Bitkisel hormon ya da kimyasal gübrelerin bilinçsiz kullanımı
Hayvanlarda ve insanda vücudun çalışması, sinir sistemi ve hormonal sistemin ortak etkinlikleri ile gerçekleşir. Bitkilerde sinir sistemi yoktur ancak büyümeyi, gelişmeyi düzenleyen ve yaraların iyileşmesini sağlayan hormonlar vardır. Bunlar bitki hücreleri tarafından üretilen organik moleküllerdir. Herhangi bir bitkisel hormon, diğer hormonlarla birlikte düzenleme yapabilir. Bitkisel hormonlar; oksin, giberalin, sitokinin, absisik asit ve etilen olmak üzere başlıca beş grupta incelenir.
1)OKSİNLER
Hücre bölünmesi, hücre büyümesi, hücre ve doku farklılaşması gibi olayları düzenleyen en önemli hormondur. Oksin hormonu, özellikle bitkinin uç kısımlarından salgılanır ve boyca büyümeyi sağlar. Çok fazla salgılanırsa büyümeyi durdurur. Oksin hormonunun bitkilerdeki diğer etkileri şunlardır:
*Bitkinin güneşe yönelmesini sağlar.
*Az salgılandığında yaprak dökümüne yol açar.
*Meyve oluşumunda rol oynar.
*Çekirdeksiz meyve oluşumunu sağlar.
*Döllenmiş çiçeğin dökülmesini önler.
*Ovaryumun gelişmesini sağlar.
*İlkbaharda kambiyum gelişimini düzenler.
*Sentetik olarak elde edilen oksinler yabani otların öldürülmesinde kullanılır.
2)GİBERALİN
Bu hormonun en önemli özelliği tohum çimlenmesini uyarmaktır. Bunun dışında giberalin hormonunun bitkilerdeki etkileri şunlardır:
*Gövde uzamasını sağlar.
*Meyve büyümesini hızlandırır.
*Çiçek açma olayını düzenler.
3)SİTOKİNİN
Bu hormon;
*Hücre bölünmesini uyarma,
*Tomurcuk gelişmesinde etkili olma,
*Yaprakların geç dökülmesini sağlama şeklinde olayların gerçekleşmesinde rol oynar.
4)ABSİSİK ASİT
Bu hormonun en önemli görevi uygun olmayan ortamda tohumun çimlenmesini engellemek ve böylece tohumun uyku halini devam ettirmektir.
5)ETİLEN
Bu hormon;
*Meyve olgunlaşmasını sağlama,
*Yaprak dökümüne yol açma,
*Çiçeklerde solmaya neden olma şeklindeki olayların düzenlenmesinde görev yapar.
Yazar: Doğan Can ÜLKER
www.bilgiustam.com/bitkisel-hormonlar/
Bilinçsiz Gübre Kullanımı ve Sonuçları
Dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla tarım alanlarından birim alandan daha fazla verim elde etmek için, daha fazla girdi kullanılmasını gerektirmektedir. Tarımın bütün kollarında kaliteli tohumluk, mekanizasyon, bitki ıslahı bir etkili koruma tedbirlerinin yanında sulama ve yağışa bağlı olarak bilgili ve gübreleme yapmak gerekmektedir. Gübre uygulamasıyla artırılan bitkisel ürünler, hayvan-cılık ve tarıma dayalı endüstrinin de temelini oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalara göre elde edilecek ürün miktarına tarımsal girdiler gübrenin etkisi gelişmekte olan ülkelerde %50-60 civarında olduğu belirlenmiştir.
Kimyasal gübreler az gelişmiş toplumlarda, çok fazla verim alabilmek düşüncesi ile rast gele zamanlarda ölçü tanımaz miktarlarda ve bilimsel olmayan yol ve metotlarla arazi yüzeyine serpmek suretiyle kullanılmaktadır. Bu şekilde bilinçsizce kullanılan gübrelerin %50′si bitkilere yararlı olabilmekte geri kalan kısmı ise toprak sisteminden yıkanma, yüzey akışları ve buharlaşama ile uzaklaşmaktadır. Bu şekilde topraktan uzaklaşan gübreler toprak, hava ve su ortamlarında çeşitli olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu yazıda kimyasal gübrelerin toprak sistemi üzerindeki olumsuz etkileri değerlendirilecektir. Kimyasal gübrelerin toprak üzerindeki olumsuz etkileri hemen fark edilmemektedir. Zira toprak, komponentleri ve biyolojik sistemi ile kuvvetli bir tamponlama gücüne sahiptir. Kirleticilerin toprakta meydana getirmiş oldukları zararlar üretim potansiyelinde düşüklük, kalite bozuk-luğu gibi etkilerle bitkisel ürünlerde ortaya çıkarken, bünyesinde toksik maddeleri biriktiren besin ve yemlerle beslenen insan ve hayvan-larda bazı yan etkilere neden olmaktadır. Bilimsel esaslara uygun olmayan aşırı gübreleme torakta kirlenme ve sonuçta toprak sütrüktürünün bozulması, toprak reaksiyonunun değişmesi, toprakta mevcut elementler dengesinin bozulması, toprakta bulunan makro ve mikro faunanın zarar görmesi ve katkı maddelerinde ağır metaller gibi kirlilik unsurları taşıyan gübrelerin sürekli kullanımı, topraktan yıkanması zor olan zehir yüklerinin birikmesi gibi olumsuz etkilere neden olmaktadır.
a)Toprak sütrüktürü üzerine etkisi: Toprağın sütrüktürü tarımsal açıdan en önemli toprak özelliğidir. Toprakların verimliliklerinin hassas bir göstergesidir. Toprağın anatomisini teşkil etmektedir. Bilimsel esaslara uygun olmayan ve gereğinden fazla gübre kullanıl-ması, sütrüktürün bozulmasına sebep olmak-tadır. Tarıma uygun bir sütrüktür oluşumu flokü-lasyon, granülasyon ve agregasyon süreçlerinin bir sonucudur. Sütrüktürün bozulması bu süreçlerin bir nevi tersine çevrilmesi hadisesidir. Diğer bir ifade ile toprağın dispers olmasıdır. Yapılan araştırmalar ve çalışmalar göstermiştir ki, fazla miktarda verilen bir kısım gübreler özellikle tek değerlikli olanlar toprağı dispers etmektedirler. Mesela NaNo3, NH4NO3, KCI, K2SO4, NH4CL gibi gübreler toprak sütrük-türünü bozmakta, böylece geniş çaplı toprak kirliliği meydana gelmektedir. Sütrüktürü bozu-lan topraklardan kaliteli ve verimli mahsul almak imkansızlaşmaktadır. Zira bu gibi topraklar verilen gübrelerden, uygulanan sulama ve diğer tarımsal işlemlerden elde edilen faydalar ya çok azalmakta ya da hemen hemen mümkün olma-maktadır. Özellikle yüksek düzeyde Na içeren gübreler, sözgelişi potasyumlu gübreler sütrüktür üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Toprakta asitliği arttırıcı gübrelerin sürekli kullanımlarında toprak sütrüktürü kötüleşir.
b)Toprak reaksiyonu üzerine etkisi Asit oluşturucu azotlu gübrelerin (Amonyumlu gübreler gibi) sürekli olarak kullanılması toprak pH’nin düşmesine neden olur. Bundan dolayı oluşan asitliliği nötralize etmek için yeterli düzeyde kireçleme yapılmaması durumunda tarla bitkilerinin verimleri azalır. Bazik gübrelerin kullanılması ile toprak pH’ında biraz artışa neden olunabilir. Bitkilerin gerçek ihtiyaçlarından daha fazla verilen gübreler toprak reaksiyonunu etkile-yerek pH’ da ani yükselme ve düşmelere sebep olmaktadır. Bu durum bitkilerin fide devrelerinde zararlı olmakta,verim ve kalitede düşmelere yol açmaktadır. Aşırı miktarda verilen N’lu gübreler Nötr, hafif asit ve asit reaksiyonlu toprakların asiditesini daha da arttırarak Al ve Mn gibi elementleri fazla erir hale getirilen bu elementler bitkilere toksik tesir yapmaktadır. Buna paralel olarak pH değeri yüksek olan topraklara verilen kireç ve kireçli gübreler pH’ı daha da yükseltmekte ve yüksek pH’a hassas olan bitkilerde verim düşüklüğü ve kalitenin bozulmasına sebep olmaktadır. Bunun yanında toprakta birikim yaparak toprak kirliliği boyutlarını genişletmektedir. Ülkemizde araştırma yapılan Rize ilindeki çay topraklarında tek yönlü Amonyum Sülfatla gübrelenmesi, aslında pH’sı düşük olan toprak-ların asitliğinin artmasına neden olmuştur. Günümüzde çay topraklarının %85′inde pH kritik düzey kabul edilen 4′ün altına inmiştir. Son yirmi beş yılda Nevşehir’de aşırı ve tek yönlü azotlu gübreleme sonucu patates yetiştirilen toprakların pH’sı 2birime varan düzeyde düşmüş yani asiteliği 100 kat artmıştır. Toprak asitliliğinin düşük veya yüksek olması bitkilerin fosfor ve mikro elementlerden yararlanmaları da etkilenmektedir. pH6.5-7 olduğu zaman bitkilerin fosfordan en yüksek düzeyde yararlandığı bildirilmektedir.
GÜBRELERİN YOL AÇTIĞI ÇEVRE KİRLİLİĞİÇevre kirliliğine ve doğal dengenin bozulmasına neden olan en büyük etkenlerden biri yoğun olarak kimyasal maddelerin kullanıldığı tarımsal faaliyetlerdir. Üstelik kimyasalların kullanıldığı tarım yöntemi yalnızca çevre kirliliği ve doğal dengenin bozulmasına neden olmamakta aynı zamanda besin zinciriyle tüm canlılara ulaşarak yaşamlarını tehdit etmektedir. Bu tehditin sürekliliği ve hızla ilerleyişi her geçen gündoğadaki geriye dönüşü biraz daha zorlaştırmaktadır.
GÜBRELERİN YOL AÇTIĞI SU KİRLİLİĞİ : İnorganik kimyasal gübreler kullanıma,kolaylıkla taşınabilirliği ve araştırmalara göre sağladıkları yiyecek ilavesiyle dünyadaki her üç kişiden birini besleyerek üretime yardımcı olsalar da bazı olumsuz etkilere de sahiptir. Azot ve fosfor bileşikleri içeren inorganik gübrelerin bitkiler tarafından alınmayan kısmı , yağmur ve sulama suları ile topraktan yıkanarak su ortamına taşınmaktadır. Azot ve fosfor biyokimyasal reaksiyonlar sonucu nitrat ve fosfata dönüşür. Bunlar; Toprağın su tutma gücünü düşürür. Yağmur suyunun toprak boyunca sızmasıyla kimyasal gübrelerdeki nitrat toprak suyuna karışır. Kuyulardan alınıp içme suyu olarak kullanılan sulardaki nitrat konsantrasyonu 45mg/L nin üzerine çıktığında bebeklerde methemoglobinemia (mavi hastalık)yaparak zehirli hale gelir. Su yüzeyinin yakınında kültürel ötröfikasyona yol açar. (Anahtar element fosfordur.) Oksijen tüketimi ve balık ölümleri olur.
GÜBRELERİN YOL AÇTIĞI TOPRAK KİRLİLİĞİ : Kimyasal gübrelerin toprak üzerinde olumsuz etkileri hemen fark edilmemektedir.Kirleticilerin toprakta getirmiş oldukları zararlar: Ürün potansiyelinde düşüklük , Bitkisel üretiminde kalite bozukluğudur. Bilim esaslarına uygun olmayan aşırı gübreleme , Toprak verimliliğinin bozulmasına, Toprak reaksiyonunun bozulmasına , Toprakta mevcut element dengesinin bozulmasına , Katkı maddelerinde ağır metaller gibi kirlilik unsurları taşıyan gübrelerin sürekli kullanımı topraktan yıkanması zor olan zehir yüklerinin birikmesine yol açar. Bu olay sonucunda , bünyesinde toksik maddeleri biriktiren besin ve yemlerle beslenen insan ve hayvanlarla yan etkilere neden olur. Gübreleme teknikleri uygulanmadan kullanılan kimyasal gübre tıpkı sanayi emisyonları gibi toprağı kirletmektedir. Sulamanın yoğunlaşması ve yanlış sulama teknikleri tuzlanmaya yol açmaya ve ürün desenlerini daha fazla kimyasal gübre kullanımına gerek duyacak biçimde değiştirmeye devam etmektedir. AB’de ve ABD’ de yasaklanan bir bölüm tarımsal mücadele ilaçları Türkiye’ de kullanılmaktadır.
Kimyasal gübreler ve toprak
Dünya nüfusunun gıda ihtiyacını karşılamak amacıyla tarım alanlarından birim alandan daha fazla verim elde etmek için, daha fazla girdi kullanılmasını gerektirmektedir. Tarımın bütün kollarında kaliteli tohumluk, mekanizasyon, bitki ıslahı bir etkili koruma tedbirlerinin yanında sulama ve yağışa bağlı olarak bilgili ve gübreleme yapmak gerekmektedir. Gübre uygulamasıyla artırılan bitkisel ürünler, hayvan-cılık ve tarıma dayalı endüstrinin de temelini oluşturmaktadır. Yapılan araştırmalara göre elde edilecek ürün miktarına tarımsal girdiler gübrenin etkisi gelişmekte olan ülkelerde %50-60 civarında olduğu belirlenmiştir.
Kimyasal gübreler az gelişmiş toplumlarda, çok fazla verim alabilmek düşüncesi ile rast gele zamanlarda ölçü tanımaz miktarlarda ve bilimsel olmayan yol ve metotlarla arazi yüzeyine serpmek suretiyle kullanılmaktadır. Bu şekilde bilinçsizce kullanılan gübrelerin %50'si bitkilere yararlı olabilmekte geri kalan kısmı ise toprak sisteminden yıkanma, yüzey akışları ve buharlaşama ile uzaklaşmaktadır.
Bu şekilde topraktan uzaklaşan gübreler toprak, hava ve su ortamlarında çeşitli olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Bu yazıda kimyasal gübrelerin toprak sistemi üzerindeki olumsuz etkileri değerlendirilecektir.
Kimyasal gübrelerin toprak üzerindeki olumsuz etkileri hemen fark edilmemektedir. Zira toprak, komponentleri ve biyolojik sistemi ile kuvvetli bir tamponlama gücüne sahiptir. Kirleticilerin toprakta meydana getirmiş oldukları zararlar üretim potansiyelinde düşüklük, kalite bozuk-luğu gibi etkilerle bitkisel ürünlerde ortaya çıkarken, bünyesinde toksik maddeleri biriktiren besin ve yemlerle beslenen insan ve hayvan-larda bazı yan etkilere neden olmaktadır.
Bilimsel esaslara uygun olmayan aşırı gübreleme torakta kirlenme ve sonuçta toprak sütrüktürünün bozulması, toprak reaksiyonunun değişmesi, toprakta mevcut elementler dengesinin bozulması, toprakta bulunan makro ve mikro faunanın zarar görmesi ve katkı maddelerinde ağır metaller gibi kirlilik unsurları taşıyan gübrelerin sürekli kullanımı, topraktan yıkanması zor olan zehir yüklerinin birikmesi gibi olumsuz etkilere neden olmaktadır.
a)Toprak sütrüktürü üzerine etkisi:
Toprağın sütrüktürü tarımsal açıdan en önemli toprak özelliğidir. Toprakların verimliliklerinin hassas bir göstergesidir. Toprağın anatomisini teşkil etmektedir. Bilimsel esaslara uygun olmayan ve gereğinden fazla gübre kullanıl-ması, sütrüktürün bozulmasına sebep olmak-tadır. Tarıma uygun bir sütrüktür oluşumu flokü-lasyon, granülasyon ve agregasyon süreçlerinin bir sonucudur. Sütrüktürün bozulması bu süreçlerin bir nevi tersine çevrilmesi hadisesidir. Diğer bir ifade ile toprağın dispers olmasıdır.
Yapılan araştırmalar ve çalışmalar göstermiştir ki, fazla miktarda verilen bir kısım gübreler özellikle tek değerlikli olanlar toprağı dispers etmektedirler. Mesela NaNo3, NH4NO3, KCI, K2SO4, NH4CL gibi gübreler toprak sütrük-türünü bozmakta, böylece geniş çaplı toprak kirliliği meydana gelmektedir. Sütrüktürü bozu-lan topraklardan kaliteli ve verimli mahsul almak imkansızlaşmaktadır. Zira bu gibi topraklar verilen gübrelerden, uygulanan sulama ve diğer tarımsal işlemlerden elde edilen faydalar ya çok azalmakta ya da hemen hemen mümkün olma-maktadır.
Özellikle yüksek düzeyde Na içeren gübreler, sözgelişi potasyumlu gübreler sütrüktür üzerine olumsuz etki yapmaktadır. Toprakta asitliği arttırıcı gübrelerin sürekli kullanımlarında toprak sütrüktürü kötüleşir.
b)Toprak reaksiyonu üzerine etkisi
Asit oluşturucu azotlu gübrelerin (Amonyumlu gübreler gibi) sürekli olarak kullanılması toprak pH'nin düşmesine neden olur. Bundan dolayı oluşan asitliliği nötralize etmek için yeterli düzeyde kireçleme yapılmaması durumunda tarla bitkilerinin verimleri azalır. Bazik gübrelerin kullanılması ile toprak pH'ında biraz artışa neden olunabilir.
Bitkilerin gerçek ihtiyaçlarından daha fazla verilen gübreler toprak reaksiyonunu etkile-yerek pH' da ani yükselme ve düşmelere sebep olmaktadır. Bu durum bitkilerin fide devrelerinde zararlı olmakta,verim ve kalitede düşmelere yol açmaktadır.
Aşırı miktarda verilen N'lu gübreler Nötr, hafif asit ve asit reaksiyonlu toprakların asiditesini daha da arttırarak Al ve Mn gibi elementleri fazla erir hale getirilen bu elementler bitkilere toksik tesir yapmaktadır. Buna paralel olarak pH değeri yüksek olan topraklara verilen kireç ve kireçli gübreler pH'ı daha da yükseltmekte ve yüksek pH'a hassas olan bitkilerde verim düşüklüğü ve kalitenin bozulmasına sebep olmaktadır. Bunun yanında toprakta birikim yaparak toprak kirliliği boyutlarını genişletmektedir.
Ülkemizde araştırma yapılan Rize ilindeki çay topraklarında tek yönlü Amonyum Sülfatla gübrelenmesi, aslında pH'sı düşük olan toprak-ların asitliğinin artmasına neden olmuştur. Günümüzde çay topraklarının %85'inde pH kritik düzey kabul edilen 4'ün altına inmiştir. Son yirmi beş yılda Nevşehir'de aşırı ve tek yönlü azotlu gübreleme sonucu patates yetiştirilen toprakların pH'sı 2birime varan düzeyde düşmüş yani asiteliği 100 kat artmıştır.
Toprak asitliliğinin düşük veya yüksek olması bitkilerin fosfor ve mikro elementlerden yararlanmaları da etkilenmektedir. pH6.5-7 olduğu zaman bitkilerin fosfordan en yüksek düzeyde yararlandığı bildirilmektedir.
c)Topraktaki mevcut element dengesinin bozulması
Topraklara verilen fazla miktardaki azotlu ve fosforlu gübreler bitkinin ihtiyacından daha fazla potasyum almasına sebep olmaktadır.Neticede potasyumda lüks tüketim ortaya çıkmaktadır. Böylece gerçekte mevcut olmayan bir potasyum noksanlığı zuhur etmektedir. Bu denge bozukluğu topraktan bitkiye intikal ederek bitkinin verim kalitesi olumsuz etkilenmektedir. Bu olumsuzlukları gidermek için fazladan potaslı gübre uygulaması gündeme gelmek-tedir.
Yine gereğinden fazla N'lu ve P'lu gübre uygulanması topraktaki mikro besin elementleri dengesini de bozmaktadır. Sonuçta bitkiler ihtiyaçlarından daha fazla mikro besin elementi alarak bunların noksanlığını neden olmaktadır.
Asit reaksiyonlu topraklarda pH değerini düşürmek için uygulanan fazla miktarda kireç ve kireçli gübreler topraktaki dengeyi bozmakta, Fosfor, Bor, Demir ve Çinko gibi elementlerin kikse edilmesini sağlamaktadır. Bu olay bir yönden topraktaki dengeyi bozup, birikime sebep olurken, bir yandan da fikse edilen elementlerin noksanlığını gidermek üzere ilave gübreleme yapmak gerekmektedir.
Ayrıca, fazla miktarda verilen P'lu gübreler toprakta mevcut olan Ca ile birlikte Zn ve Fe'in bitkiler tarafından alınmasını engelleyerek beslenme dengesini bozmaktadır.
d)Topraktaki makro ve mikro faunanın zarar görmesi
Kimyasal gübreler fazla miktar kullanıldıkları zaman mikro organizmalardan solucanlar ve çeşitli toprak kurt çukurlarına tahrip edici ve öldürücü etki yapmaktadır. Bu organizmalar ile direk temas eden gübre tozları özellikle de üre gibi amonyumlu gübreler öldürücü etki yapmak-tadır.
Topraklara aşırı azotlu gübreler verilmesi Rhizobium sp. gibi simbiyotik azot fikse eden mikro organizmaların
Aktivitelerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durumda havanın serbest azotundan faydalan-ma yolu tıkanmaktadır. Buna ilave olarak verilen fazla azotlu gübreler nitrifikasyon bakterilerini faaliyetlerini sınırlandırmaktadır. Böylece mas-rafsız olan ikinci azot kaynağı da zarar görmektedir. Bunun yanında fazla miktarda verilen fosforlu gübrelerdeki kimyasal fosfat formları toprakta genel bir biyolojik bozulma meydana getirmektedir.
Toprağın toksik maddelerce olası zengin-leşmesi
Tarımda kullanılan kimyasal gübrelerle önemli miktarlarda toksik elementler topraklara bırakılmaktadır. Bu elementler özellikle fosfatlı gübrelerden kaynaklanan Cd, Zn, Cr,Pb, Nve U'dur. Geleneksel gübreleme ile bu tür ağır metallerin konsantrasyonları ile beraber, istenmeyen ağır metal artışlarına neden olabilmektedir.
Bazı araştırıcılar tarafından yapılan çalışma-larda fosfatlı gübrelerin 01-170mg/kg arasında Cd kirliliğinin büüyk oranda fosfatlı gübrelerden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Fosfatlı gübrelerde Pb düzeyinin 7-225 mg/kg, nitratlı gübrelerde 2-27 mg/kg arasında olduğu belirtilmiş, yine fosfatlı gübrelerdeki Cu düzeyinin 1-300 mg/kg civarında olduğu ve topraktaki kirlilik için fosfatlı gübrelerin diğer etkenlerle kaynak oluşturduğu belirtilmektedir.
Yapılan başka bir çalışmada 1000-4500kg/ha düzeyinde 35-45 yıllık fosforlu gübrelemede yüzey topraklarda, çevre alanlara oranla Cd fazlalığı tespit edilerek, bu Cd'un %80'inin kimyasal gübrelerden geldiği belirtilmiştir.
Topraklarda doğal olarak bulunan ağır metallerin toplam kapsamları tabloda verilmektedir. Genellikle tolere edilebilir değerleri yukarıda belirtilen şartlarla aşılabilmektedir. Ancak, tam ve kesin değerler için her bir elementin yarayışlı değerlerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Sonuç ve değerlendirme
Ülkemizde gübre kullanımında büyük çelişkiler yaşanmaktadır. Bölge, ürün, verim, arazi büyüklüğü, bilgi birikimi ayrımı yapılmadan gübre tüketiminin özendirilmesi, ekonomik ve çevresel kayıpları hızlandırmaktadır. Ülkemizde tüketilen kimyasal gübreler çoğu kez hiçbir analiz yapılmadan veya uzman görüşü alınmadan kullanılmaktadır. Ayrıca gübre uygulama zamanı ve metotlarının da az bilinmesi veya bilinmemesi doğru olmayan gübre kullanımlarına neden olmaktadır. Ülkemizdeki gübre kullanımı son yıllarda artmış olmasına rağmen genel ortamlara bakıldığı zaman Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmaktadır. Kimyasal gübrelerin toprak üzerinde olumsuz etkileri kısa bir dönemde meydana gelmeyip çok uzun yıllar boyunca, tek yönlü dengesiz ve her yıl aynı formda gübre kullanımından ileri gelmektedir.
Ülkemizde yapılmış olan az sayıdaki bilimsel çalışmalarda toprakların mineral gübrelerle aşırı derecede kirletilmediğinin belirtilmiş olmasına rağmen, kimyasal gübrelerin toprak üzerine olan olumsuz etkilerini ortaya koyacak bilimsel araştırma sayısının yetersiz olması nedeniyle topraklar üzerinde olumsuz etkilerinin düzeyi konusunda fikir ileri sürmek oldukça zordur. Ancak, yapılan az sayıdaki araştırma göster-miştir ki, kimyasal gübrelerin bilinçsiz kullanımı toprakların kirlilik yüklerinin artmasına neden olmaktadır. Ayrıca toprağa kadmiyum girişinin en önemli kaynağı olan fosforlu gübre de, bu gübrenin ve hammaddesinin dışalımında kadmiyum standardı uygulanmamakta ve ölçüm yapılmamaktadır.
Kimyasal gübreler hemen hemen bütün kesim-leri ilgilendiren bir tarımsal girdi olması nedeniyle çok iyi düzenlenmesi ve çok iyi planlanması gerek bir konudur. Öncelikle gübre tüketiminin kontrol altına alınması gerek-mektedir. Dengeli ve toprak bitki analizlerine dayalı olarak yapılacak gübreleme sonucu, gübrelerin çevreye olan olumsuz etkileri minimum düzeyde kalacak ve tehlike olmaktan çıkacaktır.
Kaynakça
1-ÇOLAKOĞLU,H (1998) Büyük Menderes Havzasında Mineral Gübre Kullanımı ve Çevresel Etkileri, Büyük Menderes Havzası 3. Tarım ve Çevre Sempozyumu. SÖKE
2-HAKTANIR K..(1989) Toprakta Ağır Metallerin Tolere Edilebilir Miktarları ve Bitkilerde Birikimi. Ankara Üniversitesi Ziraat fakültesi Ders Notları ANKARA
3-HAKTANIR K...(1989) Toprak Kirliliğini Oluşturan Etmenler FAO, Gıda ve Çevre Sempozyumu . Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ANKARA
4-HATİPOĞLU F. ve ALPASLAN M., (1994) Gübre Kullanımı ve Çevre TÜGSAŞ'ın 40. Yılında Gübre Sempozyumu. ANKARA
5-HATİPOĞLUF. Ve ALPASLAN M., GÜNEŞ A., (1966) Gübre Kullanımı ve Çevre Üzerine Etkileri, TÜBİTAK Türk tarım ve Ormancılık Dergisi. ANKARA
6-Kumbur h., ve ARK.(1996): İçel'de Tüketilen Sebze ve Meyvelerde Toksik Element Düzeylerinin Araştırılması. Tarım ve Çevre İlişkileri Sempozyumu Bildiri Kitabı Mersin Üniversitesi MERSİN
7-ÖZBEK H., (1989): Tarımın Çevre Problemleri. Çevre 89,Beşinci Bilimsel ve Teknik Çevre Kongresi. ADANA
8- SAMUEL L.T., WERNERL.N. Çeviri Güzel N. (1982): Toprak verimliliği ve Gübreler Ç.Ü.Z.F. Yayınları No: 168 ADANA
9-ŞAHİN M., (1990) Çevre Kalitesi ve Toprak Kirliliği, Standart Ekonomik ve Teknik Dergi SAYI: 343 ANKARA
10-.......(2001) Su Havzaları Kullanımı ve Yönetimi, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyon Raporu DPT.ANKARA
Yusuf CERAN
Çevre Uzmanı
Çevre Bakanlığı
Çevre Koruma Genel Müdürlüğü Çevre ve İnsan dergisi
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar