Deri yoluyla bulaşan hastalıklar
ŞARBON (ANTRAKS)
Hayvandan Hayvana Nasıl Bulaşır?
Bulaşma nerdeyse her türlü olabilmektedir.Özellikle bulaşma ağız, solunum ve deri yolu (özellikle derideki yaralardan) ile olmaktadır.
Bulaşmanın diğer bir yolu da bulaşık su ve yiyecekler ile olur.Ülkemizde özellikle ölü hayvanların dere kenarlarına sorumsuzca atılması büyük risk oluşturmaktadır.
Hastalıktan ölen hayvanların açıkta bırakılmaları ile yırtıcı hayvan ve kuşların parçalaması sonucu hastalığa yakalanır yada hastalığı bir yerden diğer bir yere taşırlar.
Bir bölgede hastalık çıktığında hasta hayvanlar, dışkı salya ve akıntıları ile uzun süre hastalık kaynağı olabilirler, o bölgede yaşayan diğer hayvanlar ve insanlar her an hastalığa yakalanabilirler. Bu yüzden ölü hayvanlar mümkünse yakılmalı değilse yetkililerin kontrolünde kireçle gömülmelidir.
Dengesiz beslenen hayvanlar (pika) merada ölmüş hayvanların kemiklerini yiyerek de hastalığın bulaşmasına neden olabilir.
Hayvandan İnsana Nasıl Bulaşır?
Hasta hayvanlarla temas en başta gelen bulaşma yoludur.Bu konuda da yetiştiriciler büyük risk altındadır.
Etkenlerle bulaşık su ( ölenler ve akıntılarının gömülmemesi vs.) ve gıdaların alınması
Hastalıktan şüpheli hayvanların açılması (otopsi)
Sporların solunması,
Deri yolu ile yaralardan hastalık etkeninin girerek deri formunu oluşturması,
Hasta hayvanların etlerinin çiğ yada pişirilerek tüketilmesi. Özellikle de sağım sırasında hayvanı sağan kişiye ve veterinere bulaşma riski oldukça yüksektir.
İnsandan İnsana Nasıl Bulaşır?
Kan yoluyla özelliklede test yapılmadan yapılan kan nakillerinde yaraların direk teması ile solunum yolu ile bulaşır.Diğer vücut sıvılarıyla da bulaşma mümkündür.Ancak günümüzde hastalık teşhisi konulduktan sonra uygulanan çok sıkı tedbirlerle bu riskler oldukça düşürülmüştür.
Zoonoz Hastalığı
Zoonoz Hastalığı Nedir Zoonoz Nedir Zoonozun Tanımı Anlamı
Zoonoz hastalıklar insanlar ve hayvanların birbirine bulaştırabildikleri ve her iki gruba dahil bireylerde ortak olarak şekillenen hastalıklar diye tanımlanabilir. Dünya sağlık örgütü; zoonoz hastalıkları, doğal koşullarda insanların ve hayvanların birbirine bulaşan hastalığı olarak tanımlamaktadır.
Ancak bu tanımlamadaki doğal koşullar kavramının aksine bazı hastalıkların bulaşabilmesi için bir takım özel şartların oluşması gerekmektedir ki bu da önemli bir konudur. Örneğin kuduzun bulaşabilmesi için mutlaka ısırık, tırmalama vb. nedenlerle oluşan açık bir yara olmalıdır. Aynı durum Brucella enfeksiyonlarında da söz konusudur. Bulaşma yollarından biri olan deri yolu ile bulaşma ancak deri üzerinde çizik, çatlak gibi açık bir yaranın varlığında mümkündür.
Zoonoz hastalığın tanımından da anlaşıldığı gibi tek taraflı bir bulaşma değil, her iki grubunda birbirine hastalık bulaştırması söz konusudur. Bulaşmanın kaynağına göre zoonoz hastalıklar iki gruba ayrılır.
Zooantroponozlar hayvanlar ve hayvansal ürünler aracılığı ile insanlara bulaşan hastalıklar.
Antropozoonozlar insanlardan hayvanlara bulaşabilen hastalıklar.
Bu pratikte kullanılmayan bir gruplandırmadır ve beşeri veya veteriner hekimlikte genel olarak zoonoz hastalıklar olarak değerlendirilir.
İnsanlardan hayvanlara geçen hastalıklara sistiserkozları (cysticercosis) örnek olarak gösterebiliriz. Ülkemizde de sık görülen ve konakçılar aracılığı ile dolaylı yolla kedi ve köpeklerde görülebilen bu parazitin, ergin şekli olan tenialar (T.Solium) insanların ince bağırsağında yaşar ve enfekte gıdaların yenmesi ile sığırlara (T.Saginata) geçer. Kedi ve köpeklere bulaşma, çiğ etlerin veya enfekte iç organların yedirilmesi sonucu olabildiği gibi doğrudan insan atıkları ile enfekte olmuş gıdaların yenmesiyle de oluşabilir.
Tüm pet sahiplerinin ortak endişesi olan konu zooantroponoz karekterli hastalıklardır. Birlikte yaşadığı petlerin kendileri için oluşturabileceği riskleri bilmek her zaman insanların ilgisini çeken önemli bir konu olmuştur. Ayrıca zoonoz karakterli hastalıklardan bazıları petlerde tedavisi olmayan, sadece koruyucu aşılamalar ile önlenebilen hastalıklardır ve insanlar içinde ciddi tehlike yaratabilmektedir. Bu gün tüm dünyada hem insan hemde hayvan sağlığı için büyük önem taşıyan kuduz buna en iyi örnektir.
MANTAR ENFEKSİYONLARI
Vücut yüzeyinde dermatofitler denilen, cildin üst tabakası, tırnak ve saç gibi yerlerde üreyen, küf benzeri mantarlarla infeksiyon olmasıdır. Geçiş genelde insandan insana veya hayvandan insana olabilir.
Nedeni
Mantar infeksiyonu her yaşta olabilir. Tinea capitis ( saç mantarı ), tinea cruris ( kasık mantarı ) ve tinea pedis ( ayak mantarı ), tinea barba ( sakal ), tinea unguim ( tırnak ) özel mantar infeksiyonlarıdır.
Şikayetler
Etkilenen bölgede kaşıntı, cilt lezyonları ve kızarıklık, halkasal şekilli lezyonlar, koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve şikayetlere neden olabilirler.
Tanı ve tedavi
Tanı esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar özel bir mavi ışıkla karanlık odada incelenirse floresan verirler. Kesin tanı mikroskopla alınan parçaların incelenmesi ile konur. Ciltten alınan kazıntı ayrıca laboratuara gönderilerek kültürde üremesi değerlendirilebilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Deri temiz ve kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli infeksiyonlarda hekime başvurulmalıdır. Hekim sizin için ağızdan kullanılan veya cilde sürülen ilaçlar önerebilecektir. Tedavi edilmediği zaman üzerinde bakterilerin üremesi ile ikincil bakteriyel infeksiyonlar olabilir.
Önlem
Genel olarak iyi temizlik şartları infeksiyonu önlemeye yardımcıdır. Mantarlar bulaşıcı olduğu için elbise, saç fırçası veya kişisel kullanılan gereçler risk grubunda olan veya mantar geçiren insanlarla paylaşılmamalıdır.
2 . AYAKTA MANTAR ENFEKSİYONU
Dermatofitler denilen mantarlar tarafından yapılan infeksiyondur. Vücudumuzda normalde bakteriler ve mantarlar hastalık yapmadan yaşarlar. Uygun ortam bulduklarında hızla çoğalıp, infeksiyona neden olabilirler. Ayak mantarı oldukça sık rastlanan bir cilt hastalığıdır. Genellikle ergenlikten sonra görülür. En sık görülen ve en çok tekrar eden mantar infeksiyonudur . Diğer mantar infeksiyonlarıyla birlikte görülebilir. Ayak mantarı ve benzer hastalıklara tinea infeksiyonları denir ve saç, tırnak ve dış deri gibi dokularda yaşayabilirler. Nemli ve ılık bölgelerde ürerler. Sıkı ayakkabılar giyilmesi, cildin uzun süre nemli kalması, küçük tırnak ve cilt sıyrıkları duyarlılığı arttırabilir. Tinea infeksiyonları bulaşıcıdır , direkt temasla veya aynı ayakkabı ya da duş zemininin kullanılması ile geçebilir.
Önlem
* Ayak temiz, serin ve kuru tutulmalıdır.
* Pamuklu, yün veya bunlar gibi emici maddelerden yapılmış çoraplar giyilmelidir.
* Ayakkabılar ayağa tam olmalı ve böylece ayağa ya da tırnaklara travma azaltılmalıdır. Dar burunlu, yüksek topuklu, eski, yıpranmış ayakkabılar, çorapsız giyilen ayakkabılar veya başkasının ayakkabısı giyilmemelidir
* Eski yıpranmış ayakkabılar, çorapsız giyilen ayakkabılar veya başkasının ayakkabısı.
* Yüksek yoğunlukta mantar sporları içerebilecek yüzeylerde yalın ayak yürümekten kaçının : halı döşeli zeminler, banyo yerleri, duşlar, jimnastik salonları, soyunma odaları, yüzme salonları, hamamlar gibi.
* Tırnaklar kısa ve düz kesilmelidir. Kenarlarını yuvarlak kesmeyin.
* Vücudun diğer kısımlarında olan tinea pedis ve yüzeysel mantar infeksiyonlarına bakın ve tedavi ettirin. Normal ve anormal tırnakları kesmek için farklı tırnak makasları kullanın.
* Aile üyeleri veya yakın arkadaşlar, temas eden kişiler tinea pedis ve tırnak mantarı için tedavi edilmelidir.
Kaşıntı, kızarıklık, sulanma, su dolu kabarcıklar, normal görünen tırnağın renginde değişme gibi durumlarda tinea pedis veya tırnak mantarından şüphelenin.
Şikayetler
Kaşınma, yanma, etkilenen bölgenin sızlaması görülebilir. Ayakta kızarıklık olabilir. Ayak tabanı, parmakları veya tırnakta kızarıklık ve inflamasyon oluşabilir. İçi su toplamış yaralar gözlenebilir. Kabuklanıp, dökülmeler olabilir. Tırnakta renk değişikliği, kalınlaşma, kabalaşma gelişebilir.
Tanı ve tedavi
Cilt kültürü ve kimyasal maddelerle inceleme yapılabilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Cildi kuru ve temiz tutmak gerekir. Ayak sürekli kuru tutulmalıdır. Temiz çoraplar giyilmelidir. Hekim size mantara yönelik uygun ilaçları verecektir. Bunlar deriye sürülen ilaçlar ve ağız yoluyla alınan ilaçlar olabilir. Eğer mantar infeksiyonunun olduğu bölgede bakteriler de infeksiyon yapmışsa antibiyotik tedavisi de gerekir. Ayak mantarı zor iyileşebilir ve tekrarlayabilir. Uzun süreli tedavi ve önleyici tedavi gerekebilir.
3 . KASIK MANTARI
Kasıkta kaşınma sıklıkla ekzema veya başka nedenlerle olur. Kaşıntı ile birlikte sıklıkla erişkin erkeklerde olan bir hastalıktır. Nemli ve ılık alanlarda olabilir. Kötü hijyen, sıkı çamaşırın sürtünmesi, bölgenin uzun süre nemli kalması ile infeksiyona duyarlılık artar. Kasık mantarı genellikle cinsel organlarda oluşmaz. Diğer tinea infeksiyonlarına göre daha az ciddidir. Ancak anal bölgede kaşıntı veya rahatsızlığa neden olabilir.
Şikayetler
Kasıkta, anal bölgede kaşıntı, kızarıklık olur. Sınırları keskindir. Kuru ve kabuklu gibi olabilir. İçi sıvı dolu lezyonlar da olabilir. Ciltte koyu veya açık alanlar olabilir.
Tanı ve tedavi
Tanı esas olarak cildin görüntüsüne göre konur. Biyopsinin mikroskopik incelemesi veya kültür yapılabilir. Tedavide kişisel hijyen ve bakım önemlidir. Hekim sizin için uygun ağızdan veya cilde sürülen ilaçları verecektir. Tedaviye cevap verir, ancak bazı durumlarda dirençli olabilir. Lezyon bölgesinde kalıcı renk değişikliği yapabilir.
Önlem
Genel olarak iyi hijyen önemlidir. Banyodan sonra kurulanmak gerekir. Sürtünmeyi önlemeye çalışmak önemlidir. İç çamaşırlar sıkı ve havasız olmamalıdır.
4 . TIRNAK MANTARI
Hem el hem de ayak tırnaklarında görülebilir. Tırnaklar kalınlaşır, tabakalara ayrılır ve renk değiştirir. Uzun süreli tedavi gerektirir. Bazen tedaviye direnç ve nüks gelişebilir.
5 . SAÇ MANTARI
Genellikle çocukları etkiler. Bulaşıcıdır ve salgın olabilir. Genellikle hafiftir. Lezyonlar halkasal veya keskin kenarlı değildir. Kırılan saçların sonucu olarak tipik siyah noktalar olabilir. Bazı tiplerinde soluk, kırılgan saçlar vardır. Tedavi hekim tarafından yapılmalıdır. İlaçların yanı sıra uygun şampuanlarla da yıkanmalıdır.
6 . VAJİNAL KANDİDİYAZİS
Candida albicans özellikle kadınların genital florasında sıklıkla bulunan bir mantardır. Bu etkenin şikayete neden olacak şekilde vajinada aşırı çoğalmasına kandidiyazis denir. Bu hastalık kadınların 3/4‘ünde hayatlarında bir kez, yarısında da birden fazla kez olur. Normalde bulunan bu mantarın aşırı çoğalmasının altında pek çok faktör yer almaktadır. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımı ve ağız yoluyla alınan doğum kontrol hapları alımı bu risk faktörlerinden ikisidir. Hamilelik, menstruasyon, şeker hastalığı, sıkı iç çamaşırları, HIV virüsü veya bazı ilaçlarla bağışıklığın baskılanması da diğer nedenlerdir.
Şikayetler ve belirtiler
Kadınlarda genellikle cinsel organda tahriş ve akıntı vardır. Kaşıntı ve yanma da önemli şikayetlerdir. Kaşımak nedeniyle vulva şişebilir ve çatlaklar oluşabilir. Cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilebilir. Akıntı beyaz, peynirimsidir. Erkekler genellikle şikayetsiz taşıyıcılar şeklindedirler. Nadiren idrar yapılan yerden hafif bir kaşıntı olabilir. Özellikle cinsel ilişkiden sonra erkekler yanma ve tahriş hissedebilirler. Ciddi olgularda penis başında aşınmalar, çatlaklar olabilir.
Önlemek için neler yapılabilir?
Sıkı ve sentetik giysiler giymekten kaçının.
·Pamuklu çamaşırlar giyin.
·Genital bölgenizi yıkadıktan sonra kuru tutun. Çünkü nemli ortamlar mantarların üremesi için daha uygundur.
·Genital temizliği önden arkaya doğru yapın, böylece rektumdaki mikroorganizmaları vajinanıza taşımamış olursunuz.
·Mayo veya diğer ıslak giysilerinizi hemen değiştirin.
·Kadın hijyenik spreyleri veya deodarantlarını, parfümlü pedleri kullanmayın. Parfümlü, kremli tuvalet kağıtları kullanmayın. Bu gibi malzemeler vajinanın asitliğini değiştirerek infeksiyona yatkın hale getirebilir.
Yılancık (Erizipel)
Streptokok cinsi mikropların meydana getirdiği bir çeşit deri hastalığına yılancık denilir.
Bakımlıyız.Com - Yılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi HastalıkYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi deride belirli çevresi olan kızartılar ve şişmeler meydana getirir. Yüksek ateş meydana gelirYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi vücudun organlarında ve sistemlerinde çeşitli belirtiler ortaya çıkar.
Yılancığa ılık iklim bölgelerinde daha çok rastlanır. Hastalık kış ve ilkbahar aylarında daha çok artar. Hastalığa genellikle 20 yaşlarının üstün tün deki kişilerde rastlanır. Az da olsa daha küçük yaşlarda da görülür.
Yılancığı meydana getiren streptokoklarYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi değişik hastalık durumlarının ortaya çıkmasına da yol açarlar. Bu mikroplar bazı kişilerde bademcik iltihabıYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi bazılarında kızıl ya da yılancık meydana getirir.
Mikrop deriyeYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi üzerindeki çatlaklardan ya da yaralardan girebilir.
Hastalığın belirtileri
YılancıkYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi keyifsizlikYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi titremeYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi ateşYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi bulantı ve kusma gibi genel belirtilerle ortaya çıkar. Yılancığın deride başladığı yerde keskin çevreliYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi kırmızı ve parlak bir şişlik vardır. Hastalık yüzde meydana gelirseYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi yüzün bir yanında kalabildiği gibiYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi daha çok her iki yanakYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi göz kapağıYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi burun ve kulaklarda da görülebilir. Ağır durumlarda başın derisi hastalanır.
AteşYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi hastalığın başlangıcından itibaren yüksektir. 40 – 41 derece arasında gittikten sonra normale döner.
Hastalığın 4 —5′inci günlerinde deri mora yakın kırmızı bir renk alır. Bir hafta sonra da belirtinin görüldüğü yerde soyulma başlar. 7 -10 gün içinde hastalığın belirtileri kaybolur ve hasta zayıflamış bir halde nekahat devresine girer.
Yılancık gövdeYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi kol ve bacaklar gibi geniş bölgeleri kaplarsa genel belirtileri daha şiddetli olur ve hastalık daha ağır bir gidiş gösterir.
Yılancıktan korunmak ve hastalığın tedavisi
YılancıkYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi tedavi edilmediği takdirde tehlikeli durumlar oluşturabilecek bir hastalıktır. Kan zehirlenmesi (septisemi)Yılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi zatürreeYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi gözlerde körlüğe kadar varabilecek iltihaplarYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi nefrit ve bazen de çocuklarda romatizma yapabilir. Hastalığın belirtilerinin geçmesinden sonra yılancığın bir veya birkaç defa tekrarladığı görülebilir.
Yılancıktan korunmak için özel bir ilaç yoktur. Ancak genel sağlık şartlarına uyulması birçok hastalıktan olduğu gibi yılancıktan da korunmayı sağlayacaktır. ElYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi yüz temizliğine dikkat etmekYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi deriyi kirlenmekten korumakYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi derideki sıyrıkları ve çatlakları mikroplardan koruyacak tedbirleri almakYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi yara pansumanlarını gerektiği gibi yapmak hastalık ihtimalini büyük ölçüde azaltır.
Hastalık sülfamit antibiyotiklerle tedavi edilir. Antibiyotiklerin streptokoklar üzerinde etkisi kesindir.
AğrıYılancık (Erizipel),korunmak ve hastalığın tedavisi ateş ve bulantı gibi belirtiler için ayrıca ilaçlar kullanılır. Derideki yılancıklı yere sulandırılmış tentürdiyotla ( sulandırma oranı 20gr tentürdiyot ve 60 gr alkol şeklinde olmalıdır ) kompres yapılmalıdır.
Yılancık hastalığının ihmali kesinlikle affetmeyen bir hastalık olduğu unutulmamalı ve hastalık görüldüğünde bir doktora başvurulmalıdır.
UYUZ :GALE
Küçücük bir canlı 2.500 yıldır insan cildine zarar vermektedir.Fark edilmesi oldukça zordur ve deride şiddetli bir kaşıntıya sebep olur.Her yıl dünyada 300 milyondan fazla uyuz vakasının meydana geldiği bilinmektedir. Hastalık herhangi bir nesilde veya çağda kişisel hijyene rağmen ortaya çıkabilir.
UYUZ NASIL İLERLER?
Uyuz insan gözüyle görülemeyen mikroskobik bir canlının sebep olduğu bir hastalıktır.Küçük, yuvarlak vücutlu ve 8 bacaklı olup deride yuva yapar ve alerjik bir reaksiyona sebep olur.Bunun sonucunda çok acı veren, şiddetli bir kaşıntı olur ve hasta bütün gece uyuyamaz.Uyuz herhangi bir kişiden başkasına( bir çocuk, bir arkadaş, bir aile ferdi olabilir) yakın temastan dolayı geçebilir.Uyuz, daha çok gelir seviyesi düşük ailelerde, ihmal edilen çocuklarda veya bağışıklığı zayıf olan kişilerde rastlanır.
Isı ve kokunun cezbettiği canlı;yuva yapmak, yumurtalarını bırakmak ve dışkısını atmak için üst deri içerisinde tüneller açar.Kurtçuk yumurtadan çıkar ve derinin yüzeyine doğru hareket eder.Yetişkin canlılara dönüşmek için deri yüzeyindeki epidermis tabakası içinde yaşar.Vücuda yayılmadan bir ay geçebilir, kişi bu süre içinde sadece kaşıntı hissedebilir.
UYUZU NASIL TANIRIZ?
Uyuzun en erken ve en yaygın belirtisi özellikle geceleri ortaya çıkan kaşıntıdır.Erken ortaya çıkan uyuzda küçük kırmızı kabarcıklar ve sivilceler görülür.Daha ilerlemiş vakalarda deri kabuklu ve pullu olabilir.Uyuz çoğunlukla vücudun kıvrım ve çatlaklarında başlar,özellikle parmaklar arasında, dirsek ve bileklerde, kalça ve kemer hizasında, kadınlarda meme başında, erkeklerde cinsel organda görülebilir.Bileziklerin, yüzüklerin altındaki deride saklanırlar veya tırnakların altında görülebilirler.Çocuklarda daha çok genel bir kaşıntı vardır.Avuç içi,taban ve saç derisini tutmaksızın bütün vücuda yayılabilir.Kişi bütün gece kaşıntıdan dolayı uykusunu kaybettiği için yorgun ve sinirli olabilir.Uyuzla birlikte bakteriyel enfeksiyon da görülebilir.Çocuklarda, uyuz çoğu zaman özellikle enfeksiyonlarla beraber olabilir.Bakteriyel enfeksiyonlar öncelikle tedavi edilmelidir.Uyuz tedavisi bilahare yapılır.Eğer uyuz tamamen tedavi edilmezse belirli bir süre sonra tekrar ortaya çıkar.
KABUKLANMA VE NORVEÇ UYUZU
Kabuklanmış uyuz; yakınmaların daha yoğun ve döküntülerin yaygın olduğu bir klinik tablodur.Eller ve ayaklar da dahil vücudun geniş bölgelerinde görülebilir.Bu kabuklarda binlerce uyuz paraziti ve onların yumurtaları saklanır, bu da yapılan tedaviyi zorlaştırır.Çünkü direkt deriye uygulanan medikasyonlar kalınlaşan deriye etkimeyebilir.Uyuzun bu çeşidi AİDS ve kanser gibi bağışıklık sistemi zayıf hastalarda en çok meydana gelen tipidir.Bu durum oldukça bulaşıcıdır.
KESİN TANI
Uyuz çoğu zaman dermatologlar tarafından teşhis edilir.Tüm vücudun sıkı bir incelenmesi gerekir.Eğer dermatolog teşhis koyamıyorsa, basit ve ağrısız bir test yapabilir.Test; şüphe duyulan yer üzerine steril mineral yağdan bir damla damlatılması suretiyle yapılır.Gerilmiş üst deriden bistüri ile küçük bir parça alınır.Bu parça mikroskobla incelenir.Teşhis;uyuz mikroplarının ve yumurtalarının bulunması ile konulmuş olur.Lüzümu halinde deri biopsisi ile de tanı konulabilir.
EN ÇOK TEHLİKEDE OLANLAR KİMLERDİR?
Uyuz etkeni zengin veya fakir, genç veya yaşlı herkese bulaşabilir.Uyuz, en çok birbiriyle yakın fiziksel temasta bulunanlarda, özellikle çocuklarda, emziren annelerde ve yaşlı insanlarda görülür.
Çalışan ailelerin 2 yaşın altındaki çocuklarında risk fazladır.Onları anneler ve daha büyük kardeşler ve sonrada yakın temasta bulundukları diğer aile fertleri izler.Bununla birlikte askerler ve erkek mahkumlar, yaşam şartlarından dolayı hastalıktan çabuk etkilenirler.Huzur ve bakım evinde kalan yaşlı kişiler de uyuza kolayca yakalanabilirler.Çünkü;
1-Bağışıklık sistemleri zayıftır.,
2-Elbise değiştirmeleri , banyo yapmaları , giysilerini ve kendilerini temizlemeleri zordur.
3-Yaşlılarda farklı hastalıkların da bulunmasından dolayı ayırıcı tanı güç olabilir.
TEDAVİ
Uyuzdan;reçeteyle yazılan %5’lik permethrin kremiyle uygulanan tedavi sonucu kolay ve çabuk bir şekilde kurtulunabilir.Bu krem yatarken tüm vücut derisine sürülür ve ertesi günün sabahı yıkanır.Kremin serin yerde muhafaza edilmesi, kuru cilde sürülmesi ve ciltte 8-14 saat kalması tavsiye edilir.Tedaviden sonra yeni belirtiler ortaya çıkarsa bir hafta aradan sonra ikinci bir tedavi daha önerilebilir.
Bir başka tedavi ise %1’lik lindane'dir.Lindane; bebeklerde, küçük çocuklarda, hamile ve emziren kadınlarda, felçli kişilerde ve diğer nörolojik hastalıkları olan kişilerde kullanılmamalıdır.
Grup veya aile içindeki her birey kaşıntı olsun veya olmasın tedavi edilmelidir.Risk altında bulunan toplumun hepsi, bir uyuz salgınını engellemek açısından tedavi edilebilir.
Bir ailede bulunan bütün bireyler eş zamanlı olarak tedavi edilmelidir.Toplu olarak ortaya çıkan uyuz vakaları sık denetlemelerle kontrol altına alınabilir.En etkili yol ise bütün hastaları ve personeli aynı anda tedavi etmektir.
UYUZ OLDUĞUNUZDA NE YAPABİLİRSİNİZ?
Tedaviye başlamak için en kısa sürede bir dermatoloğa görünün. Unutmayın;parazitlerden ne kadar rahatsız olursanız olun, uyuz sizin kişisel temizliğinizin bir yansıması değildir.
* Elbiselerinizi, yatak örtülerini ve havluları sıcak suda yıkayın ve makineyle kurutup kızgın ütüden geçirin.
* Bütün evi elektrikli süpürgeyle temizleyin ve torbasını güvenli bir yere atın.
NE YAPMAMALIYIZ?
* Kesinlikle evde yapılan ilaçları denemeyin.Çamaşır deterjanı kullanmayın.
* Kortizonlu merhemler ve dermatologlar tarafından önerilmeyen kremleri asla kullanmayın.
SITMA
Sıtma, anofel ya da sıtma sivrisineği olarak bilinen Anopheles cinsi sivrisineklerinin taşıdığı bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalıkta yinelenen nöbetler görülür. Düzenli aralıklarla başlayan ve genellikle titreme-ateş-terleme evrelerinden geçen nöbetler hastalığın tipik özelliğidir. Sıtma ulusal ve uluslararası sağlık örgütleri için hâlâ önemli bir sorundur.
NEDENLERİ
Sıtmanın etkeni protozoonlar olarak bilinen tekhücreliler grubundan Plasmodium cinsi asalaklardır. Asalağın üreme çevrimi iki ayrı konakta tamamlanır, insan ya da başka bir omurgalı konakta eşeysiz olarak çoğalan sıtma etkeni, daha sonra Anopheles cinsi sivrisineklerin içinde eşeyli olarak üreyip omurgalı bir konakta yeniden hastalık yaratabilecek duruma gelir.
İnsanda hastalığa yol” açan dört Plas-modium türü vardır: Bunlardan Pîasmo-dıum vivax, nöbetleri genellikle 48 saatte bir gelen tersiyana sıtmasının; Plasmodium malariae, nöbetleri 72 saatte bir gelen kuartana sıtmasının; Plasmodium falciparum, nöbetleri 36-48 saatte bir gelen, beyin sıtması ve karasu humması denen ölümcül biçimleriyle çok ağır bir gelişme gösterebilen, kötü huylu tersiyana sıtması ya da öbür adıyla falciparum sıtmasının; Plasmodium ovale ise nöbetleri 48-50 satte bir gelen iyi huylu tersiyana sıtmasının etkenidir.
Sivrisinek sokmasıyla vücuda giren asalak, karaciğere yerleşerek çoğalmaya başlar. Bu asalaklar daha sonra dolaşıma katılıp alyuvarlara girer ve çoğalmayı sürdürür. Alyuvar asalakla dolduğunda parçalanır. Kana yayılan asalaklar başka alyuvarlara girer. İnsan vücudunda gerçekleşen bu çoğalma süreci asalağın eşeysiz üreme evresini oluşturur.
Birkaç kuşak sonra bazı asalaklar eşey hücresi (gamet) üretecek biçimde değişikliğe uğrar. Bölünerek çoğalama-yan ve alyuvarlar içinde uzun süre varlığını sürdürebilen bu hücrelere gametosit denir. Sivrisinek kan emerken bu hastalık etkenini içeren alyuvarları da sindirim sistemine alır. Sivrisineğin midesinde etkinleşen erkek ve dişi gametositler arasında döllenme sonucu zigot oluşur. Bu eşeysel üreme evresinde zigot ooki-nete dönüşür. Anofelin mide duvarını geçen ookiııetler epitel ve kas katmanları arasında kapsülle sarılarak ookist adıyla tanınan birer kist biçimini ahr. Bu kistlerden daha sonra sporozoit denen binlerce asalak çıkar. Sporozoiüer sivrisineğin tükürük bezlerine ulaşır ve ısırık yoluyla yeni bir kişiye aktarılır. Böylece asalağın eşeysiz üreme evresi başlar.
Alyuvarlarda gerçekleşen eşeysiz üreme evresinin süresi Plasmodium türüne göre değişir. Ateş nöbetleri bu üreme çevrimiyle ilgilidir. Asalakların kana
dağılmasıyla sıtma nöbeti görülür.
ENFEKSİYON KAYNAKLARI
Kanında asalağın gametosit biçimini taşıyan hastalar sıtmanın enfeksiyon kaynağım,oluşturur. İnsanlarda akut, kronik ya da belirti vermeden gizli biçimlerde görülebilen enfeksiyon, anofeller aracılığıyla bulaşır.
YAYILIMI
Sıtma daha çok tropik ve ılıman bölgelerde yaygındır. Günümüzde başarılı bir mücadele sonucu birçok ülke sıtmadan arınmıştır. Ama Orta ve Güney Amerika’da, Afrika ülkelerinde, Akdeniz ülkeleri ve Ortadoğu’da, Afganistan, Pakistan ve Hindistan’da, Japonya dışındaki Uzakdoğu ülkelerinde sıtmaya yaygın biçimde rastlanmaktadır. Türkiye’de son yıllarda, hemen yalnız P. vivax türünün etken olduğu tersiyana sıtması görülmektedir. Bu, aynı zamanda bütün dünyada en çok görülen sıtma türüdür. Falciparum sıtması genellikle tropik bölgelerle sınırlıdır ve en tehlikeli sıtma türünü oluşturur. Yakmdoğuda ve Balkanlar’da,bu arada Türkiye’de de görülmüştür. Kuartana sıtması ılıman ve astropik bölgelerde yaygındır. Ender rastlanan iyi huylu tersiyana sıtması ise Afrika’nın doğusunda ve Güney Amerika’da dar bir yayı-hm gösterir.
BELİRTİLERİ
Sıtma sivrisineğinin sokması ve ilk belirtilerin ortaya çıkması arasında geçen kuluçka süresi, kuartana sıtması dışında 10-14 gün dolayındadır. Kuartana sıtmasında ise 18 günden başlayarak çok daha uzun bir süreye yayılabilir. Sıtmanın en tipik belirtisi yol açtığı nöbetler sırasında üşüme ve ateş basma duyumunun birbirini izlemesidir. Bu nöbetler ilk birkaç günden sonra, asalakların alyuvarlardan kana yayılmasıyla eşzamanlı olarak gerçekleştiğinden düzerdi aralıklarla ortaya çıkar. Nöbetler sırasında bir-iki saat süren üşüme ve titreme evresinin ardından ateş hızla 40°C-41°C’ye kadar yükselir; 3-4 saat sonra yaygın terlemeyle birlikte hızla düşer. Tersiyana sıtmasında nöbetler günaşırı gelir. Ama yeni asalak kuşaklarının dönüşümlü olarak 24 saat arayla kana yayılması durumunda her gün ateş nöbeti görülür (çift tersiyana). Kuartana sıtmasında nöbetler iki gün arayla gelir. Kanda iki asalak kuşağının bulunduğu durumlarda iki gün süren ateş nöbetini ateşsiz bir gün izler (çift kuartana). Üreme evresini ayrı zamanlarda tamamlayan üç kuşağın bulunduğu durumlarda ise her gün nöbet görülür. Tedavi edilmezse kısa sürede ölüme yol açan falciparum sıtmasında ise nöbet süreleri ve araları daha düzensizdir. Hastanın genel durumu hızla bozulur.
Aralarında yinelemeyen ve kompli-kasyonlara yol açmayan falciparum sıtmasının da bulunduğu bütün sıtma olguları tedavi edilmeseler bile, asalağın türüne bağh olarak değişen bir süreden sonra geriler. Bunun başta gelen nedeni enfeksiyona karşı bağışıklığın gelişmesidir.
Sıtma bölgelerinde yaşayan kişilerde yeni enfeksiyonlar görülebilir. Bu kişilerde kansızlık, dalak ve karaciğer büyümesi, aşırı kilo kaybı ortaya çıkar (sıtma kaşeksisi). Belirli coğrafi bölgelerde sıtma enfeksiyonunun sürmesi yalnızca sivrisineklerin varlığıyla açıklanamaz. Hastalığın doğal kaynağı olan insanların bir bölgede yaygın biçimde bulunması, sıtmanın yerleşik hastalık biçiminde ortaya çıkmasında en az anofeller kadar belirleyicidir. *
HASTALIĞIN ÖZEL KLİNİK BİÇİMLERİ
Hastalık asalak türüne ve bulaşma, biçimine göre değişen klinik belirtiler verir.
Zehirli sıtma. Çok ağır seyreden ve ikincil hastalıklara yol açan sıtma tipleri için kullanılan ortak bir addır. Ama bu tür ağır sonuçlan doğuran sıtma etkeni hemen her zaman Plasmodium falciparum ‘dur. Nöbetler birbirine eklenerek süreklilik kazanır. Alkolizm, beslenme eksikliği, aşın yorgunluk, güneş çarpması gibi etkenler hastalığın zehirli sıtmaya dönüşmesini kolaylaştırır. Bu durum beyin sıtması, tifomsu sıtma ve karasu humması gibi, belirtilere göre adlandırılan, çeşitli tiplere ayrılır. Beyin sıtması sürekli baş ağrısıyla kendini belli eder. Tedavi edilmezse bilinç kaybı, kasılma nöbetleri gibi merkez sinir sistemi hastalıklarını düşündüren çeşitli belirtiler ortaya çıkar. Çok geçmeden ölümle sonuçlanan derin koma durumu görülür. Tifomsu sıtmada tifoyu taklit eden belirtilere rastlanır. Karasu hummasında böbrek yetmezliği sonucu Önce kırmızı olan idrar, daha sonra siyaha döner. İdrann bütünüyle kesilmesi hastalığın kötüleştiğini gösteren bir belirtidir.
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar