A B O KAN GRUP FAKTÖR GENETİĞİ
Bilindiği üzere insan kanında farklı kan grup faktörlerinin varlığını tespit etmek 1900 yılında Avusturyalı Dr.Karl Landsteiner’e nasip olmuştur. Tabiî bu keşif sıradan bir buluş sayılmazdı. Bilakis en az keşfi kadar etkisi de bir o kadar yankı buldu diyebiliriz. Dolayısıyla kan nakillerinin önündeki barikatların neler olduğunu anlayabilmek için ilk evvela antijen ve antikor ilişkisini iyi bilmek gerekirdi. Nitekim bu durumu çok iyi irdelemeyi başaran Landsteiner bir anda kan gruplarının varlığıyla buluşuverdi. Derken A ve B diye nitelendirilen iki cins aglutinojen(antijen), alfa(a) ve beta(b) denilen iki cins aglütinin(antikor) varlığı tespit edilmiştir. Böylece kan nakillerinin önünde ki en büyük engel aşılmış oldu. Şöyle ki genel anlamda antijen(aglütinojen) vücut tarafından yabancı görülen veya reddedilen madde demek, antikor(aglütinin) ise bu saf dışı edilmek istenen antijene karşı oluşan karşı madde demektir.
Bu tariflerden de anlaşıldığı üzere bir bakteri, bakteri ürünü, hayvan kanı veya grub faktörü farklı bir insan kanı antijen olabiliyor. Vücut sadece kendi bünyesinde taşıdığı öz antijenlere antikor yapmamaktadır. Zaten böyle bir şey olsa kendi öz yurdunda parya durumuna düşmek gibi bir şey olacaktı. Organ nakillerinde verici-alıcı ilişkisinin uyumu adına yabancı olmayan yerli antijenlerin şart konulması bunu teyit ediyor zaten. Aksi takdirde bu uyumluluk gözetilmezse yerli antijenlere benzemeyen antijenlere karşı antikorların teşekkülü kaçınılmaz kılacaktır. Allah’a şükürler olsun ki insanların büyük çoğunluğu antijen bakımdan ortak payda da buluşacak zenginliğe sahipler. Mesela hayvanlarla aramızda kan nakli yapılmamasının birinci nedeni ortak antijen beraberliğimizin olmamasıdır. Kaldı ki kan nakli çalışmaları esnasında insanlara ait 30 civarında antijen çeşitliliği tespit edilmiştir. Üstelik bu antijen zenginliğinin kan transferi sırasında tehlike arz etmediğini, hatta bu tür antijenlerin etkisinin zayıf olduğu daha çok nesep, ırk gibi genetik olaylarıyla ilgili antijenler olduğu belirlenmiştir. Öyle anlaşılıyor ki kan gruplarının kendine has çok özel bir anlamı var. Özelliğine binaen olsa gerek grup faktörlerinin alyuvar hücre zarındaki protein yapısından doğduğu sanılmaktadır. Hatta son zamanlarda kan gruplarından yola çıkarak birtakım hastalıklarla bağlantı kurulabiliyor. Genetik araştırmaların ortaya koyduğu veriler sonucu A grubu olanlarda akut romatizmanın görülmesine rağmen diğerlerine göre grip virüsüne karşı daha dayanıklı oldukları, O grubuna sahip olanlarda ise mide, ülser ve kansere yakalanma riski yüksek olmakla birlikte gudde virüslerine karşı son derece dirençli oldukları gözlemlenmiştir.
O halde biz hastalık yönünden ziyade kan gurupları açısından antijen ve antikor ilişkisini şöyle tasnif edebiliriz.
—Kan grubu A olan bir kişinin eritrositlerinde A antijeni, serumunda ise B antijenine karşı mevzi almış B antikoru (Anti-B ) vardır.
—Kan grubu B olan bir kişinin eritrositlerinde B antijeni, serumunda ise A antijenine karşı mevzi almış A antikoru (Anti-A ) vardır.
—Kan grubu AB olan bir kişinin eritrositlerinde AB antijeni, serumunda ise hiçbir antikor yoktur.
—Kan grubu O olan bir kişinin eritrositlerinde hiçbir antijen olmamakla beraber sadece H maddesi(antijen içermeyen madde) bulunup, serumunda antikor maddesi(antibody) A ve B antikoru (Anti-A ve Anti-B ) vardır.
Madem her fert kalıtımla geçen özellikleri yarısını annesinden diğer yarısını babasından alıyor, o halde genotip açısından kan grupları şöyle tasnif edilebilir:
—Kan grubu A olan bir kişinin genotipi AA veya AO şeklindedir.
— Kan grubu B olan bir kişinin genotipi BB veya BO şeklindedir.
—Kan grubu AB olan bir kişinin genotipi AB şeklindedir.
—Kan grubu O olan bir genotipi OO şeklinde sahne alır.
Yukarıdaki tasniften de anlaşıldığı üzere ebeveynlerden geçen grup faktörleri kaynağını A-B-O denilen üç çift genden alıp, bu kaynak yoluyla çocuklara dağılım gerçekleşmektedir. Bir başka ifadeyle her doğan fert A-B-O sisteminin farklı kombinasyonlarından altı ihtimalden birine üye olabiliyor. Bunlar genetik tabloda AA, AO, BB, BO, AB ve OO tarzında yer almaktadır. Şayet O geni A ve B geniyle beraber bulunursa kendini gösteremeyeceğinden dolayı bu genlerin etkisi altında gizli kalacaktır.
Farz edelim ki doğan bir çocuğun grup faktörü homozigot ise anne ve babasından aynı kan gruplarını almış anlamına gelecektir. Eğer çocuk heterozigot ise anne ve babasından farklı kan gruplarını almış demektir. Dolayısıyla I geninin çeşitlenmeye uğraması ile birlikte IA, IB, I0 allelleri meydana gelip, A grubu faktörü IA, B grubu faktörü IB, 0 grubu faktörü ise I0 veya ii şeklinde gösterilmektedir. Anlaşılan her doğan çocuk anne ve babadan gelen genlerden birer lokus allellere muhatap kalıp bir çift gen sahibi olabiliyor. Dolayısıyla bu durum nesep davalarında bile çok önemli delil olarak kullanılmaktadır.
Varsayalım ki anne A, baba B kan grubuna dâhil, bu durumda doğacak çocukların dört parametrelik grup faktörün görülme şansını artıracağı muhakkak. Hakeza ebeveynlerin her ikisi de O grubu olma durumunda çocukların O grubundan başka hiçbir grup faktörüne sahip olamayacakları demektir. Şayet anne A ve O genlerini taşımakta, babada sadece O geni varsa, bu durumda ister istemez çocukların A ve O gruplarından başka bir grubu taşıyamayacakları sonucunu ortaya çıkaracaktır. İsterseniz ebeveyn ve çocuk ilişkilerini örneklendirerek grup faktör tayinlerini daha iyi kavrayabiliriz.
BİYOLOJİ ÖDEV YARDIM
-
Mercanlar ve Mercan resifleri hakkında bilgi
-
Kulak Nedir? Kulağın Yapısı ve Görevleri Nelerdir?
-
Göz nedir ? Gözün görevleri nelerdir ? Canlılarda göz ve görme organı
-
Boğaz nedir ? Boğazın kısımları nelerdir ?
-
Omurga, columna vertebralis nedir ? Görevleri nelerdir ?
-
Doğal gübreler nelerdir
-
Kimyasal (yapay) gübreler nelerdir
-
Kortizol Nedir
-
Semantik Nedir ?
-
Karasal Ve Sucul Biyomların Özellikleri Nelerdir ?
-
Kaç çeşit biyom vardır
-
Bitki Ve Hayvanların Yeryüzündeki Dağılımını Etkileyen Faktörler Nelerdir?
-
Bitkisel dokular hakkında bilgi
-
Ekosistemde besin zinciri ve besin ağının önemi nedir ?
-
Genetik Algoritmalar