadiren boyuna
olur. Macronukleus amitoz, micronukleus mitozla bölünür. Vorticella ’da
olduğu gibi yeni teşekkül eden fertler bir araya gelerek koloni meydana
26
getirebilirler. Yalnız Suctoria alt-sınıfında tomurcuklanma ile çoğalma
görülür.
Ciliatlar.da Protociliata hariç hepsinde eşeysel çoğalmaya
benzetebileceğimiz konjugasyon görülür. Konjugasyonda bireyler
ağızlarınının bulunduğu kısımdan yan yana gelerek bir çift teşkil ederler.
Bu sırada çiftteki her organizmanın macronukleus’u parçalanarak
kaybolur. Mikronukleus’lar ise, üst üste iki defa bölündüğünden her bir
fertte 4 nukleus meydana gelir. Bunlardan üçer tanesi stoplazma içinde
erir. Geriye kalan birer nukleus bölünerek ikişer nucleus meydana getirir.
Bu sırada yan yana gelmiş olan iki ciliat’ın hücre zarı eriyerek arada bir
stoplazma köprüsü teşekkül etmiştir.
Her iki organizmanın nukleuslarından birisi stoplazma köprüsü yolu ile
diğerine geçer ve orada bulunan nukleus ile birleşir. Bundan sonra fertler
birbirinden ayrılır. Bu dönemden sonra örneğin Paramecium caudatum
’da üç bölünme ile 8 nukleus teşekkül eder. Bunlardan üç tanesi kaybolur.
Geriye kalanlardan 4’ü macronukleuslar.ı bir tanesi de micronukleus.u
meydana getirir. Paramecium ve micronukleus bölünür. Macronukleuslar
taksim edilir. Paramecium ve micronukleuslar tekrar bölünür. Neticede bir
macro bir micronukleusu olan 8 Paramecium meydana gelir.
Ciliata sınıfı 3 alt sınıfa ayrılır:
l- Subclass; Protociliata
2- Subclass; Euciliata
3- Subclass; Suctoria
1- Sub Class Protociliata : Vücut şekilleri yuvarlak veya yassı olup siller
vücudun her tarafında bulunur. Hücre ağzı ve kontraktil koful yoktur.
Nukleus iki veya daha çok bölünme ile ve konjugasyonla değil kopulasyon
şeklinde eşeyli olarak çoğalırlar. Kurbağaların larva ve erginlerinde
nadiren de diğer soğuk kanlı ve omurgalılarda barsak parazitidirler.
27
Opalina ranarum : Vücut yassı ve çok nukleuslu su kurbağalarının son
barsağında parazittir.
2- Subclass Euciliata : Hücre ağzı vardır, genç ve ergin safhaları kirpikli
olan Ciliatlardır.
1- Ordo - Holotrichia : Basit yapılı siller kısa ve eşit boyda bunlar ya
boyuna sıralar halinde bütün vücut yüzeyini kaplar veya kemer
oluşturacak şekilde sıralanırlar. Ağız yüzeyde veya içeri çökük bir çukur
(peristom) dibindedir.
Paramecium : Bu grubun en çok bilinen cinsidir. Þekli nedeniyle terliksi
hayvan olarak da adlandırılır. En çok rastlanan türleri;
Paramaecium bursaria- geniş ve yassı olduğundan yeşil renkli görülür
(zooklorel= yeşil renkli alg, stoplazmada simbiyoz olarak bulunur).
Paramecium caudatum : En çok rastlanan türdür.
Colpidium colpoda : Şekil olarak böbrek gibidir.
Dileptus: Ön uçta uzun ve kontraktil bir hortum bulunur, arka uç sivri,
macronukleus tespih tanesi gibi bir veya birçok kısımlıdır.
2 - Ordo - Spirotricha : Peristomun sağından veya ön kenarından
cytopharynx’e inen adoral membranal bölge içeren tüm Ciliatlar bu
grupta yer alır. Kirpikler kaynaşıp zar şekline dönmüştür.
Sub Ordo 1- Heterotrichae - Kirpikler vücudun her tarafında eşit ve uzun
sıralar oluşturacak tarzda dizilmiştir. Ayrıca ağzın bulunduğu bölgede
cytopharynx.e kadar devam eden bir kirpik bölgesi vardır
Stentor (Borozan Hayvanı) : Vücut huniye benzer biçimdedir. Ağızları
vücudun geniş tarafında olan ağız çukurunun (peristom) dibindedir.
Membranel bölgesi peristomun etrafını sardıktan sonra helezonlar teşkil
ederek sitofarinse iner.
28
Genellikle kendilerini bir yere iliştirirler ancak buradan ayrılarak serbest
yüzdükleri görülür. Macronukleus tesbih şeklinde olup micronukleus bir
veya birden fazladır.
Balantidium : Omurgalı (Domuzlarda) ve omurgasız hayvanların
barsaklarında parazit olarak yaşar.
Sub Ordo 2-Entodinomorpha : Sınıfın en kompleks grubudur. Vücudun
arka ucunda değişen sayı ve biçimde dikenimsi uzantılar yer alır. Ağız
bölgesinden başka diğer bölgelerde de membranal bölgeler vardır.
Entodinium : Siller yalnız adoral bölgede yer alır. Sığır, koyun, deve vs.
geviş getiren hayvanların sindirim sisteminde yaşar. Arka ucu uzantılıdır.
Ophryoscolex : Arka uçtaki uzantıların dışında bazı türlerde ön uçta da
diken çelenkleri vardır. Daha çok keçilerde bulunur.
Stylonychia : Arka uçta 3 uzantı vardır. Tatlısularda bulunur.
3 - Ordo - Peritrichia : Siller diğer ordolara göre daha azalmıştır.
Vücudun ön ucunda daire biçiminde peristom vardır ve burada etrafı
sillerle çevreli iç ve dış sil kemeri oluşturur. Adoral bölgedeki siller
dalgalı bir zar görünümünde. Bazılarında vücudun arka tarafında halka
şeklinde sıralanmış siller bulunur ve genellikle vücutları bir sapta
tutunmuştur. Çoğalmaları diğer Ciliatlardan farklı olarak boyuna bölünme
iledir. Konjugasyonda görülür.
Vorticella : Saplı ve çan biçimindeki vücutta siller yalnız ön tarafta iki sıra
helezon oluşturacak tarzda dizilmiştir. At nalı şeklindeki macronukleus’un
girintisinde küçük bir micronukleus bulunur. Sap ile kendini bir yere
tutturur ve sapta bulunan esnek iplikler (miyonem) ile ileri geri hareket
edebilir. Kontraktil vakuol bir tanedir.
Vorticella microstoma - Pis sularda görülür.
Vorticella nebulifera - Temiz sularda.
29
3 - Sub Class Suctoria : Gençleri serbest yüzer ve kirpikli Ciliatlara
benzer. Ergin safhada silleri yoktur. Yerine emme tentakülleri meydana
gelmiştir. Doğrudan doğruya veya sap ile kendilerini bir yere tesbit
ederler. Sap kutikuladan yapılmıştır. Uzayıp kısalamaz. Bir adet oval
biçimli uzun veya dallı macronukleus veya daha fazla sayıda micronukleus
bulunur. Besin alma organelleri emme tentakülleridir, bunlar
ektoplazmanın tüp şeklindeki uzantılarıdır. Stoplazmalar ekto ve endo
olmak üzere ikiye ayrılır. Emme tentakülleri avın üzerine yapışır ve av
felce uğratılır. Sonra da emilir. Eşeysiz çoğalma iç ve dış tomurcuklanma
ile olur. Eşeyli çoğalma ve konjugasyon da görülür.
Ephelota gemmipara : Emme tentaküllerinden başka sivri uçlu
tentakülleri de vardır. Denizlerde yaşarlar.
SUB-REGNUM : METAZOA
Protozoaların dışında METAZOA adı altında toplayabileceğimiz diğer
hayvan phylumlarında vücut çok hücreden yapılmıştır. Gelişmeleri
sırasında çeşitli embriyo tabakaları ve bunlardan da farklı organlar
teşekkül eder.
Phylum : PLACOZOA
En ilkel çok hücreliler olarak kabul edilirler. 1883 yılında Avrupa.daki bir
deniz akvaryumunda küçük, hayvana benzer serbest yaşayan bir canlı
bulundu ve adına Trichoplax adhaerens dendi. Bu canlı, yassı vücutlu
(bazen küremsi) 0.1-3 mm çapında, gevşek yapılı, kasılgan, mezenşime
benzeyen ince iç hücreleri örtmüş monosilli epitel hücreleri ile çevrilidir.
Kenar kısımları düzensiz, amipler gibi şekil değiştiren hücrelerden
oluşmaktadır. Renksizdirler. Üzerindeki silleri ile çok yavaş olarak sürünür
gibi hareket ederler. Bir hücreli ve algler ile beslenirler. Bölünme ve
tomurcuklanma ile eşeysiz olarak çoğalırlar. DNA miktarı bugüne kadar
bilinen hayvanların hepsinden daha azdır. Birçok araştırmacı bunları
süngerler ile birlikte incelemeyi teklif etmektedirler.
30
Phylum : PORİFERA (Spongaria)
Süngerler radiyal simetrilidir. Farklılaşmış bir organ sistemleri yoktur. İlk
defa Aristo tarafından hayvanlar alemi içersine ilave edilen bu canlılar,
sonradan uzun yıllar bitkisel organizmalar olarak kabul edilmiş hatta
bazıları cansız olduklarını iddia etmiştir.
18. Asrın başlarında Zoophyta grubu içersine konulmuş daha sonra
Linnaeus bunları Coelenterata grubu içersine yerleştirmiştir. 19. asrın
başlarında phylum Porifera adı altında ayırt edilerek hayvanlar alemindeki
bugünkü yerini almıştır. Ancak bugün bile süngerlerin sistematik yeri
münakaşalıdır. Birçok araştırmacı tarafından Protozoa ve Metazoa gibi
ayrı ve bunlara eşit anlamda Parazoa adı altında incelenmektedir.
Süngerlerin çoğu denizde (larvaları hariç) sesil olarak yaşarlar. Ufak bir
grubu (Spongilidae familyası) tatlı sularda bulunur. Sahillerde ve derin
sularda kendilerini taşlar, mercan resifleri, bitkiler veya herhangi bir sert
yüzey üzerine tesbit ederler. Çeşitli vücut şekilleri de (vazo, kadeh, torba
veya şekilsiz kümeler halinde) bazen de çeşitli cisimlerin üzerini örten
kabuk şeklinde olur. Boyları birkaç mm. ile iki m. arasında olup çok
değişiktir. Renkleri genellikle kirli sarıdan (kirli beyaz, gri, yeşil, mavi,
kırmızı, hatta) siyaha kadar olur. Genellikle çoğalan fertler ana hayvandan
ayrılmayarak koloni meydana getirirler. Soliter yaşayanları da vardır.
Bütün metazoonlardan çok daha ilkel bir yapı şekli ile Protozoa
kolonisinden biraz daha ileri hücresel yapı gösterirler. Tüm çok
hücrelilerin atası olan Protozoa.nın koloni teşkil eden flagellat grubundan
süngerler alınmış ancak bir yan kol olarak kalmışlardır. Yüksek
organizasyonlu hayvanlardan herhangi birinin süngerlerden gelmiş
olduğuna dair bir kanıt yoktur. Uyarmalara karşı duyarsız olduğu sinir
sistemi ve sindirim boşluğu bulunmayan tek Metazoa phylumu olduğu
bilinmekteydi. Ancak son elektromikroskobik çalışmalarla bir sinirsel
düzenlenmenin olduğu gösterilmiştir.
31
Basit yapılı bir süngerde vazo şeklinde olan vücut ortada geniş bir
boşlukla bunun etrafını saran ince bir çeperden teşekkül eder. Sünger
kapalı olan dip kısmıyla vücudunu bir yere tesbit eder. Serbest kalan
taraftaki deliğe osculum ortada kalan boşluğa da osculum boşluğu
gastral boşluk veya spongocoel denir. Sünger vücut hücreleri yapı ve
görevleri farklı iki tabaka meydana getirir.
Vücut çeperi gastral ve dermal olmak üzere iki tabakadan yapılmıştır.
Gastral tabaka : Osculum boşluğunu çevreleyen bu tabaka bir epitel gibi
yanyana gelmiş başka hiçbir grupta görülmeyen kamçılı ve hunili
hücrelerden (choanocyte) yapılmıştır.
Bunlar, kamçıların devamlı burgu hareketiyle osculum boşluğundaki suyu
harekete getirir ve su ile birlikte sürüklenen besin maddelerini içlerine
alarak sindirirler.
Dermal tabaka : Bu tabakanın dış yüzeyi büyük ve yassı Pynacocyte
(Pinakosit) hücrelerinden yapılmıştır. Bu hücrelerin arasında Porocyte
denen por hücreleri bulunur. Por hücreleri dermal tabakasından başlayıp
osculum boşluğuna kadar devam eden uzun hücrelerdir. Ortalarında
hücre içi bir kanal uzanır ve kanalın bir ucu vücut yüzeyinden dışarıya
diğer ucu ise iç boşluğa açılır (Bu kanala ostium adı verilir). Dermal
tabaka esasında mezenşim karakterinde olup, esas kısmı peltemsi bir yapı
gösteren ara madde yani matrixten yapılmıştır. Bu kısım içinde
Amoebocyte hücreler yer alır. Amoebocyte hücrelerin çeşitli tipleri vardır.
Örneğin cinsiyet hücrelerinin orijinini teşkil eden ve regenerasyonda rol
oynayan archeocyte hücreleri; besin maddesini bir yerden diğer bir yere
nakleden gezici hücreler ve sünger iskeletini teşkil eden skleroblast ve
spongioblast hücreleri.
Süngerlerde su vücuda porlardan girer ve choanocyteler aracılığı ile
osculumdan dışarı atılır. Özel bir sindirim kanalı olmadığından
choanocyteler tarafından yakalanan besinler burada sindirilir (hücre içi
sindirim şeklinde).
32
Süngerlerin besinini mikroskobik organizmalar ve organik parçacıklar
(ölmüş bitki ve hayvan artıkları) teşkil eder.
Süngerlerde yapı bakımından 1- Ascon, 2- Sycon ve 3- Leucon olmak
üzere üç tip ayırt edilir. Yapı bakımından basit olan sünger Ascon tipinde
olanıdır. Bu süngerlerde gastral boşluk ile dış ortam arasında vücut
çeperine kat eden kısa ve düz kanallar bulunur.
Sycon tipte vücut duvarı içersinde tüp şeklinde çöküntüler meydana
gelmiştir. Bu çöküntülerin etrafında choanocyteler yer alır.
Leucon tipte vücuttaki mezenşim tabakası çok kalındır. Vücut duvarının
içersinde odacıklar oluşmuştur. Bu odacıklar etrafında choanocyteler yer
alır.
Bütün sünger tiplerinde vücut desteğini sağlayan iskelet mevcuttur. Bu,
spongin liflerinden yapılmıştır. İskelet genellikle iğne şeklinde spiküller
veya ağdan yapılmıştır. Mezenşim içersinde yer alan özel hücreler
tarafından meydana getirilirler. Spiküller kalkerli ve silisli maddelerden
yapılmış olup skleroblast hücreleri tarafından meydana getirilir (Spiküller
eksen ve ışın sayısına göre tiplere ayrılır ve buna göre süngerler arasında
bir ayırım yapılır). Lif ağı şeklinde olan iskelet ise bileşimi kollagene
benzer bir protein olan sponginden yapılmıştır. Spongin spongioblast adı
verilen hücreler tarafından salınır.
Çoğalma : Eşeyli ve eşeysizdir. Eşeysiz çoğalma 1. tomurcuklanma ile
olur ve koloniler meydana gelir. Tatlısularda yaşayan süngerlerde iç
tomurcuklanma yani gemmula adı verilen özel bir eşeysiz çoğalma
görülür. Tatlısu süngerleri bulundukları suyun kuruması ve donması gibi
uygun olmayan yaşama şartlarında ölmeye mahkumdurlar. Bu gibi hallerde
tatlısu süngerlerinde gemmula (iç tomurcuklar) meydana getirilir.
Gemmula teşekkül edeceği zaman özel arkeositler (Amoebocyteler) bir
araya gelir ve dışında epidermis hücreleri bulunan toplu iğne başı gibi
yuvarlak ve kabuğu değişik ortam şartlarına dayanıklı olan sarı renkli
33
tanecikler gemmula meydana gelir ve ortam şartları normale dönünce tam
bir sünger halini alırlar. Gemmula teşekkülü kurak mevsimlerde tatlısu
süngerlerinde türlerinin devamını sağlar. Diğer bir eşeysiz çoğalma 2.
Regenerasyon.dur. Yaralanan ve kopan yer Amoebocyte ile tamir edilir.
(Bununla birlikte yavaş da seyredebilir. Bazen aylar yıllar alır.)
Parçalanan kısımlar Amoebocyte hücre yardımı ile hemen onarılır. 3.
Eşeyli çoğalma: Yumurta ve spermalarla olur. Ekserisi hermafrodittir.
Dışardan su ile birlikte gelen sperma evvela bir choanocyte içine girer ve
buradan yumurtaya iletilir. Döllenme ana hayvanın mezenşimi içinde olur.
Döllenmeden sonra segmentasyon başlar (totalegual). Çoğalan hücreler
bir blastula meydana getirirler. Silli epitel ihtiva eden embriyo kanala
geçerek ana hayvanı terk eder. Bir süre serbest yüzdükten sonra
invaginasyon ile dış yüzeydeki kamçılı hücreler içe dönerek vücudun iç
yüzeyini örter. Daha sonra kendini bir yere tesbit eden larva ergin bir
sünger halini alır (zoocoğrafik dağılış bu yol ile sağlanmış olur). Süngerler
diploblastik olmakla beraber embriyonun ektodermi ergin ferdin iç
kısmını, endodermi ise dış kısmını örtmüş olur. Bu durum süngerlerin
karakteristik özelliğidir.
Solunum : Amoebocyte hücreleri O2 ’yi vücut mezenşimi içinde vücuda
dağıtır. CO2 ’yi de dışarı atar ve solunumla ilgili olaylar hücre içinde
cereyan eder (Protozoa gibi).
Süngerler çok basit organizasyonlu olmaları nedeniyle yüksek bir
regenerasyon yeteneğine sahiptir. İpek parçadan geçirilen süngerin her
parçası yeni bir sünger meydana getirebilir.
3 sınıf ayırt edilir.
1- Class - Calcarea (Calcispongia)
2- " - Hexactinellide
3- " - Demospongia
34
1- Class - CALCAREA
Spikülleri Ca2CO3’den yapılmıştır. Vücut yüzeyi sert kıllarla örtülüdür.
Hepsi denizlerin derin olmayan kayalık sahillerinde bulunurlar. Birkaç
milimetre ile 15 cm. kadar yükseklikte olan küçük formlardır.
Grantia : 2,5 cm. boyunda basit silindir şeklindedir. Akdeniz ve Atlantik
sahilinde bol bulunur. (Sycon tipinde iskelet kalkerden yapılmıştır.)
Leucosolenia : Grantia’ ya benzer, daha küçük, kanal şekli daha
karışıktır. Akdeniz (Çok sayıda türü var.)
2 - Class - HEXACTİNELLİDA :
Camlı süngerler. Spiküllerini ya ayrı ayrı veya silisli bir madde ile
lehimleyerek ağ meydana getirirler. Radiyal simetrili silis sipiküllerinden
yapılmıştır.
Euplectella aspergillum : Venüs sepeti sıcak denizlerde yaşar (güzel
görünüşlü).
3 - Class - DEMOSPONGİAE :
Deniz ve tatlı sularda yaşar. Ticari önemi olan bütün süngerler bu
gruptandır. En büyük süngerlerdendir. İskeletleri spongin denen ve bir
çeşit protein olan keratin liflerinden meydana gelmiştir. Denizde yaşayan
formlar 150 cm. kadar olabilir. Bazılarında silispikül vardır.
Euspongia officinalis (Banyo süngeri) : Karışık yapılıdır. Spongin lifleri
ve diğer anorganik maddeler ağ şekilli iskelet oluşturur. Lifler ıslakken
yumuşak, kuruyunca sertleşir. (Hayvanın oluşumundan sonra canlı kısım
parçalanır, döğülür ve hazırlanır.) Memleketimizde Akdeniz’den toplanır.
Spongilla lacustris : (Spongiller ağ tarzındadır) Kanal sistemli Leucon
tipinde karışıktır. Büyük formlar hoş olmayan kokuları ince dikenli
iskeleti ve tadı nedeniyle özellikle balıklar tarafından yenmez. Küçük
formlar birkaç yıl büyükler ise 50 yıl veya daha fazla yaşar. Ayrıca bir
35
takım canlıların Annelid, Crustacea vs. barınağıdır. Sonuç olarak hücre
tabakaları Diploblastik, coelom yok, metameri yok, sindirim sistemi,
hücre içi morfolojik karakterleri farklılaşmış organ sistemi yok.
PHYLUM : COELENTERATA
Doku ve kısmen organların bulunduğu ilk hakiki metazoalardır. 1-
Embriyolarında iki bariz hücre tabakası (diploblastik) mevcuttur. Kelime
olarak coel= boşluk, enteron= sindirim sistemi anlamına gelir ki bu
grubun üyeleri içi oyuk kese biçiminde ve 2- ışınsal simetrili vücut
yapısına sahiptir. 3- İç kısım dışarıya bir ağızla açılan sindirim
boşluğudur. Coelenterata adı da bu nedenle verilmiştir. Phylumun öteki
adı knidaria ise bu gruba 4- özgü knidoblast ’ ların varlığına
dayanmaktadır. Bu grubun bütün diğer yüksek organizasyonlu hayvanlarla
aynı kökenden geldiklerine ve bunların atası olduğuna inanılmaktadır.
Sebep olarakta yüksek organizasyonlu hayvanlar gibi bunların da dışarıya
bir ağızla açılan iç sindirim boşluğunun varlığı gösterilmektedir.
Protozoonların Ciliatlardan geldiğine inanılır. Çünkü Coelenterata
larvaları (Planula) silli yapısı ve serbest yüzen tek hücresi ile Ciliatlara
benzetilmektedir (Süngerlerde ise böyle bir durum yok yan dal halinde
kalmış). 5- Bu grupta ilk gerçek doku gelişimi görülür. Aynı zamanda
epitel, bağ, kas, sinir dokuları ve üreme organları bulunmaktadır. Sindirim
boşluğunu kaplayan hücrelerin oluşturduğu tabaka (Gastrodermis)
endodermden, dışını örtenler ise epidermis (ektoderm) dir. Yüksek
organizasyonlu hayvanların aksine bu ikisi arasında mezoderm
tabakasının hücresi yoktur. 6- Aradaki mesoglea denen, boşlukta
hücresiz veya çok az hücre kapsayan jelatimsi bir matrix ile
doldurulmuştur. Epidermis genellikle yassı bir hücre tabakası, dışı ince
bir kutikula ile örtülü veya siller ve kamçılar içerir. Buradaki epitel kas
hücreleri vücudun kontraksiyonunu sağlar. Özellikle ağız ve tentakül
civarında duygu hücreleri dağılmıştır veya toplanarak duygu epitelini
oluştururlar. Duygu hücrelerinden, bundan başka, ağız ve tentaküllerde
36
knidoblastlar yer almıştır. İntertestial hücreler tomurcuk ve diğer hücreleri
oluştururlar.
Bu phylumdaki (dimorfizm) hayvanların çoğunda iki tip fert görülür ve
genel olarak bu, iki tip döl değişimi ile ortaya çıkar. Bunlardan sesil
yaşayana polip serbest yaşayana meduz adı verilir. 7- Metagenez yani döl
değişimi eşeyli ve eşeysiz çoğalmanın biri ardından tekrarlanmasıdır.
Polipten eşeysiz olarak meduzlerin, meduzden eşeyli olarak poliplerin
oluşumu metagenez olarak bilinir. Meduz vücudunun yanlarında küçük
birer çıkıntı halinde gonadlar bulunur. Dişi gonad, yumurtaları; erkek
gonad, spermaları meydana getirir. Döllenme suya dökülen
spermatozoonların ovaryum içindeki yumurta hücresi ile döllenmesi
sonucu olur. Polip tomurcuklanma ile eşeysiz olarak meydana gelir. Bazen
meduz bazen de polip nesli bulunmayabilir. Tomurcuklanma en çok
rastlanan çoğalma tarzıdır. Ayrıca 8- regenerasyon kabiliyeti çok yüksek
küçük bir parça kısa bir zamanda bir fert oluşturur. Polip torba şeklinde
olup ortada gastral boşluk ve bunu çevreleyen çeperden meydana gelir.
Ağız peristom adı verilen bölgenin ortasındadır. Bunun aksi tarafı ile
kendilerini tesbit ederler. Peristomun kenarında yakalama kolları
tentaküller yer alır. Meduz ters dönmüş bir polip şeklindedir ve bir
şemsiyeye benzer. Üst taraf Uxumbrella polip vücuduna, alt taraf
subumbrella ise peristoma tekabül eder. Þemsiye sapının üzerinde kısa
bir ağız borusu manubrium yer alır. Sub ve Uxumbrella sonunda
tentaküller yer alır. Gastral boşluk çevresinde halka kanal ise basit ve
dallanmış kanalları ihtiva eder. Bu phylumun en önemli özelliklerinden biri
de knidoblast denen hücrelerin içinde yakıcı kapsüllerin (nematocyte)
bulunuşudur. Yakıcı kapsüller mikroskobik hücre organlarıdır. Kitine
benzeyen bir maddeden yapılmış ve dışında knidosil denen bir iğne taşır
ve bu iğnenin besine dokunuşu ile nematosit dışarı fırlatılır. Fırlamada
besin hayvanından gelen kimyasal etkenin olduğu zannedilmektedir.
37
Yakıcı kapsüller üç tiptir.
1- Penetrante : Öldürücü kapsüller (minyatür şırıngayı andırır
fırlatıldığında hyphotoxin akıtır).
2- Volvante: Sarıcı kapsüller (avını ya paralize eder ya da öldürür).
Kapsül içinde kapsüle bağlı bir ip var. Hayvana sarılır kaçmasını önler.
3- Glutinante: Yapışkan kapsüller (avlamadan başka hidranın takla atar
gibi hareketinde tentakülün sert zemine yapışmasını sağlar).
Vücut duvarında Ektoderm hücreleri arasında epitel kas hücreleri bulunur.
Bunlar elastikiyeti sağlar. Vücudun ve tentakülün hareketi. Bundan başka
peristom orta ağız sahası ile tentakül hücreleri üzerinde duygu hücreleri
Bu hücreler ya toplanarak duygu epiteli teşkil ederler ya da epitel
hücreleri arasına dağılmıştır. Duygu hücreleri sinir hücreleriyle irtibattadır.
Bunlar polarize (kutuplaşma) olmadıklarından uyartıları her yöne
naklederler. Beyin ve omurilik gibi merkezileşme yok. Ektoderm hücreleri
arasında İnterstitital adı verilen enbriyonal hücreler de vardır. Bunlar
knidositleri meydana getirirler, cinsiyet hücreleri değişirler,
regerenasyon ve tomurcuklanma ile diğer hücre tüplerini verirler.
Knidoblast hücreleri yakıcı kapsüller ihtiva eder. Endoderm kısmında çok
vakuollü ve uçları ekseriya iki kamçılı hücreler bulunur. Bunlara besin
hücreleri denir. Bunların arasında sayıca daha az olan bez hücreleri
vardır. Avlarını canlı olarak yakalarlar. Yakalanan avlar evvela
nemotocytler ile uyuşturulur, öldürülür ve sonra yutulur. Sindirim kısmen
hücre içinde kısmen de hücre dışında yapılır. Vücut boşluğuna alınan
madde endodermden çıkarılan enzimlerle kısmen sindirilir. Daha sonra
besleyici hücre pseudopodlar ile besini hücre içine alarak (interselular
olarak) sindirir ve besin maddesi diffüzyonla diğer hücrelere iletilir.
Artıklar ağız yolu ile atılır.
38
Solunum: Suda erimiş 02 vücut duvarındaki ektoderm hücreleri ile alınır
ve CO2 i dışarı verir. Endodermde bu olayı tekrarlar.
1) Hydrozoa, 2) Scyphozoa, 3) Anthozoa olmak üzere 3 sınıfa (class)
ayrılır.
1. Sınıf HYDROZOA : Döl değişimi vardır. Ekto ve endoderm arasındaki
ara tabakada hücre bulunmaz. Cinsiyet hücreleri ektoderm kökenlidir.
Hem polip hem meduz dölü var. Bir hidroid polipin vücudu kaide, sap ve
esas vücut kısmı olmak üzere 3 bölgeden yapılmış olup gastral boşluk
ince bir tüp gibidir. Kaide, vücudu tesbite yarayan küçük bir tutunma
kısmıdır. Koloni teşkil eden formlarda kaidenin etrafında zemin üzerine
yayılan boru şeklinde uzantılar, stolon vardır. Stolon koloniyi sabit
tutmaya yaradığı gibi tomurcuklanma ile üzerlerinde yeni fertler de
oluşabilir. Soliter poliplerde stolon yoktur.
Hidromeduz umbrellasının kenarında tentatüller bulunur. Bundan başka
Uxumbrella ile subumbrella sınırında şerit şeklinde bir saçak (velum)
vardır. Velum Obelia dışındaki hidromeduzlar için karakteristiktir.
Meduzların sinir dokusu poliplere nazaran daha iyi gelişmiştir.
Duyu organları genel olarak statositlerdir. Meduz ve meduzitler ayrı
eşeylidir. Gonadlar manibriumun çeperinde veya radyal kanalların da
altlarında bulunur. Cinsiyet hücreleri ekseriya dışarıya bırakılır. Döllenme
ve gelişme nadiren ana hayvanın vücudunda olur.
Meduzlar plankton (deniz yüzeyinde) halinde yaşarlar. Yalnız hidralarla
bazı koloni teşkil eden formları tatlısuda yaşar.
1. Ordo - Hydroida :
Umbrellaları genel olarak yüksektir. Gonatları manibriyum etrafında
teşekkül eder. (Soliter veya koloni teşkil ederler). Kolonide iş bölümü
vardır. Poliplerin bir kısmı besin almaya yarar (hidront); bir kısmı ise
üremeyi temin eder. Buna üreme polibi gonangium denir. Üreme polibi
39
üzerinde cinsiyet fertleri gonoforlar meydana gelir. Hidroid poliplerinin
koloni teşkil edenlerinde ektoderm kökenli bir kitin dış iskelet bulunur. Bu
iskelet bazen sapların ve stolonların etrafını çeviren bir ince boru
halindedir. Bunun dışında bazı hallerde hydrantların etrafında bir dış
iskelet (hidroteka veya hydrotheca) bulunur. Bu şekilde hydrantlar tehlike
halinde kendilerini teka içine çekebilir. Bazen tekalarda 1 veya daha fazla
parçalı kapak bulunur.
1- Fam : Hydridae :
Soliter yaşarlar. 5-6 tentakülden ibaret bir tentakül çelenkleri vardır.
Gastral boşluk tentaküllerin içine kadar uzanır. Meduz dölü yoktur.
Dünyanın her tarafında göl veya gölcüklerde yaşarlar. Teka bulunmaz.
Hydra vulgaris : Tatlısuda yaşar.
Hydra viridis
Chlorohydra viridissima : Endoderm hücrelerinde simbiyont olarak
yaşayan yeşil renkli zooklorelleri ihtiva ettiğinden yeşil renklidir, berrak
suda yaşar.
2- Fam : Campannularidae : Hidrantların etrafında yer alan çan
biçimindeki hidrotekaları ile tanınırlar.
Obelia : Tek bir bireyle yaşama başlayan fert zamanla çok dallı koloniler
meydana getirir.
3 - Fam : Sertullaridae : Sapsız olan hidrotekalar 1-4 parçalı kapak ihtiva
ederler. Hydrantlar tamamen teka içerisine çekilebilir, tekalar karşılıklı ve
dönüşümlü dizilir.
Sertularella
4 - Fam - Plumularidae : Koloni dalları tüy şeklindedir. Hydrotekalar
dallar üzerinde bir sıra üzerinde bir tarafı daha yapışarak dizilir. Kapak
yoktur. Genellikle meduz dölü yoktur. (Eşeysel fertler meduzoidler halinde
kolonilere bağlı kalır).
Aglophenia
2 - Ordo : Siphonophora
40
Yüksek polimorfizm gösteren suda yüzen veya sabit olan bu grup şekilleri
değişmiş polip ve meduz tipleri ihtiva eder. Zehirlidir.
Physalia - Serbest yüzen en tehlikeli deniz analarındandır. Zehiri kobra
yılanınkine yakın olup , büyük ızdırap verir.
2. Class : SCYPHOZOA
Genellikle büyük deniz analarının bulunduğu gruptur. Vücutları 4 ışınlı
bir radial simetri gösterir. Mezoglea tabakası hücreli bir jelatin tabakası
halindedir. Eşey hücreleri endodermden oluşur. Döl değişim vardır.
Ancak polip dölü gerileyerek önemini kaybetmiş meduz dölü önem
kazanmıştır. Bu grupta (umbrellanın kenarında velum yoktur)
Subumbrellanın ortasındaki dört köşeli kısa bir manibriumun ucunda
dört köşeli ağız vardır. Ağzın köşe kısımları genellikle uzayarak kısa veya
uzun olabilen ağız tentaküllerini meydana getirir. Sifo meduzlarda duygu
cisimlerine rhopalium adı verilir. Vücut kenarları eşit bölmeler halinde
loblara ayrılmış ve Rhopaliumlar kenar lopları arasındaki girintilerde yer
almıştır.
Bazılarında ışık verme kabiliyeti vardır. Birçoklarında mesoglea içinde
zooksantel ve zookloreller yer alır. Hepsi karnivordur. Bu hayvanlar çana
benzer vücutlarının açılıp kapanması, nabız atışı şeklinde bir hareketle
yayılırlar. Vücutları kase, kadeh, borozan, kubbe, tabak, piramit, küp
şeklindedir.
Ordo - Semaeostomeae
Umbrellanın tabak veya kase şeklinde olması ve kısa manibrium ile diğer
ordolardan ayrılır.
Aurelia (deniz anası): Bütün dünya denizlerine dağılmıştır. Ters dönmüş
bir kaseye benzer. Aurelianın periferinde eşit bölümler halinde 8 lob
bulunur. Bu loblar arasındaki girinti kısmında rhopalium denen 8 adet
duygu organı yer alır. Subumbrellanın merkezinden kısa bir manibrium
uzanır. Ortasında kase şeklinde ağız açıklığı bulunur. Manibriumdan 4
ağız tentakülü çıkar ve su içerisinde uzanır. Bu kollar üzerinde çok
sayıda yakıcı hücre yer alır. Aurelia’nın besinini teşkil eden küçük
41
hayvansal organizmalar bu kolların yardımı ile yakalanır. Mide umbrella
bölgesinin hemen hemen yarısını kaplayan at nalı şeklinde 4 gastrik cep
ihtiva eder. Bu gastrik ceplerin iç yüzeylerinde de yakıcı hücreler yer alır.
Gastrik ceplerin dış kenarlarında sekizi dallı bir kanal sistemi vardır.
Bunlar periferde halka kanallarla birleşir. Bu sistem hem sindirim hem de
sindirilen besinin sirkülasyonu ile ilgilidir.
Üreme bilindiği gibi meduzlarda eşeylidir. Gastrik ceplerin tabanında
parlak pembe renkte gonatlar yer alır. Bunlardan gametler teşekkül eder
(Endodermden). Gametler olgunlaşınca gastrik cepler içine dökülürler ve
buradan ağız yolu ile dışarı atılır. Yumurta suda döllenir ve az bir
zamanda kirpikli bir planula larvası meydana gelir. Kısa bir süre serbest
yüzdükten sonra kendisini sert bir zemin üzerine tesbit eder ve genç bir
polip gelişir. Daha sonra polibin serbest ucunda enine bölünmeler ile
tomurcuklar ephyra meydana gelir. Ephyra’ların kenarları 8 girinti ile
parçalara ayrılmıştır. Az sonra her bir ephyra ana fertten ayrılır. Vücudun
altı üstüne döner ve bu suretle serbest yüzen bir meduz meydana gelir. Ve
aynı devrede devam eder.
Aurelia aurita - 5-40 cm. boyda olup bütün Avrupa denizlerinde yaşar.
Büyük sürüler teşkil ederler.
3. Class : ANTHOZOA (Mercanlar)
6000 türü ile en geniş sınıftır. Pharynx ve mezenterin gelişmiş olması
ile farklıdır. Pharynx tüp şeklinde olup dış ortamı gastrovasküler boşluğa
bağlar. Mezenter gastrovasküler boşluğun içinde septumlar biçiminde ve
arada mezoglea bulunan iki gastrodermis tabakasından yapılmıştır.
Bitki benzeri tamamıyla polip evresindeki sölenteratlar olup denizlerde
yaşarlar. 6-8 veya çok ışınlı vücut bilateral simetrilidir. Yalnız polip dölü
bulunur ve çoğu koloni halinde yaşarlar. Gastral boşluk oluşmuş bölmeler
odacıklara ayrılmıştır. Mercanların hemen hemen hepsinde iskelet
ektodermik veya mezenşimik olup ektoderm hücrelerinin kalkerli veya
keratinli salgılarından meydana gelir. Çoğalmalar eşeysiz yani
42
tomurcuklanma ile veya eşeylidir. Eşey hücreleri endodermden meydana
gelir ve ayrı eşeylidirler. Denizlerde bulunur. Soliter veya koloni halinde
sesil olarak yaşarlar. Koloniyi bağlayan ana doku mezoglea ve
gastrodermal tüplerdir ve koloninin alt yarısını yapıştırır. Mercan
kayalıklarında olduğu gibi ölü iskeletlerinden oluşan resifler (üstündeki
bireyler canlıdır) yuva ödevi görür. Sıcak denizlerde bulunurlar (Deniz
gülü, deniz kırbacı, deniz yelpazesi, deniz kalemi, mercan başlıca
örneklerdir).
Phylum - CTENOPHORA (Taraklılar)
Knidositleri bulunmayan sölenterlerdir. Yalnız iki tentakülleri vardır.
Vücutlarının yanlız bir boşluk ihtiva etmesi, organ sistemlerinin
bulunmayışı sinir sisteminin subepitel oluşu ile knidlilere benzerler.
Denizlerde 100 kadar türü olup ceviz büyüklüğündeki küçük hayvanlardır.
Bir jel kütleyi çevreleyen iki hücre tabakasından oluşurlar. Ekto ve
endoderm arasındaki jel kütle mezogleaya benzer olup daha
gelişmiştir ve içinde hücre bulunur. Dış yüzey tarağa benzeyen
ektoderm kökenli 8 sıra kirpikle örtülmüştür. Bunların yardımı ile su
üstünde hareket ederler. Vücudun üst kutbunda primer eksenin ucunda
karmaşık yapılı bir duygu organı yer alır. Vücut yüzeyindeki tarak benzeri
organlar radial simetrili, iç organları ise bilateral simetrilidir. Bu organ
hücrelerine bağlanan 4 kirpik demeti ile dengelenen kalker tanecikler
kirpiklere daha çok yüklenir ve duygu hücrelerini uyarırlar. Bu durum bazı
kirpiklerin daha çok vurularak normal duruma dönmesini sağlar. Sinir
sistemi epidermis altında yer alan dağınık bir sistem şeklinde olup bir ağ
halindedir. Duygu organında kirpiklere uzanan sinir uzantıları vuruşları
kontrol eder. Ağız vücudun alt tarafındadır. Sindirim boşluğu
gastrovasküler boşluk halindedir. Sölenterlerden başlıca farklılıkları çok
değişik larva gelişimine sahip olmalarıdır. Hepsi hermafrodittir. Çoğu
parlak renklidir. Boşaltım sistemi henüz gelişmemiştir. Hem sölenterlerde
hem de bu grupta büyük regenerasyon yeteneği görülür. Ktenoforların
hepsi karnivordur.
43
Pleurobranchia ileus - Az çok küre biçiminde ve 13 mm. boyda olup
kuzey denizi ve Atlas Okyanusu.nda bulunur.
COELEMATA (Bilateria)
Sölomatlar bilateral simetrili muhtemelen yerde sürünen hayvandan
türemiştir, çünkü bunların ağızları aşağı doğru yönelik olarak vücut
ventral ve dorsalde farklılaşmış böyle olunca bileteral simetri
doğmuştur. Duyu organları öne yönelmiş bunu sinir sistemi izlemiş ve
hayvanın hareket ettiği yönde bir baş ortaya çıkmıştır. Organların
oluşumuna mezoderm de katılmıştır ve mezodermle astarlanmış ikinci bir
karın boşluğuna rastlanır (Coelom).
Phylum : PLATYHELMİNTHES (Yassı kurtlar)
Vücutları dorso-ventral olarak yassılmış, genellikle yaprak şeklinde ve
yumuşak yapılı olan hayvanlardır. Tatlısu, deniz ve karalarda yani nemli
ortamlarda serbest olarak yaşayan türlerden başka parazit olanları da
vardır. Gastrodermis ve epidermis arası (blastocoel) mezenşim dokusu ile
doldurulmuştur. Yassı kurtlar vücudun ventral bölgesinin orta kısma
yerleşmiş tek açıklık olan ağızla, dışarı ile ilişkili bir gastrovasküler
boşluğa sahiptir. Bu boşluk bazen dallanmış da olabilir. Dolaşım sistemi
yoktur. Bu nedenle de sölenterlere benzerlerse de simetri durumlarının
farklılığı, gonatların da taşıma kanallarının oluşu ve boşaltım organlarının
varlığı ile onlardan ayrılır. En dışta epitel tabaka ve salgıladığı kutikula
ile siller olup, vücut derilerinin altında bir epitel ve kas tabakası yer alır.
Bu tabaka ile barsak arasındaki boşluk yıldız şekilli hücrelerin meydana
getirdiği (ve aralarında boşluklar bırakan) blastocoel ile doludur.
(Blastocoel intercelular boşluk bırakan yıldız şekli hücrelerden oluşmuştur
ve bütün organlar bu doku içine gömülüdür). Sindirim sistemi sert bir
yutak ve orta barsak olarak ayırdedilir. Anüs yoktur (ağız her iki maksatla
da kullanılır). Torba halinde olan barsak parazit içermez. Boşaltım organı
protonefridium tipinde ve dallı bir kanal sistemi halindedir.
Protonefridiumlar yüzlerce alev hücresi içerir, çift ya da tek, bazen de çok
44
sayıda delikle dışarı açılır. Bu delikler vücudun karın tarafında ya da son
kısmında bulunurlar. Protonefridiumlar vücudun su miktarını da
düzenlerler. Sinir sistemi ağ şeklinde olup bazen de bir beyin ganglionu
ile ondan çıkan sinir kordonları biçimindedir. Vücutları dışta ektoderm,
içte endoderm ve bu iki tabaka arasında organların bir çoğunu meydana
getiren mezodermden oluşur. Bu organlar kaslı bir yutak, basit gözler,
duygu organları, bir beyin ganglionu, bir çift birbirine bağlı karın sinir
şeridi ve üreme organlarıdır (ovaryum ve testisler, bunlarla ilgili
kanallar, penis ve vaginadır). Sölenterlerin aksine yüksek organizasyonlu
hayvanlar gibi bilateral simetrili olup belirli bir ön ve arka uca
sahiptirler. Hareket vücut yüzeyindeki kirpiklerle, kısmen de toprak
solucanlarına benzer şekilde kas kasılmalarıyla yapılır.
I - Class - Turbellaria
Tatlı su, tuzlu su ve rutubetli topraklarda serbest yaşarlar. Boyları 0.1-500
mm. arasında değişir.
Fam: Planariidae :Yassı vücutludurlar,belirli bir baş bölgesi
ayırdedilmez. Fakat ön taraf daha geniş olup duygu organı, göz, statosit,
tentaküller içerir. Ağız karnın orta bölgesindedir. Başın iki yanı kulak
gibi çıkıntılı olup, bazen iki yanında tat ve koku çıkıntıları bulunur. Düz bir
boru halinde olan yutak (pharynx) bazen etrafı kas kılıfı ile çevrili ve
ağızdan dışarı çıkarılarak ava sokulan bir boru halindedir.Derileri bir
tabakalı yumuşak ve silli epidermis şeklindedir. Dışarı doğru kutikula
salınmaz. Derideki kas kılıfı kontraksiyonu ile sürünerek hareket eder
(karın tarafındaki yoğun siller yaşlanma sonucu azalır veya suda
dalgalanarak yüzen planariadaki gibi). Sillerin hareketi vücut çevresindeki
suyun hareketini dolayısı ile solunumu kolaylaştırır. Boşaltım organı
protonefridiumlardır. Protonefridium vücudun iki yanında uzanan çok
dallı iki kanaldan oluşur. Vücut dokusu içine kadar ulaşan ve bu kanallarla
ilgili her bir küçük kanal ucunda kirpik demetine sahip olan alev hücreleri
vardır. Üremeleri enine bölünme ile eşeysiz ve hermafrodit olduklarından
karşılıklı döllenme ile eşeylidir. Hepsi karnivordurlar (böcek, solucan yer).
45
Turbelleryalarda çok yüksek regenereasyon kabiliyeti vardır. Solunum
vücut yüzeyi ile yapılır.
Planaria - Vücut benekli gri ve siyaha yakın renklerde olup 5-25 mm.
uzunluktadır. Bunları bıçakla keserek öldürmek hemen hemen
olanaksızdır. Bir planaryadan kesilip ayrılan en küçük parçalar bile
yenilenme yetenekleri sayesinde eksik kısımlarını tamamlayarak
yaşamaya devam ederler. Kesilen parçanın baş kısmına olan uzaklığı
yenilenme yeteneğinin başarısını etkiler. Yenilenme, paranşim içinde yer
alan neoblastlar tarafından yapılır.
II - Class - TREMATODA
Ergin haldeyken çeşitli hayvan ve bazen insanların iç organlarında parazit
olarak yaşarlar. Yapı olarak turbelleryalara benzerlerse de parazit
yaşamalarından dolayı konakçıya yapışmaya yarayan bir ya da daha fazla
vantuza ve kirpikler yerine kalın bir dış tabakaya yani kutikulaya sahip
olmaları ile onlardan ayırt edilirler. Turbellaryaların bütün hayat boyunca
muhafaza ettikleri silli epitelleri trematodların sadece larva döneminde
görülür. Yer yer diken ve pullar bulunur. Sindirim, boşaltım ve üreme
organları turbellayalara benzer. Ancak ağız ön uçta yer alır. Genellikle
hermofrodit hayvanlardır. Beslenmeleri ağız ve barsakla, büyük kısmında
ise sadece vücut yüzeyi ile gerçekleşir.
Ordo - Digenea
Fam. Fasciolidae -Vücutları dorso-ventral yönde yassılaşmış olup, 10
mm. kadar büyüklüktedirler. Biri ağız çevresinde diğeri ise karın ortasında
olmak üzere iki vantuzları vardır. Karın vantuzunun yeri familya
ayrımında kullanılır.
Cins-Distomum : Bu cinse bağlı türler geviş getiren hayvanlarda görülür
ve karaciğer sülüğü veya karaciğer kelebeği olarak isimlendirilirler.
Tesadüfen insanlara geçerek ölüme sebep olabilir.
Distomum lanceolatum (Küçük Karaciğer Kelebeği): Ergin halde koyun,
keçi, sığır, at karaciğerinde bulunur. Gelişme safhasında salyangoz ve
46
karınca olmak üzere iki ara konukçusu vardır. Boyu en fazla 1 cm.
kadardır. Yassı vücutludur. Önde yer alan ağız bir ağız vantuzu (çekemi)
içinde bulunur (geriye doğru barsağın uçları kapalıdır). Ağız vantuzunun
gerisinde karın vantuzu yer alır. Parazit konukçu hayvana bu vantuz
vasıtası ile tutunur. İki vantuz arasında eşey deliği bulunur.
Hermofrodittirler. Bir çift olan testislerden çıkan kanallar birleşerek bir
tek kanal (vas defferens) oluşturur ve penise açılır (Penis, penis kesesi
içindedir). Dişi üreme organını küçük bir ovaryum, kısa bir oviduct ve
uterus takip eder ve penisin yanından dışarı açılır.
Bir fert binlerce yumurta meydana getirir. Yumurtalar konukçu hayvanın
safra salgısı ile dışarı atılır. Yumurta açılır, içinde tam olarak gelişmiş
sillerle örtülü bir miracidium larvası çıkar ve besini ile birlikte kara
salyangozunun sindirim kanalına geçer, yumurta kabuğu erir; miracidium
larvası serbest hale geçer ve orta barsak duvarına yerleşerek Sporosist
meydana getirir (Bunun içinde ikinci bir sporosist dölü), daha sonra içerde
serkaria dölü meydana gelir. Serkarialar vena vasıtası ile salyangozun
solunum organı boşluğuna gelir ve burada (grup halinde) kistler oluşur.
Her kistte 300 kadar serkaria vardır. Kistler solunum organından mukusla
dışarı atılır ve otlara yapışır. Bu otu karınca (Formica) yerse
metaserkariaya değişir. Bu hayvan koyun keçi vs. tarafından yenirse kist
midede açılır ve mide duvarını deler. Vena yolu ile karaciğere gider,
safra kanalına yerleşir ve erginleşir. Yumurtalar safra ile barsağa gelir,
oradan dışkı ile dışarı atılır. Konakçının zayıflamasına ve ölümüne neden
Fasciola hepatica: Boyu 20-30 mm. kadardır. Koyun, keçi ve sığırların
safra kesesinde bulunur. Halk arasında karaciğer kelebeği denir. Kutikula
üzerinde diken gibi kabartılar vardır (kirpikli epitel). Dışkı ile konukçunun
vücudundan atılan yumurtalar ancak su ile temas ettiği takdirde açılır ve
içinden miracidium larvası çıkar (larva su içinde serbest yüzerken).
Limnea cinsinden su salyangozuna girer, karaciğere yerleşerek
sporosist oluşturur. Sporosistin içindeki embriyonal hücreler redia’ları
47
bunlar da serkariaları meydana getirir. Serkarialar salyangozun barsağı
yolu ile dışarı atılır. Bunlar su kenarında bir bitkiye tutunur ve orada kist
haline geçer. Otu yiyen konukçu hayvanın midesinde kist açılır, serkaria
karaciğere geçerek safra kanalı ve kesesine yerleşir. Yumurtaları idrar
yollarında iltihaba sebep olur. Distomum 5-6 mm. en çok 1 cm boyda
olmasına karşın bunlar 20-30 mm. boyda olduklarından safra kanallarını
kolayca tıkayabilir. Barsak Distomum.daki gibi iki kola ayrılarak aşağı iner
ve yanlara doğru kollar oluşturur.
Opisthorcis sinensis : (Çin karaciğer kelebeği) İnsan, köpek, kedi, fok
ve balık yiyen memelilerin safra kanallarında bulunur. Miracidium ve
serkarialar için ana konak salyangoz ve balıktır. Oryantal bölgelerde
yaygındır (İnsan dışkısı karışmış sularla sulama nedeni ile) safra ve
karaciğerde tahribat yapar.
Echinostoma (Schistosoma) haematabium: Erkek büyük ve kalın
vücutlu olup vücut ventralinde boydan boya bir yarık taşır. Dişi iplik
şeklinde daha ince olup erkekteki bu yarık içinde yaşar. İnsanların
toplardamarlarında parazit olarak bulunur. Sıcak ülkelerde ara konak su
salyangozu olup özellikle pirinç tarlalarında su ile temastaki insan
derisinden girerek yumurtalarını kana bırakırlar. Biraraya geldiğinde
böbrekten atılamayıp iltihap ve kanamaya neden olur.
III. Class - CESTODA (şeritler)
Endoparazittirler. Ergin halde omurgalıların barsaklarında, nadiren karın
boşluğunda parazit yaşarlar. Dar ve yassı şerit şeklindeki hayvanlarda
önde başın bulunduğu kısma scolex denir. Scolex baş ve boyun
kısımlarını kapsar. Bu kısımda parazitin konukçu hayvana tutunmasına
yarayan çengel ve vantuzlar bulunur. Vücudun geride kalan kısmı seri
halinde proglottis denen bölmelerden ibarettir. Proglottisler boyun
kısmından tomurcuklanma ile meydana gelirler. Bu nedenle en yaşlı
proglottisler en sondadır. Bunlar zaman zaman atılır. Bütün vücut yüzeyi
kutikula ile örtülüdür. Kutikulanın altında sırasıyla kaide (bazal)
membranı ve bunun altında dış tarafta halka, iç tarafta ise boyuna
48
uzanan kas liflerinden oluşmuş kas tabakaları bulunur. Bunun dışında
parenşim kaslar da bulunur. Boşaltım organları protonefridiumlardır.
Sinir sistemi başta enine bir ganglion ile geriye doğru uzanan iki sinir
şeridinden meydana gelmiştir ki bunlar ana boşaltım kanallarının dışında
uzanırlar.
Barsak sıvısı içinde yaşadıklarından sindirim sistemi ve ağız yoktur
besinlerini barsaklardan osmos yolu ile alırlar. Hermafrodittirler ve
proglottislerin her birinde erkek ve dişi üreme organları vardır. Her bir
proglottis kendisi ya da başka bir proglottis ile çiftleşebilir. Döllenmiş
yumurta ile dolan proglottis kopar ve konakçı vücudundan atılır.
Ordo- Cestodes
Fam.- Taeniidae
Taenia solium: (domuz tenyası) Ergin halde insan ince barsağında
yaşar. Ara konakçısı domuzdur. Ara konağın sindirim kanalına geçen
yumurtanın kabuğu erir serbest kalan onkosfer (kancalı embriyo larvası)
barsak epitelini delerek kas dokusuna geçer ve sistiserkus (kist)
meydana getirir. Böyle bir domuz eti iyi pişirilmeden yenirse, kist
barsakta erir, scolex dışarı çıkarak barsak duvarına tutunur. Bundan sonra
proglottisler gelişmeye başlar. Ergin halde boyu 3-4 m. kadardır.
Taenia saginata : (Sığır tenyası) Bu şeridin ara konakçısı yalnız
sığırdır ve ergin halde insanda bulunur. Sığır etinde bulunan larva
şekline Cysticercus adı verilir. Larvalı sığır eti çiğ veya az pişmiş olarak
yendiği zaman insanın ince barsağında 8-10 m. boyunda olan şerit
meydana gelir. Pişmeden veya az pişmiş olarak yendiği zaman parazit
alınmış olur. Domuz şeridine benzer ancak kanca yoktur.
Bu şeritler besine ortak olarak insanı zayıflatır. B12 vitamini sömürür, fakat
aynı zamanda meydana getirdiği toksik maddelerle kansızlık ve sinir
bozukluklarına sebep olur. Parazitleri düşürmek için ilaç verilir. Ama
scolex düşmedikçe 2,5 - 3 ay içinde şerit tekrar eski halini alır.
49
Echinococcus granulosus: (Köpek tenyası) İnsanlar için en tehlikeli
olan şerit köpek tenyasıdır. Ergin halde köpeklerde bulunan bu şeridin
gelişmesinde ara safha koyunda ve insanda geçer. Köpekle oynayan bir
çocuğu, köpek yaladığı zaman yumurtaları kolayca alabilir. Yumurtalar çiğ
olarak yenen sebze ve meyvalardan da alınırlar. O zaman parazitin larvası
insanın özellikle ak ve karaciğerinde bazen bir çocuk başı büyüklüğünde
kistler meydana getirir. İçerisinde birçok scolex oluşur. Kistler çiğ et
yiyen köpeklerin barsağında ergin şerit haline geçer. Bu parazit evcil
hayvanlarda büyük ekonomik zararlara sebep olur. Kistler delindiği zaman
kanla nakledilen scolexler vücudun başka yerlerinde yeni kistler meydana
getirirler. Bunlar kalp ve beyine, diğer önemli organlara geçtiği zaman
hastanın durumu çok ciddi bir hal alır. Kistlerin tedavisi ancak
operasyonla mümkün olmaktadır.
PSEUDOCOELOMATA
Blastocoel ergin dönemde vücut boşluğu biçiminde gelişir, pseudocoel
denen bu boşluk bütünüyle periton zarla astarlanmamıştır. Madde iletimi,
azotlu atıkların depolanması, gametlerin gelişme ortamı, eşey bezleri ve
organların gelişme ortamı görevlerini üstlenmiştir. Vücut örtüleri tek
tabakalı epiteldir. Kaslı yutağın ve anüslerinin gelişmiş olması bu
hayvanları Platyhelmintlerden ayırır. Regenereasyon yetenekleri yoktur.
Phylum- NEMERTEA (Hortumlu solucanlar)
Bazı literatürde class olarak alınmaktadırlar; en yakın akrabalarının
Platyhelmintler olduğu düşünülmektedir. Platyhelmintler ile Annelid
arasında özelliklere sahiptirler. Paranşime sahip olması, rhabdit benzeri
salgı salgılayan silli epitel ile örtülü olması ile Platyhelmintlere, dolaşım
sistemlerinin oluşması ve anüse sahip olmaları ile de Annelidlere
benzerler. Vücutları yassı veya yuvarlak olup belirli bir baş bölgesi
gelişmemiştir. Küçük bir gruptur (550 tür) hemen hepsi denizlerle serbest
olarak yaşar. Parazit değillerdir; bu nedenle de fazla bir ekonomik
önemleri yoktur; ancak evrimsel açıdan ilk organ sistemlerinin
50
görüldüğü bu grupta boy ortalama 5-20 cm. olup siyah ya da renkli
çizgileri olan hayvanlardır. Gruba adını veren proboscis (hortum) vücudun
ön ucuna açılan içi boş ve besin yakalanmasında kullanılan kaslı bir
tüptür.
Bu grupta görülen ilk önemli gelişme bir uçta besin almaya yarayan bir
ağız aksi tarafta artıkların atılmasını sağlayan anüs ve arada bir özafagus
ve barsakla tam bir sindirim sisteminin bulunmasıdır. Su ve metabolik
artıklar yassı kurtlarda olduğu gibi alev hücreleri (protonefridium) ile
atılır.
Diğer bir gelişme sindirim ve dolaşım işlevlerinin ayrılması olup ilk
dolaşım sisteminin bu grupta görülmesidir. Bu sistem vücut boyunca
uzanan birbirine enine damarlarla bağlanmış kaslı 3 tüpten meydana
gelmiştir. Kalp ve kılcal damarlar yoktur. Kırmızı kan hücreleri içeren
gruplar vardır. Kan hareketi, vücut kontraksiyonu ve kaslı kan
damarlarının kasılması ile olur. Vücudun ön ucunda sinir halkası ile
birbirine bağlanmış iki grup sinir hücresinden (ganglion) meydana gelen
bir beyin yer alır. Ayrı eşeylidirler. Regenereasyon yetenekleri var.
Gelişmeleri metamorfozla olup larvasına "pillidium" larvası denir.
Cerebratulus marginatus: Yassı vücutlu olup 30-40 cm. boydadır.
Akdenizde yaşar. Memleketimizde Ankara tavşanlarında rastlanmaktadır.
Aschelminthes
1. Phylum: Rotifera
2. Phylum: Nematoda
3. Phylum: Nemotomorpha
1. Phylum - ROTİFERA (Rotatoria)
Bunlara döner solucanlar da denir. Bütün dünya deniz ve tatlısularda
taban cisimcikleri üzerinde ve alglerde bulunur; bir kısmı da planktoniktir.
51
Laboratuvarlarda Protozoa kültürlerinde de rastlanır. Protozoonlardan
daha büyük, mikroskobik hayvancıklardır.
Vücutları baş, gövde ve ayak olmak üzere 3 bölgeye ayrılır. Vücut ince
bir kitin tabakası ile kaplı olup genellikle arka uçta bir ayak yer alır.
Hayvanın tespit edilebilmesi salgı bezleriyle olur. Başta kenarı sillerle
çevrili bir disk organı vardır. Buna tekerlek organı da denir. Bu organ
harekete ve besin almaya yarar. Rotatorlar saydamdır. Hareket
halindeyken iç organları görülür. Ağızdan sonra kaslı farinx (mastax)
gelir. Farinx, kutikular bir çeneye sahip olup 7 parçadan oluşmuştur.
Öğütücü mide kitinden öğütücü dişler içerir. Daha sonra kaslı mide yer
alır. Sindirilmeyen maddeler anüs ile sonlanan bir barsakla dışarıya
atılırlar. Başaltım organı protonefridiumdur. İyi gelişmiş bir sinir sistemi
vardır. Dişiler partenogenetik olarak çoğalabilirler. Yumurtalar
döllenmeden gelişebilir. Erkekleri dişilerinden daha küçüktür.
Rotifera’lar arasında şekil ve yaşadıkları yerler bakımından çok büyük
değişiklikler vardır. Göl sularında bulunanların vücudu uzun yapılıdır.
Arka kısımları çatal şeklindedir (bu hayvanlar ağızlarının etrafında
bulunan kirpiklerle suda yüzerler ve solucan şeklinde hareketler yaparlar).
Diğer bazı Rotifera’lar silindiriktir ve içinde yaşayabilmek için kendilerine
bir kabuk örerler, bu şekilde dış etkilerden kendilerini korumuş olurlar. Bu
durum onların çok yaygın olmalarını sağlar. Rotiferlerde yalancı bir
coelom bulunduğundan Nematoda ve Gastrotrichia.larla çok yakın
akrabalıkları olduğu kabul edilmektedir. Rotifer ve Gastrotrichialar sabit
hücreli hayvanlardır. Embriyonik gelişme sonunda mitoz durur. Büyüme
ve regenereasyon görülmez. Yalnızca birkaç gün yaşarlar ve yaşlanma
başlar ancak günde birkaç saat sodyum sitrat içinde tutulurlarsa
insanlardaki gibi yaşlanma nedeni olan kalsiyum tümüyle alınır ve yaşam
süresi uzatılabilir. Bu alanda yapılacak deneyler ile insanın ömür
uzunluğunun uzatılabileceği sanılmaktadır.
Rotatorlar kuru olarak yani latent safhada yılarca canlı tutulabilir. -
272° C.da 8 saat yaşarlar. Bu nedenle deneylerde de kullanılabilirler.
52
Fam - Philodinidae
Philodina - Tatlı ve durgun sularda serbest olarak yaşarlar. Sürünerek
hareket eden birçok rotator ihtiva ederler.
Fam - Brachionidae Gövde kase şeklinde olup vücudunda çıkıntı
şeklinde küçük dikenler bulunur.
2. Phylum - NEMATODA
Rotifera ve Gastrotrichia ile akraba oldukları ileri sürülmektedir. 10.000
den fazla türü olan bu grup üyeleri denizlerde, tatlısularda, toprakta
bitkisel ve hayvansal çürümüş maddeler içinde bulunur. Gruplar farklı
ortamlarda yaşamalarına karşın vücut organizasyonları çok benzer.
Vücutları uzun ve segmentsizdir; ön kısmı yuvarlak arka kısmı iğ şeklinde
sivri, yassı veya çatallıdır. Büyüklükleri çok değişir, serbest yaşayan
gruplar 1 mm. kadardır, parazit yaşayan at barsak nematodu 35 cm., Floria
medinensis ise 2 metredir. Çoğu hayvan ve bitki parazitidirler. Hemen
hemen her toprakta ekonomik önemi büyük olan çok sayıda nematod
Başta halka biçimli bir serebral ganglion buradan karın tarafına inen sinir
kordonları bulunur. Nematodlarda sindirim sistemi düz bir boru
şeklindedir. Ön uçta ağız, arkada anüs bulunur. Bilindiği gibi bu grupta
vücut duvarı ile sindirim sistemi arasında yer alan vücut boşluğu,
pseudocoel (yalancı boşluk) tipindedir (hakiki coelomda bulunan
mezodermik tabaka yoktur). Vücutları kalın fakat çok esnek olan epidermis
tarafından salgılanan kalın, üstü partiküllü birkaç tabaka olabilen
kutikula ile kaplanmıştır. Silli epitel yoktur. Yalnız boyuna kasları
gelişmiştir. Bu nedenle kolaylıkla yılan gibi sürünerek hareket ettikleri
halde zorlukla yüzerler. Ergin devrede hücre bölünmesi (mitoz) durur.
Ancak hayvan hücre büyümesi ile gelişir.
Genç bir nematodun ergin hale gelmesi sırasında kutikula büyümeyi
engeller. Bu nedenle kutikula periyodik olarak değiştirilir (gömlek
53
değiştirme). Bu bir nevi deri değiştirmektir. Bu grupta genellikle ergin
oluncaya kadar 4 kez deri değiştirme görülür. Her organ belli sayıda hücre
içerir. Regenereasyon yoktur.
Nematodların çoğu ayrı eşeylidir. Bu durum hayvanlar aleminde ilk defa
görülür ve eşeyli olarak ürerler. Erkek eşey açıklığı anüsten, dişinin ise
ön ventral taraftan (bir çift olarak) açılır.
Fam - Ascaridae - Oldukça kalın vücutludurlar.
Ascaris lumbricoides (barsak solucanı): İnsanlarla domuzların ince
barsağında (30 cm. yuvarlak açık pembe renkli) yaşarlar. Ayrı eşeylidirler.
Parazit yaşadığı için ağız ve anüs küçülmüş olup, dolaşım sistemleri
Döllenme vücut içinde olur, erkekten alınan spermalar uterusa gelerek
yumurtayı döller. Sert bir kabuk ile çevrilen yumurtalar yaşadığı hayvanın
barsağına inerek dışarı atılır, yumurtaların gelişebilmesi için birkaç hafta
nemli toprak veya suda kalması lazımdır. Yumurtalar henüz dışkı içinde
iken içlerinde küçük kurtçuklar gelişir. Bu yumurtalar domuz veya insan
besinine karışarak alınırsa ince barsakta açılır. Genç kurtlar ince barsağı
delerek kan damarlarına buradan da kalp ve akciğere geçerek,
bronşlara girerler. Oradan hava boşluğuna ve yemek borusuna tekrar
bronşa geçerek erginleşirler. Genç kurtlar çok sayıda ise iltihap, sıtma,
kanama gibi nöbetlere sebep olur. Bir dişi askaris günde 200.000
döllenmiş yumurta bırakır.
Ascaris megalocephala (at askarisi) 20-30 cm. boyda olup at
barsaklarında parazittir.
Fam. Anguillulidae Tarımda ekonomik önemi olan türleri içerir.
Anguillula tritici : Buğday zararlısı
Anguillula dipsaci : Çavdarda zararlı
Heterodera : Pancar ve domateste zararlı
54
Fam. Filariidae İplik kalınlığında ince uzun vücutludurlar. Erginleri lenf
dokularında yaşar. Birkaç cm. boydadır. Küçük larvalar kana karışır ve
kan emen sineklerle yeni konağa geçer.
Filaria - Çoğu bağ dokusu içinde genellikle derinin altında yaşar.
Filaria bancrofti - İnsanların lenf sisteminde yaşar ve lenf damarlarını
tıkar (Dokularda şişme görülür vücudun altı ve bacaklar şişer). Fil
hastalığı elephantiasisi yapar. İnsandan insana geçimi sinek ile olur.
Fam. Trichinellidae
Trichinella spiralis: Hayat devresinin bir kısmını insanda geçirip,
domuz ve sıçan ince barsağında parazit olup kana, dokulara, çizgili
kaslara geçip orada kalker kist oluşturur. Kurtçuklar birkaç yıl sonra yeni
konukçuya geçer, kistler sindirilir. Larvalar ince barsakta erginleşir ve
hastalık Trichinosis başlar, barsak çeperlerinin delinmesi ateş ve ishal
yapar. İkinci safha larvalar kas dokusuna yerleşir. Kas faaliyeti durur.
Ağrılar başlar ölüm görülebilir.
Fam. Strongylidae - Vücutları silindir şeklinde bazen de iplik gibidir.
Kenarları ekseriye dişli olan büyük bir ağız kapsülü içerir.
Ancylostoma duodenale (Kancalı kurt) Anemiye neden olur. Erginler
insan ince barsağında beş sene kadar kalabilir. Barsağın mukozası ile
beslenir ve dişleri ile barsak tümörlerini eritir.
Fam. Oxyuridae - Çok küçüktür. Gelişmelerinde taşıyıcı ara konak
yoktur. Omurgalı hayvanlarla arthropodların barsaklarında yaşarlar.
Ağızlarının kenarı düz veya dudaklıdır.
Oxyuris - Çoğu 3 dudaklı olup dişilerde vücudun arka ucu iğne gibi uzun
ve sivri, erkeklerin ise küttür.
Oxyuris vermicularis - İnsanlarda genellikle çocuklarda görülen
parazitlerden biridir (dişiler 2-5 mm, erkekler ise 9-12 mm. boyunda olur).
55
Genç hayvanlar ince barsakta, erginleri kör barsak ve kalın barsakta
yaşarlar. Genellikle geceleri yumurta ile dolu dişiler anüsten çıkarak
anüs çevresine binlerce (13.000 kadar) yumurta bırakırlar. Normal halde
bunlar gelişerek larvaları meydana getirirler. Larvalar henüz yumurta
kabuğundan çıkmamış bir halde ağız yolu ile insana geçtikleri taktirde 14
günde ergin hale gelirler. Parazitlerin cilt üzerindeki hareketleri kuvvetli
bir kaşıntı yapar. Bazen kaşınan yerlerden tırnak aralarına giren
yumurtalar bilhassa küçük çocuklarda parmakların ağıza sokulması ile
tekrar aynı konağa döner. Önemli enfeksiyonlara sebep olur.
3. Phylum - NEMATOMORPHA
Vücutları iplik şeklinde ve çok uzun olan çoğunlukla kaynak sularında
rastlanan kıl kurtlarıdır. İki uçta biraz yassılaşmış olan vücut silindirik bir
yapı gösterir. Larva parazitken, erginleri serbest yaşar. Vücutları
hipodermis tarafından salgılanan kutikula tabakası ile örtülüdür.
Hipodermis bir hücre sırasından meydana gelmiştir ve altında hücreleri
epitel şeklinde sıralanmış bir kas kılıfı yer alır. Kas kılıfı yalnız boyuna
uzanan liflerden yapılmıştır. Vücudun ön ucunda bulunan ağız ya çok
küçülmüş veya tamamen kapanmıştır. Barsak karın sinusunun içinden
geçer.
Bütün vücut boyunca uzanan sindirim borusu ergin hayvanlarda yer yer
körelmiş olabilir. Bu hayvanlarda özel bir boşaltım aygıtı yoktur.
Hepsi ayrı eşeylidir. Yumurtalarını suya ve su bitkileri üzerine uzun iplikler
halinde bırakırlar. Yumurtalardan küçük larvalar çıkar, bunlar böcekler
tarafından besin ile alınırlar. Larvalar bu hayvanların sindirim borusundan
vücut boşluğuna geçerler ve orada metamorfoz geçirerek süratle ergin
boya ulaşırlar ve konağı terk ederek serbest olarak kaynak suları içinde
yaşarlar.
Fam- Gordiidae (tel kurtları)
Gordius aquaticus - Kahve renkli bir tel şeklindedir. Avrupada bulunur
56
PHYLUM - GASTROTRİCHA
Rotiferlere çok benzerler, ancak tekerlekler organı yoktur. Vücutları karın
tarafı yassı bir şişeye benzer. Ön uçları baş şeklinde arka uçları çatallıdır.
Vücut yüzeyi ince bir kutikula ile örtülüdür ve yüzeyde diken, pul gibi
çıkıntılar görülür. Vücut yüzeyinde bazı bölgeler (karın yüzeyi ve ön uca
yakın kısım) sillidir. Karın tarafındaki silli bölge yan yana uzanan iki şerit
meydana getirir. Baş kısımda da kamçılardan meydana gelmiş dört püskül
bulunur. Deride birçok bezler vardır.
Ağız ön uçtadır. Sindirim borusu düz olarak arka uca kadar uzanır ve anüs
ile sonlanır.
Boşaltım organı vücudun yanlarında yer alan 7 çift protonefridiumdur.
Boşaltım kanalları dolanmaz, ancak çok kıvrımlıdır.
Sinir sistemi ön barsağın yan kısmında yer alır, iki parçalı beyin ve
bundan ayrılan bir çift sinir kordonundan meydana gelir. Ancak
mikroskopta görülebilen küçük hayvanlar olup havuzlarda, durgun sularda
ve çok azı denizlerde yaşarlar. Besinleri bakteri ve alglerdir. Bu phylumda
da rotororlarda olduğu gibi hücre sayısı sabittir. Bir kısmı hermofodittir. Bir
kısmı da partenogenetik çoğalan dişilerden meydana gelmiştir. Erkeklere
PHYLUM - BRYOZOA (Yosun hayvanları)
Bir kısmı yosunlara çok benzer diğer bir kısmı da kayalar üzerinde ince
dantelli kabuklar şeklinde görünürler. Genellikle koloni meydana getiren
sesil hayvanlardır. Bazı türler kalsiyum karbonattan meydana gelen
koruyucu bir kılıf salgılarlar. Ağız; üzerinde tentaküller bulunan daire veya
at nalı şeklinde lopofofor adı verilen bir kenarla çevrelmiştir. Sindirim
borusu "U" harfi şeklindedir (bu sebeple anüs ağıza yakındır). Hermofrodit
hayvanlardır. Tatlısuda yaşayanlar statoblast adı verilen tomurcuklanma
ile ürerler. 2 gruba ayrılırlar:
1. Entoprocta,
2. Ectoprocta
57
1. Entoprocta- Hakiki karın boşluğu (Coleom) yoktur. Yerine yalancı
coelom (Pseudocoelom) mevcuttur. Anüs lopofoforun içindedir.
2. Ectoprocta- Gerçek coelom vardır ve anüs açıklığı lopofoforun dışında
kalır. Kolonilerinde avicularium adı verilen ve kuş gagasına benzeyen bir
organ bulunur. Kaslarla hareket eder ve ses çıkararak açılıp kapanır.
Küçük hayvanların koloni üzerine yerleşmesine engel olur.
PHYLUM - BRACHİOPODA (Kandil kabuklular)
Kökeni eski devirlere dayalı, kaslarla açınıp kapanan ve kalsiyum
karbonattan meydana gelmiş kabukları ile midyelere benzerler. Ancak
midyelerde kabuk vücudun sağında ve solunda, bu grupta ise hayvanın
altında ve üstünde yer alır. Alttaki kabuk bir sap kısmı ile sağlam bir
zemine tutunur ve hepsi denizde yaşar. Sesil hayvanlardır. Jeolojik
devirlerde çok daha zengin (3.000 tür) tür sayısına sahip olmakla birlikte
bugün 200 kadar türle temsil edilirler. Ağızın iki yanında sillerle çevrilmiş
lopofofor kolları tentakülleri bulunur. Boşaltım organları sindirim sistemi
kontraktil çalışan kalp, gerçek coelom boşluğu vardır. Yumurtadan çıkan
larva sillerle örtülüdür.
COELOMATA
Bu hayvanlar periton denen mezodermal zar ile yani epitelle tamamen
çevrilerek astarlanmış ikinci bir karın boşluğu içerirler. İç organlar bu
boşluk içinde yerleşmiş yine peritonla astarlanmışlardır. Coelomatlar ergin
dönemde bilateral simetrilidirler.
PHYLUM - ANNELİDA
Tatlısu, deniz ve karada yaşayan halkalı kurtların bir kısmı diğer
hayvanlarda parazittirler. Vücut homonom segmentlere ayrılmıştır. Gerçek
coelom ve mezoderm (schizocoel) ihtiva ederler. Sindirim, boşaltım,
üreme ve sinir sistemleri vücut boyunca uzanır veya kısmen metameri
gösterir.
58
1. Annelitlerde deri ve kas çok iyi gelişmiştir. Vücut en dışta epidermisin
bir salgısı olan kutikula ile sarılmıştır. Bunun altında tek tabakalı bir
epidermis bulunur. Ondan sonra halka kaslar daha sonra da boyuna
kaslar yer alır.
2. Sindirim sistemi Genel olarak önde ağızla başlayan ve anüsle
sonlanan uzun bir boru şeklindedir.
3. Dolaşım sistemi kapalıdır. Barsağın üstünde, mezenter içinde uzanan
kontraktil bir sırt damarı ile barsak ve karın sınırı arasından geçen bir
karın damarından meydana gelir. Sırt ve karın damarı vücudun ön ve
arkasında birleştikleri gibi her segmentte bu iki damarı birbirine
birleştiren halka şeklinde damarlar vardır. Bazı hallerde sırt damarından
başka halka damarlardan bazıları da kontraktil olabilir. Bu taktirde bunlara
kalp adı verilir. Kan sırt damarında arkadan öne doğru karın damarında da
önden arkaya doğru akar. Kan plazmasında az miktarda kan hücresi ve
erimiş halde hemoglobin bulunur. Annelitlerde damar sistemi olmayan
birkaç basit form da mevcuttur.
4. Solunum, deri ve bazı sucul gruplarda solungaçlarla yapılır.
5. Boşaltım organı segmental sıralanmış nefridium’lardır. Her segmentte
bir çift nefridium vardır. Organları silli bir huni (nefrostom) ile coelom
boşluğundan başlarlar ve huninin devamı olan silli boşaltım kanalı da
aynı segmentten veya onu takip eden segmentin ventral kısmından
dışarıya açılır. Nefridiumlar boşaltım maddelerinden başka coelom
boşluklarına geçen eşey hücrelerini de dışarı taşırlar.
6. Sinir sistemi vücudun ön kısmında bulunan bir çift serebral ganglion
ile başlar. Buradan ayrılan iki konnektif yutağın etrafını bir halka gibi
sardıktan sonra ilk segmentin ventral bölgesinde yer alan karın ganglion
çifti ile birleşir. Vücut boyunca her segmentte 1 ganglion çifti bulunur. Bir
önceki segmentte bulunan ganglion çiftlerini birleştiren sinir ipliklerine
konnektif, aynı segmentte bulunan iki ganglionu birleştiren ipliğe komisur
denir. Annelitler ve Artropodlar için karakteristik olan bu tip sinir sistemine
ip merdiven sinir sistemi denir.
59
7. Üreme, ayrı eşeyli veya hermafrodit olabilir. Bazı türlerde eşeysiz
üreme de görülür. Gelişmelerinde bazı gruplarda sillerle kaplı bir
trochophora larva evresi vardır.
8. Mezodermik orijinli olan coelomun içi bir epitel tabakası ile örtülü olup
gerçek bir karın boşluğu meydana getirir. Vücut ile barsak arasında
kalan coelom boşluğu yani epitel tabakanın barsağa dayanan kısmına
splanchopleura, vücut duvarının kas kılıfına dayanan kısmına ise
somatopleura adı verilir.
9. Annelitlerde genelde yüksek bir regenereasyon yeteneği vardır.
I. Class- POLYCHAETA
l. Hemen hemen hepsi denizlerde yaşayan, hafifçe dorso ventral yassı
kurtlardır.
2. Belirli bir baş bölgesi vardır. Çenenin değişimi ile meydana gelmiş
olan pharynx çevresinde prostomium ile örtülen bir peristomium
gelişmiştir. Başın ön kısmı çevresinde 4 çift tentakül var.
3. Parapodiumun bulunması ile karakteristiktir. Parapodun üzerine çok
sayıda kitin kıllar (setae) bulunur.
4. Kan kırmızı renkte olup nedeni kan sıvısında erimiº halde bulunan
hemoglobin ve ameobosit hücreleridir.
5. Ayrı eşeylidirler. Her üreme mevsiminde coelom epitelinden geçici
olarak ovaryum ve testisler meydana getirilir. Döllenme suda olur.
Yumurtadan trochophor larvası çıkar.
Sub.Class - Errantia
Farinkslerini torba gibi ağızdan dışarıya uzatılabilir ve genellikle kitin
çene veya diş ihtiva eder. 1-2 çift gözleri vardır. Vücut homonom
segmentlidir. Geçici olarak borular içerisinde yaşıyorlarsa da genellikle
serbest hareket ederler.
60
Fam. Nereidae
Nereis
Nereis diversicolor - (deniz kurdu) 8-8.5 cm. boyda olup. Avrupa
denizlerinde bulunur.
Nereis virens - Kum kurdu veya midye kurdu.
Sub.Class - Sedentaria
Segmentlere göre vücutları 2 veya 3 farklı bölgeye ayrılır. Gözleri ya çok
küçüktür veya hiç bulunmaz. Devamlı olarak boruların içinde yaşarlar.
Bazıları kuma gömülürler.
Arenicola
Arenicola marina - Boyu 12-15 cm. olup olta yemi olarak kullanılır.
Akdeniz ve Atlas Okyanusu.nda yaşar.
II. Class - OLYGOCHAETA
2000 kadar türü vardır. Tatlısularda ve nemli toprakta yaşar. Belirli bir
baş bölgesi yoktur. Yarık biçiminde olan ağız ön uçta, anüs ise arka
uçta yer alır. Barsak bütün sırt boyunca uzanan typhlosolis adı verilen
girintiye sahiptir. Bu yapı barsakta emilim yüzeyini arttırmaktadır.
Barsağın etrafında yer alan Chloragen hücreleri, karaciğer gibi ödev
görüp, glikojeni sentez ve depo ederler. Class’ın ismi harekette rol
oynayan Setae’lardan ileri gelir. Setaeları kaslar hareket ettirir. Parapod
bulunmaz Polychaetlerden farklı olarak hermafrodittirler. Bununla birlikte
eşeysiz çoğalan türler de vardır. Her solucan hem dişi hem erkek olabilir.
Ancak döllenme vücut içinde olur. Yumurta içinde küçük bir solucan
gelişir. Gelişmeleri esnasında, trochophor larvası yoktur .
Olygochaetaların en belirgin özelliklerinden biri genellikle eşeysel
olgunlaşma sırasında delikler civarında, 6, 7 segmenti kapsayan ve
vücudu bir halka gibi saran clitellumun bulunmasıdır. Gelişme sırasında
bir madde salınır. Bu, karından birbirine dönük olan hayvanların birbirine
bağlanmasını sağlar. Bu kısımda ortalama 32. segmentten geriye 6-7
segmenti kapsar ve burada epidermis çok bezli ve şişkin bir hal alır. Her
61
segmentte kısa kitin setalar vardır. Clitellumda intersegmental boğumlar
ve kıllar belirsizleşir veya tamamen kaybolur.
Vücut yüzeyi ince bir kutikula ile örtülüdür. Bunun altında epidermis daha
içte biri halka şeklinde diğeri de boyuna uzanan liflerden meydana gelmiş
2 kas tabakası ve coelom epiteli bulunur. Karada yaşayanlarda bazı
segmentlerde sırt tarafta birer por bulunur. İç tarafta coelom boşluğuna
açılan bu porlara coelom ve sırt porları denir. Kuruma tehlikesi olduğu
zaman coelom sıvısının bir kısmı buradan dışarıya verilerek derinin nemli
kalması sağlanır. Yüksek regenereasyon kabiliyetleri vardır. Besinleri
Fam. Tubifidae Çok ince yapılıdırlar .
Tubifex tubifex Tatlısularda. Suların dibinde başları dip çamuruna
gömülü arka uçları serbest olarak yaşarlar. Boyları 8,5 cm. kadar olabilir.
Fam. Lumbricidae - (Toprak solucanları) vücut kılları S şeklinde kıvrık ve
sivri uçludur. Her segmentte 8 kıl bulunur. Bunlar yanlarda birer çift
boyuna sıra teşkil edecek şekilde sıralanır. Dişi genital por 15, erkek
genital porları ise genellikle 14’üncü segmentten dışarıya açılır.
Lumbricus terrestris - Boy 30 cm. segment sayısı 140-180 kadar tarla ve
bahçe toprakları içinde bulunur, clitellum 31-37 segmentler arasında yer
alır.
L. rubellus - Boy 15 cm. kadar, clitellum 26-32 segmentler arasında yer
alır. Genellikle çürümüş yapraklar arasında bulunur.
III. Class - HIRUDINEA
Parazittirler ve vücutları sabit sayıda segment içerir. Derilerindeki
sekonder bölmeler sebebiyle her iç segment dışta 2-14 halka gösterir.
Hirudo medicinalis eskiden beri tıpta kullanılır. Vücutta belirgin bir baş
bölgesi yoktur. Bugün bu hayvanlardan elde edilen hirudin maddesi
kanın pıhtılaşmasını önlediğinden geniş ölçüde faydalanılmaktadır.
Sülükler tatlısularda yaşarlar. Vücutları dorso ventral yassılaşmıştır.
Vücudun her iki ucunda anterior ve posteriorde birer vantuz bulunur.
62
Sülükler vantuzlarla tutunarak ileri doğru hareket eder. Ön vantuzun
içinde ağız, ağzın arkasında 3 köşe teşkil edecek şekilde sıralanmış 3
kitin diş bulunur. Bu dişlerle yara açıp kan emer. Kan emenlerde tükrük
bezi salgısı kanın pıhtılaşmasını önleyen ferment içerir. Sindirim
kanalında yan cepler vardır. Bunun için bir defa kan emince aylarca
besin almadan yaşayabilir. Hermafrodittirler (Eşeysiz çoğalmazlar).
Paraziter yaşama uygun olarak Parapodium veya setaeları yoktur,
regenerasyon kabiliyetleri çok azdır, Trochophora larva dönemi
Fam. Hirudinidae
Hirudo medicinalis - Tıpta kullanılır. Boyu 15 cm. kadardır ve tatlısularda
yaşar.
Limnatis nilotica - 8-10 cm. boyda olup çeşme yalaklarında yaşar,
memeli ve insana geçer. Burun ve ağız boşluklarına yapışarak kan emer.
Phylum - ONYCHOPHORA
Tropik bölgelerde yaygındırlar. Taşlar altında ağaç kovuklarında rastlanan
geceleyin faal olan hayvanlardır. Vücut annelitlere benzer şekilde
homonom segmenlidir. Ancak bu segmentler dış boğumlarla
birbirlerinden ayrılmadıkları için dıştan görünmezler. Taşıdıkları üyeler
segmentlerin yerini işaret eder. Ayrı bir baş bölgesi yoktur. Vücudun ön
kısmında ventral olarak yerleşmiş ağız ve yanlarında papillalar bulunur
(dorsalde anten gibi bir yapı). Dorsalde göz yer almıştır, ayaklar poliket
parapodlarını andırır. Ancak yürümeye yaradığından homolog değildir.
Ayrı eşeylidirler. Döllenme ve yumurtaların gelişmesinin bir kısmı vücut
içindedir.
Dolaşım açık olup kalp dorsaldedir. Kan kısmen hemocoel içinde dolaşır.
Solunum püskül trakelerle olur. Boşaltım organı nefridiumlardır. Bu
özellikleriyle arthropodlar ile annelitler arasında bir karakter gösterirler ve
Arthropodaya geçişi oluştururlar.
Fam. Peripatidae
63
Peripatus - Boyları 5 cm. olup geceleri faaldirler.
Phylum - ARTHROPODA (Eklem bacaklılar)
Karada, tatlı ve tuzlu sularda, havada yaşarlar. Ekvatordan kutuplara
kadar geniş bir yayılış alanına sahiptirler. Arthropodlar, homonom
segmentli olan annelidlerin aksine Heteronom segmentlidirler. Yani
embriyo dönemlerinde muhtelif vücut bölgelerindeki segmentler değişik
şekilde gelişerek bir takım bölgeler meydana getirmiştir. Bu bölgeler baş ,
toraks ve abdomen olmak üzere üç kısımdır. Arthropodlardaki simetri,
annelidlerde olduğu gibi, bilateraldir.
Hareket değişik sayıdaki segmentlerden yapılmış bacaklarla sağlanır.
Kasları enine çizgilidir. Kontraksiyon süratli olduğundan, hareket de
çabuk olur.
Deri, kutikula ve Ca tuzlarının birikimi ile olağanüstü sertleşmiş ve bir dış
iskelet meydana getirmiştir. Dış iskelet harekete engel olmamak için
segmentler arasında kesintili olup yerini ince deri kıvrımlarına bırakır.
Kaslara destek ödevini görür, zaman zaman atılır ve alttaki deriden
yeniden meydana getirilir ki buna deri değiştirme denir. Böylelikle dış
iskelet hayvanın büyümesine engel olmaz (her larva ergin hale gelinceye
kadar belirli sayıda deri değiştirir. Bu sayı türe, sıcaklığa ve besine göre
değişik olup 5-7 kadardır. Lahana kelebeğinde sıcaklığa göre 3-5, güvede
ise besine göre 4-40 defa deri değiştirilir).
Arthropodlarda her segmentte bir çift ekstremite yer alır. Ancak birçok
grupta segmentler kaynaşmış olup dolayısıyla ekstremite sayısı segment
sayısını belirler.
Başta: Antenler, ağız ekstremiteleri ve gözler bulunur.
Toraksta yer alan ekstremiteler hareketi sağlar ve çeşitli gruplarda
yürüme, çoğalma, duygu organı, koşma gibi çok değişik görevleri görür.
Sindirim borusu vücut boşluğunda serbest olarak uzanır.
Dolaşım sistemleri açıktır. Kan kısmen damarlarda kısmen de vücut
boşluklarında dolaşır.
Boşaltım organları koksal bezler, maksil bezleri, anten bezleri veya
böceklerde olduğu gibi malpiki boruları şeklindedir.
64
Solunum suda yaşayanlarda solungaç veya boru ve kitap şeklindeki
trakelerle yapılır.
Sinir sistemi beyin, yutak konnektifi ve karın ganglionlarından meydana
gelmiştir. İp merdiven şeklindeki duyu organları iyi gelişmiştir. Antenler,
basit ve bileşik gözler işitme organları ve denge organları bulunur.
Ayrı eşeylidirler. Döllenme genellikle içte olur. Bazılarında partenogenez
de görülür.
Genel organizasyon ile Arthropodalar muhtemelen Annelidaya benzeyen
vücudu segmentli kurt (larva) gibi bir atadan köken almışlardır. Bu köken
canlıda, çok basit yapılı olan baş muhtemelen duyu kıllarını taşımaktaydı.
Ağız ventral tarafta yerleşmiştir. Prostomiumun gelişmesindeki ilk
basamak bir çift ventral üye yeni bacakların her vücut segmentinde
meydana gelmesi ve hareketin buna ilavesidir. İkinci aşama da buna
paralel biçimde başta duyu organları olan göz ve antenlerin
gelişimidir. Phylum Oncopoda ve Onycophoranın yaşayan örnekleri
bunu göstermektedir. Arthropoda evriminde üçüncü basamak bacakları
oluşturan kısımların birbiriyle eklem oluşturacak biçimde bölümlere
ayrılmasıdır. Bu gelişme birinci çift extremitelerin ağıza gıda atmaya
veya almaya yarayacak şekilde gelişmesini dolayısı ile birinci vücut
segmenti ile başın birleşmesini sağlamıştır. Trilobita’da anten ve
gözler bu kademede iyi gelişmiştir. Bu kademeye yakın bir noktada
Arthropodalar farklı iki dala ayrılır. Birinci grup Cheliserata yani
örümceklerin bulunduğu grup diğeri ise (Insecta) böcekler Mryapodlar ve
Crustaceae.leri içeren Mandibulata.dır.
Günümüzde yaşayan eklembacaklılar iki altşubeye ayrılırlar. Antensiz
olanlar keliser (cheliser) taşımaları nedeniyle Chelicerata altşubesine
dahil olup bu grupta akrepler, örümcekler ve akarlar yer alır. Anten
taşıyanlar ise, ağızın gerisinde yer alan ilk üye çiftinin mandibula olması
nedeni ile Mandibulata altşubesi içerisinde incelenirler ve bu grup
içerisinde böcekler, kabuklular, kırkayaklar ve çıyanların bulunduğu
myriapoda grubu yer alır.
65
Zoologların çoğu böyle bir gruplandırmayı kabul etmektedir. Bununla
birlikta bazı sistematikçiler Mandibulata altşubesi, birbirleri ile yakın
akrabalıkları olmadıkları ileri sürülen grupları içerdiğinden yapay bir birlik
oluşturmaktadırlar. Büyük bir olasılıkla Arthropoda evriminde, Mandibulata
ve Chelicerata şeklinde iki daldan çok dört ana dal mevcuttur. Bu dallar;
Trilobita (soyu tükenmiş), Chelicerata, Crustacea ve Uniramia altşubeleri
ile temsil edilmektedir. Uniramia içerisinde kırkayaklar, çıyanlar ve
böcekler yer alır. Diğer üç altşubenin üyeleri sucul olmasına karşın
Uniramia karada evrimleşmiştir. Uniramia türleri mandibula ve bir çift
anten taşırlar; Uniramia ismi bu hayvanların üyelerinin dallanmamış
olduğuna ya da dallanmamış atasal bir üyeden köken aldığına işaret
Bazı görüşlere göre, Uniramia üyelerinin ya da tüm altşubelerin farklı
Annelida benzeri atadan köken aldığına ilişkin, karşılaştırmalı morfolojiden
elde edilen bazı kanıtlar vardır. Eğer bu doğru ise, Arthropoda
superphylumu (üstşube) olarak düşünülüp, Trilobita, Chelicerata,
Crustacea ve Uniramia, şube (phylum) düzeyine yükseltilebilir.
Arthropoda.nın polifiletik olduğu görüşünü bazı uzmanlar ve özellikle bir
çok entomolog kabul etmemektedir.
Arthropoda phylumunun sistematiği
1. Sub.phylum TRİLOBİTOMORPHA
2. Sub.phylum MANDİBULATA
Class : Crustacea
Sub.class : Entomostraca
Sub.class : Malacostraca
Grup Myriopoda
Class Chilopoda
Class Diplopoda
Class Symphyta
Class Pauropoda
66
Class Insecta
3. Sub.phylum CHELİCERATA
Subphylum - TRİLOBİTOMORPHA (Fosil Formlar)
Class - Trilobita
Bütün arthropodlar içerisinde en ilkel gruptur. Hepsi denizlerde yaşamış
olan bu grubun bugün yaşayan temsilcileri yoktur. Toraks segmentlerinde
1’er çift üye vardır. Son segment üyesiz telsondur. Başta 1 çift anten
vardır. Sonra gelen 4 segmentin her biri segmentli üye taşır. Bu grupta
vücut tipik olarak birisi dorsal, diğeri ventral, diğer ikisi de yanlarda
olmak üzere 3 bölge halindedir ve bu bölgelerin herbiri lobus olarak
adlandırılmıştır. Bu nedenle trilobit denmiştir.
Subphylum - CHELİCERATA
Vücut Cephalothorax (Baş ve toraks) ve abdomen olmak üzere iki
kısımdan oluşmuştur. Cepholothorax’da 6 çift ekstremite bulunur. Bunlar :
1. çift Chelicer (ağızın ön tarafında)
2. çift Pedipalpus
3.- 6. çift Yürüme bacağı
I. Class - Arachnida
1. Ordo - Scorpionida (Akrepler)
Cephalothoraks 6 segmentlidir, abdomen iki kısım olup preabdomen 7, dar
ve uzun olan post abdomen 6 segmentten oluşur. Abdomen
Cephalothorakstan büyüktür, cephalothorax abdomene bütün genişliği
ile bağlanır. Oldukça gelişmiş olan pedipalpusların dip tarafı geniş olup
besinin ağıza alınmasına yardım eder. Pedipalpusun uçları kıskaçlıdır
(örümcekten farkı) avlarını pedipalpleri ile avlar chelicerleri ile parçalayıp
yerler. Chelicer ise küçük ve ucu makas şeklindedir (3 parçadan
yapılmıştır). Postabdomenin son segmentindeki telson kısmında zehir
iğnesi ile zehir bezi yer alır. Preabdomenin ventralinde 1. sternitin
67
ortasında genital kapak, genital delik ve 2. sternit üzerinde pectin adı
verilen dokunma ve bulma organı olarak kabul edilen bir çift tarak bulunur.
3, 4, 5 ve 6. sternitte kitap trakelerine ait birer çift solunum deliği vardır.
Akreplerde yürüme bacaklarında göze çarpan özellik ön bacakların
diğerlerine göre küçük oluşudur.
Cephalothoraks’ın ön orta kısmında 2 median göz ve yanlarda 2-5 tane
nokta göz bulunur. Bileşik gözler daha iyi gelişmiştir. Ağız pedipalpler ile
bacaklar arasındaki artrium içinde ve üst dudağın altındadır.
Akreplerde yumurta dişinin vücudunda açılır ve yavru olarak dışarıya
çıkar (doğuruyormuş gibi ancak uterus yoktur). Yavru sırtta taşınır ve
bakılır. 700 türden 4 tanesi Türkiye’de vardır.
Fam. Buthidae
Buthus gibbosus - Batı, Orta ve Doğu Anadolu’da bulunur 6 cm. kadar
boydadır.
Androctanus crassicauda - Güney ve Güneydoğu Anadolu’da
(Adıyaman) bulunur. Bizdeki akreplerin en büyüğüdür.
Fam. Scorpionidae
Pandinus imperator - Ülkemizde bulunmaz. Dünyanın en büyük akrebi
olup Afrika’da yaşar 22 cm. kadar boydadır.
Scorpio maurus fuscus - Kuzey Anadolu’da bulunur 6 cm. boydadır.
2. Ordo - Solpugida (Örümcek benzeri)
Cepholothorax abdomenle tüm genişliği ile birleşir. Abdomen
segmentlidir. Zehir bezleri yoktur. Hızla kaçarlar. Görünüşleri
korkunçtur. Halk arasında büyü denir.
3. Ordo - Areneida (Örümcekler)
Vücut, cephalothoraks ve abdomenden oluşur. Cephalothoraks ile
abdomen dar bir bel (pedicel) bölgesi ile ayrılır. Abdominal bölgede
segmentasyon kaybolmuştur. Yalnızca bir familyada segmentasyon
görülür. Cephalothorax, karapaks denilen daha sert bir kitinle kaplıdır.
Gözlerin sıralanışı sistematikte önemlidir. Bu kısımda 3-4 çift ocel göz
68
bulunur. Cheliserleri tipiktir. Geniş bir kaide kısmı ile kıvrık bir çengel
kısmı vardır. Zehir bezinin salgısı bir kanal ile dışarı akıtılır (bu salgı
sindirimde rol oynar). Pedipalpus kıskaçlı değildir ve kaide kısmı
geniştir. Besin almada kullanılır. Erkekte uç kısım şişe şeklindedir.
Kopulasyon sırasında spermleri alır ve dişiye nakleder. Dişide bu kısım
çengel şeklindedir. Yürüme bacakları coxa, trochanter, femur, patella,
tibia, metatarsus, tarsus segmentlerini içerir. Tarsus segmentinin apexinde
çengel biçiminde dişler bulunur. 4. çift bacağın metatarsusu üzerinde 2
sıra halinde tarak şeklinde dikenler bulunur ki buna calamistrum denir.
Yine bacakların tarsus kısmında bir çift çengel tarak şeklinde çıkıntılar yer
alır. Bu yapılar ağlar üzerinde kolaylıkla yürümeyi sağlar. Örümcek
bacaklarının çoğunda diken ve tüy bulunur ki bu sistematikte önemlidir.
Abdomenin arka ucunda, anüs önünde 4-6 çift konik çıkıntı halinde
görülür, son kısmında ağ papilleri yer alır. Koninin uç kısmında küçük
deliklerden oluşmuş cribellum levhası yer alır. Ağı yapan sıvı buradan
salınır. Opistosomada (abdomende) ventralde öne yakın bir kısımda eşey
açıklığı ve bunun yan taraflarında da kitap trake şeklinde solunum
organları yer alır.
Boşaltım organları (Prosomada) Cephalothorax’ta yer alan 7 çift koksal
bezleridir. Ayrı eşeylidir. Yırtıcı, dişi erkeği yer
Fam. Aviculariidae- Büyük örümcekler Zehirli kuş ve memelilere dahi
saldırırlar.
Avicularia avicularia - Kuş örümceği.
Fam. Theridiidae- Bütün dünyaya yayılmış vücut küre şeklinde bacaklar
ince, zehirleri ölüme neden olur.
Latradectus congulobatus- Boyu küçük petrol renginde karnının üstü
kırmızı ayakların son parçası esmer kırmızı Akdeniz sahillerinde bizde de
olabilir. Zehiri çok kuvvetli halk korkar.
Latradectus lugubris, Güney Rusya Türkistan, İran ve Türkiye.de. Çok
zehirlidir. At, deve ve sığırlarda ölüme sebep olur.
Fam. Lycosidae Koşucu örümcekler,
69
Hognatarantula- boyu 3-3.5 cm. açık kirli kahve rengi kırmızı renkleri var.
Halk arasında büyü denir.
4. Ordo- Acarina- (Kene ve uyuz böcekleri)- Toprak ve suda serbest bir
kısım da sıcak kanlı hayvanların parazitidir. Cephalothorax ile abdomen
birleşmiştir. Vücut segmenti hemen tamamen kaybolmuştur. Ağız yapıları
delici ve emici tipte değişmiştir. Delici formlarda ve celiserler delme
dikeni stilet şeklini almıştır. Pedipalpusların kaide parçası ve üst dudak bu
kısım etrafını bir kılıf gibi sarar. Solunum püskül trakeler ile. Vücut ve
bacaklarda kıllar bulunur. Boşaltım birkaç türde koksal bez. Genelde
malpiki tüpleriyle yapılır. Bir kısmı basit bir kalp içerir. Diğerlerinde kalp
yoktur. Kıl düzenim ve sayısı sistematikte önemlidir.
Fam. Ixodidae- Sert kabuklu gerçek keneler
Ixodes ricinus. Göz yok, pedipalp 3, 4 parçalı tokmak şeklinde hortum
var. Evcil hayvan paraziti kan emer. Bacakların ucu çengelli ve tutunma
alanı içerir.
Fam. Argasidae- Yumuşak vücutlu keneler
Argas persicus tavuklarda evlerde çatılarda veya parazit hayvan
yuvasında yaşarlar.
Fam. Eriophyidae- Bitki özsuyu ile beslenen keneler.
Eriophyes pini-sarı çamda düğüm şeklinde mazı oluşumuna sebep
Fam. Phyllocoptidae- Uzun kurt şekilli yaprakların sararma ve
dökülmelerine neden olur.
Phyllocoptrata oleivorus (Turunçgil pas akarı)- Turunçgil meyvalarının
kabuklarını tahrip eder. Kabuk kalınlaşır, meyvalar küçük kalır, suyu
azalır, asit miktarı artar, dal ve yaprakların bazı hastalıklara hassasiyeti
Fam. Tetranychidae- Birçok tür. Bitki .zsuyu emer. Tükrükle temasa
geçen bitki hücrelerinde marazi gelişme ve büyümeler olur.
Tetranychus ulmi- Avrupa kırmızı örümceği- Kışı yumurta halinde
geçirir. Yaprakların renginin değişmesine ve vaktinden önce dökülmesine
70
neden olur. Mahsül azalır ve meyve kalitesi düşer. Elma, armut ve şeftali
ağaçlarında görülür.
Fam. Sarcoptidae (Acaridae)- Uyuz böcekleri mikroskobik hayvanlardır.
Boşaltım organları küçülmüş kalp yoktur. Vücut tıknaz ince derili, ağız
extremiteleri kısa bir emme konisi gelişir, Deri içinde veya üstünde yaşar.
Sarcoptes scabiei- İnsanda, parlak kirli sarı yalnız dişisi insan
epidermisi altında birkaç mm. ile 3-4 cm. arasında tüneller açar ve
burada yumurtlar.
Sarcoptes canis- Köpekte yatay tüneller açarak uyuz hastalığı
Pseuroptes ovis- Koyunda
Subphylum - MANDİBULATA
Chelicerata’lardan farklı bu grupta anten, mandibul ve maxil vardır. Aynı
zamanda bileşik göz ihtiva ederler.
1- Class - Crustacea- Sert kabukludurlar. Büyük bir kısmı denizlerde bir
kısmı tatlısularda rutubetli bataklık yerlerde, az bir kısmı da acı sularda
yaşar. Kaya, bitki veya hayvanlara yapışık olarak bulundukları gibi parazit
olanları da vardır. Parazitlerin bir çoğu o kadar şekil değiştirmişlerdir ki
erginlerinde sınıf karakterini görmek mümkün değildir. Bulundukları grup
ancak biyolojk gelişmelerini takip etmekle anlaşılır çünkü biyolojik
gelişmelerinde tipik ve ortak larva tipleri vardır.
Vücut genel olarak baş (cephalo), göğüs (toraks) ve karın (abdomen)
olmak üzere 3 kısma ayrılır. Baş birbiriyle kaynaşmış bir biçimde 5
segmentten meydana gelmiştir. Ancak bu segmentlere karşılık gelen
ekstremiteler görülür.
Bazen baş, toraksın 1. ve 2. segmenti ile veya tümü ile birleşmiş olabilir.
Baş ile göğsün birleşmesi sonucunda cephalothorax meydana gelir. Başla
toraks arasında bariz bir sınır yoktur. Başın arka kenarındaki dorsal deri
katlanmasının geriye doğru uzaması sonucu oluşan, iki parçalı bir kabuk
şeklinde carapax bütün vücudu içine alır. Bazen de vücudun bir kısmını
örten dorsal bir kabuk şeklindedir. Değişik şekilli olan toraks (2-60)
segment ihtiva eder.
71
Genellikle abdomen segmentleri dıştan görülebilecek şekilde belirgindir.
Başta sırası ile 2 çift anten, 1 çift mandibula, 2 çift maksil yer alır Bu
sınıfa özel bir karakter veren antenlerin 1. çifti 2. çiftten çok küçük, diğer
üyelerin aksine bir kollu olup duyu almaçlarını içerir. 2. çift antenler yarık
ayak biçiminde hareket eder ve yakalamayı sağlarlar. Antenlerden başka
bu kısımda gözler vardır. Çoğunda bileşik gözler bir sap üzerinde olup
özel kaslarla hareket ettirebilir. Başta bulunan 1 çift mandibula ile 2 çift
maksilla ağız ekstremiteleridir. Besin almaya yararlar. Crustacea
ekstremiteleri yarık ayak veya çatal ayak şeklindedir (Tipik olan
ekstremitelerin kaide kısımları coxa ve precoxa’ dan ibaret olup bundan
sonra 5 parçalı bir endopodit kısmı ile kama şekilli bir exopodit kısmı
bulunur. Bu ekstremitelerin iç ve dış kollarında çeşitli şekilde uyartılar
bulunabilir). Toraks ayakları (thorocopodlar) muhtelif grupların yaşayışına
göre değişik biçimlidir. Yüzme ve besin toplamak gibi işlevleri yerine
getirirler ve bunlar yarık ayak tipindedir. Bazı gruplarda abdomendeki
ekstremiteler kaybolmuş bazılarında gelişmiştir. Bunlara pleopod denir ve
yüzmeye, sıçramaya yararlar. Vücudun son kısmında üye olmayan telson
denen bir çıkıntı vardır ve furka isimli 2 uzantı taşır. Birkaç parazit form
hariç hepsi ayrı eşeylidir. Gelişmelerinde genel olarak metamorfoz
görülür. Yumurtalardan nauplius (gelişme safhası) larvası çıkar. Bu
larva, yumurta şeklinde 3 çift ekstremite alında ocel göz ve segmentsiz
olan vücudu ile karakteristiktir. Bundan başka metanauplius, zoea ve
mysis larva tipleri de görülür. Boşaltım organı 1 çift anten bezi ve 1 çift
maxil bezidir. Gelişmiş Crustacea.lerde dolaşım sistemi sırttaki kalp
dışında arter ve venaları da geliştirecek biçimde evrimleşmiştir. Solunum
organı olarak abdomen bacakları üzerinde ve toraks bacakları bazalinde
solungaçlar yer almış olup basit formlarda bu görevi deri almıştır. Ayrı
eşeylidirler.
72
Sub. Class- Entomostraca- Segment sayısı çok değişik olup vücudun son
kısmında çatal şeklinde uyartıları alan furca bulunur. Parazit formlar
hariç, derileri fazla sertleşmemiştir.
1. Ordo- Phyllopoda-
Fam. Branchipodidae- Uzun vücutludurlar. Carapax’ları yoktur.
Abdomende ise ekstremite yoktur. Ucunda bölmesiz 2 furka bulunur.
Branchipus schaefferi- Tatlısularda yaşar. Uzun ve hafifçe yanlardan
basık bulunan vücutları 1 cm. boyundadır.
2. Ordo- Cladocera (Su Pireleri)- Vücut yanlardan basık ve 2 yan
parçadan oluşmuş bir carapax ile örtülüdür. Baş bunun dışında kalır ve
karın tarafına doğru yönelmiştir. Vücut az sayıda segmentli olup segment
sınırları belirli değildir.
Fam. Daphniidae- 7-8 mm. boyundadırlar. Balık yemi olarak önemlidir.
Daphnia magna-, Bütün dünyada, küçük durgun göl, havuzlarda ve
tatlısularda bulunur.
Daphnia longispina - Ülkemizde Gölbaşı.nda tespit edilmiştir.
Daphnia pulex- Bütün Avrupada
3. Ordo Copepoda - (Kürek Ayaklılar)- Sularda serbest yaşayanları
olduğu gibi parazit olanları da vardır. Vücut yapıları yayılış tarzına göre
değişmiş, bazıları Crustacea.den ziyade kurda benzer bu ancak gelişme
safhalarından anlaşılır. Bunlarda carapax görülmez. Bunların birinci
antenleri uzun ve kuvvetlidir. Erkeklerin l. çift antenlerinden biri (sağdaki)
diğerine nazaran daha kuvvetlidir.
Fam. Centropagidae, Tatlısu ve denizlerde yaşarlar. En az 24 segmentli
antenleri iplik gibi uzundur.
Diaptomus emiri - Emir gölünde dişiden 7 tek yumurta salkımı var.
Fam. Cyclopidae (tepegöz) Çoğunluk tatlusuda yaşar. l. çift antenlerin
her ikisi de erkek bireylerde dişiyi tutmaya yarar. Boyu thorax cephalo
uzunluğunu geçmez. Dişide l çift yumurta salkımı bulunur.
Cyclops stenur Çubuk barajı, Emir gölü.nde bulunur.
73
4. Ordo Cirripedia (Sülük ayaklılar) erginleri denizde yaşayan hayvanlar
üzerinde yengeç, balina vs. veya taş, gemi, tekne iskele gibi yerlere
kendilerini tespit ederler. Birinci anteni tutunma organı şeklinde olur.
Bu kısım vantuz gibi genişlemiştir. Bazılarında tespit yeri bir safiha gibi
genişler, bazılarında da bir sap gibi uzar. Vücutları 2 parçadan oluşmuş
bir carapax ile tamamen örtülüdür. Bunun altında kalker plakaları
bulunur. Yumurtadan nauplius larvası çıkar bir müddet sonra bu larva
cypris larvasına dönüşür. l. anten bu dönemde iyi gelişmiştir. Bu dönemde
deniz dibine çökerek kendini tesbit eder.
Balanus- Genellikle vapurlara yapışırlar. Yenir.
Sub.Class Malacostraca Cephalothorax ve abdomen olmak üzere 2
kısımdan meydana gelen vücut, sabit sayıda segmentten oluşur. (Gövde
daima l4 segmentlidir yalnızca Lepostrakada da 15 segmentten
yapılmıştır) Başta 5, toraksta 8, abdomende 6, nadiren 7 segment
bulunur. Segmentlerin herbirinin dorsal kısmına tergum ventral kısmına
sternum denir. Bunlar da yanlarda pleuron denilen kısımlarla birleşirler.
Bazılarında cephalothorax segmentlerinde kalkan şeklinde bir karapax
bulunur. Bütün extremitler ve abdomen karapaxın dışındadır.
Abdomenlerinin son kısmı çoğunluk yassı bir telson ile sonlanır. Extremite
ve ganglion ihtiva etmez. l çift büyük birleşik göz, alın gözü erginde yok.
Bazen kollar çok dallı. Mandibulalarda çiğneyici kısımlar meydana
gelmiştir. Toraksta 8 çift abdomende 6 çift ekstremite vardır. Toraks
ayakları yarık ayak şeklindedir. ve yürümeyi sağlarlar. Abdomendekiler ve
telson yüzmeyi sağlar. Solunum solungaç ile yapılır. Istakoz, karides gibi
Crustacea.lerde sindirim sistemi çok iyi gelişmiştir.
Squiilla- Akdenizde yaşar.
Ordo-Decapoda (On ayaklılar) Crustacealer içinde en evrimli olan
gruptur. Vücut baş ve thorax segmentlerinin oluşturduğu büyük bir
cephalothorax ve abdomenden oluşmuştur. Cephalothorax’ın sırt tarafında
büyük kalkan şeklindeki carapax vücuda yapışık yanlarda ve karına doğru
sarkar. Baş carapax’ın altına çekilmiştir. Carapax rostrum denen öne
doğru sivri bir uzantı meydana getirir. Vücut segmentleri veya kuyruk
74
yüzgeçleri yassı ve geniş bir alan oluşturup karına doğru kıvrıktır.
Torakstaki ilk üç ekstremite besin sağlamak üzere maxilliped şeklinde
değişikliğe uğramıştır. Birinci çift diğerlerinde büyük, ucu daima
makaslıdır; 5 çift dış kollarını kaybederek bir kollu, yürüme bacağı haline
dönüşmüştür. Bu grupta abdomen şekil ve büyüklüğü çok değişiklik
gösterir. Bazılarında uropod ve telsondan meydana gelmiş bir kuyruk
yüzgeci bulunur. Abdomende yüzmeye yarayan 5 çift pleopod vardır
(karında bulunan birinci yüzgeç ayağı dişide çok küçülmüş veya
kaybolmuştur. Erkekte ise protopodit ve endopodit kısımları kaynaşarak
spermanın dişiye iletilmesini sağlarlar). Sinir sistemi gelişmiştir. Baş
ganglionu ile ventral özofagusun altında 6 ganglionun kaynaşmasından
meydana gelmiş subözöfegal ganglion bulunur. Karın ganglionları da
kaynaşmıştır. l. antenlerinin kaide kısmında da ilk parçada denge
organları statositler bulunur. Solunum larvalarda vücut yüzeyi, ergin de
solungaçlarla yapılır. Boşaltım 2. antenlerin kaide kısmına açılan anten
bezleri ile yapılır. Gelişimlerinde metamorfoz görülür. Zoea, metazoe larva
safhaları ile çeşitli larva tipleri görülür.
Sub.Ordo - Natantia Vücut hafifçe yanlardan basık, rostrum iyi gelişmiş
toraks bacakları zayıf, abdomen bacakları ise iyi gelişmiş olup
yüzücüdürler. Abdomen cephalothoraxtan uzun ve kuyruk yüzgeci içerir.
Familya : Carididae
Palaemon serratus (karides) yenir.
Sub.Ordo - Reptantia Vücut sert karın yönünde yassıdır (Üstten basık).
Rostrum küçük veya yoktur. Yürüme bacakları iyi gelişmiş ve ilk çiftinde
makas gibi büyük kıskaç vardır ve hepsinden kalındır.
Fam. Palinuridae (Zırhlı kabuklular) - Kutikula kalın olup zırh gibi vücudu
sarar. Carapax üzerinde dikenler bulunur. Karın ayakları yüzme bacağı
şeklinde ve zayıf dişilerde yumurta taşımaya yarar.
Amacura - Vücut yuvarlak abdomen gelişmiştir. Carapax epistomla
kaynaşmaz, rostrum gelişmiştir. Yürüme bacaklarının ilk üç çifti makaslı,
birincisi çok kalındır.
Fam. Nephropsidae
75
Homarus vulgaris (Astacus gammarus) - Istakoz. Koyu mavi renkli 30-45
cm. Yenir. Pişirince kızarır, yosunlu kayalık sahillerde bulunur.
Fam. Potamobiidae
Potamobius (Astaculus) fluviatilis - Tatlısu ıstakozu (yenir).
Anumura - Abdomen iyi gelişmemiş ve yumuşak telson körelmiştir.
Carapax epistomla kaynaşmaz. 3. yürüme bacağı makaslı değildir.
Fam. Paguridae (Keşiş Istakozları)
Abdomen yumuşak olduğundan diğer hayvanlar tarafından kolaylıkla
yenir. Deniz salyangozlarının boş kabukları içerisine yerleşirler.
Brachyura (Yengeçler)- Vücutları dorso-ventral yassılaşmış, kısa ve
yassı olan abdomen cephalothorax’ın altına doğru kıvrılmıştır.
Carapax epistomla kaynaşır. Kuyruk yüzgeçleri yoktur. Dişilerde
abdomenin son segmenti yuvarlak, erkeklerde sivridir. Yürüme bacağının
ilk çifti daima makaslıdır. 3. çiftte hiçbir zaman makas yok.
Fam. Canciridae
Cancer pagurus (pavurya) - Akdenizde 9-12 cm. yenir.
Fam. Majiidae
Maja- Deniz örümceği 12-18 cm. Bazı memleketlerde yenir.
Fam. Potamonidae (tatlısu yengeci) - Cephalothorax enine oval
biçimdedir, yüzme bacakları yoktur.
Potamon fluviatilis - 5 cm. yenir. Göl ve nehir kenarlarında taş dibinde.
Fam. Portunidae- (yengeç) İyi yüzücüdürler. Yürüme bacaklarının son
kısımı levha şeklini almış yüzme bacağı haline gelmiştir.
Portunus puber (Çalpara) - Karadenizde, tatlısularda bulunur.
ORDO ISOPODA (Tesbih böcekleri),
Boyları 1 mm. ile 25 cm. arasında değişir. Vücut dorso-ventral basıktır.
Carapax hiçbir zaman tam olarak gelişmemiştir. Karada yaşayanlarda kitin
tabakası çok sertleşmiştir. Baş toraksın birinci segmenti ile kaynaşmıştır.
Toraks 7 veya 6 segmentlidir. Abdomen çok kısa ve segmentleri
birbirine kaynaşmıştır.
76
Asellus aquaticus - Tatlısuda bulunur. Boy l2 mm. kadardır. Kör kuyu
mağara, derin göllerde yaşar.
Oniscus murarus (Asellus) (Duvar tesbih böceği)- 12 - 17 mm boyda
kerpiç duvarlarda, mahsenlerde, serlerde, rutubetli depo, kiler, çürümekte
olan bitki altında veya sağlam bitki üzerinde yaşarlar.
ORDO-AMHIPODA - Dış görünüş olarak çok değişik şekilli olanları vardır.
Çoğunda vücut yandan basıktır. 5- 20 mm büyüklüktedir. Baş toraks’ın 1
ve 2. segmenti ile kaynaşmıştır. Deniz ve tatlısularda yaşarlar. Ayrı
eşeylidirler. Gelişmelerinde metamorfoz yoktur.
Fam. Gammaridae Vücutları incedir. Suda karınlarının hareketiyle süratle
yüzeler. Hızla akan acı ve tatlı sularda yaşarlar.
Gammarus pulex - Boyu 12 -17 mm. Ülkemizde de tespit edilmiştir.
MYRIAPODA’LAR
Myriapodalar bir sınıf; Pauropoda, Symphyla, Diplopoda ve Chilopoda da
ordo olarak ele alınıyordu. Sonra bu ordolar arasındaki benzerlik ve
farklılıkların bir class seviyesinde olduğuna karar verildi. Biz de bu
grupları class olarak inceleyeceğiz ancak bu classlara dahil olan
hayvanların myriapodalar olarak ortak karakterleri şunlardır. Bu
hayvanların hepsi karada yaşarlar. Vücutları baş ve gövde olmak üzere
ikiye ayrılmıştır. Başta bir çift anten iki üç çift ağız ekstremiteleri ve
değişik sayıda nokta göz bulunur. Myriapodlarda yavaş yavaş böcek başı
gelişimi görülür, maksillalar kaynaşarak labiumu oluşturur. Solunum
trake ile yapılır. Boşaltım organı malpiki borularıdır. Vücut değişik sayıda
segment içerir. Her segmentte bir veya iki çift exremite bulunur.
Myriapoda grubunu dört sınıfta inceleyeceğiz, Pauropoda, Symphyla,
Diplopoda, Chilopoda.
Class. Pauropoda - Genital açıklık (üçüncü segmenttedir) vücudun
ön ucuna yakındır. Küçük boylu yuvarlak yassı şekildedirler. Antenleri
farklı olarak iki kolludur. Ağız extremiteleri l çift mandibul ile l çift zayıf
maxildir. Maxiller alt dudağı oluşturmak üzere kaynaşmıştır. Dolaşım
77
sistemi, gözleri ve trakeleri körelmiştir. Nemli yerlerde ormanlarda
yaşarlar. Kutikula kitin içermez.
Fam. Pauropodidae
Pauropus huxlegi l-l,5 mm. dir. Rutubetli yerlerde yaşar.
Class. Symphyla Genel olarak küçük boyludurlar (1-8 mm). Vücutları
yumuşak ve pigment bulunmadığından beyazımsı, renksizdir. Genital
açıklık üçüncü segmentte öndedir. Başta l çift ve bir kollu çok segmentli
iplik şeklinde uzun anten bulunur. Bu grup Apterygotlara benzeyen bir
sınıftır.
Ağız l çift mandibula, l çift maxilla ve bir de ağız kapağı şeklinde
labiumdan (2. maxil) ibarettir. Gövdeyi oluşturan segmentlerden birer çift
ekstremite çıkar. Solunum organları püskül trakeler halindedir (Bu grup
böceklere köken teşkil ettiği için önemlidir). Vücudun arka ucunda 2 büyük
uzantı ve uçlarında ağ bezlerine ait kanallar açılır. Dünyanın her tarafında
bulunur. Hareketlidirler. Işıktan kaçarlar.
Scutigerella immaculata
Class- Diplopoda (Kırk ayaklar) Çoğunluk uzun boyda ve silindirik
yapılı hayvanlardır. Genital açıklık ön uçtadır. Deri fazla miktarda
Ca2C03 içerdiğinden serttir. Tergit, sternit, pleura bölgeleri iyi gelişmiştir.
2,5 mm.den. 28 cm.’ye kadar olabilirler.
Ağız parçaları l çift mandibula ile l çift 2. maxilla’dır. (l. maxilla bulunmaz).
Başta l çift anten yer alır. Antenler çok kısa 8 parçalıdır.
Genel olarak vücutları çok sayıda segmentten meydana gelmiştir. Bu
segmentlerden ilk 4 çifti toraksı oluşturur (ilk defa) bu segmentlerden l.
de ekstremite yoktur. Diğer 3’ünde l’er çift ekstremite vardır. Bacaklar
karının orta çizgisine yakın yerinden çıkar. Abdomende 2 segmentin
bir tek tergitle örtülmesi sonucu olarak her segmentten ikişer çift
ekstremite çıkar gibi görülür. Bacakları genel olarak zayıf yapıdadır ve
yanlarında büyük bir çengel ile bir de kıl gibi ince çengel bulunur.
Sinir sistemleri büyük bir beyin ganglionu ile homonom metamerli karın
ganglionları zincirinden ibarettir. Gözleri birçok ocel gözün biraraya
78
gelmesinden meydana gelmiş kümecik halindedir. Antenlerin üzerinde
koku almaya yarayan çıkıntılar vardır. Sindirim sistemi çok basit olan bu
grubun son barsağın başlangıcında bulunan malpiki boruları ekskrasyon
(boşaltım) organı görevi yapar. Dolaşım sistemi iyi gelişmiştir. Solunum
püskül trakelerle olur. Ayrı eşeylidirler.
Fam. Julidae Vücut çok segmentlidir.
Julus terestris 30-70 segmentli geceleri faaldir. Dokununca helezon gibi
kıvrılır.
Class. Chilopoda (Çıyanlar) Vücut uzun dorso ventral basıktır. boyları
3 mm. ile 260 mm. arasında değişir. Baş gövdeden bariz olarak ayrıdır.
Genital açıklık vücudun sonundadır. Başta basit yapıda çok sayıda
segmentten ibaret l çift uzun kıl gibi anten, l çift mandibula ve 2 çift
maxilla vardır. Gövde kısmında herbir segmentten l çift ekstremite
çıkar. Birinci segmente ait ekstremite çifti şekil değiştirmiş olup bunun
kaide kısmında yer alan zehir bezi kanalı sivrilmiş olan uç kısımdan
dışarıya açılır. Sinir sistemi başta bulunan bir serebral ganglion ile
ventralde homonom karın ganglion zincirinden ibarettir. Ayrıca
böceklerdeki gibi bir visceral sinir sistemi de vardır. Sindirim sistemi basit;
son barsağa ektodermik 2 malpiki borusu açılır. Ağıza 2 tükrük bezi açılır.
Geceleyin faaldirler. Solunum boru trakelerle yapılır (böceklerdeki gibi).
Diğer arthropodları avlayarak geçinirler. Ayrı eşeylidirler.
Fam. Scolopendridae Gövde 25-27 segmentli, Bacaklar uzun olduğundan
Áok hýzlý hareket ederler.
Scolopendra morsitans (çıyan) Ülkemizde tespit edilmiştir. Gündüzleri
taşlar altına saklanır.
S. cingulata 5-9 mm boyundadır.
S.gigantea - 26 cm. Hindistan’da bulunur, zehiri insanı öldürür.
Fam. Lithobiidae Vücut Scolopendridae’ye göre daha kısa ve segment
sayısı az. Bacakları ise daha uzundur.
Cins Lithobius- Ormanlarda bulunur.
Fam. Scutigeridae Vücut kısa antenler kıl gibi ince. Bacaklar uzun ve
vücudun arkasına doğru uzunlukları artar.
79
Scutigera coleopterata Boy 16-24 mm. evlerde bulunur. Gece çıkar ve
çok hızlı hareket eder.
Phylum: MOLLUSCA (Yumuşakçalar)
Bu phylum arthropod’lardan sonra en kalabalık grubu teşkil eder. Aşağı
yukarı bugün 90.000 kadar yaşayan, 35.000 kadarda fosil türü
Phylum üyelerinde vücut bilateral simetrili olup, baş, ayak ve iç organlar
torbası olmak üzere üç bölge ayırt edilir.
Ergin vücut yapısı diğer omurgasızlardan çok farklılık gösterir. Fakat ilkel
mollusklarda görülen veliger larva tipi annelidlerin trochophor larvasına
çok benzer. Bu mollusk ve annelidlerin ortak bir atadan geldiklerini
düşündürmektedir. Ancak molluska, kendine özgü (amphineuralar dışında)
segmentsiz bir vücut yapısı geliştirirken annelidler segmentli bir vücuda
Başta ağız açıklığı cerebral ganglion ve göz bulunur. Karın bölgesinde
geniş ve yassı kas dokusundan yapılmış bir ayak, ayağın üzerinde iç
organlar kütlesi, bu kütleyi örten iki katlı bir deri olan manto ve
mantonun üst yüzeyinde Ca2C03’ten oluşan kalkerli, sert bir kabuk yer
almıştır, manto ile vücut boşluğu arasındaki kısım manto boşluğudur.
Kabuk mantodaki salgı bezlerinin salgısıdır. Arthropodların dış örtülerine
benzer olarak bu kabukta barınmayı sağlar, fakat hayvanın hareketini
güçleştirir.
Sindirim sistemi ağız, yutak, yemek borusu, mide, barsak ve anüsten
meydana gelen tek bir tüpten ibarettir. Bu kısım bazen kıvrılmış olabilir.
Yutak bir kas grubu yardımı ile hareket eden, tipik törpü şeklinde dili
andıran bir yapıya (radula) sahiptir. Mollusklarda sadece bivalvlerde
radula bulunmaz. Bunlar deniz suyunu süzerek besinlerini sağlayan
hayvanlardır. Mollusklar da hem gerçek bir coelom, hem de dolaşım
sistemi görülür. Coelom boşluğu, kalp, gonad ve boşaltım organı ile
temas halindedir.
80
Dolaşım sistemleri açıktır. Ancak Cephalopoda sınıfının bütün üyelerinde
kapalı dolaşım sistemi görülür. Çok gelişmiş olan kalp bir karıncık ve 2
kulakçıktan oluşmuştur. Kalp bazılarında bir bazılarında ise iki atriumlu
olabilir. Kalp, omurgalı hayvanlarda olduğu gibi pericard ile çevrilmiştir.
Kulakçıklar kanı toplardamarlardan alır, karıncığa pompalar. Kuvvetli kaslı
karıncık atar damarlarla vücuda sevk eder.
Boşaltım organı Annelidlerde olduğu gibi, bir çift olan ve kirpikli huni ile
başlayan hakiki nefridiumdur. Kirpikli huninin bir ucu perikardial boşluğa,
diğer ucu da manto boşluğuna açılır. Bu durumda perikard boşluğu
coeloma karşılıktır. Cephalopodada nefridiumlar böbrek keselerini
oluşturmuşlardır. Nefridiumlar boşaltım maddelerini manto boşluğu
vasıtasıyla dışarı atarlar. Manto boşluğundaki solungaca ktenidium
denir. Solunum genellikle solungaçlarla, ilkel formlarda hava teması ile
gerçekleşir, ara formlarda akciğer gelişimi görülür.
Sinir sistemi belirli sayıda çift ganglionlardan meydana gelmiştir. Tipik
olarak üç çift ganglion bulunur: l- Serebral ganglionlar (beyin ganglionu),
2- Pedal ganglionlar (ayak gangalionu), 3 Vücudun arkasındaki Visceral
ganglionlar (iç organlar torbası ganglionu). Birçok molluskda ayrıca bir çift
4. Pallial ganglion (manto ganglionu) bulunur. Bu ganglionlar sinir
şeritleri vasıtası ile birbirine bağlıdır.
Bütün yumuşakçalarda deri altında bu ganglionların oluşturduğu sinir ağı
bulunur. Sinir ağına özellikle ayakta, mantoda ve cephalopodların
tentaküllerinde rastlanır.
l- Class Amphineura - Chiton ve bunların arkabaları ile temsil (tümü fosil)
edilen bu grupta vücut elips şeklinde olup küçük ve kabuklu hayvanlardır.
Chiton: Classa örnek teşkil eden bu hayvanın konveks olan dorsal
yüzeyinde kiremit sırası gibi birbiri üzerine binmiş 8 adet Ca2C03 plakası
bulunur. Bu plakalar yalnız yanlarından mantoya bağlı, manto ile ayak
arasında pallial boşluk bulunur. Molluskların ekonomik önemi olan başlıca
sınıfları şunlardır:
l- Lamellibranchiata (Peleciopoda), 2- Gastropoda, 3- Cephalopoda
(Cephalopodlar).
81
Class I- Lamellibranchiata (Bivalvia) (Midyeler) Balta ayaklılar
Suda yaşarlar. Bilateral simetrilidirler. Kabuk ve manto sağ ve sol
olmak üzere ikiye ayrılmış ve bu iki parça yer yer birleştiğinden 2-3 aralık
kalmıştır. Bu aralıklar kullanılmış suyu dışarı atmaya ve solunum suyunu
almaya yararlar ve bazen manto kenarları buradan sifon biçiminde dışarı
çıkan birer yapı oluşturmuştur. Bu yapı suyun giriş çıkışını düzenler.
Kabuk karın tarafından açılır. Dorsalden elastiki bir ligamentle bağlıdır,
baş tamamen kaybolmuştur. Göz çoğunda yoktur. Ayak bazı türlerde
körelmiş olabilir, varsa kuvvetli kaslardan yapılmış olup distal kısmı
hayvanın ön ucundan dışarı çıkar ve hareketi sağlar. Ligamentin iki
yanında her bir kabuk birer umbo içerir, bunun altında kabuk kenarına
paralel büyüme çizgileri yer almıştır.
Kalp hayvanın sırtında pericardium (coelom boşluğu) içindedir. 2 atriyum
1 ventriculus, yani 2 kulakçık, 1 karıncık içerir. Ventriculustan aorta çıkar
ve aorta arterlere, daha küçük arterlere ve onlar da daha küçük
kılcaldamarlara ayrılır. Arterler manto, sindirim sistemi ve ayak gibi
organlara gider. Ayrıca venalar (toplar damarlar) da gelişmiştir, (böbrek
venaları gibi). Kan, venalardan kulakçıklara oradan pompalanarak,
karıncığa oradan da aort’lara (ön ve arka) oradan da vücuda dağılır. Kan
sıvısı hemoglobin ve hemosiyanin içerir. Boşaltım organı
nefridiumlardır. Yüksek formlarda böbrek oluşumu görülür. Ön uçta ağız
bulunur. Midenin altında ayağın üst tarafında karaciğer yer almış olup
salgısını mideye gönderir. Barsak çok kıvrım yapar ve yukarı dönerek
perikardial boşluktan (coelom boşluğu) bazen karıncıktan geçer. Bazı
türlerde manto kenarında dokunma ve ışığa duyarlı benekler vardır.
Ayakta pedal ganglionun yanında statocyst denen denge organı vardır.
İçindeki kum granülleri hayvanın hareketi doğrultusunda yer değiştirir.
Sinir uçları uyarılarak mesajlar beyine gider. Kabuk parçaları sırt tarafta
elastiki bir şerit (ligament) vasıtasıyla birbirine bağlanmıştır. Çoğunda
ligamente ilave olarak kabuk parçalarının ön kenarlarında dişler bulunur.
Bu dişler karşı parçada kendilerine karşılık gelen çukurluklara girerek bir
çeşit menteşe oluştururlar. Dişlerin yapısı ve büyüklüğü eşit (homodont)
82
veya değişik (heterodont) olabilir. Her kabukta birbirinden diğerine uzanan
ve kabukların kapanmasını sağlayan anterior ve posterior adduktor
kasları vardır. Ayrıca anterior ve posterior retraktor kasları ile bir de
sadece anteriorda yer alan protraktor kas bulunur. Bunlar ayağın
hareketini kontrol ederler. Midye kabuğunun en içteki kalsiyum
karbonattan yapılmış sedef tabakası, epitel hücreleri tarafından ince
tabakalar halinde salgılanır. Eğer kabukla manto epiteli arasına bir madde
girerse epitel hücre, yabancı madde etrafında merkezileşen Ca2CO3
tabakaları salgılamak üzere uyarılır. İnci bu yolla oluşur.
Deniz ve acı su midyelerinde embriyonal gelişmeden sonra serbest yüzen
silli veliger larvası vardır ki annelitlerin trochophora larvasına benzer.
Burdan dibe inerek ergin midyeye erginleşir. Döllenme suda olur. Tatlısu
midyelerinde ise parazit yaşayan glochidium larvası vardır.
I. ORDO Protobranchiata
Midyelerin en ilkel grubudur. Arka yan tarafta çift sıralı tarak şeklinde iki
solungaca sahiptirler. Her ktenidium ayakla manto arasında uzanan yatay
bir eksen ve iki sıra flamentten oluşur. İlkel midye flamentleri kısa ve yassı
üçgenler şeklinde diğerleri iplik şeklindeki flamentler kıvrılarak serbest
ucu uzayıp dış taraftan yukarı uzayarak U şeklini alır.
Cins Nucula (Fındık midyesi)- Midyelerin en küçüğüdür. 4 mm. Kabuk
yuvarlak ve üçgen şeklindedir. Avrupa denizlerinde yaşar.
Cins Arca Kabuk parçalarının yüzeyi ışın şeklinde kaburgalı
Arca noae (Nuhun gemisi midyesi) - 8-10 cm. Taxodont menteşeli (eşit
yapılı birçok küçük diş).
II. ORDO - Heterodonta
Midyelerin çoğu bu ordodandır. Heteredont menteşeli ve [solungaçları
çift yaprak şeklinde olup solungaç flamentleri enine köprülerle birbirine
bağlıdır (kabuk çevresi eşit olmayan az sayıda dişi içermektedir). ]
Adduktor kaslar (kapama) eşit büyüklükte ve iki tane.
Fam. Unionidae - Nehir ve göl midyeleri kabuk parçaları uzunca ve
eşittir. Dış yüzey esmer yeşil renkte iç yüzey sedeflidir (Menteşe az dişli
veya dişsiz olur).
83
Cins - Unio - Kabuk kalın ön kısmı kısa arka kısmı çok uzundur.
Margaritana margatirifera (Nehir inci midyesi) -Dağlardaki derelerde
bulunur. 10 cm. İncisi makbul değil.
Cins - Anodonta (Göl midyesi) Kabuklar çok ince ve geniş olup tipik
tatlısu midyesidir, Menteşe dişsiz. Tüm dünyada yaygındır.
Fam. Cardiidae
Cins - Cardium (kalp midyesi)- Kabuk kalp şeklinde üzerinde ışınsal
olarak sıralanmış çizgiler var. Bunlara kaburga denir (4-5 cm. kabuk dişli).
Fam. Tridognidae
Tridagna gigans (dev midye)- Boy 2 m. Ağırlık 250 kg. 10 kg. kadar da
eti vardır, yenir. Hint okyanusunda yaşar. Kabukları çamaşır teknesi
olarak kullanılır.
III ORDO - Anisomyaria -
Adduktorlar ya farklı büyüklükte veya bir tanesi hiç bulunmaz genellikle
menteşede diş yoktur. Solunum solungaçları yaprak şeklindedir.
Ekonomik önemi olan midyeler, denizlerde bulunurlar ve çoğunlukla
sifonlarını su içine uzatarak kum ve çamura gömülü yaşarlar.
Fam. Aviculidae - Kabuk parçaları eşit değildir, menteşe kenarları dişsiz
veya zayıf dişli olup kanat biçiminde uzantılardan oluşmuştur.
Cins Avicula (Kuş midyesi) Sol kabuk parçası sağdan daha kubbeli boyu
8 cm. dir.
Meleagrina margaritifera (İnci midyesi) - Uzunluk 15-30 cm. şark incisi
denilen kıymetli incileri meydana getirir ve kabuklarından da sedef elde
edilir. Hint Okyanusunda yaşar.
Fam. Ostreidae - Kabuk parçaları eşit değildir. Menteşe zayıf ve dişsiz
olur. Daha büyük ve kubbeli olan sol kabuk parçası yere yapışır. Sağ
parça bir kapak gibi onu örter.
Ostrea edulis (İstiridye) - Kabuk büyüklüğü 8-l0 cm. kadardır. Kayalık
yerlerde bulunur. Salgı ile kendilerini kayalara veya kabuklara yapıştırır.
Fam. Mytilidae Kabuk parçaları eşit, menteşe yok. Ligament iç tarafta yer
alır.
84
Cins- Mytilus (Deniz midyesi yenen) - Kabuk parçaları eşit, uzun arka
tarafı yuvarlak üçgen şeklinde hemen bütün denizlerde bulunur. Menteşe
yok. Ayakları küçülmüş olup salgısı ile kenetlenmiş sert zemine tespit
Class : 2 - Gastropoda : Salyangozlar
Karada yaşayan tek Mollusca sınıfıdır. Tatlısu ve denizlerde de bulunur.
Tek bir dorsal kabuk var (İnsan besini) . Veliger larvasında ağız önde
anüs arkadadır. İç organlar torbası embriyolojik gelişme esnasında 180
derecelik (torsiyon olayı) bir dönme yapar. Vücudun her iki tarafının eşit
büyümemesinden dolayı bir tarafın, genellikle de sol tarafın daha fazla
büyümesi ile torsiyon ortaya çıkar. Bu nedenle önce arkada bulunan kalp
ve anüs ağzın üzerinde yer alır ve solungaçlar da ön tarafa gelmiş olur.
Soldaki organlar gelişemez kaybolur. Sağdakiler sola geçer. Torsiyondan
sonra vücut büyük ölçüde asimetrik bir yapı kazanır. Kabuk, torsiyon
olayından bağımsız olarak bir düzlemde rulo gibi kıvrılır.
Opisthobranciata.da ve diğer bazı gruplarda olduğu gibi torsiyona ilave
olarak detorsiyon yani geri torsiyon görülür. Bu olayda vücut yine
simetrisiz kalır; fakat önceden öne gelmiş organlar yana kayar. Torsiyon
olayında, manto boşluğu öne kaydığından, tehlike anında hayvanın başını
saklayabileceği bir odacık şekillenmiş olur ve hayvan bu odacığın ağzını
gerektiğinde ayağı ile kapatarak korunur. Ayrıca buharlaşma ile su
yitirilmesini önler. Detorsiyon ile, manto boşluğu vücudun yan tarafına
kaydırılarak sindirim kanalı ile atılan atıkların solunum suyuna karışması
engellenmiştir ve detorsiyon, büyük bir olasılıkla bununla ilgili geliştirilmiş
bir uyumdur. Kuvvetli kaslardan yapılmış geniş bir ayak (çoğunlukla
mukus salan hücrelerle kaplı ve ventral taraftan dışarı açılan bir bez
içerir) ile sürünerek ve ayak yüzgeç gibi kullanılarak hareket sağlanır.
Karada yaşayan ve karadan tatlısuya geçen Gastropodlarda solungaç
küçülmüş, buna karşılık manto boşluğu solunum organı olarak
gelişmiştir, ayrıca bazı gruplarda akciğer görür. Mantonun içi kılcal
damarı ağ gibi örülmüş hava solunum deliğinden girer ve geri çıkar.
Genellikle iç döllenme görülür. Bir kısım gastropodlar hermafrodittirler.
85
Genital delik sağ göz tentakülünün dibine yakın bir yerden dışarı
açılır.
Bu grupta iyi gelişmiş bir baş bulunur. Başın dorsalinde 1-2 çift tentakül
ve 1 çift göz yer alır. Göz, ya tentakül dibindeki kabartının veya geriden
çıkan özel tentakülün ucunda olabilir. Ağız içinde bir dili andıran radula,
bunun üzerinde birkaç sıra halinde dizilmiş kitin dişler yer alır.
Gastropodların ataları muhtemelen bilateral simetriliydiler. Fakat torsiyon
sonucu sindirim, kalp, anüs, solungaç, boşaltım, sinir sisteminin bir kısmı
bugün kaybolmuştur.
Dişlerin uçları arkaya dönüktür. Aşındıkça alttan yenileri çıkar. Hem
herbivor, hem karnivor olanları vardır (Dişlerin durumuna göre).
Gastropodlarda veliger larva tipi görülür.
I ORDO - Prosobranchia -
En ilkel gruptur. Solungaçlar öndedir. Başta 1 çift tentakül bulunur ve
gözler bunların dibinde yer alır. Genellikle denizde yaşarlar. Torsiyon
vardır ve visceral konnektif buna bağlı olarak 8 şeklindedir. Bu sebeple
manto ön tarafa gelmiş ve içinde bir ktenidium olup kalbin önünde yer alır.
Çoğu denizde bir kısmı da tatlı ve acı sularda yaşarlar. Kabuk büyük ve
kalındır.
Fam. Patellidae -
Cins - Patella (Çanak salyangozu) - Kabuğu çanak şeklindedir, Avrupa
denizlerinde yaşar.
Fam. Cypraeidae - Kabuk yumurta şeklinde iki taraftan kıvrık. Operkulum
Cins - Cypraea (Porselen salyangozu) - Kabuğun üzeri parlak bir tabaka
ile kaplıdır.
Fam. Muricidae (Dikenli salyangoz) - Kabuk ağzının ön ucu kısa veya
uzun olabilen düz bir kanal şeklinde uzamıştır. Tropik denizlerde, yırtıcı
salyangozlardır.
Cins - Murex -Kabuk üzerinde en az 3 sıra diken veya kabartı bulunur.
II ORDO - Opisthobranchia -
86
İç organlarda az veya çok geri torsiyon (detorsiyon) görülür. Solungaçlar
arkada yandadır. Başta 2 çift tentakül vardır. Gözler art tentakül
dibindedir. Kabuk küçük veya hiç yoktur.
Fam. Limacinidae -
Cins - Limacina - Denizde yaşar. Balinaların besinini oluşturur. Sürüler
halinde dolaşır.
III ORDO Pulmonata -
Akciğerli anlamına gelir. Kara salyangozlarında tekrar suya dönünce
akciğer oluşmuştur. Düzenli aralıklarla hava için yukarı çıkarlar. Başta 1-
2 çift tentakül vardır. Ktenidium bulunmaz manto boşluğu fazla damarlı
tavanı ile akciğere dönüşmüştür, manto açıklığı ise solunum deliği görevini
görür. Hepsi hermofrodit. Larva evresi görülmez. Yumurta doğrudan
doğruya gelişir. Genellikle karada, az bir kısmı suda yaşarlar.
I - Sub.Ordo - Basommatophora - Bir çift tentakül bulunur. Gözler
bunların dibindedir. Birkaçı denizde, çoğu tatlısuda yaşarlar.
Fam. Limneidae - Kabuk ince, ağzı keskin kenarlı, tatlısularda yaşarlar.
Cins - Limnaea - Kabuk koni şeklinde tepesi sivri, kabuk ağzı geniş ve
oval biçimdedir.
II - Sub.Ordo - Stylommatophora - İki çift tentakül bulunur. Gözler
arka tentakülün ucunda yer alır. Karada yaşarlar.
Fam. Helicidae - Kabuklu salyangozlar.
Cins - Helix - Kabuk bütün vücudu içine alacak büyüklükte ve yüksekliği
ile genişliği hemen hemen aynıdır. Kışın kabuk ağzı kapatılır. En çok tür
içeren cinstir.
Helix pomata - Bağ-bahçe salyangozu, Avrupa kara salyangozu en
büyüğüdür.
Fam. Limacidae - Bütün türleri çıplaktır. Kabuk küçük plakalar şeklinde
içte yer alır.
Cins - Limax - Bahçe sümüklüböceği
87
Limax agrestis - Üreme yeteneği fazla olan bir gruptur. Taze filizleri
yiyerek zarar verir.
III - Class - Cephalopoda
Molluskların en yüksek organizasyonlu grubudur. Genel olarak ağız
etrafındaki kollarla 1/2 m. olurlar. 5-10 cm. ve 17 m. olanlar da vardır. Bu
durumda ağırlık birkaç tonu bulur. Bilateral simetrilidirler. Vücut baş ve iç
organlar kitlesi olmak üzere iki bölgeye ayrılır. Büyük olan baş üzerinde
çok iyi gelişmiş bir çift göz bulunur. Gözler ilkel gruplarda merceksiz,
gelişmiş olanlarda merceklidir. Ayak bölgesi bu grupta büyük bir kısmı
önde ağızın etrafını çeviren kollara dönüşmüş, geri kalan kısmı da manto
önünde vücut çeperine yapışan huni şeklini almıştır. Ayrıca bir ayak
bölgesi yoktur. Derin deniz formlarında ışık verme kabiliyeti vardır. Ağız
başın tepesinde etrafı halka biçiminde bir kıvrımla (dudak) çevrilidir.
Ganglionlar yutak etrafında bir ganglionlar kitlesi oluşturmuş, buccal,
cerebral, pedal ve visceral ganglionlar gelişmiştir. Boşaltım organı
nefridium ve böbrek keseleridir. Manto boşluğu muhtemelen ortadan
boğumlanarak önde pericard boşluğu, arkada gonad Coelomunu
oluşturmuş, içinde ovaryum ve testisler bulunur. Manto boşluğunda,
solungaçlar, böbrek, genital delik ve anüs yer alır. Mürekkep balıklarında
kıkırdaktan oluşan bir iç iskelet bulunur. Ayrıca bu grupta mürekkep
kesesi vardır. Kese anüsün yanına açılır. Tehlike anında buradan manto
boşluğuna siyah bir sıvı salınır, oradan sifonla dışarı püskürtülür ve
hayvan kendini düşmana karşı saklar. Mürekkep seyreltilmiş melanin
pigmentidir. Bugün yaşayan türlerin çoğunda kabuk kaybolmuş veya
körelmiştir. Ayrı eşeylidirler. Döllenme vücut içinde olur.
Kapsadıkları solungaç sayısına göre 2 gruba ayrılırlar.
Ordo - Tetrabrahchiata - İki çift solungaç bulunur. İki nefridium vardır.
Başta zayıf vantuzsuz 38 kol vardır. Bunlar kılıf içine çekilebilir. Çok
odacıklı ve Ca2CO3’dan oluşan ve helezon şeklinde kıvrık kabukları vardır.
Hayvan büyüdükçe en son meydana gelen en büyük odacığa çekilir.
Bugün bu gruptan yalnız bir cins yaşamaktadır. Diğerleri fosil
88
formlardır. Göz merceksizdir. Göz basit bir boşluk olup içi ektodermik
retina tabakasıyla kaplıdır ve küçük bir delikle dışa açılır.
Fam. Nautilidae
Cins- Nautilus - Hint Okyanusu ve Büyük Okyanusta yaşar. Dorsalde
manto tarafından salgılanan iyi gelişmiş bir dış kabuk vardır.
Ordo - Dibranchiata - Bir çift solungaç bulunur, bir çift nefridium
vardır. Ağzın etrafında 8 veya 10 kol bulunur.
1.Sub. Ordo - Decapoda - İkisi ayrı tipte, 10 kol bulunur. Vücut çıplak,
kabuk rudimenter (kalıntı) haldedir. On koldan uzun olan iki tanesine
tentakül adı verilir. Uç kısımlarında vantuzları bulunur. Vücut uzun ve
yanları yüzgeçlidir. Gözler gelişmiş merceklidir. Tehlike anında kullandığı
mürekkep kesesi vardır.
Fam. Loliginidae - Vücut oldukça uzun ve koni şeklinde, yüzgeçler
büyüktür ve vücudun alt ucuna yakındır. Tentaküller geri çekilmez. İç
kabuk kitinlidir.
Loligo vulgaris - (kalamar) Yenen bir türdür Akdenizde ve Atlas
okyanusunda bulunur. 45-60 cm boyundadır.
Fam. Sepiidae - Vücut oval şekilli yan yüzgeçler uzun olur. İç kabuk
kalkerlidir. Tentaküller geri çekilebilir.
Sepia officinalis - (Mürekkep balığı) Yüzgeçler gövde boyunca devam
eder. Vücut uzunluğu 20-30 cm.
2.Sub.Ordo - Octopoda - Ahtopotlar. 8 kolu vardır. Tentaküller
bulunmaz. Vantuzları sapsızdır. Vücut kısa ve yuvarlaktır.
Fam. Octopodidae - Kollar büyük ve dip kısımda kısa bir zarla birbirine
bağlı.
Octopus vulgaris - Ahtopot, kolları üzerinde iki sıralı vantuzlar yer alır.
PHYLUM : ECHİNODERMATA (Derisi Dikenliler)
Larvaları bilateral, erginleri ise radial simetrili olan hayvanlardır. Vücut
eksenden geçen düzlemlere göre beş kısma ayrılır. Genelde beş ışınlı
veya küre şeklindedir. Gösterdikleri çok değişik karakterler nedeniyle
sistematik yerleri oldukça şüphelidir. Vücut örtüsü genelde silli bir
89
epiteldir. Bunun altında mezodermal bağ doku kökenli dermal plakalardan
oluşmuş bir kabuk yani iç iskelet bulunur. Bu mezenşim hücrelerden
meydana gelen mezodermik deri iskeletinin oluşturduğu kalker cisimcikler
ya dağınık ya kaslar ile bağlı ya da kaynaşarak kabuk oluşturur. Bazen
yüzeye hareketli ve hareketsiz dikenler çıkar. Bunların modifiye olması
ile pediseller oluşur (savunma organıdır, ambulakral ayakları korur)
Dorsal yüzeyi büyük ve sabit dikenler ile örtülüdür. İskelet uzun dikenli
Ca2CO3 tan oluşmuş eksoiskelet, dermal kalker plakalar endoiskeletten
oluşur. Ca2CO3 tan yapılan dermal plakalar kaslarla ve konnektif doku ile
bağlıdır ve bu da eksoiskelete hareket ve esneklik kazandırır. Sölom, yani
vücut boşluğu üç ayrı boşluk sistemi halindedir.
1- Organların yer aldığı perivisceral sistem: Bu boşluk silli bir epitelle
çevrilmiş olup hayvanın içerisinde içi hücreli bir sıvı ile dolu geniş bir alan
oluşturur.
2- Perihemal sistem: Ağzın etrafında bir halka kanal ile buradan ayrılan
beş radial kanal ve ayrıca uca doğru uzanan bir aksial kanaldan
oluşmuştur. (oral halka kanal) Kan damarı sistemi gibi görülen ambulakral
kanal sisteminin altında muhtemelen ambulakral ayaklara ve gonatlara
besin taşıyan kesin işlevi henüz bilinmeyen, aboral bölgede bir halka
kanal gelişmiş olabilir.
3-Ambulakral kanal sistemi: Aboral kısımda yeralır .
Ağız ventralde yani oral tarafta; anüs ise dorsalde yani aboral tarafta olup
arada sindirim borusu yer alır. Baş ve beyin yoktur. Hareket, su
basıncına dayanan su-damarı (Ambulakral damar sistemi) sistemi ile
yapılır. Ambulakral kanal sistemi ağız etrafında bir halka kanal ve bundan
ayrılan beş radial kanal ile bu kanallardan çıkan küçük lateral kanallardan
oluşur; lateral kanallar tüp biçimli deri uzantısı olan ambulakral ayakların
içine açılır. Burada genellikle kontraktil bir ampul bulunur. Ambulakral
kanal sistemi, halka kanaldan ayrılan medrapor kanalı (taş kanal) ile
dışarıya bağlanır. Sistemin görevi hareket ve yer değiştirmeyi sağlamaktır.
Ampul içindeki su, kontraksiyon ile ayağa itilir, ayak uzar ve yapıştığı
90
yerden çözülür; ayak çeperinin kontraksiyonu ile de su ampule geri döner.
İçte basınç oluşur ayak ucundaki vantuz yere yapışır; vücut o yöne çekilir.
Solunum dışa doğru deri çıkıntılarından oluşan çok sayıda dermal
solungaçlar ve ambulakral ayaklar ile sağlanır. Dış ortamdaki su ve iç
ortamdaki sölom sıvısı arasındaki gaz alışverişi bu dermal solungaçlar,
ambulakral ayaklar ve vücut içine doğru yönelmiş deri çöküntüleri ile
gerçekleşir. Gerçek bir dolaşım sistemi yoktur. Ağız çevresinde halka
biçimli bir kanal ve ayrılan radyer kollar (Asterias). Kan, renksiz lenf
yapısındadır ve amobosit hücreler içerir. Sillerin hareketi sölom sıvısının
hareketini sağlar. Duygu organları iyi gelişmemiştir ancak deri epiteli
hassastır. Ayrı eşeylidirler. Genital stolon ve gonatlar genital sistemi
oluşturur. Sperm kesesi ve yardımcı bezler yoktur. Gonatlar, örneğin deniz
yıldızında, kolların her iki tarafında birer tane, yani beş çift salkımdan
oluşur. Eşey hücreleri aboral kutuptan kol bazaline yakın bir yerden küçük
kanallar ile dışarı atılır. Döllenme suda olur. Zigot bipinnaria denen
bilateral larva safhasını verir. Silli epitel ile örtülü bu larva Mollusk ve
Annelidlerdeki trochophoraya ve de ilkel konlat larvasına benzer.
Sinir sistemi ağız üzerindeki bir sinir halkası ve beş radial koldan ibarettir.
Beyin yoktur. Epitel doku altındaki sinir hücresi ve liflerden oluşan ağlar
halindedir. Sölom hücresi ile göçmen hücreler boşaltımı yapar.
I- Class: Asteroidea (Deniz yıldızları)
Genellikle 5 kolludurlar; daha fazla kollu da (40 kola kadar) olabilirler.
Tüp ayaklar kolların altında bir oluk içinde bulunur. İstiridye ve deniz
tarağının en büyük düşmanıdır. Büyük regenereasyon kabiliyeti vardır.
Fam. Astropectinidae
Astropecten auranticus 5 halkalı
Fam. Asterinidae
Cins. Asterina spp. Kolların kısalığı yüzünden vücut 5 köşeli görülür.
Fam. Asteridae Kollar uzun sayıları 5-12 olur.
91
Cins. Asterias Deniz yıldızı
II.Class: Echinoidea (Deniz kestaneleri)
Bu sınıfta kol yoktur. Kabuk üzerinde bulunan pedisel ayaklar bütün
vücutta dikenler arasındadır. Þekilleri basık yarım küreyi andırır. İskeletine
testa adı verilir. Sindirim kanalının ön kısmında Aristo feneri denilen
kalkerli dişli bir yapı bulunur.
1. Ordo: Regularia - Vücut az çok küre şeklindedir.
Fam. Echinidae
Cins. Echinus
2. Ordo: Clypeasteroidae - Disk şeklindedirler. Kabuk çok basık olur.
Ağız düz veya konkav olan oval kısımda, anüs ayrı tarafta kenara yakın
Fam. Clypeastridae
Cins. Clypeaster
3: Ordo: Spatongoidae - Kalp şeklindedirler ve ağız tam ortada yer
almaz. Anüs iki yüzeyin sınırında veya sınıra yakın yerde bulunur.
Fam. Spatangidae
Cins. Spatangus
III: Class: Ophiuroidea (Yılan yıldızları)
Yılana benzer kollar bulunur, bu hayvanlar kollarını yılan gibi oynatarak
hareket ederler. İnce uzun gevrek yapılı bu kollar vücuttan belirli bir
şekilde ayırtedilir. Harekette tüp ayaklar kullanılmaz. Tehlikede kollarının
birisini bırakıp kaçarlar.
Fam. Ophiolepididae
Cins: Ophiura (Yılan yıldızı)
IV: Class: Holothurioidea (Deniz hıyarları)
92
Bu sınıf diğer sınıflardan dikensiz uzun ve kaslı bir vücut yapısıyla
ayrılırlar. Vücudun ön ucunda ağzın etrafında geri çekilebilen tentaküller
bulunur. İskelet vücut içine gömülüdür. Küçük kalker plakalar halindedir.
Fam. Cucumariidae
V. Class: Crinoidea (Deniz zambakları)
Genel olarak sesil olarak yaşayan çiçek, bitki benzeri hayvanlardır.
Merkezi olarak yerleşmiş ve yukarı dönük bir ağız ve küçük vücudun
üzerinde kollar yer alır. Aksi tarafta bulunan sap, kök benzeri bir yapı ile
vücudu tespit eder. Kollar üzerinde tüy benzeri telekler bulunur.
Fam. Pentacrinidae- Kollar halinde çok dallıdır.
Zooloji
-
Ataks tavuk yetiştiriciliği ve Ataks tavuk özellikleri nelerdir?
-
Omurgalılara Genel Bir Bakış
-
Memelileri diğer canlı türlerinden ayıran bazı özellikler
-
Göz dizilişlerine bakarak örümceklerde familya tespiti
-
Önositoid nedir? Önositoidler nasıl bir yapıya sahiptir ?
-
Adipohemosit nedir?
-
Sferül hücre nedir?
-
Koagülosit nedir?
-
İntegrin nedir? Görevleri nelerdir?
-
Organogenez nedir ? Hangi canlılarda görülür ?
-
Hayvanlarda boşaltım sistemi elemanları nelerdir?
-
Nöral Kristadan Gelişen Yapılar
-
Omurgasızlarda kan hücreleri
-
Deneylerde Neden Fare Kullanılır?
-
İstilacı Türlerin Yayılma Yolları Nelerdir ?