Hayvansal Dokular
Hayvansal dokular, yapısına,görevlerine göre epitel doku,bağ ve destek doku,kas doku,sinir doku olmak üzere dört bölümde incelenir.
A.Epitel Doku
* Vücudun iç ve dış yüzeyini örter.
* Hücreleri sık dizilişli, hücreler arasında çok az ara madde var.
* Bütün doku,bağ dokusundan yapılmış taban zarı üzerine oturur.
* Kan damarları taşımaz.Beslenme ,bağ dokusu aracılığı ile difüzyon ile olur.
* Epitelyum dokunun başlıca görevleri şunlardır.
Koruma: Vücudu fiziksel,kimyasal ve mikroskobik etkenlere karşı korur.
Emme:İnce bağırsakta bazı maddelerin emilimini sağlar.
Salgı yapma:Süt,göz yaşı gibi salgıları salgılar.
Duyu:Çevreden gelen uyarıları alır.
Bu görevlerin birden fazlasını yapana rastlanabilir(İnce bağırsak).
Epitel Doku üç bölümde incelenir.
1.Örtü epitel
2.Bez epitel
3.Duyu epitel
1.Örtü epiteli:
Örtü epiteli vücudun iç ve dış yüzeyini örter.Hücrelerinin şekil ve dizilişine göre tek ve çok katlı olmak üzere iki çeşit örtü epiteli vardır.
A.Tek katlı epitel:Tek katlı epitel dokunun hücreleri tek sıra halinde dizilmiştir.
a.Tek katlı yassı epitel:Hücreleri yassıdır.Örneğin vücudumuzda akciğer alveollerinde ve kılcal damarların yapısında bulunur.
b.Tek katlı kübik epitel:Hücreleri küp şeklindedir.Örneğin,vücudumuzda böbrek kanallarında , yumurtalığın üzerinde , tiroit bezinde bulunur.
c.Tek katlı silindirik epitel:Hücreleri silindir şeklindedir.Örneğin mide ve ince bağırsağın iç yüzeyinde bulunur.Soluk borusu ve üreme kanallarındaki silindirik epitellerin silerli vardır.
B.Çok Katlı epitel:
* Omurgalıların üst derisinde bulunur.
* Derinin epidermisi; Yassı,kübik ve silindirik epitel hücrelerinin çok katlı olarak üst üste sıralanmasından meydana gelir.En alttaki sırada yer alan hücreler silindir şeklindedir ve tek sıra halinde taban zarı üzerine oturmuştur.Bu hücrelerin mitoz bölünme ile oluşturduğu yeni hücreler , üst tabakalara doğru itilirken şekilleri değişir ve yassılaşır.Yüzeydeki yassı epitel hücreleri ölüdür.
Bunlar daha alttaki canlı hücreleri ısı,ışın,kimyasal maddeler gibi dış etkilerden korur.
* Çok katlı epitelde, dış yüzeye doğru itilen hücreler difüzyon ile besin sağlayamaz duruma geldiklerinde sitoplazmaları azalır ve katılaşmaya,keratin maddesi oluşturmaya başlar.Keratinleşen hücreler ölür.Böylelikle epitel dokunun üzerinde,içleri keratin ile dolu hücrelerden oluşan koruyucu bir tabaka oluşur.
* Vücudun daha az basınçla karşılaştığı bölgelerde bulunan çık katlı yassı epitelde keratinleşme olmaz .Yemek borusu ile ağız boşluğunun bazı bölgelerinde bulunan çok katlı epitel buna örnektir.
* Çok katlı epitel dokuda bulunan pigmentler insanda deriye renk verir. Pigment hücrelerinin büyük bir kısmı melanin denen renk maddesi taşır. Melanin mor ötesi ışınları emerek vücudun güneş ışınlarının Zaralı etkilerinden korur.Güneş ışınları melanin sentezleyen hücrelerin çalışmasını artırır.
2.Bez epiteli
* Bez epiteli kübik veya silindirik epitel hücrelerinin değişimiyle meydana gelir.
* Salgı maddesi enzim veya mukus gibi maddelerdir.
* Bez epiteli hücrelerin sayısına ve salgıların döküldüğü yere göre çeşitlere ayrılır.Hücre sayısına göre ;
Bir Hücreli Bezler:
• Genellikle silindirik bir epitel hücreden oluşur.
• Bir hücreli bezlerden bazıları mukus salgılar.Mukus salgılayan tek hücreli salgı bezine goblet hücresi denir.
• Solunum organlarında, mide ve bağırsak duvarında mukus salgılayan hücreler ile kurbağa derisinin her zaman nemli olmasını sağlayan hücreler, goblet hücresine örnektir.
Çok Hücreli Bezler:
• Birden çok salgı yapan hücrelerden meydana gelir.
• Epitel hücresinin bazıları tüp şeklinde çıkıntılar oluşturur.
• Çok hücreli bezler salgılama şekillerine göre üç grupta incelenir.
a.Ekzokrin (Kanallı)Bezler:
* Salgısını bir kanalla veya doğrudan doğruya vücut boşluğuna veya vücut dışına boşaltan bezlerdir.
* Tükrük,ter ve yağ bezleri , gözyaşı,böbrek ve sindirim kanalı bezleri ve meme bezleri bu tip bezlerdir.
b.Endokrin (Kanalsız) Bezler:
* Salgılarını doğrudan doğruya kana verirler.
* Salgılarına hormon denir.
* Hormonlar ekzositoz yoluyla kana salınırlar.
* Dolaşım sistemine katılan hormon,kan aracılığıyla etki edeceği hedef organa ulaşıp burada etkisini gösterir.
* Hipofiz, epifiz,tiroid,paratiroid,böbrek üstü bezleri timüs bu tip bezlerdir.
c.Karma Bezler:
* Bunlar hem enzim çıkaran, hem de hormon salgılayan bezlerdir.
* Pankreas mide,yumurtalık,testis bu tip bezlerdir.
* Pankreas, insulin ve glukagon hormonlarını doğrudan kana verirken, sindirim enzimlerini de bir kanal ile ince bağırsağa verir.
3.Duyu Epiteli:
* Dış ortamdan gelen fiziksel,kimyasal ve optik uyarıları alan özelleşmiş epitel hücreleridir.
* Duyu epitelinde yenilenme yoktur.
* İç kulakta kurti organında, burunda koku soğancığında, dilde tat cisimciklerinde, gözde retina tabakasında bulunur.
* Koku alma hücreleri, epitel hücrelerinin farklılaşması ile oluşurlar.Aldıkları uyarıları nöronların denridine kadar iletirler.Tat alma hücreleri epitel hücrelerinden oluşurlar.Uyarıları nöronlara ulaştıracak uzantıları yoktur. Dentridler hücrelere kadar uzanır.Omurgalıların beyin ve gangliyonlarında,
miyelince fakir bazı dendrid uzantıları serbest larak epitel dokusu içerisine kadar uzamıştır.Bu serbest sinir uçları almaç adını alır.
B.Bağ ve Destek doku:
* Çeşitli doku ve organları birbirine bağlar,desteklik sağlar.Ayrıca vücudun savunmasında görev alır.
* Bağ dokusunun en önemli özelliği hücrelerinin arasında boşluklar olmasıdır. Bu boşluklar hücre ara maddesi ile doludur.
Bağ dokusu; Temel bağ doku, kıkırdak doku, kemik doku, yağ doku ve kan doku olarak ayrılır.
1.Temel Bağ doku:
* Bu doku hücreleri,hücre ara maddesi ve liflerden oluşur.
* Dokular içerisinde ara maddesi en az olan doku tipidir.
* Kan damarları bulunur.
* Temel bağ dokusunun esas hücresine fibroblast denir.Fibroblastlar bağ dokunun liflerini yapar;daha sonra fibrositlere dönüşür.
* Bağ dokuda bulunan makrofajlar ve lökosit hücreleri fagositoz yoluyla vücuda giren yabancı maddeleri ve mikropları yok eder.
* Bağ dokuda bulunan mast hücreleri genellikle kan damarlarını yakınında bulunur;heparin ve histamin salgılar.Heparin damar içerisinde kan pıhtılaşmasını engellerken, histamin kılcal damarların geçirgenliğini artırır.
* Bağ dokusunda bulunan melanosit hücreleri deriye renk verir.Daha çok gözün iris tabakasında bulunurlar.
* Bağ dokunun lifleri proteinden oluşur ve hücreleri bir arada tutar.Kollojen lifler,elastiki lifler ve ağsı lifler olmak üzere üç çeşit bağ doku lifi vardır. Kollojen lifler demetler halinde bulunur, beyaz renkte görünür,mekanik etkilere karşı çok dirençlidir(Aşil dendonu).Elastiki lifler,sarı renkli görünür.Az gerilir,bırakılınca eski haline döner.Özellikle yüz ve boyun bölgelerini örten derinin dermis tabakasında bulunur.Ağsı lifler doku ve organların etrafını sararak onlara destek olur.
* Embriyonik evrede mezoderm tabakasından meydana gelir.
2.Kıkırdak Doku:
* Bulunduğu yere sertlik ve esneklik sağlar.
* Bütün omurgalıların embriyonik döneminde kıkırdaktan yapılmış bir iskelet vardır.Ergin köpek balığı ve vatoz balığında iskelet kıkırdaktır.Diğer omurgalı hayvanların embriyoları geliştikçe kıkırdak dokunun yerini kemik doku alır.Eklemlerde, kaburga uçları gibi yerlerde kemikleşme olmaz,bu bölgeler hayat boyu kıkırdak kalır.
* Kıkırdak doku hücrelerine kondrosit denir.Kondrositler bir kapsülle çevrilmiştir.Kapsülün içinde bir veya birkaç kıkırdak hücresi bulunur.Stoplazma ile kapsül arasında kalan boşluğa kondroplast denir.Kıkırdak dokunun hücre ara maddesine kondrin denir.
* Kıkırdağın büyümesi, beslenmesi ve onarımı kıkırdak zarı sayesinde olur.
* Kıkırdak hücreleri arasında sinir hücreleri ve kan damarları bulunmaz.Besin ve oksijenin iletilmesini artık maddelerin dışarı atılması difüzyon ile olur.
* Embriyonik evrede mezoderm tabakasından meydana gelir.
Kıkırdak dokusu,ara maddesindeki bağ dokusu liflerinin çeşidine göre üçe ayrılır.
Hiyalin Kıkırdak
• Hücre ara maddesi homojen,saydam ve beyaz mavim tırak renktedir.
• Ara maddedeki kolojen lifler sayesinde basınca dayanıklıdır.
• Omurgalı hayvanların embriyoları ile köpek balıklarının erginlerinde bulunur.
• Ergin omurgalılarda kaburgaların uçları,burun,soluk borusu,eklem başlarında,bronşlarda bulunur.
Elastik Kıkırdak
• Hücre ara maddesinde elastiki lifler bulunur.Bükülme özelliğine sahiptir.İçinde az miktarda kollojen lif bulunur.
• Elastiki kıkırdak; kulak kepçesi ,östaki borusu,ses tellerinde bulunur.
Fibröz (Lifsi) Kıkırdak
• Hücre ara maddesinde kollojen lifler boldur,kıkırdak hücreleri azdır.
• Basınca ve çekilmeye karşı dayanıklıdır.
• Uzun kemiklerin eklem yerlerinde,omurlar arasında ,diz kapağında,göğüs ve köprücük kemiklerin oynak yerlerinde bulunur.
3.Kemik Dokusu
* Omurgalıların iskeletini oluşturan kemikler kemik dokudan meydana gelir.
* Embriyo döneminde 8. haftadan itibaren,iskeleti oluşturan kıkırdakta mineral birikmesi ile kemik doku gelişmeye başlar.
* Kemik doku ya kıkırdak dokudan veya embriyodaki mezenşim hücrelerinden meydana gelerek embriyonal bağ dokusu içinde oluşur.
* Kemik dokusu canlı kemik hücreleri ile bu hücrelerin salgıladığı cansız ara maddeden oluşur.
* Kemik hücresine osteosit,kemik dokunun ara maddesine osein denir.Hücre ara maddesinin organik kısmı kemik hücresi tarafından salgılanan protein ve kollojen liflerden oluşur.İnorganik kısmını kalsiyum fosfat,kalsiyum karbonat,kalsiyum florür,magnezyum,potasyum gibi minareler oluşturur.
* Yaş ilerledikçe bu in organik tuzların birikimi arttığından yaşlıların kemikleri sertleşerek çabuk kırılan bir yapı kazanır.Yaşlılarda kemik yıkan hücreler, kemik yapan hücrelerden fazla olduğundan özellikle kadınlarda östrojen hormonunun azalmasıyla da kemik erimesi yani osteoporoz görülmektedir.
* İn organik tuzların yetersizliğinde ise kemik yumuşak kalır,iskelet eğilir. Buna raşitizm denir.C ve D vitamini ile onarılır.
* Kemiklerde iki farklı doku görülür.
* Canlı vücudun da inorganik maddelerin en fazla bulunduğu yer kemik dokudur.
a.Sert (sıkı) kemik doku:Pürüzsüz görünümlü ve sert yapılıdır.Kemiklerin dış yüzünde ve uzun kemiklerin gövdesinde bulunur.Bu dokuda bulunan kemik hücrelerinin zarı yoktur.
* Havers kanalları kemiğin ortasından geçen sarı kemik iliği kanalına paralel uzanırlar.
* Havers kanallarını birbirine bağlayan yan kanallar da volkman kanalı denir. Bu kanallarda kan damarları ve sinirler bulunur.Kemik hücreleri kan damarlarından oksijen ile besin sağlarken artık ürünleri de aynı yolla kana verir.
b.Süngerimsi Kemik doku:Düzensiz boşluklardan oluşan gözenekli yapıya sahiptir.Gözeneklerin içinde kırmızı kemik iliği bulunur.Bu doku yassı,kısa kemiklerin içinde ve uzun kemiklerin uç bölgesinde bulunur Süngerimsi kemik dokuda alyuvar ve akyuvar hücreleri üretilir.
* Uzun kemiklerin ortasında bulunan sarı kemik iliğinde akyuvar hücreleri üretilir.
* Kemiğin en dışında periost denilen bir bağ dokusu örtüsü bulunur.Periost kemiklerin beslenmesini , onarımını ve enine büyümesini sağlar.
* Kemiğin boyca uzamasını kıkırdak tabaka sağlar.Kıkırdak tabaka kemikleştik den sonra eklem kıkırdağı boyca uzamayı devam ettirir.
Kemik Dokunun görevleri:
• Kas ve eklemlerle birlikte hareketi sağlar.
• Önemli organları korur.
• Kaslara ve organlara tutunma yüzeyi oluşturur.
• Vücudun mineral deposudur.
• Kemik dokuda kan yapımı da olur.
4.Yağ Doku
* Özelleşmiş bir bağ dokusudur.
* Yağ sentezi yapan hücrelere lipoblast denir.Hücreleri yuvarlak ve büyüktür. İçleri yağ damlacıkları ile doludur.
* Yağ hücrelerinin arasında ağsı ve kollojen lifler bulunur.
* Embriyonik evrede mezoderm tabakasından meydana gelir.
* Yağ doku organların etrafında ve deri altında toplanır.
* Vücutta harcanmayan yağın depo edilmesini sağlar.Deri altındaki yağ doku vücut ısısını korur.Derinin kurumasını önler.
* Enerji üretimi sırasında yağ doku çok enerji sağlar.
* Yağlar hafif olduğu ve az yer kapladığı için göçmen kuşların uzun süre uçmasında kolaylık sağlar.
* Yağın yakılması ile metabolik su açığa çıkar.
5.Kan Doku
Kan dokusu, kan hücreleri ve hücre ara maddesinden oluşur.Kan hücreleri ; alyuvar (eritrosit), akyuvar (lökosit) ve kan pulcuklarından (trombosit) oluşur. Ara maddesi plazmadır.
a.Plazma
Plazma kanın ara maddesidir.Plazma, madde taşınması ve geçişine yardım eden hafif bazik (pH=7.4) bir sıvıdır.Kanın % 55’ini kan plazması,% 45’ini ise kan hücreleri oluşturur.
Kan plazmasının % 90-92’si su,% 7-8’i protein,geri kalan ise inorganik maddelerden oluşur.Kan proteinleri albumin,globulin,fibrinojen,heparindir. Kanın pıhtılaşmasından(Serumda fibrinojen bulunmaz) sonra , hücrelerinden ayrılmış , açık sarı renkli sıvı kısma serum denir.Serumda amino asit,basit karbonhidratlar, lipit, vitamin, antikor,hormon,enzimler,madensel tuzlar,azotlu artıklar (üre,ürik asit), oksijen, karbondioksit ve azot bulunur.
b.Kan hücreleri
Alyuvarlar(Eritrositler)
* Sağlıklı insanlarda ortalama olarak erkeklerde 1mm3 kanda 5 milyon, dişiler de ise 4,5 milyon kadar alyuvar bulunur.
* Doğumdan önce karaciğer ve dalakta, daha sonra kırmızı kemik iliğinde üretilir.
* Memelilerde olgunlaşırken çekirdeklerini kaybederler, diğer omurgalılarda çekirdeklidir. Çekirdeklerin kaybolması ile yüzey daha çok genişler.Bu nedenle daha fazla CO2 ve O2 taşıyabilir.
* Yapılarında demirli bir protein olan hemoglobin bulunur.Hemoglobin demir mineralinden dolayı kana kırmızı renk verir.Alyuvar vücutta hemoglobin yardımı ile O2 ve CO2 taşır.
* Yükseklere çıkıldıkça oksijen miktarına bağlı olarak sayıları artar. Proteinlerle birlikte kan ve vücut sıvısının asit baz dengesini kurar.
* Bölünmez , yaklaşık ömrü 120 gündür.
* Ömürleri biten alyuvarlar karaciğer ve dalakta parçalanır.
* Kan plazmasının hareketiyle pasif olarak taşınır.
* Memelilerin olgun alyuvarlarında çekirdek, mitokondri , endoplazmik retikulum ve ribozom yoktur.
Akyuvarlar (Lökositler)
• Vücudu hastalık yapıcı mikroplardan korur.Bazı çeşitleri mikropları fagositozla , bazıları da antikor ve antitoksin üreterek savunma yaparlar.
• Ortalama olarak 1 mm3 kanda 6-10 bin (Kan hücrelerinin % 0,3’ü) arasında akyuvar bulunur.
• Başta kemik iliği olmak üzere timüs, dalak ve lenf düğümlerinde meydana gelir.
• Çekirdekli hücrelerdir.Amipsi hareket ederler.
• Hemoglobin taşımadıklarından renksizdirler.
• Dolaşımı katılan akyuvarlar bölünme yeteneklerini kaybederler.
• Ömürleri 3-4 saat veya 3-4 gündür.
• Kan sıvısı içinde aktif olarak hareket ederler.
• İltihaplı durumlarda ve lösemide sayıları artar.
• Akyuvarlar, sitoplazmalarında taneciklerin olup olmamasına göre granülü ve granülsüz diye ikiye ayrılır.
1.Granüllü akyuvarlar:Kırmızı kemik iliğinde yapılır.Çekirdekleri boğumlu , sitoplazmaları bir zarla çevrilmiş , granüllü yapılardır.Bazofil ,eozinofil ve nötrofil olmak üzere üç çeşittir.
a.Bazofil:Kanın damar içinde pıhtılaşmasını önleyen heparin salgılar, histamin taşırlar.Yaralanmalarda yaranın kızarıp şişmesine , ağrı ve acının oluşmasına neden olurlar.
b.Eozinofil:Çekirdekleri iki parçalıdır.Parazit ve alerjik hastalıklarda sayıları artar.Bu hastalıklarla savaşırlar.
c.Nötrofil:Vücuda giren yabancı madde ve mikropları fagositozla yok ederler.
2.Granülsüz akyuvarlar:Lenf düğümlerinde , dalak ve timüs gibi lenf dokularında meydana gelir.Sitoplazmaları granülsüz ve homojendir.Yuvarlak ve tek çekirdeklidir.Lenfositler ve monositler olmak üzere iki çeşittir.
a.Lenfosit: Büyük ve yuvarlak çekirdekli ve az sitoplazmalıdır.Vücutta esas oluşum yerleri lenf düğümleridir.Sinir dokusu hariç her türlü dokuda bulunur.
T lenfositleri hücresel bağışıklıktan sorumludur.B lenfositleri antijenlere karşı antikor salgılayarak kandaki yabancı maddelere saldırır.Ağız ve burun yoluyla vücuda giren mikro organizmalar lenf düğümü olan bademcikler tarafından yok edilmeye çalışılır.
b.Monositler:Granülsüz ve en büyük akyuvardır.Oval veya fasulye şeklinde çekirdekleri vardır.Dokular arasında hızla hareket edebilen ve 100 kadar bakteriyi yutabilen makrofajlara dönüşür.Fagositoz yapar ve kılcal damarlardan doku aralarında geçebilir.Bu özellikleri ile ömürleri tükenmiş hücre ve dokuları parçalar.
Kan Pulcukları (Trombositler)
• Kırmızı kemik iliğinde büyük çekirdekli hücrelerin (Mega karyosit) parçalanması ile oluşur.
• Çekirdekleri yoktur, renksiz ve küçüktür.
• 1 mm3 kanda ortalama 300 bin trombosit bulunur.
• Ömürleri en fazla 8 gündür.
• Kanamalarda , kanın pıhtılaşmasını sağlayarak, kan kaybını önler.
• Karaciğer ve dalakta makrofaj hücreleri ile fagositozla yok edilir.
c.Kan Grupları:
İnsanlarda A, B,AB ve O olmak üzere dört çeşit kan grubu bulunur.Ayrıca M ve N grupları da bulunur.Kan grupları alyuvarda bulunan protein yapılarına göre belirlenir.Alyuvarlarda A proteini (anglotinojen=antijen) bulunduran kan A kan grubu , B proteini bulunduran kan B grubudur.Alyuvarlarında her iki proteini de bulunduran AB kan grubudur.O kan grubunun alyuvarlarında kan grubunu belirleyen protein yoktur.Kanın plazma bölümünde antikor(aglütinin) bulunur.
O kan grubunda hem A hem de B grubu alyuvarlarını çökerten anti-A ve anti-B antikoru vardır.AB grubunda ise antikor bulunmaz.
Kan nakillerinde kan veren kişinin alyuvarlarındaki antijenine , alacak kişinin plazmasındaki antikoruna bakılır.Bu nedenle O kan grubunun plazmasında antikor bulunmadığı için genel verici, AB kan grubunun plazmasında antikor bulunmadığı için genel alıcıdır.
Rh sistemi
Alyuvarlarında Rh antijeni bulunduran kan tipine Rh pozitif (Rh+) bulunmayan Rh negatif (Rh-) denir.
C.Kas Doku
* Uzun silindirik ya da iğ şeklindeki hücrelerden oluşur.
* Yenilenme yetenekleri çok azdır.
* Kas dokusunu oluşturan hücrelerin zarlarına sarkolemma , sitoplazmalarına sarkoplazma denir.
* Kas hücreleri mitokondri, endoplazmik retikulum ve sarkoplazma bakımından zengindir.
* Sarkoplazma içinde kasılıp gevşeme özelliğindeki miyofibril denilen telcikler yer alır.Bu telcikler ise aktin ve miyozin denilen proteinlerden oluşur. Miyofibriller bir araya gelerek kas demetlerini oluşturur.
* Kemiklerle birlikte hareket sistemini oluşturur.Vücudun şeklini korur ve vücudu desteklik sağlar.
* Kaslar tüm uyarılara kasılma ve gevşeme şeklinde tepki gösterir.Bu özelliği ile hareket, dolaşım , boşaltım, sindirim , solunum, üreme gibi olayların gerçekleşme sağlanır.
* Kaslar yapı ve çalışmalarına göre; düz kas , çizgili kas ve kalp kası olmak üzere üçe ayrılır.
Düz Kas Çizgili Kas Kalp kası
Beyaz renklidir. Miyoglobin den dolayı kırmızı renklidir. Kırmızı renklidir.
Lifler uzun, iğ biçimli ve sivri uçlu şekillidir. Lifleri uzun, silindirik ve kalın uçlu şekillidir. Silindirik lifler uzundur, dallanır ve kaynaşır.
Enine çizgileri yoktur. Enine çizgileri yoktur. Enine çizgileri vardır.
Her lifin ortasında yassı ve uzun bir tane çekirdeği vardır. Her lif çok çekirdeklidir. Çekirdek hücrenin kenar kısımlarında yer alır. Her lif bir veya iki çekirdeklidir.Çekirdek hücrenin ortasında bulunur.
İsteğimiz dışında otonom sinir sisteminin kontrolünde çalışır. Bunlara istemsiz kaslar. İsteğimize bağlı merkezi sinir sisteminin kontrolün de çalışırlar.Bunlara istemli kaslar denir. Kalp kası, çizgili kas olmasına rağmen isteğimiz dışında çalışır.
Kasılma hızı yavaş, kasılmış kalabilme yeteneği, en fazladır. Yorulmaz. Kasılması çok hızlı, kasılmış kalabilme yeteneği en azdır. Çabuk yorulur. Kasılma hızlı, kasılmış kalabilme yeteneği fazladır. Yorulmaz.
İç organlarda bulunur. Yapacakları görevlere göre farklı şekillerde olur.Ör:bu kaslar bağırsakta uzunlamasına ve halka şeklinde; mide de uzunlamasına,halka ve çapraz şeklinde bulunur. İskeleti sarar ve hareketi sağlar. Yapacakları görevlere farkı şekillerde olurlar. Ör: Ağız ve anüste halka;kol ve bacakta mekik;yüz,sırt ve karında yelpaze şeklinde bulunur. Kalp çeperinde bulunur.
Solucan, salyangoz gibi omurgasızlar düz kaslara sahip olduklarından hare- ketleri yavaştır.Böcekler çizgili kaslara sahip olduklarından hareketleri hızlıdır. Işık mikroskobunda bakıldığında sitoplazmadaki miyofibriller açık ve koyu bantlar halinde görülür. Miyo fibrillerin gösterdikleri bu enine bantlaşma nedeni ile çizgili kas adını alır Miyofibrillerin aktin ve miyozin protein- leri bulunur.Aktin ve miyozin birlikte aktomiyozin adını alır.Aktin proteini, ışığı az kırdığından mikroskopta bakıldı- ğında açık renkte görülür.Buraya izotrop bölge ve I bandı denir.Miyozin proteini ise ışığı çok kırdığından,koyu renkte görülür.Bu bölgeye anizotrop veya A bandı denir.Kasılma ve gevşeme bu iki proteinin birbiri arasında kayması dır.
Çizgili kaslara göre daha az miyofibril bulundurur. Enine bantlaşma gösterdiği için çizgili kasa benzer. Kas telleri kısa boyludur. Birbirine bağlandıkları yerlerde ara diskler bulunur. Kalp kası embriyonun dördüncü haftasından itibaren kasılıp gevşemeye başlar. Çalışması hayat boyu devam eder.
D.Sinir Doku
* Sinir doku uyartıları alma , iletme ve gerekli cevapları verme özelliği olan hücrelerden yapılmıştır.
* Sinir hücrelerine nöron denir.Nöronlar vücudumuzun dışından ve içinden gelen uyarıları merkezi sinir sistemine taşır, orada oluşan cevapları tepkime organlarına getirir.
* Bir sinir hücresi , çekirdek ve sitoplazmadan oluşan büyük bir hücre gövdesi ile hücre gövdesinden çıkan çok sayıda uzantılardan oluşur.
Nöron gövdesinde golgi aygıtı , mitokondri,nisill tanecikleri ve nörofibriller bulunur.Nisill tanecikleri granüllü endoplazmik retikuluma benzeyen taneciklerdir.Bu taneciklerin sayısı sinir dinlendiğinde artar.Nörofibriller dendrit,akson ve hücre gövdesinde bulunan uyartıların iletimini sağlayan ince iplikçiklerdir.
Hücre gövdesinden tek veya daha fazla sayıda çıkan kısa ve dallanmış uzantılara dendrit denir.Dendritler sinir hücresine gelen bilgiyi alır ve hücre gövdesine iletir.Nöron gövdesinden uzun ve tek bir uzantı çıkar.Buna akson denir.
• Aksonların üzerini ince bir zar örter.Ortasında ise yarı sıvı plazma bulunur.Beyin ve omurilikte bulunan nöronların aksonları miyelinlidir.Bu yapı uyarının daha hızlı taşınmasını sağlar.Otonom sinirler miyelinsizdir.
• Miyelin kılıfı nöron çeşidine göre kesintiye uğrayarak ranvier boğumu yapar.Ranvier boğumlarında miyelin yoktur.İmpulslar buradan atlamalı olarak geçtiğinden hızı artırır.
• Schwann kılıfı, schwann hücrelerinden oluşur.
• Sinir dokuda ayrıca görevleri sinir hücrelerine destek olmak, onları beslemek ve koruyucu kılıflarını oluşturmak olan yardımcı olan hücreler (glialar) bulunur.
• Sinir hücrelerine farklılaşma çok fazla olduğundan sentrozomları kaybolur.Bundan dolayı sinir hücreleri bölünerek çoğalamaz,yenilenemez Nöronların ömrü,bulunduğu canlının ömrü kadardır.
• Sinir telindeki uyartının elektriksel ve kimyasal olarak dalgalar şeklindeki yayılmasına ‘sinir impulsu’ denir.
• Nöronlarda taşınan bütün uyarıların yönü, hücre gövdesinden aksona doğrudur.Nöronlar uzantıları vasıtası ile bez hücrelerine ve kaslara bağlanır.
• İki sinir hücresi birbiri ile doğrudan bağlanmaz.Bir nöronun aksonu ile diğer nöronun dendritinin yada gövdesinin karşı karşıya geldikleri yere sinaps denir.Sinaps bir boşluktur.İmpulslar bir sinir hücresinden diğer sinir hücresine sinapstan geçerek iletilir.Nöronlar iletimi sağlayan nörotransmitter madde salgılar.
• Sinir hücreleri çalışırken çok fazla enerji harcarlar. Dinlenme halinde nöronların dış yüzü pozitif, iç yüzeyi negatif yüklüdür.Nöron uyarıldığında ise yükler yer değiştirir.İletim aktarıldığında ise yükler eski konumuna dönerler.Böylece yeni bir uyartının başlanması sağlanır.
• Embriyonik evrede ektoderm tabakasından meydana gelir.
Histoloji
-
Endosülfan ve okratoksin-A’nın birlikte sıçanlarda toksisitesi: histopatolojik değişiklikleri
-
Histoloji Pdf Ders Notları
-
DEKALSİFİYE EDİLMEMİŞ KESİTLERİN HAZIRLANIŞI
-
DEKALSİFİKASYONU TEST ETMEK
-
KELATLAMA AJANLARI
-
ELEKTROLİTİK DEKALSİFİKASYON
-
ASİT DEKALSİFİKASYON SIVILARI
-
Histopatoloji nedir ?
-
KEMİK DOKUSU VE DEKALSİFİKASYON
-
MSS’DE DEJENERE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
MARKSCHE’DEN BOYASI (Spielmayer, Benda)
-
MSS‘DE MİYELİNİN GÖSTERİMİ
-
KARIŞIK OLAN TEKNİK
-
BİELSCHOWSKY TEKNİĞİ
-
GÜMÜŞ ÇÖKTÜRME YÖNTEMLERİ