Biyofarmasötik Inovatörlerin Ortaya Çıkışı
Biyofarmasötik inovasyonun sağlık ve ekonomi alanlarında küresel ölçüde etkileri vardır. Çoğu inovasyonun kaynağı gelişmiş ülkeler olmuş, ekonomi ve sağlık alanındaki yararları en fazla bu ülkeler elde etmişlerdir.
Health Research Policy and Systems dergisinde çıkan bir araştırmaya göre, yükselmekte olan Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’da son birkaç on yıldır biyofarmasötik alanında önemli gelişmeler olmakta ve buna bağlı olarak da, bu ülkelerin kimi şirketleri küresel pazarlarda, gelişmiş ülkelerin çok uluslu şirketlerinin tedarikçi, satıcı ve fason üreticileri olmanın ötesinde, etkin bir şekilde rekabet etmektedirler. Bu dört ülkede farmasötik sektördeki büyüme gelişmiş ülkelerdekinden daha fazladır. Öte yandan, yükselmekte olan pazarlardaki şirketler, küresel şirketlerden daha fazla olarak, gelişmekte olan ülkelerdeki hastalıklara yönelik tedaviler geliştirmektedir.
Araştırmacılara göre, yükselmekte olan ekonomiler ilk aşamada, teknolojik ve finansal olarak daha az zorlayıcı, düşük teknolojili ürünler ürettikten sonra giderek daha karmaşık ürünlere yöneldiler. Mevcut ilaçların tersine-mühendislik süreçleriyle üretilmesi bu ülkelerdeki üreticiler için oldukça öğretici oldu. Teknolojik ilerleme için kilit itici güç, ABD ve Avrupa’daki ihracat pazarlarına olan duyulan ilgiydi. Günümüzde bitmiş ürünlerin ihracatındaki büyümeyle Hindistan ilgi çekmekte olup, geleneksel ilaç sektörünün dış ülkelere satışları yılda %21 artış göstermektedir. Bu ülkede, hızlı büyüyen biyoteknoloji sektörünün gelirlerinin %56’sı ihracat gelirleridir. Çin, Brezilya ve Güney Afrika’dan ihraç edilen bitmiş ürünler az olmakla birlikte, imalat standartlarındaki gelişmelerle birlikte bu trend de değişecektir. Hint firmaları günümüzde, dünyanın önde gelen aşı üreticileri haline gelmişlerdir. Hintli firmalar ayrıca yeni aday ilaçlar keşif ve geliştirmeye de odaklanmış durumdadırlar. Çinli firmalar ise özellikle geleneksel Çin tıbbı bilgileri temelinde inovasyon yapmaktadırlar. Ayrıca gen tedavileri, HIV tedavisi için ilaçlar, akciğer fibrozu ve karaciğer sirozuna yönelik tedaviler de geliştirilmektedir. Çin aşı imalat sektörü üretim hacmi bakımından dünyanın en büyüklerinden biri olup yılda bir milyar dozun üzerinde aşı üretilmektedir. Brezilya ve Çin’de kamu sektörü temel ilaçların önemli bir kısmını üretmektedir. Brezilya’nın sağlık biyoteknoloji sektörü çok genç olup şirketlerin çoğu on yıldan az bir geçmişe sahiptir. Güney Afrika’nın gelişmeye başlayan sağlık biyoteknoloji sektörü, ülkenin üniversite ve araştırma enstitülerinin araştırma alanındaki yeteneklerinden güç almaktadır. Bu ülkelerin hepsinde, yerel biyoçeşitlilik ve geleneksel ilaçlar şirketler için önemli bir başlangıç adımı oluşturmaktadır.
Yüksek karlı alanların uluslararası şirketlerce kapılmış olması ve özel sermayenin yetersizliği, görece saf Ar-Ge şirketlerinin hükümetlerden önemli yardımlar alarak işe başlamasına neden olmuştur. İkincisi, bu şirketler büyük ölçüde, üniversiteler ve araştırma enstitüleriyle ve yabancı kurumlarla ortaklıklar kurmaktadır. Üçüncüsü, inovasyona dönük girişimcilerin çoğu, kısa vadede gelir elde etmeye ve uzun vadede büyüme için inovasyona odaklanan yerel büyüme modellerini geliştirmişlerdir. Dördüncüsü, yakın zamanda domestik şirketler inovatif Ar-Ge faaliyetleri için uluslararası ortaklıklarını artırmaya başlamışlardır. Yeni modelde, yabancı müşterilere keşif, geliştirme ve üretim alanlarında hizmet verilmektedir.
İnovasyonun önündeki engeller:
Eğitilmiş personel
Bu dört ülkede de özel eğitilmiş personel sıkıntısı çekilmektedir. Beceri sahibi personel kısıtlılığını aşmak amacıyla; Bilim ve teknoloji kapasitesini artırmak için Ar-Ge yatırımları artırılmakta, özel eğitim programları geliştirilmekte, dış ülkelerden eğitilmiş personel getirtilmektedir. Birinci stratejinin sonucu olarak, son yıllarda bu ülkelerin hepsinde bilimsel yayınların sayısında önemli artışlar olmuştur. Günümüzde Çin, dünyada yayın sayısı bakımından beşinci sırada gelir olmuştur. Bilimsel yayınların sayısı 1995-2005 yılları arasında, yıllık bazda, Çin’de %16.5, Hindistan’da %4.7 ve Brezilya’da %8 artış göstermiştir.
Ar-Ge altyapısı
Şirketlerin şirket içi Ar-Ge yetenekleri ve altyapıları, çoğunlukla ancak son yıllarda inovatif aktivitelere giriştiklerinden dolayı genellikle sınırlıdır. Bu nedenle üniversiteler ve araştırma enstitüleriyle ortaklıklar kurulmaktadır. Üniversitelerde girişimci kültürün tarihsel yokluğu ve kamu ile özel sektör arasındaki geleneksel kopukluk bu stratejinin etkinliğini azaltmaktadır. Çin’de şirketler ile üniversiteleri-enstitüleri bir araya getirmek için devlet aracı olmakta, ayrıca çok sayıda yüksek teknoloji parkı açılmaktadır.
Yasal konular
İnnovasyoncu şirketlerin önündeki en önemli engellerden biri basit ve anlaşılır bir mevzuatın yokluğudur. Sonuçta, yasal onaylar sıklıkla gecikmektedir.
Fikri mülkiyetin korunması
Patent hakları düşüncesinin altında, geçici monopol yaratarak inovasyon çabalarını teşvik etmek yatmaktadır. Bu dört ülkedeki biyofarmasötik şirketler patentin önemini giderek daha fazla kabul etseler de, fikri mülkiyet haklarının korunması konusunda hala belirsizlikler bulunmaktadır.
İnovasyonun finansmanı
Özel sektör kaynaklarının kısıtlı olduğu bu ülkelerde finansman için çoğu şirket devlet desteğine ihtiyaç duymaktadır.
Sonuç olarak, Çin, Hindistan, Brezilya ve Güney Afrika’da inovatif biyofarmasötik şirketler alanında benzer ulusal yanıtlar gözlenmektedir: inovatif olanaklar artırılmış, inovasyonun karşısına çıkan engeller yıkılmış, inovatif aktiviteler sıklıkla inovatif iş modelleriyle finanse edilmiş, uluslararası şirketlerle iş birliği yapılmış, fikri mülkiyet hakları koruma altına alınmış ve küresel düzeyde rekabete girilmiştir. Araştırmada incelenen şirketlerin çok azı küresel tüketime yönelik yeni tedavileri tamamen kendi olanaklarıyla geliştirmeyi planladığı görülmüştür. Bunda, teknik ve finansal imkanların yetersiz olması rol oynamaktadır. İlaç geliştirmede yeni eğilim, yükselen pazarların aktivitelerin farklı evrelerinde daha fazla katkıda bulunacağı şekilde, ilaç geliştirme değer zincirinin küresel olarak adem-i merkezileşmesidir.
http://www.medical-tribune.com.tr
Biyolojik Gelişmeler
-
Arkeologlar Korunmuş İnsan Beyinleri Bulmaya Devam Ediyor
-
Yapay Zeka istilacı Asya eşekarılarını tespit etmeye yardımcı oluyor.
-
Avustralya fosili, fotosentezin en az 1,75 milyar yıl önce evrimleştiğini öne sürüyor
-
Böcek kanatlarının solungaçlardan evrimleştiğine dair yeni kanıtlar
-
Denizyıldızının Başı Neresi? Tahmininiz Büyük İhtimalle Yanlış
-
Biyoloji bölümü seçenler ve biyolojiye ilgi duyanlar için bazı öneriler
-
Canlıların Gizemli Dünyasını Keşfetmek: Biyologların Gözüyle Doğa, Genetik ve Evrim
-
Biyolojik ve Kimyasal Silahlar Ne Zamandan Beri Var?
-
Filler Gerçekten ‘Asla Unutmaz’ mı?
-
Sibirya’da Bulunan Ayı Mumyası, Mağara Ayısı Değilmiş
-
California Bilimler Akademisi Bilim adamları 2022'de 146 yeni tür tanımladı
-
Yapay zeka hücre hareketini mikroskop altında analiz edebiliyor.
-
Ağaçlardan Önce Yeryüzünde Devasa Mantarlar Vardı
-
Biyoloji Terimleri Sözlüğü Yayımlandı
-
Avcı-Toplayıcılıktan Tarıma Geçiş Tam Olarak Nasıl Gerçekleşti?