Mine (Enamel)
Dişin sadece taç kısmını çevreleyen mine, bağ dokusundan gelişen kemikten farklı olarak, oral kavitenin ektodermal kökenli yapılarının, mineralize olmasıyla meydana gelen vücudun en sert materyalidir. %96-98’i başlıca kalsiyum fosfat hidroksiapatit olmak üzere inorganik maddelerdir. Mine %1 oranında organik materyal içerir. Organik matriks kollajen içermez, enamelin olarak adlandırılan bir protein içerir. Enamelin, aspartik asit, serin, glisin, protein ve glutamik asit içerir. Matur enamel proteini muhtemelen daha büyük proteinlerin parçalanmasından oluşmuş küçük peptidler içerir. Aynı zamanda serbest şekerler, glikoproteinler ve fosfoproteinler de bulunabilir. Diş eti sınırının üstünde minenin görünen kısmı klinik taç adını alırken, diş eti sınırının altında kalan kısmına anatomik taç adı verilir. Mine kalınlığı tacın uç kısmında 2,5 mm’ye kadar artar. Mine tabakası, dişin sementomine bağlantı noktasında dişin boyun ya da serviksinde sonlanır. Dişin kökü de kemik benzeri bir materyal olan sementum ile sarılıdır.
Minenin yapısal üniti olan mine prizmaları (rodlar), 4 mikron genişliğinde ve 8 mikron yüksekliğindedir ve bu prizmalar arasında interprizmatik maddeler bulunur. Rodlar ve interprizmatik maddeler bir organik matriks içerisinde yer alan kalsiyum hidroksiapatit kristallerinden oluşur. Tek bir ameloblast tarafından oluşturulan her bir prizma dentin yüzeyine perpendiküler düzenlenme gösterir ve destinoenamel bağlantı bölgesinden enamel yüzeyine kadar enamelin bütün kalınlığını kateder fakat düz şekilde seyretmez. Çapraz kesitlerinin yüksek büyütmelerinde anahtar deliği şekline sahip oldukları gözlenir. Mine rodlarının genişlemiş baş kısmı üstte yer alırken kuyruk kısmı diş kökü doğrultusunda aşağıda yerleşmiştir. Temel olarak çok kenarlı kabul edilirler. Ameloblastlar uzun, prizmatik şekilli hücrelerdir. Apeksleri (dentine doğru) Tomes’ın çıkıntıları şeklinde uzamıştır. Bu çıkıntılar rodları yapar, burada uzamış, mine apatit kristalleri yaygındır ve rodların uzun eksenlerine paralel olarak yerleşir. İnterprizmatik maddede kristaller esas olarak enamel yüzeyine perpendiküler yerleşirler. Minede dentin gibi ritmik şekilde oluşur ve taçın enine kesitlerinde konsantrik, paralel büyüme çizgileri görülür. Bunlara Retzius çizgileri denir. Primer dişlerin minelerinde de enine olarak hipomineralizasyon gözlenmiştir. Bu kısma neonatal hat denir, prenatal ve postnatal hayatta besin değişiminin işaretidir. Mine tam olarak şekillendiğinde, yüzeyindeki ameloblastlar 1 mikron kalınlığında bir membran oluşturur ve sonra da kaybolur. Bu membran mine cisimciğinden köken alan ve glikoproteinden oluşan ikinci bir membranla örtülüdür. Her iki membran da diş çıktığında aşamalı olarak aşınır. Dentinde görüldüğünün aksine, ameloblastlar dejenere olup kaybolduklarında yeni mine yapılmaz. Mine statik bir doku değildir, tükrük bezlerinden etkilenir. Tükrük içeriğindeki sindirim enzimleri, antikorlar ve çeşitli inorganik bileşikler (mineraller) dişeri etkiler. Olgun mine, az miktarda organik materyal içerir. Sertliğine rağmen bakterilerin ürettiği asitler tarafından mine yüzeyi dekalsifiye olabilir. Temelde dental aşınma ile başlar. Hidroksiapatit kompleksine florür eklenmesiyle minenin asit demineralizasyonuna direnci artar.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ