ÇEŞİTLİ BİTKİLERDEN ELDE EDİLEN ÇÖZELTİLERİN SENTETİK HORMON OLARAK KULLANILMASI
Çeşitli Bitkilerden Elde Edilen Çözeltilerin Sentetik Hormon Olarak Kullanılabilirliğinin
Araştırılması
PROJENİN AMACI
Son yıllarda gerek tarımsal ilaçların gerekse gübrelerin kullanılmasıyla bitkisel
üretimde artış meydana gelmiştir. Bununla birlikte gübrelerin ve tarımsal ilaçların bilinçsizce
kullanılması insan sağlığını tehdit edecek ürünlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Tarımsal gübrelerin bilinçsizce kullanımı nedeniyle toprağın derinlerine sızan fosfor
ve nitrat, tatlı su kaynaklarına ulaşmakta bu da insan, evcil hayvan ve yaban hayatı açısından
ciddi problemlere yol açmaktadır. Ayrıca kimyasal tarım ilaçları toprakta birikmekte, bitki
sağlığını olumsuz yönde etkileyerek ekolojik dengeyi bozmaktadır.
Bu olumsuz koşullar karşısında gelir düzeyi yüksek olan ülkeler başta olmak üzere
birçok ülkede bilinçlenerek örgütlenen üretici ve tüketiciler, doğayı tahrip etmeyen
yöntemlerle insanlarda zehirli etki yapmayan tarımsal ürünleri üretmeyi ve tüketmeyi tercih
etmişler. Biz de bu çalışmamızda çevremizde bolca bulunan ısırgan otu(Urtica Dioica),
karalâhana( Brassica Oleracea ), su yosunlarının ayrı ayrı çürütülmesi ve bu üç bitkinin bir
arada çürütülmesi ile elde edilen çözeltilerin sentetik hormon olarak kullanabilirliliğinin
araştırılmasını amaçladık.
GİRİŞ
Dünyanın nüfusu günümüzde hızlı bir şekilde artış göstermektedir. Nüfusun artışına
paralel olarak tüketilen tarım ürünleri de artmaktadır. Buna mukabil dünyadaki ekilebilir
tarım arazileri yağış rejimlerinin değişmesi, mevsimlerin kayması, sel, erozyon gibi nedenlerle
hızla azalmaktadır. Bu durum bilim adamlarını gıda üretiminde farklı alternatifler
geliştirmeye yöneltmiştir. Özellikle kısa sürede ve daha fazla ürün veren bitkilerin
yetiştirilmesi ve tarımının yapılması yaygınlaşmaktadır. Kısa sürede daha fazla ürün elde
edebilmenin en kolay yolları tarım ilacı, suni gübre ve sentetik hormon kullanılmasıdır.
Kullanılan bu maddeler verim arttırırken bitkilerde hem hastalığa neden olmakta hem de
insan sağlığına ve çevreye zarar vermektedir. Biz de bu çalışmamızda bu zararları en aza
indirebilecek sentetik hormon üretmeyi amaçladık. Bu amaçla çevremizde kolay yetişen ve
bolca bulunan bitkileri tercih ettik. Bunun için kara bitkisi olarak karalahana ve ısırgan otunu;
su bitkisi olarak da su yosununu kullandık.
Karalahana (Brassica oleracea Acephala ) , turpgillerden (Brassicaceae) , geniş ve
kalınca kat kat yaprakları olan, kış sebzesi olarak yetiştirilen ve yaprakları koyu yeşil olan bir
lahana çeşididir. Lahana, yurdumuzun her yerinde yetişir. Bilhassa karalahana Karadeniz
yöresinde yaygındır. Doğu Karadeniz ( Trabzon, Rize, Artvin ) halkının temel besin
maddesidir. Lahana oldukça dayanıklı bir bitkidir. Ne kışın soğuğu, ne yazın şiddetli sıcağı onu
pek etkilemez. Lahana, pişirilerek yendiği gibi çiğ olarak, turşu olarak da yenir. Yaz kış yenilen
bu sebzenin adı eski Yunanca lahana “yenilebilen sebze” kelimesinden gelmekte bölgede
pancar, kelem, pezük, lu (Lazca),şaviphali(Gürcüce) olarak adlandırılmaktadır. Lahana,
Avrupa ülkelerinde çok yaygın olan ve oldukça eski çağlardan beri yenen bir bitkidir. Mısırlılar
bir zaman lahanayı kutsal sayar, hatta ona taparlardı.
Çok besleyici bir sebze olan karalahana, cilt, diş ve kemik dokularının sağlamlığını
arttırır. Vücuttaki zehirli maddelerin uzaklaştırılmasını sağlar. İştah açar. İdrar söktürür ve
kabızlığı giderir. Kansızlıkta faydalıdır. Özellikle taze karalahana suyu mide ve bağırsak
ülserine iyi gelir, bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olur ve bağırsak iltihaplarına karşı
koruyucudur. Vücudun direncini arttırır ve zararlı bakterileri öldürür. Kansere karşı çok iyi bir
koruyucudur. Kandaki şeker oranını düşürür. Astım, romatizma, siyatik, sarılık ve safra kesesi
hastalıklarında faydalıdır. Ses kısıklığını giderir.
Isırgan Otu (Urtica diocia); kökünden başlamak üzere, kökü, yaprakları, tohumları bile
şifalı olan bir bitkidir. Eski çağlarda da büyük bir saygınlığa sahipti. Büyük ısırgan otu (Urtica
diocia L.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m'yi geçer, yapraklar koyu yeşil renkli,
saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.), bir yıllık ve otsu bir
bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir. Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı
tüylüdür. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür. Her iki türün de yaprakları 2-
4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. Taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve
yanma yapar. Dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir. Türkiye' de her iki tür de
yetişir. Etkinlik açısından her iki bitki türü de eşittir. Bağışıklığı güçlendirici, iyi huylu prostat
büyümesini engelleyici, kan şekerini düşürücü ve romatizma ağrılarına karşı etkinliğiyle
tanınan ısırgan otunun, yaprakları kökleri ve tohumları bitkisel tedavi de kullanılmaktadır.
Isırgan otu fazla oranda potasyum tuzu içerir. Potasyum bitkiler için zorunlu bir besin
elementi olup çoğunlukla bitkilerde en fazla bulunan katyondur. Potasyum noksanlığı ile Na
toksitesi dünyada yaygın olarak görülen ve bitkisel üretimi sınırlayan önemli problemlerdir.
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki K noksanlığının olduğu alanlarda tuzluluk bitkilerde daha
fazla olumsuz etkide bulunurken, potasyumun fazla ve yeterli olduğu bölgelerdense tuzluluk
bitkilerde daha az olumsuz etki yapmıştır. K iyonları bitkilerde su stresi üzerine önemli
etkilere sahiptir. Potasyum alımı ve birikimi sonucu osmotik potansiyel artmakta ve buna
bağlı olarak hücreye daha fazla su girişi olmaktadır.
Isırgan otunun etkinliği öncelikle yetişmiş olduğu toprağın yapısına ve çevre şartlarına
bağlıdır. Bu yönü diğer bitkilere nazaran daha belirgindir. Tedavi edici özelliği iklim şartları,
toprağın yapısı ve güneş ışığına sıkıca bağlıdır. Diğer bitkilerde de genel olarak bu bağlılık
bulunmasına rağmen ısırganda daha fazladır. A ve C vitaminleri açısından zengin bir bitki olan
ısırgan otu bağışıklığı güçlendirmek, kan dolaşımını artırmak ve kan temizlemek gibi etkilere
sahiptir. Isırgan bitkisinde pankreasın, midenin, karaciğerin, bağırsakların ve safra kesesinin
salgılarını uyaran sekterin adlı madde vardır. Isırganda bulunan demir minerali alyuvarları
devamlı yenileyerek yeni dokulara oksijen gitmesini sağlayıcı etki gösterir.
Su yosunları ya da Algler (Latince deniz otu anlamındaki "alga" dan türetilmiştir ),
büyük çoğunluğu foto sentetik olmasına ve bitkilere benzemesine karşın, bitkiler alemiyle
yakın akraba olmayan bir grup sucul canlı grubudur.
"Yosun" tanımı çoğunlukla su yosunları (algler) için kullanılsa da; yosunlar, kara
yosunları ve su yosunları (algleri) gruplarını kapsayan genel bir terimdir. Su yosunları,
bitkilerin aksine, fotosentez ürünlerini nişasta formunda depolamazlar. Kloroplastları,
sitoplazma içerisinde serbest olarak değil, granüller endoplazmik retikulum üzerinde
bulunur. Klorofil-c taşırlar ve bitkilerde bulunmayan başka pigment maddeleri bulundururlar.
Çeşitli su yosunu gruplarına özel renklerini bu pigment maddeleri verir. Su yosunlarında,
bitkilerdeki yaprak, gövde gibi elemanlarına benzeyen, ancak damar dokusu taşımayan,
özelleşmemiş vücut bölümlerine "tallus" denir.
Foto sentetik su yosunları, sucul ortamların birinci derecedeki üreticileri
olduklarından önemlidirler. Alglerin bir diğer önemi de, birçok sucul canlının besin kaynağını
oluşturmalarıdır. Ayrıca, çeşitli endüstri alanlarında kullanılan bazı hammaddeler yine bu su
yosunlarından elde edilmektedir. Yaşamı sona eren su yosunlarının dış iskeletleri dibe
çökerek, denizel kayaçların yapısına katılır.
Su yosunları, tüm ekosistemlerin bütünlüğünün korunmasında önemlidir.
Okyanuslarda bulunan diyatomlar ve diğer mikroskobik yosunlar, tüm dünyanın ihtiyacı olan
foto sentetik karbon ihtiyacının üçte ikisini üretirler. Sularda yosunlar tarafından
gerçekleştirilen fotosentez canlılara oksijen sağlar. 17. yüzyılın sonlarından beri, kahverengi
alglerin yakılmasıyla mineralce zengin küllerinden sabun, cam, soda ve gübre yapımında
kullanılan "potas" elde edilmektedir. Kimyasal maddeler arasında yer alan brom ve iyot ilk
kez bu külden izole edilmiştir ve iyot hala Japonya'da deniz yosunlarından elde edilmektedir.
Yosunlar yaygın bir şekilde gübre olarak kullanılmaktadır.
Su yosunları özellikle doğu Asya ülkelerinde önemli bir besin kaynağıdır. A, B1, B2, B6
ve C vitaminleriyle niyasin, iyot, potasyum, demir, magnezyum ve kalsiyum açısından
zengindir. Bazı yosun çeşitleri "destek besini" olarak ticari işletmelerce yetiştirilmekte ve
paketlenerek satılmaktadır.Çin'de yaklaşık 70 çeşit su yosunu yenmektedir.
Isırgan Yosun Karalahana
Karbonhidrat √
Protein √ √
Yağ √
C vitamini √ √ √
B1 vitamini √ √
B2 vitamini √ √
Karoten √
Kalsiyum √ √
Demir √ √ √
Sekretin √
Flavon √
Potasyum
Tuzları √
Formik Asit √
Mineral Tuzlar √
Bitki Asitleri √
Betasitosterin √
Lignan √
Müsilaj √
Asetilkolin √
Sterylglucosid √
Sabit Yağ √
Carotinoid √
Clorophyll √
Tanen √
Sterolen √
A vitamini √
B6 vitamini √
Niyasin √
İyot √
Potasyum √
Magnezyum √
Tablo 1: Isırgan, karalahana ve su yosunu bitkilerinin içerik tablosu
MATERYAL VE YÖNTEM
Çalışmada kullanılan bitkilerden ısırgan otu Trabzon Yomra Fen Lisesi karşısındaki
bahçeden, karalahana Trabzon Kadınlar Pazarı’ndan, su yosunu Karadeniz'den elde
edilmiştir.
Isırgan, karalahana(Pancar), su yosunu ve bu bitkilerin karışımı 9 litrelik kaplara ayrı
ayrı koyularak üzerlerine bitkileri kapatacak kadar su dolduruldu. Isırgan otu, karalahana, su
yosunu ve bu bitkilerin karışımlarının konulduğu kapların kapakları kapatılarak 2 hafta
süreyle çürümeye bırakıldı.
Deneyde kullanılacak deney bitkilerini büyütmek için toprak karışımı hazırlandı.
Trabzon Yomra Fen Lisesi’nin karşısındaki bahçeden alınan toprak, böceklerden, taşlardan ve
yabancı otlardan temizlenerek homojen hale getirildi. Çiçek toprağı olarak da bilinen 10 kg
torf ve Erzurum’dan projede kullanılmak için getirtilen 60 litre perlit alındı. Perlit ve torfun
tamamı karıştırıldı. Daha sonra torf-perlit karışımı 6/11, 5/11 oranında bahçe toprağıyla
karıştırıldı. 75 tane 1 litrelik tüp poşetlere 3/5’ünü dolduracak kadar toprak karışımı konuldu.
25 poşete Trabzon Kadınlar Pazarı’ndan alınan Bolero cinsi birer bezelye tohumu,
tohum çapının 2,5 katı kadar derinliğe dikildi. 25 poşete Trabzon Kadınlar Pazarı’ndan alınan
Karadeniz bölgesi yerli mısır tohumu, tohum çapının 2 katı kadar derinliğe sivri kısmı alta
gelecek şekilde ikişer adet ekildi. Geri kalan 25 poşete de Trabzon Kadınlar Pazarı’ndan alınan
Katya F1 cinsi salatalık tohumu, tohum çapının 2 katı kadar derinliğe sivri kısmı alta gelecek
şekilde ikişer adet ekildi. Her poşet dikilen tohuma ve deney süresince uygulanacak ekstreye
göre adlandırılıp gruplandırıldı. Her bitki türünden 5 adet kontrol, 5 adet yosun, 5 adet
ısırgan, 5 adet pancar, 5 adet karışım bitkisi olmak üzere beşerli beş grup oluşturuldu.
Gruplandırdığımız bitkileri 22-27 °C arasında Trabzon Yomra Fen Lisesi Biyoloji
Laboratuarında çimlenmeye ve büyümeye bıraktık.
Her bitkiye 09.11.2010 tarihinde 200ml, 10.11.2010 tarihinde 50ml, 11.11.2010
tarihinde 75ml su verildi. Bitki toprakları çok nemli olduğu için bir süre su verilmedi.
19.11.2010 tarihinde 50ml su verildi. İlk yapraklar görülmeye başlandı; ancak 23.11.2010
tarihinde hala çimlenemeyen tohumlar deney dışı bırakıldı. Geriye 4 pancar ekstresi etiketli,
4 karışım ekstresi etiketli, 4 ısırgan ekstresi etiketli, 4 yosun ekstresi etiketli ve 3 kontrol
etiketli olmak üzere 19 salatalık bitkisi; 3 pancar ekstresi etiketli, 3 karışım ekstresi etiketli,3
ısırgan ekstresi etiketli, 3 yosun ekstresi etiketli ve 2 kontrol etiketli olmak üzere 15 bezelye
bitkisi; 3 pancar, 3 karışım ekstresi etiketli, 3 ısırgan ekstresi etiketli, 3 yosun ekstresi etiketli
ve 2 kontrol etiketli olmak üzere 15 mısır bitkisi kaldı. Çimlenme ihtimalini arttırmak için
ikişer tohum ekilen topraklardan her iki tohumun da çimlendiği poşetlerdeki bitkilerin daha
sağlıksız olanı kopartıldı.
Deney dışı bırakılan 28 adet poşetten çimlenmeyen tohumlar çıkartıldı. Bu poşetlere
toprakları havalandırıldıktan sonra Trabzon Kadınlar Pazarı’ndan alınan Medusa F1 cinsi
kabak tohumları, tohum çapının 2 katı kadar derinliğe sivri kısmı alta gelecek şekilde ikişer
adet ekildi. 10 adet pancar, 10 adet yosun, 10 adet ısırgan, 10 adet karışım ve 7 adet kontrol
bitkisi olmak üzere isimlendirme yapılarak bitkiler gruplandırıldı. Her birine iki günde bir
200ml su verildi. Ancak 20 gün içinde hiçbir kabak tohumunda çimlenme görülmediği için
tamamı deney dışı bırakıldı. Deneye tabi tutulan bitkilerin her birinin deney süresince 3 gün
arayla yaprak genişliği, gövde uzunluğu, gövde çapı ölçüldü ve yaprak sayısıyla birlikte
kaydedildi.
23.11.2010 tarihinde kontrol-salatalık3 etiketli ve kontrol-salatalık4 etiketli bitkilerin
öldüğü gözlemlendi. Isırgan, pancar, yosun bitkileri ve bu bitkilerin karışımının çürütüldüğü
kaplardan, bu bitki artıklarının posaları alınarak bitki poşetlerine eşit olarak konuldu. Geriye
kalan çözeltilere 3’er litre su konularak çözelti 9 litreye tamamlandı.
26.11.2010 tarihinde ısırgan etiketli, yosun etiketli, karışım etiketli, pancar etiketli
bitkilere 50ml ekstre ve kontrol bitkilerine 50ml su verildi, ölçüm yapıldı.
29.11.2010 tarihinde salatalık bitkilerinin tamamına yakını öldü. Salatalık bitkileri
deney dışı bırakıldı. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli bitkilere
50ml ekstre ve kontrol bitkilerine 50ml su verildi, ölçüm yapıldı.
02.12.2010 tarihinde pancar etiketli, ısırgan etiketli, yosun etiketli, karışım etiketli
bitkilere 50ml ekstre ve kontrol bitkilerine 50ml su verildi, ölçüm yapıldı. Kuruyan yapraklar
yaprak sayısına dahil edilmedi.
05.12.2010 tarihinde mısır bitkilerinin tamamına yakınında görülen ölümler yüzünden
mısır bitkileri deney dışı bırakıldı. Bezelye-pancar1 etiketli bitkinin iki yaprağının, bezelyeyosun3
etiketli bitkinin dört yaprağının kuruduğu gözlemlendi. Bezelye-kontrol2 etiketli
bitkinin ölçüm sırasında mekanik etki ile 10 yaprağı koparıldı. Pancar etiketli, ısırgan etiketli,
yosun etiketli, karışım etiketli bitkilere 50ml ekstre ve kontrol bitkilerine 50ml su verildi,
ölçüm yapıldı.
08.12.2010 tarihinde pancar etiketli, ısırgan etiketli, yosun etiketli, karışım etiketli
bitkilere 50ml ekstre ve kontrol bitkilerine 50ml su verildi. Bezelye-yosun1 etiketli bitkinin bir
yaprağının kuruduğu gözlemlendi. Bezelye-yosun3 etiketli bitkinin, bezelye-pancar1 etiketli
bitkinin, bezelye-pancar3 etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Deney dışı bırakılan bitki
poşetlerinin içindeki bitki ve tohumlar temizlendi, toprakları havalandırıldı. Trabzon kadınlar
pazarından alınan 20marul fidesi dikildi. Marul fidelerine 80ml su verildi. Bezelyelerin ölçümü
yapıldı.
11.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
bezelyelere 50ml ekstre ve kontrol etiketli bezelyelere 50ml su verildi. Bezelye-karışım1
etiketli bitkinin bir yaprağının, bezelye-karışım3 etiketli bitkinin bir yaprağının, bezelyeyosun2
etiketli bitkinin iki yaprağının kuruduğu gözlemlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli,
yosun etiketli, ısırgan etiketli marul bitkilerine 80ml ekstre ve kontrol etiketli marullara 80ml
su verildi.
14.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
bezelyelere 50ml ekstre ve kontrol etiketli bezelyelere 50ml su verildi. Bezelye-karışım1
etiketli bitkinin bir yaprağının, bezelye-karışım2 etiketli bitkinin iki yaprağının, bezelyekarışım3
etiketli bitkinin iki yaprağının, bezelye-yosun2 etiketli bitkinin bir yaprağının
kuruduğu gözlemlendi. Bezelye-yosun1 etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Karışım etiketli,
pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli marul bitkilerine 80ml ekstre, kontrol etiketli
marullara 80ml su verildi. 5 adet sümbül soğanı alındı. Sümbül soğanlarının her biri deney
süresince verilecek ekstreye göre isimlendirildi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun
etiketli, ısırgan etiketli sümbüllere 50ml ekstre ve kontrol etiketli sümbüle 50ml su verildi.
17.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
bezelyelere 50ml ekstre ve kontrol etiketli bezelyelere 50ml su verildi. Bezelye-karışım1
etiketli bitkinin bir yaprağının, bezelye-yosun2 etiketli bitkinin üç yaprağının, marul-ısırgan2
etiketli bitkinin bir yaprağının kuruduğu, bezelye-ısırgan2 etiketli bitkinin iki yaprağının,
bezelye-ısırgan3 etiketli bitkinin iki yaprağının, marul-karışım4 etiketli bitkinin iki yaprağının,
marul-pancar2 etiketli, marul-pancar3 etiketli bitkinin üç yaprağının kuruduğu gözlemlendi.
Marul-kontrol2 etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun
etiketli, ısırgan etiketli marul bitkilerine 80ml ekstre ve kontrol etiketli marullara 80ml su
verildi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli sümbüllere 50ml ekstre,
kontrol etiketli sümbüle 50ml su verildi. Deneye tabi tutulan tüm bitkilerin fotoğrafları
çekildi.
20.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
bezelyelere 50ml ekstre ve kontrol etiketli bezelyelere 50ml su verildi. Bezelye-karışım1
etiketli bitkinin bir yaprağının kuruduğu, bezelye-karışım3 etiketli bitkinin iki yaprağının
bezelye-kontrol1 etiketli bitkinin bir yaprağının, marul-ısırgan4 etiketli bitkinin iki yaprağının,
marul-kontrol4 etiketli bitkinin bir yaprağının, marul-yosun3 etiketli bitkinin bir yaprağının,
marul-pancar4 etiketli bitkinin üç yaprağının kuruduğu gözlemlendi. Marul-ısırgan2 etiketli,
marul-karışım1 etiketli bitkinin, marul-karışım4 etiketli, marul-pancar2 etiketli,marul-pancar3
etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
marul bitkilerine 80ml ekstre ve kontrol etiketli marullara 80ml su verildi. Karışım etiketli,
pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli sümbüllere 50ml ekstre, kontrol etiketli
sümbüle 50ml su verildi. Sümbül-karışım bitkisinin yapraklarında sararma görülmeye
başlandı. Ölçüm yapıldı.
23.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
bezelyelere 50ml ekstre, kontrol etiketli bezelyelere 50ml su verildi. Bezelye-ısırgan2 etiketli
bitkinin bir yaprağının, bezelye-kontrol1 etiketli bitkinin iki yaprağının kuruduğu gözlemlendi.
Bezelye-yosun2 etiketli bitkinin ölçüm sırasında mekanik etkiyle 6 yaprağı koparıldı. Bezelyekarışım3
etiketli bitkinin, marul-kontrol1 etiketli bitkinin, marul-yosun1 etiketli bitkinin,
marul-pancar4 etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun
etiketli, ısırgan etiketli marul bitkilerine 80ml ekstre, kontrol etiketli marullara 80ml su verildi
Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli sümbüllere 50ml ekstre ve
kontrol etiketli sümbüle 50ml su verildi. Ölçüm yapıldı.
26.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
bezelyelere 50ml ekstre ve kontrol etiketli bezelyelere 50ml su verildi. Bezelye-ısırgan3
etiketli bitkinin iki yaprağının kuruduğu gözlemlendi. Bezelye-karışım2 etiketli bitkinin ölçüm
sırasında mekanik etkiyle 22 yaprağı koparıldı. Sümbül-karışım etiketli bitkinin öldüğü
gözlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli marul bitkilerine 80ml
ekstre, kontrol etiketli marullara 80ml su verildi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun
etiketli, ısırgan etiketli sümbüllere 50ml su ve kontrol etiketli sümbüle 50ml su verildi. Ölçüm
yapıldı. Bezelyelerin ölçümüne son verildi.
29.12.2010 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
marul bitkilerine 80ml ekstre, kontrol etiketli marullara 80ml su verildi. Marul-yosun2 etiketli
bitkinin bir yaprağının kuruduğu gözlemlendi. Marul-ısırgan etiketli bitkinin , marul-yosun4
etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
sümbüllere 50ml ekstre ve kontrol etiketli sümbüle 50ml su verildi. Karışım etiketli sümbülün
yaprakları tamamen kurudu. Deney dışı bırakıldı. Ölçüm yapıldı.
01.01.2011 tarihinde karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
marul bitkilerine 80ml ekstre, kontrol etiketli marullara 80ml su verildi. Marul-ısırgan3
etiketli bitkinin bir yaprağının, marul-kontrol4 etiketli bitkinin bir yaprağının kuruduğu
gözlemlendi. Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli sümbüllerine 50ml
ekstre ve kontrol sümbüle 50ml su verildi.
04.01.2011 tarihinde Karışım etiketli, pancar etiketli, yosun etiketli, ısırgan etiketli
sümbüllere 50ml ekstre ve kontrol etiketli sümbüle 50ml su verildi. Sümbül-yosun etiketli
bitkinin ve sümbül-pancar etiketli bitkinin öldüğü gözlendi. Sümbüller ölçüldü ve ölçümlerine
son verildi.
SONUÇ VE TARTIŞMA
Elde ettiğimiz bulgular birlikte değerlendirildiğinde sümbül bitkisine uygulanan ekstreler den;
ısırgan otundan elde edilen ekstre diğer ekstrelere göre anlamlı bir şekilde farklılık gösterdiği
gözlemlenmiştir. Hiçbir ekstrenin uygulanmadığı kontrol grubu bitkinin 1,3cm, Isırgan otundan elde
edilen ekstrenin uygulandığı bitkinin 3,6cm, yosundan elde edilen eksternin uygulandığı bitki 1,5cm,
pancardan elde edilen ekstrenin uygulandığı bitki 0,9cm ve yosun, ısırgan, pancar bitkilerinin
karışımından elde edilen ekstrenin uygulandığı bitki 0,3cm uzadığı gözlemlenmiştir. Özellikle ısırgan
otundan elde edilen ekstrenin uygulandığı sümbül bitkisinde çiçek açtıktan sonra belirgin bir büyüme
görülmüştür. Resim 10‘dan da anlaşıldığı gibi, ısırgan otundan elde edilen ekstrenin çiçekleri taşıyan
gövdenin uzamasında da etkisi olduğu açıkça görülmüştür.
Elde ettiğimiz bulgular ısırgan otundan elde edilen ekstrenin, bezelye bitkilerinin boyca
gelişimine diğer ekstrelere göre daha fazla olumlu etkide bulunduğunu göstermektedir. Isırgan
otundan elde edilen ekstrenin uygulandığı bezelye bitkilerinin tamamı son ölçüm tarihine kadar
yaşarken; pancar, yosun ve ısırgan otu bitkilerinin karışımından elde edilen ekstrenin uygulandığı
bezelye bitkilerinin iki tanesinin yaşadığı, pancar bitkisinden elde edilen ekstrenin uygulandığı bezelye
bitkilerinin birinin yaşadığı ve yosun bitkisinden elde edilen ekstrenin uygulandığı bezelye bitkilerinin
tümünün öldüğü görülmüştür. Buradan; ısırgan otundan elde edilen ekstrenin bitkilerin olumsuz
çevre şartlarına uyum sağlamalarına olumlu etkisinin olduğu görülmüştür.
Yaprak sayısı artışına ısırgan otundan elde edilen ekstrenin diğer ekstrelere göre daha fazla etki
ettiği anlaşılmaktadır( Grafik 3). Ayrıca ısırgan otundan elde edilen ekstrenin yaprakların gelişimine de
diğer ekstrelere göre daha fazla etki ettiği gözlemlenmiştir. Hiçbir bezelye bitkisinin gövde çaplarında
anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Deney süresince kullandığımız bitkiler normal yetişme dönemlerinde olmadıkları için çevre
şartlarına uyum sağlamakta zorlandılar. Bu nedenle Yapraklarında sararma, solma, kurumanın sıklıkla
yaşandığı gözlemlendi.
Marul bitkilerinde sık sık yapraklarda sararmalar ile bu yüzden yaprak boylarında kısalmalar,
büzülmeler görülmektedir. Tüm bunlar göz önüne alındığında ısırgan otundan elde edilen ekstrenin
marulların çap uzunluğu artışında diğer bitkilerden elde edilen ekstrelere göre daha fazla etki ettiği
görülmüştür. Boy uzunluğunun artışında ısırgan otundan elde edilen ekstrenin daha fazla boy arttırıcı
etkisinin olduğu, yaprak sayısının artışında ise ısırgan otu ile birlikte bu bitkilerin karışımından elde
edilen ekstrenin de olumlu etki ettiği gözlenmiştir.
SEDA HACISALİHOĞLU
PELİN DEMİRAL
www.tyfl.k12.tr
Botanik
-
Bitkisel Hormonlar Nelerdir?
-
Bitkisel Hormonları Nelerdir? Auxinler - Oksin Bitki Büyüme Hormonlarının Görevleri Nelerdir?
-
Pinus cembra - İsviçre Fıstık Çamı
-
Pinus banksiana - Banks çamı
-
Pinus aristata (Higori çamı)
-
Palinoloji – Polen Bilimi Hakkında Bilgi
-
Kaktüsgiller - Cactaceae Hakkında Bilgi
-
Papatyagiller - Asteraceae Hakkında Bilgi
-
Karanfilgiller - Caryophyllaceae Hakkında Bilgi
-
Periyant Nedir ? Periant (Çiçek Örtü Yaprakları)
-
Bitki Yaprak Tipleri Ve Görevleri - Yaprak Çeşitleri
-
Bitkilerde Gövde Çeşitleri ve Gövdenin Görevleri Nelerdir ?
-
Opuntia ficusindica - "Dikenli İncir"
-
Bitkilerde Bulunan Doğal Renk Maddeleri
-
Bitki Stresi: Abiyotik ve Biyotik Faktörler