Biyocoğrafya Nedir
Coğrafya: Herhangi bir yerde mevcut olan elemanların nasıl meydana geldiğini, başka varlıklardan ayrılıp ayrılmadığı, bu varlıkların birbirine benzeyip benzemediğini bütün bu kuralları inceleyen bilim dalıdır.
Söz konusu elemanların ve bu varlıkların nerelerde bulunup bulunmadığı
Bu elemanların oluşum şekillerini
Bu varlıların özelliklerini ortaya koymaya çalışır.
Bu varlıkların birbirlerine benzer yakınlıklarını araştırır,ortaya koyar.
Tüm bu maddelerin kurallarını açıklar.
Bu Varlıkların Özelliklerinin Sınırları
Bitki, ve hayvanları ele alıyoruz bunlardan da yalnız makro olan bitki ve hayvanları ele alıyoruz. Ancak dolaylı olarak ta insanları ele alıyoruz. Hayvanların çoğu bitkilere göre tercih yapar. Çünkü bitkiler hayvanlar için durak ve besi yeridir. Bunun için bitkiler Biyocoğrafya’nın başlıca önemli elemanıdır. İnsanlar doğayı koruması için doğanın özelliklerini bilmemiz işleyişini ekolojisini bilmemiz gerekir. İnsanlar doğada kurulmuş olan sistemi ele geçirip işleyişini yok ediyor.
A)Biyocoğrafya
Canlıların yeryüzünde ilk var oldukları yerleri bu yerlerin özelliklerini var oluşlarının nedenlerini yeryüzünden başka nerelerde bulunduklarını ve bu yerlerin oluşum nedenlerini birbirlerine benzer olup olmamaları durumlarını ve bu yerlerin sınırlarının boyutlarını ve bütün bunların olası kurallarını ortaya koyan bütün canlıların meydana gelmesinin etmenlerini şu şekilde sıralayabiliriz.
A.1) Jeolojik oluşum: Yeryüzünün oluşumundan beri geçirdiği değişik evreler.
A.2) Bu yerlerin oluşmasında canlılar(bitkiler ve hayvanlar) bu canlıların kendine özgü olan özellikleri:
A.3) İklim: Bunların üçünü birden ekolojik birleşme denir. Birbirine benzer özellikleri sahip olan alanlara benzer yerleşim alanları benzer özelliklere sahip olmayan alanlara farklı yerleşim alanları denir.
Soru: Bu benzerlik ve farklılıkların kriterleri nelerdir ?
A.1) Jeolojik oluşum
Dünya’da canlıların geçirdiği jeolojik devirleri açıklamak için 4 teori vardır. Bunlar;
A.1.1)Çökmüş Kıtalar Teorisi: Bu görüşe göre bugün birbirinden ayrı olan kıtalar eski jeolojik devirlerde ayrı değil tamamen bitişik olduğu bir bütün olan bu kütlenin hem jeolojik hem canlı olarak hem de iklim etkisi olarak ayrılmaya başlar. Eğer bu görüş varsayılırsa bir bütün iken orada bulunan canlılar bir bütünün ayrılmasıyla onlarda ayrılmaya başlamıştır ve böylelikle canlılar arasında benzerlik ve farklılıklar oluşmuştur. Böylece canlı çeşitliliği artmıştır. (Biyoçeşitlilik). Bu teorinin doğruluğunun iki tane olasılığı vardır. Yani yeni ortama adaptasyon gösterebilirler yada gösteremezler.
A.1.2)Köprü Görüşü: Yine çok eski zamanlarda kara bitkilerinin dar ve geniş olduğu kabul ediliyor ve bu kara bitkilerinin birbirlerine köprülerle bağlı olduğu iddia ediliyor ve jeolojik olaylar sonucu bu köprüler su altında kalıyor. Bu köprüler arasında kalan kara kütlelerinde canlı geçişi olmuyor.
A.1.3)Wegner Görüşü: Bu gün için birbirinden ayrı ufak veya büyük kara kütlelerinin bugünkü gibi irili ufaklı parçalar olmadığı tamamen tersine bir bütün olduğu söyleniyor ve jeolojik olaylarla ayrılarak bugünkü canlılar oluşuyor.
A.1.4)Yer Kabuğunu Açılıp Parçalanması Görüşü: Yer kabuğu bir hareket içerisinde olduğu ileri sürülüyor. Bu hareket içerinden alçalmalar hem de yükselmeler var. Bu yer kabuğunun hareketinde iklimin de etkisi var tüm bu olaylar sonucunda karaların ve denizlerin meydana geldiği buzulların oluştuğu bu kütlede değişimlerin çok hızlı bir şekilde olduğu ve bu değişimlerin yer kabuğunu etkilediği ve bu etkiden de hayvanların ve bitkilerin etkilendiği söylenir. Bu etkilenme sonucunda canlı çeşitliliği(biyoçeşitlilik) meydana geldiği ortaya atılmıştır. En çok kabul edilen teoridir. Buna göre bitki ve hayvanların bugünkü yayılış şeklinin dünyanın 2 milyar yıl süren devamlı evrimi bu süre içinde ki tüm değişimler(kıtaların ayrılması, alçalıp-yükselme, bazı alanların su altında ve üstünde kalması) ve günümüze kadar bitki ve hayvan gruplarının hem değişik yaşlarda hem de farklı ortamda olmaları çok farklı görünümleri ortaya koymaktadır. Bu farklılık jeofizikçiler tarafından şu şekilde açıklanmaktadır. 2 milyar yıl önce 1.zamanda tek bir kütlenin ve tek bir kütle olan karaya ise PANGEA adı veriliyor ve tek bir kütle olan bu yapı permiyenin 1.zaman sonuna doğru çatlamaya başlıyor ve bu çatlama devresi 45 yıl sürüyor sonuç olarak ikiye ayrılıyor. Kuzeyde ki karaya LAVRASİA güneydekine GONDUWANA adı veriliyor. Bu ikiye ayrılan kütlenin arasına ise TETHYİS denizi adı veriliyor. (yok olmuş). Bu olaylar bugüne kadar ve sonuçta kıtalarda yaşayan canlı fosillerinin başka kıtalarda bulunmasına karşılık güncel formlarının bulunmaması da bu durumu gösteren önemli bir kanıt olarak gösteriliyor. Özellikle hayvanlar için ortaya atılan görüşe göre hayvanların bir kısmının önce LAVRASİA’ya daha sonra GONDUWANA’ya göç ettiği bugün bazı fosiller bu görüşü destekler. Köprü görüşünde bu köprülerin 6 tane olduğu söylenmekte bunların özellikle hayvanların göçünde dünyada bir sıcak devre ve sonra soğuk devre geçirdiği ileri sürülmekte ve 4 defa tekrarlanan bir süreç olduğu, bugün için bu buzul devrenin bittiği ve sıcak bir devrenin başladığı ileri sürülmekte ve bütün bu olaylar bitki ve hayvanların dağılmalarını ve yayılmalarını ve göçlerini etkilemekte ve canlıların yaşadığı bölgeleri oluşturmaktadır.
A.2) Bu yerlerin oluşmasında canlılar(bitkiler ve hayvanlar) bu canlıların kendine özgü olan özellikleri
Bu canlıların yaşadıkları alanların diğer canlılardan ayrı olması lazım. Bitki ve hayvan için ayırt edici özellik endemiklik (nadir,özgü)’ dür.
A.2.1)Endemik Canlılar: Eğer bir canlı bir yerde bulunuyor başka bir yerde bulunmuyorsa buna endemik canlılar denir. Türkiye’de bir bitkinin bulunup ta diğer hiçbir Dünya ülkesinde bulunmaması gibi. Bu canlıların endemiklik özelliği kazanması için bunların kategorisi nedir.(tür cins familya…). Bir canlının bir bölgede bulunup bulunmaması yani endemik özelliğini kendi içinde taşır. Bu canlı ana kaya,toprak iklim vb. yönlerden seçicilik gösterebilirler. (Ayrıca bu canlı anatomik, sitolojik yönden öz.).Bir canlının yaşam alanını belirlemek için bu canlının tüm özellikleri ile yaşadığı alan arasında ilişki kurarız.
A.2.2)Nadir Olan Canlılar: (Bunlar endemik olarak algılanmaz.) Örn:Amerika’da yaşayan bir bitki Türkiye’de nadir olarak bulunabiliyorsa bu bitki endemik değildir. Endemiklik alana göre kategorize edilir. Alan büyüklük sıralamasına göre tür cins familya takım vb. gibi kategorize edilir. Bitkilerin ve hayvanların yaşama alanların benzeyip benzemediğini ortaya koymak için bitki ve hayvan sistemlerini iyi bilmek gerekir. Bitkinin endemik olup olmadığını söylemek için iyi bir araştırıcı olmak gerekir. Yaşam alanı araştırılacak canlıların, yaşam alanının orda yaşayan canlıların %50 si oraya ait olmalıdır. Bitki orjinine(köken) bakılması önemlidir. Mesela İlk çıktığı bölgede ortam şartlarına adaptasyonun nedenini araştırıp o direnci sağlayan geni dirençsiz olmayan başka bir canlıya aktarabiliriz. Böylece ortama adaptasyon yeteneği yüksek olan yeni yeni türler oluşturulabilir.
Soru: Yaşama alanları nasıl meydana gelmiş?
A.3) İklim
Bugün İçin Canlıların Oluşum Yönünden
Kutuplarda buzulların eriyeceği
Dünyanın bazı canlıların yerleşim alanlarının su altında kalacağı
Dünyada su yüzeylerinin oluştuğu alanların artacağı
İklimsel yönden dünya ölçeğinde bir değişim yaşayacağı
Tüm bunlara bağlı olarak canlılar aleminde de bir değişim olacağı
B)Biyocoğrafya’nın Sınıflandırılması
B.1)Konularına Göre
B.2)Canlılarına Göre
B.3)Yaşama Ortamlarına Göre
B.1) Konularına Göre:
B.1.1) Dünya ile canlılar arasında ki ilişkiler araştırılıyorsa buna DESKRİPTİF BİYOCOĞRAFYA adı verilir.
B.1.2) Eğer canlıların çevreleriyle ilişkisinin nedenleri araştırılıyorsa buna da EKOLOJİK BİYOCOĞRAFYA adı verilir.
B.1.3) Eğer dünyada canlıların yaşadığı olaylar ve bu olayların tarihleri jeomorfolojik, zoogenetik ve filogenetik çalışmalarla yapılıyorsa buna da HİSTORİK BİYOCOĞRAFYA adı verilir.
B.1.4) Canlıların dünyada ki yayılışları ve yayılışlarının nedenleri hem ekolojik hemde historik açıdan ele alınıp yapılıyorsa buna da NEDENSEL BİYOCOĞRAFYA adı verilir.
B.2) Canlı Grubuna Göre:
B.2.1) Eğer dünyada bitkilerin dünyada bitkilerin dağıldığı yerler, bulunduğu yerler ele alınıyorsa buna BİTKİ COĞRAFYASI adı verilir.(FİTOCOĞRAFYA)
B.2.2) Eğer dünyada hayvanların yayılışları bu yayılışlarda bulunup bulunmadığı yerleri araştırıyorsa buna HAYVAN COĞRAFYASI denir.
B.2.3) Dünyada insanların bulunup bulunmadığı yerler araştırılıyorsa buna İNSAN COĞRAFYASI denir.
Örn: Tarihsel araştırılıyorsa buna Historik, nedenleri araştırılıyorsa Nedensel Biyocoğrafya.
B.3)Yaşama Ortamlarına Göre:
B.3.1) Karasal Biyocoğrafya:
B.3.2) Denizsel Biyocoğrafya:
B.3.1) Karasal Biyocoğrafya: canlıların yaşama istekleri yerleri çok daha uygun ortam olarak karaları seçerler. Karalar büyükten küçüğe doğru kıtalara ayrılır. Karalar bugünkü durumunda 3. zaman olan tersiyer başlangıcında bu günkü durumunu almıştır. Bu bulgular paleontolojik bilgilerden elde edilir. Bu bilgilere göre de bu süre içerisinden çiçekli, bitkilerin, plasentalı ve keseli memelilerin, kuşların ve yılanların, kemikli balıkların böceklerin ilk bu dönemde görüldüğü bu dönemden sonra diğer alanlara yayılmaya başladığı ileri sürülmektedir. Üçüncü zaman olan tersiyer başlangıcı son derece önemlidir. Bitkiler ve hayvanlar arzu ettiği özelliklere göre kıtalar içerisinde birbirleriyle aynı olan bazen de farklı olan alanlara yayıldıkları ve yaşamını sürdürdüğü ileri sürülmüştür. İsteklerine göre canlılar aynı ve farklı yayılma alanlarına ayrılır. Buna göre bu canlılar aynı özellikteki alanlarda yaşayabilir yada farklı özellikleri gösteren yerlerde de olabilir.ve buna göre bu canlı herhangi bir coğrafik bir alana dahil olması için
1. O coğrafik alanın içerisine giren bir yerde bulunması ve o alan içerisindeki canlıların %50 sinin yalnız o alanda bulunması lazım.
Yapılan araştırmalar da biyosferde bitkiler için 6-7civarında birbirinden farklı alanın olduğu ileri sürülmektedir.
Hayvanlarda ise birbirinden farklı 4 tane alanın olduğu ileri sürülmektedir.
Bitki ve hayvanları birlikte ele aldığımızda bunların yaşam alanları 5 tanedir.
Afrika’nın güneybatısında olan (lapensis bölgesi) özellikle bitkiler bakımından diğer bölgelere oranla çok büyük ayrıcalıklar gösterir ve böylece Afrika dışında ki hayvanlar (Etiopis) içerisinde yer alır.
Bitki ve hayvanların yaşadığı 5 farklı bölge
Holoarktis Bölgesi
Paleotropis Bölgesi
Neotropis Bölgesi
Australis Bölgesi
Antartis Bölgesi
Bunlar biyosferin oluşturduğu yaşam alanlarıdır.
1.Holoarktis Bölgesi: Kuzey yarım küre de tropik bölge dışında ki tüm alanları kapsayan bölgedir. Biz bu bölgeye özellikle tersiyer döneme baktığımız da Kuzey ve Güney Amerika’nın birbirinden ayrı olduğu ancak bunun yanında Kuzey Amerika Avrasya bağlantısının mevcut olduğunu görüyoruz. Bu bölgeyi temsil eden en önemli familyalar Betulaceae, Fagaceae, Ranunculaceae, Brassicaceae, Saxifragaceae, Apiaceae, Primulaceae. Bunların % 50’ si en az burada bulunur. Bu familyalar bu bölgeler için endemiktir.Hayvanlarda ise Turna balıkları, Köstebek, Kunduz ,Dalgıç Kuşları, Penguen, Ren Geyikleri, Kutup Ayılırı.
Holoarktis Bölgesi 2’ye ayrılır. Bu iki bölge biyoçeşitlilik bakımından çok zengin bölgelerdir.
1.1)Neoarktik: Keseli fareler bu bölgede endemiktir
1.2)Palearktik: Genellikle bu bölgede geyikler ve saygalar yaşar. Bu bölge İndo-Malaya ve Polinezya alt bölgeleri ile birlikte Afrika’dan Pasifik adalarına kadar uzanır. Bu bölgeyi karakterize eden en önemli bitki familyaları Cycdaceae, Pandonaceae, zingiberaceae, Maraceae, Aloe cinsi’dir.
2.Paleotropis Bölgesi: Bu bölge 2 alt bölgeye ayrılır. Bunlar ;
2.1.) Etiyopya 2.2) Oriental
2.1.) Etiyopya: Etiyopya Afrika’nın Paleotropis bölgesinin arasında ki alanları içine alır ve aynı zamanda bitkiler açısından Kapensis hayvanları açısından Madagaskar gibi 2 alt bölgeye ayrılır. Bunlar içinde Kapensis, Etiyopya içinde çok büyük yer işgal etmez. Bu bölgede özellikle bitki çeşitliliği fazladır. Bu bölgede yaşayan bitkiler içerisin de 5 endemik familya bulunmaktadır.Madagaskar’da, Kapensis’te bulunan hayvanların bir çoğu burada bulunmaz buna karşılık bu bölge canlılar açısından izolasyon özelliğine sahiptir.Örn: Afrika’da bulunan insansı maymun, gerçek maymun ve orangutan burada bulunmaz fakat oklu kirpiler, yarı maymunlar ve misk kedileri yalnız burada bulunur.
2.2) Oriental: Hindistan, Güney Çin, Sunda Adaları ve Filipinleri içine alır. Bu bölgenin en önemli özelliği bazı hayvanların buraya has olmasıdır. Bunların başında Tavuz kuşları, Kaplan, Leopar, Hint Fili, Gergedan, Goril, Çakal, Antilop, Boynuzlu Gergedan, Zebra, Afrika Kurdu gelir. Bunlar Oriental alt bölgeyi Etiyopya’dan ayıran en önemli özelliktir. Ayrıca Oriental alt bölge içerisinde de Wallas dediğimiz bir alan bulunmaktadır ki burası da yine Avusturalya ve de Oriental bölge elementlerine sahiptir ve Avusturalya elementleri bu bölgenin batısında ki Wallas çizgisine kadar yayılış göstermektedir. Buna karşılık Oriental bölgelerde bu bölgenin doğusundan geçen Lyddeck bölgesine kadar yayılış gösterir. Paleotropis bölgesi Etiyopya ve Oriental alt bölgeleriyle beraber dünyada ki en fazla bitki türüne sahip bölgeyi oluştururlar. Hatta burada ki bitki türüne Tropikal Flora adı verilmektedir. Örn: Tropikal yağmur ormanları bu bölgede yer alır. Bunun da en büyük nedeni ortalama sıcaklığın 25-30 C arasında olmasıdır. (Bitkiler için ideal sıcaklık aralığı).
3.Neotropis Bölgesi: Orta ve Güney Amerika’yı içine alır. Familyaları Cactaceae, Borameliaceae, Melatomaceae, Kannoceae, Moronthaceae’dir. Burayı karakterize eden en önemli cinste Agave’dir.Hayvanlarda ise özellikle kuşlar kuşlara ait 6-7 familya burası için endemik bunlar da 6 tane yarasa türü burada endemiktir. Burunlu maymunlar, Elektrikli yılan balıkları, Akciğerli Balıklar, Kertenkele ve Boğa Yılanı. Bu bölgede Kuzey Amerika ile arasında Sonera denilen bir bölge bulunur. Bu bölge Kuzeyle, Güney arasında geçişi sağlar. Sonera bölgesinde Kuzey ve Güney Amerika’ya ait türler bulunur. Bununda nedeni tersiyer dönemde izole olmasıdır. Bu nedenle özellikle pek çok hayvan burada evrimleşmiştir. Bu gruplardan çoğu bu bölgeye özellik vermektedir. Sonera bölgesi ile ilgili bazı tartışmalar vardır.
4.Australis Bölgesi: Avustralya, Tazmanya ve Yeni Gine’yi içine almaktadır. Ne var ki hayvanları ele aldığımızda bu bölgede saydıklarımızın yanı sıra Polinezya’yı, Yeni Ginenin tamamını Yeni Zelanda, ve Malezya’yı da kapsadığını görüyoruz. Hayvanlar alemini de ele aldığımızda bu bölgeye Avustralo-Papua bölgesi adı verilir. Bu bölge uzun yıllar izolasyon yaşamıştır. On binden fazla bitki türü bulunur. %86 civarında endemiktir. İçerisinde 2 cins çok önemlidir. Eucalyptus, bunun 500’den fazla türü vardır. Diğer cins ise Acacia 400 tane türü vardır.Hayvanlar da ise Emu ve Tepeli Kuşla, Cennet Kuşları, Kanguru, Lif Kuşlarının ve Yeni Gine Kaplumbağası adı verilen (buraya özgü), bazı kuşların, baykuşların buraya has olduğu görülür. Burada çok fazla sayıda kuşların olması nedeniyle bu bölgeye Ornithogea (kuş bölgesi) adı verilir. Avustralya kaplumbağası ve yılan, keseli hayvanlar yalnız Avustralya da bulunur.
5.Antartis Bölgesi: Bu bölge Güney Amerika’nın Güney ucu ve Yeni Zelanda’nın kısmen bazı alanları ve de Sub-Antartik Adalarını kapsar ve burada 2 cins son derece önemlidir. Netofagus, Fusksiave bunun yanında hayvanlar da ise tamamen diğer bölgelerden çok farklılıklar görülür.
B.3.2) Denizsel Biyocoğrafya: Denizler de tür çeşitliliği azdır ancak populasyon fazlalığı vardır. Nedeni ise tuzluluktan ileri gelmektedir. Deniz Biyocoğrafyasın da olan olumsu bir durum tuzluluk oranını fazlalığıdır. Ancak buna rağmen burada yasayan canlılar da vardır. Denizel ekosistem adaptasyonunun zor olmasıdan dolayı çok fazla çeşitlilik yoktur. Fakat rekabet eden canlı çeşitliliğinin az olması populasyonda ki birey sayısının fazla olmasına neden olur. Dünyanın 2/3 denizlerle kaplıdır. Ve buda 361 milyon km2 alana karşılık gelir. Karalar içerisinde ki kısım vardır ki buda 149 milyon km2 karşılık gelir. Yani su yüzeylerinin dünyada kapsadığı toplam alan 510 milyon km2’dir. Buna göre bitkilerin su yüzeyinden 200 m derinliklere kadar yaşadığı görülür. Ayrıca 47 çiçekli bitki türü bu derinliklerde yaşar. Bütün bu su yüzeyleri içinde yalnız medcezir alanlarını kapsayan 2 tane önemli alan vardır. Bunlardan 1.si Mangrove(sakız ağaçları) özellikle tropikal ve sub-tropikal bölgelerin kıyı kısımlarında korunmuş koylar deltalar lagünler ve ırmak yatakları gibi yerlerde oldukça sık çok özel ve aynı zamanda ilginç bataklık vejetasyonu olan Mangrove Ormanları gelişir. Mangroveler büyük boylu ağaçlardan oluşur. Kıyı düzlükleri üzerinde su ile taşınımı olan diaspor(herhangi bir bitkinin kopan bir parçasından yavru oluşturması) kısa bir zamanda gelişerek alçak ve sı bir orman haline dönüşür. 2.si özel bir deniz yosunu olan sargassum ile kaplı sargassum denizidir. Hayvanlara baktığımızda ise dünyada ortalama 85.000 tür olduğu tahmin edilmektedir. Denizel ekosistemler gerek hayvan gerekse bitki türleri bakımından oldukça fazladır. Bunun diğer bir nedeni ise denizlerde karalarda ki kadar bir izolasyonun olmamasıdır. Bu neden ele alındığında Pasifik ve Atlantik olarak iki okyanus bir bütün teşkil eder. İşte bu bütünlük izolasyonu engeller ve sonuçta bu bölge Biyocoğrafya yönünden bir özellik taşımaz. Biyocoğrafya’nın sınıflandırmasını oluşturan başlıca neden bitki ve hayvan ilk var olduğu yerden (gen merkezi) yayılma ve göç etmesidir. Canlıların yaşayabilmesi ve göç edebilmesi için 2 önemli sebep vardır.1- Populasyonun artması 2- Yaşadıkları ortamın ekolojik özelliğinin değişmesiBütün bunların sebebini ve bu sebepler sonucunda canlıların köken ve dağılışını inceleyen Biyocoğrafya’nın yan dalı Koroloji’dir ve bu dalda Ernest HACKEL tarafından ortaya çıkarılmıştır. Canlıların yayılmasının neden ilk olarak alan kazanma isteğidir. Bu dalda en önemli faktör nesillerin devam etme isteğidir. Populasyonlar artsa bile yada ortamda ki ekolojik koşullar değişse bile eğer canlının çoğalma miktarı ve dağılıma özelliği yoksa bu gerçekleşmez.
Canlıların Yaşama Alanları
Biyocoğrafya canlı ve canlının yaşadığı yerlerin, bu yerlerin oluşumu ve bu yerlerin nasıl seçildiği ve oluşum etkenlerini inceler. Canlının yaşadığı yer anlamına gelen 2 temel sözcük vardır.
1-Lokalite 2-Habitat
1-Lokalite(coğrafik yer): Canlının yaşadığı yerin adresidir. Biyocoğrafik incelemelerde söz konusu olan bitki veya hayvanın nerede yaşıyor olduğudur. Adresi belli olmayan bir bitki ve hayvandan bhasedilmesinin bilimsel olarak hiçbir anlamı yoktur. Bitki yaşadığı yerin adresi ülkesel bazda, kıtasal bazda, il, ilçe, köy veya mezra bazında olabilir. Burada söz konusu olan tamamen coğrafik niteliklerin taşınıyor olmasıdır. Örneğin Türkiye’de Doğu Akdeniz Bölgesinde Adana İli Çukurova Üniversitesi Kampüsü Fen-Edebiyat Fakültesinin Seyhan Baraj Gölüne bakan yamaçları. Habitata ulaşabilmek için lokaliteden sonra adrese devam edilir. Örneğin Altimetre(bulunan yerin deniz seviyesinden yüksekliğini ölçer) veya Gps(bulunan yerin koordinatlarını gösterir) ile daha açıklayıcı bilgiler verilebilir.
2-Habitat: Kelime karşılığı yerdir. Canlının yaşadığı yere Habitat denir. Bu yer büyük alanları kapsadığı için İstasyonda denilir. Yayılış sırasında canlının durduğu yer onun yaşayabileceği türüne uygun öz sahip yerlerdir. Her canlının yaşadığı yerin kendine göre bir takım istekleri ve kendine özgü bir yaşama tarzı vardır. Canlı doğada tek başına yaşayamaz. Bazı özel yaşam şekilleri de vardır. Habitat incelemelerinde önce incelenen canlı grubu belirlenir. Toprak özelliği ele alınır. Bunun amacı yer yüzünde nerelerde hangi canlıların bulunduğunu tespit etmektir. Veri elde etmede ideal yöntem tek tek gezerek araştırma yapılmasıdır. Elde edilen veriler daha sonra coğrafik haritalar da karşılaştırılarak yer belirlenir. Benzerlikler veya farklılıklara göre daha küçük alanlar gibi sorunlar yüzünden bugün coğrafik alanları tespit edilemeyen birçok canlı vardır. Habitat verilirken floristik ve ekolojik olarak adreste verilebilir. Örneğin floristik olarak maki, Qercus coccifera topluluğu için ekolojik olarak hareketli taşların bulunduğu yerler toprağın olmadığı yerler yada açıklık alanlar.
Biyosfer: Canlıların yeryüzünde yaşadığı yere biyosfer denir. Biyosferden itibaren yukarılara çıkıldıkça yada aşağılara inildikçe canlıların gittikçe azaldığı yaşamını devam ettiremediği görülür. Canlıların yaşamadığı alana Parabiysfer denir. Parabiyosfer sonrası canlı bulunmaz. Canlılar parabiyosfer ile biyosfer arasında sürekli olarak hareket halindedir. Bunun sonucunda canlılar ve yeryüzünde bulunduğu alanlar incelediğimizde, bu alanların bazılarının küçük-büyük olduğunu bazılarının hem büyük hem de devamlılık gösterdiğini, bazılarının ise büyük ama devamlılık göstermediği görülür. İşte bu yeryüzüde ki alanları 5 grupta inceleyebiliriz.
Kesintisiz Kıtalar Arası Alanlar:
Kesintili Kıtalar Arası Alanlar:
Rölik Alanlar:
Vikaryont Alanlar:
Endemik alanlar
1-Kesintisiz Kıtalar Arası Alanlar: Canlıların bulunduğu en büyük alanı aluşturur. Bu büyük alan içerisindeki alanların hiç bir alan aynı özellikte değildir. Yanlız birbirine benzerddir. Canlı grupların arasındaki mesafe yok denecek kadar az olduğu için kesintisiz alanlar diyoruz. Bu kesintisiz alanlar kendi içerisinde
Kozmopolit
Kutup çevresi alanlar
Kuzey kutup çevresi alanlar
Pan-Tropik alanlar
olmak üzere kendi içerisinde 4'e ayrılır
Genel Biyoloji
-
Protista Alemi ve Genel Özellikleri
-
Hücrelerdeki farklı ve benzer yapılar
-
Ses Nedir ? Ses Nasıl Oluşur?
-
Kültürü Yapılan Fitoplankton Türleri Nelerdir?
-
Apoptoz: Programlı Hücre Ölümü Nedir?
-
Ribozom ve Protein Sentezi
-
Mikrotübüller ve İplikçikler
-
Hücre Zarları
-
Lipid Çift-Katmanın Keşfi
-
Biyoreaktör
-
Telomerler ve İnsan Telomerinin Kristalik Yapısı
-
Hücre Biyolojisinin Tarihsel Gelişimi
-
Hücre biyolojisi nedir ?
-
Biyolojik Çeşitlilik Nedir ?
-
Sinir Sistemi Yapısında Bulunan Hücre Tipleri ve Özellikleri Nelerdir?