Endüstri atık suları
Çevre kirletici atık suları genel olarak hammadde işleyip endüstriye ana madde üreten işletmelerce atılır. Her işletme ürettiği madde artıkları ile onların yan ürünü olarak oluşan kirleticilerini atık suları ile belli bir orana kadar seyrelttikten sonra atarlar. Ancak seyreltme ne kadar fazla olursa olsun atık sularındaki kirletici maddeler eğer ayrışmıyor ve etkisiz formlara dönüşmüyorlarsa, bunların konsantrasyonları kabul edilen limitler dahilinde olsa bile ulaşacakları son noktanın içme suyu kaynağı olarak kullanılacak nehir ve göller olduğunu unutmamak gerekir. Atık maddelerin tek tek çevre üzerindeki etkileri bütün detayları ile bilinmemekte ise de göl ve nehirlerdeki ekolojik dengeyi bozdukları bilinmektedir. Bu dengeyi korumak için alınacak önlemler ne kadar etkili olursa olsun, hiç bir zaman tehlikeli maddelerin tamamen çeşitli su kaynaklarına ulaşması önlenemez.
• Soğutma ve yoğunlaşma suları: Bu tür kirlenmiş sular karıştıkları akarsuların sıcaklığını yükselterek buradaki ekolojik koşulları değiştirebilirler. Bunun için akarsuyun sıcaklığının 1-2 derece bile artması yeterlidir. Atom reaktörlerinin sakıncalı noktalarından birisi de budur zira 100 megawatt gücündeki bir reaktör saniyede 3.5 m3 soğutma suyunun sıcaklığını 10 °C arttırır.
• Kimya endüstrisi atık suları: Bu sular terkettikleri tesise göre çeşitli maddeler içerirler. Asit, baz ve klor fabriklaları çeşitli asitler, bazlar, alkali ve toprak alkali katyonlar ve bunların tuzlarını suya bırakırlar. Klorkonsantrasyonu suda 250 mg/l yi geçince bitkiler için zararlı olur. Soda veya amonyak-soda fabrikalarının sularında, fazla miktarda kalsiyum klorür, boya fabrikalarının kirlenmiş sularında boya partikülleri yanında Cr, Pb ve As bulunur. Suni gübre fabrikaları suya H2S, H2SO4 ve çeşitli anorganik tuzlar bırakırlar. Plastik endüstrisi suyu fenoller, aldehitler, asitler, bazlar ve karışık yapılı organik maddeler ile kirletirler. İnşaat maddeleri, porselen ve seramik endüstrisi suya daha çok silikat ve karbonatlar salarlar ve sularda pH yükselmesine neden olabilirler.
• Demir-Çelik endüstrisinin kirli suları: Bu endüstri dalının kirli suları alkali ve toprak alkali elementler, siyanürler, naftalin ve fenoller içerirler. bu sularda özellikle Fe, CN, fenol ve naftalin konsantrasyonu ile pH yüksek olabilir.
• Metal işleyen endüstri dallarının kirli suları: Bu endüstri dallarının kirlenmiş sularında ağır metallerden Cu, Sn, Ni, Fe ve Pb' un yanında kromat, siyanür, sülfat, klorür nitrit, mineral asit ve bazlar bulunur. Burada özellikle siyanürler çok tehlikelidirler (1 mg siyanür /l balıklar için öldürücüdür).
• Kömür endüstrisinin kirlenmiş suları: Kömürün yıkanmasında kullanılan sular çeşitli çaplardaki partiküller ile bulanırlar. Bu sular aynı zamanda humin maddeleri, NaCl, Ca ve Mg tuzları içerirler. Kok fabrikaları suya fenol, H2S, NH3 ve HCN karıştırırlar.
• Petrol endüstrisinin kirli suları: Petrol çıkarılması sırasında bunun artıkları ve çeşitli tuzlar çevreye bulaşırlar. Rafinerilerin kirlenmiş sularında çeşitli katı maddelerin yanısıra fenol (8-60 mg/l), NH4 (56-120 mg/l), sülfürler (1-38 mg/l) , fosfatlar ( 20-97 mg/l) ve klorürler (200-960 mg/l) bulunur. Ayrıca siyanür ve yağlar da karışabilir.
• Selüloz ve kağıt endüstrisinin kirlenmiş suları: Bu endüstrilerin atık sularında zararlı madde olarak özellikle sülfitler hakimdir. Ayrıca klor ve çeşitli mineral asitler de bulunur. Bu sularda bulunan fazla miktardaki selüloz lifleri, karbonhidratlar, lignin ve reçineler ayrışmaları nedeniyle sularda oksijen azalmasına neden olurlar.
• Tekstil endüstrisi kirli suları: Bu sularda arsenik, çeşitli ağır metaller, kromik asit, Na2S ve çeşitli organik ve anorganik boya maddeleri, çeşitli organik maddeler ve tekstil lifleri bulunur.
• Besin maddeleri endüstrisinin kirli suları: Bu işletmelerde su genellikle organik maddeler ile kirlenmiş olur (özellikle et işleyen işletmeler). Şeker fabrikalarını terkeden sularda pancar artıkları, karbon hidratlar,toprak, çeşitli organik asitler (limon asidi, sirke asidi, elma asidi, tereyağ asidi gibi) bulunur. Bira fabrikaları, suyu karbonhidratlar, proteinler, çeşitli azotlu bileşikler ve tuzlarla kirletirler. Konserve ve meyve suyu fabrikaları atık sularında da çeşitli organik maddeler bulunur.
• Tarımsal işletmelerin etkileri: Bu tür işletmeler nedeniyle kirlenen sular hayvan dışkıları gibi doğal organik maddeler içerirler. Bu suların çevre sağlığı yönünden de etkilerini gözden uzak tutmamak gerekir. Hemen ilave etmek gerekir ki, ileride toprak kirlenme konularında da göreceğimiz şekilde tarımda kullanılan çeşitli gübreler ve tarımsal mücadele ilaçları sulara karışabilirler. Çeşitli araştırıcılara göre yılda 1 hektar araziden yıkanan fosfor miktarı 1 kg dan azdır. Buna karşılık yıkanan azot miktarı yılda 5-40 kg/ha düzeyindedir. Özellikle nitrat, amonyuma nazaran toprakta daha hareketli olup,yıkanma ile taban suyuna ve oradan diğer temiz su kaynaklarına karışabilir. Aynı durum klorür içinde söz konusudur. Bu besin maddelerinin (N,P) temiz su kaynaklarına ulaşması özellikle bu sularda yaşayan fotosentetik canlıların süratle çoğalmasına ve ötrofikasyon adını verdiğimiz biyolojik patlamaya neden olur ve suların doğal ekolojik dengesi, niteliği bozulur.
Endüstri atık sularının arıtılması işlemine girişmeden endüstrinin verdiği kirililiğin cinsi ve düzeyinin saptanması gerekir. ABD de endüstrinin günümüzdeki düzeyine henüz ulaşmadığı ve nüfusunun 170 milyon dolaylarında olduğu devrede yapılan saptamalara göre farklı endüstrilerin meydana getirdiği kirlenmenin insan metabolizma kirliliği cinsinden oranları şu şekilde belirtilmektedir:
Kağıt endüstrisinin oluşturduğu kirlilik 44 milyon insanın,
Fermentasyon endüstrisi (bira, şarap, alkol üretimi) 30 milyon insanın
Et işleme endüstrisi 13 milyon insanın
Tekstil endüstrisi 10 milyon insanın
Konserve endüstrisi 9 milyon insanın
Şeker pancarı 17 milyon insanın
Petrol rafinerisi 4 milyon insanın
Sentetik lastik, dericilik, sabun ve yağ işleme 5 milyon insanın karşıtı
olan kirliliğe neden olmaktadır.
Belirtilen endüstriyel atıkların büyük bir kısmı kolayca ayrışabilecek ürünlerdir. Günde 2000 ton pancar işleyen bir şeker fabrikasının yıkama ve işleme sonucu oluşturduğu atık suyundaki organik madde miktarı, 200 000 nüfuslu bir yerleşim alanının kanalizasyon suları ile atılan metabolizma artıklarına eşdeğerde bulunmaktadır. Bu büyüklükteki şeker fabrikaları oluşturdukları kirliliğin yanında büyük miktarda su kullanırlar. Kullandıkları temiz suyun BOİ değerini 5 mg/l den yaklaşık olarak 10 000 - 20 000 mg/l ye çıkarıp çevreye bırakırlar.
Gelişmiş ülkelerde bu kirliliği önlemek ve su kullanımını azaltmak için şeker fabrikalarında kurulan arıtma sistemi ile BOİ değeri 500 mg/l düzeyine indirilerek tekrar kullanılmaktadır. Arıtma uygulandıktan sonra atılan suların pH, bileşim, koku, sıcaklık gibi özellikler yönünden standartlara yakın olmaları gerekir. bu tip suların sıcaklığı 44 °C dereceden fazla olmayacağı gibi pH değeri 5-10 arasında bulunmalıdır. İçinde bulunacak yağların toplamı 400 mg/l süspansiyon halindeki katı partiküllerin 5000 mg/l ve siyanür kapsamının da 20 mg/l den fazla olmamalıdır. Temizlenen sular tekrar işletmede kullanılmayıp doğaya salınacak ise BOİ değeri 20-50 mg/l yi geçmemelidir.
Ekoloji
-
Ekosistem hizmetleri
-
Biyoremediasyon Nedir ? Biyoremediasyon Teknikleri Nelerdir ?
-
Enerji Bağımsızlığı Nedir ?
-
İklim Araştırmaları
-
Sera Etkisi - Atmosferdeki karbondioksitin sera gazı etkisindeki yeri nedir?
-
CO2 Salımları
-
İklim Bilimi - İklimi Nasıl Değiştiriyoruz
-
Ağır Metallerin Sağlık Üzerine Etkileri
-
Küresel Isınmanın Sonuçları
-
Asit Yağmurlarının Çevre Üzerine Etkileri
-
Tür Çeşitliliğinin Korunması
-
Biyolojik Mücadele Kavramı
-
Atık Suların Kullanım Alanları
-
Sera gazı ile küresel ısınma arasında nasıl bir ilişki vardır? Kaynak: Sera gazı ile küresel ısınma arasında nasıl bir ilişki vardır?
-
Canlı Türlerinin Yok Olmasının Doğal Dengeye Etkisi